Dünya Ekonomik Forumu’nun 20-24 Ocak 2025’te gerçekleştirilen 2025 yıllık toplantısının ana teması “Akıllı Çağ İçin İşbirliği”. İçinde bulunduğumuz Akıllı Çağ, yapay zekâ, temiz enerji ve kuantum hesaplamalar gibi önemli dönüşümleri beraberinde getiren teknolojilerin birbirine yakınsamasını ifade ediyor1. Dünya Ekonomik Forumu’na göre dijital ekonomi halihazırda küresel GSYİH’nin yüzde 15,5’inden fazlasını oluşturuyor ve önümüzdeki on yılda da küresel ekonomide üretilebilecek tüm yeni değerlerin neredeyse yüzde 70’inin bazını oluşturabileceği ifade ediliyor2. Dolayısıyla hem özel sektörde hem de kamuda işbirliği içinde yeni büyüme alanlarının ortaya çıkarılmasının ve inovasyonun önemine vurgu yapılıyor.
İnovasyon her sektörden birçok şirketin uzun zamandır gündeminde yer alan bir konu. Son yıllarda da özellikle teknoloji ve yapay zekâ ile yakından ilişkilendirilip beraber anılıyor. CEO’ların dilinden düşmemekle birlikte, aksiyonlara ve dolayısıyla finansal sonuçlara etkisi ve katkısı hala oldukça düşük seviyelerde. Bu şekilde devam ederse pek çok şirketin gelecekteki büyüme trenini kaçıracağına kesin gözüyle bakılıyor. Tabi inovatif uygulamalar geliştirebilmek ve ürünler sunabilmek için özellikle dijitalleşmeden önce kurulmuş geleneksel şirketlerin her açıdan ciddi anlamda bir dönüşüm sürecine girmesi gerekli. Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) 28’inci Küresel CEO Araştırması’nın3 sonuçlarını yayınladı. Bu araştırmaya göre CEO’lar yapay zekâ ve sürdürülebilirlik konularını, finansal yansımalarını da gördükçe, her geçen gün daha fazla ciddiye alıyor. Ancak birçoğu için yapılanların yeterli olmadığı da aşikâr. Dünya genelinde 4 bin 701 CEO’nun katıldığı araştırmada, bu CEO’ların yüzde 42’si mevcut uygulamalarıyla gelecek on yılda şirketlerinin hayatta kalamayacağını düşünüyor ve yaklaşık yüzde 40’ı, şirketlerinin son beş yılda en az bir yeni sektörde rekabet etmeye başladığını söylüyor. Ancak son 5 yılda hayata geçirdikleri yeni işlerin gelirlerine katkısı hala yüzde 7 civarında. Dolayısıyla bu yeniliklerin şirket genelinde bir dönüşüme yol açabilecek boyutta olmadığını görüyoruz. CEO’lara önümüzdeki üç yılda yapay zekâyı hangi alanlarda kullanmayı planladıkları sorulduğunda ise, cevaplar ağırlıklı olarak teknoloji platformları ve iş süreçleri etrafında toparlanmış. Büyük dönüşümlerin başlatılması gerektiğinin farkındalığı giderek artarken özelikle işgücü ve yetkinliklerin geliştirilmesi, yeni ürün/servis geliştirme ve ana stratejiye entegrasyon planlama açısından geriden gelen konular olarak kalmış görünüyor. Araştırmada ayrıca daha fazla inovasyon yapan şirketlerin gerek kar marjı gerekse de üretken yapay zekâdan sağlanan kazançlar açısından daha avantajlı bir durumda olduğuna vurgu yapılmış.
Sürdürülebilir büyüme açısından ise CEO’ların yaptıkları çevre dostu yatırımların etkilerine ilişkin değerlendirmeleri bu yatırımların geri dönüşlerine ilişkin olumlu bir tablo ortaya çıkarıyor. CEO’ların yüzde 60’ı maliyetlerinin değişmediğini veya azaldığını değerlendirirken, yüzde 36’sı arttığını ifade etmiş. Gelirlerinin arttığını söyleyenlerin oranı yüzde 33 iken, azaldığını belirtenlerin oranı yüzde 5 olmuş.
Sonuç olarak, bugün gördüğümüz, duyduğumuz ve yaşadığımız gelişmelerin önümüzdeki on yılda çok büyük değişikliklere yol açacağını ve bunun için de uzun vadeli düşünmenin yanı sıra sorumlu ve sistemli bir şekilde aksiyon almanın aciliyeti her geçen gün artıyor.