Türkiye’nin dört bir yanından gelen verilerle dolu, henüz tamamlanmamış ama şimdiden çarpıcı bulgular sunan bir araştırmanın içindeyiz. Bu çalışma, 2025 yılında kimlerin, hangi motivasyonlarla harcama yapacağını anlamaya yönelik kapsamlı bir analiz. Çok farklı kategorilerden, çok sayıda markanın sponsorluğunda gerçekleşen bu araştırmayı beklemeye dayanamadım ve verilerin içine erkenden daldım. Çıkan tablo, 2025’te alışılmış tüketim kalıplarının hızla değişeceğini gösteriyor.
Bireysel değerlerden kolektif hayatta kalma stratejilerine,
Bugün çalışmada çıkan müşteri öbeklerinden sadece bir tanesi ile ilgili biraz ön veri paylaşacağım.
Türkiye’nin toplumsal yapısı bireyselleşiyor, aileler küçülüyor, kolektif değerler geriliyor. Bu bir gerçek. Ancak 2025’in ekonomik koşulları, bireyselliğe olan bu eğilimi geçici olarak bastıracak gibi görünüyor.
Özellikle orta harcama segmenti (toplam tüketimin yüzde 40’ını oluşturacak), 2025 yılında hayatta kalabilmek için aile bağlarına geri dönmek zorunda kalacaklarını ifade ediyor.
Bu segment, aileyle bir arada olmanın ve evde eğlenmenin yalnızca tasarruf sağlamakla kalmayacağını, aynı zamanda yaşamlarına değer katacağını düşünüyor. Çocuklarla evde geçirilen zaman, evde yaratılan eğlence anları, bu segment için sadece bir “hayatta kalma dürtüsü” değil, aynı zamanda “hayatta böyle güzellikler de var” duygusunu tetikleyen bir alışkanlık haline geliyor.
Bir diğer çarpıcı bulgu ise orta segment tüketicilerin yüzde 45’inin ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalacaklarını düşünmeleri ve bu borcu aile ve arkadaşlarından temin etmeyi planladıklarını ifade etmeleri. Finansal kurumların tüketicilere destek sunmaktan uzaklaşması, kurumsal güveni sarsmış durumda. Güvenli liman algısı, kurumlardan uzaklaşıp aile ve yakın çevreye dönüyor. Bu yalnızca ekonomik bir gerçeklik değil; aynı zamanda kültürel bir dönüşüm sinyali. 2025’in Türkiye’si, ekonomik dayanışma açısından 25 yıl öncesini hatırlatıyor.
Tasarruf ve yeni eğlence alışkanlıkları
Orta harcama segmenti, ekonomik belirsizliklere karşı en pragmatik adaptasyonu gösterecek.
Bu grup:
Bu segmentte 2025’i rahatlıkla TikTok’un yılı olarak da tanımlayabiliriz. Orta segmentin dijital platformlara olan bağlılığı ve TikTok’taki etkileşim oranları, bu sosyal medya platformunun tüketici davranışlarında güçlü bir domino etkisi yaratacağını gösteriyor.
Yorum ekonomisinin yükselişi
Tüketicilerin karar verme süreçlerinde, ürünün fiyatı ve markasının yanında kullanıcı yorumları da belirleyici bir rol oynayacak. İnsanlar, kendilerine benzeyen bireylerin deneyimlerine ve görüşlerine giderek daha fazla güvenecek. Kullanıcı yorumları, satın alma kararlarında en kritik unsurlardan biri haline gelecek.
Bu trend, markalar için hem bir fırsat hem de bir risk. Yorum ekonomisine yatırım yaparak pozitif deneyimleri öne çıkaran markalar avantaj sağlayacak. Ancak olumsuz yorumların yayılma hızı, markaların itibar yönetiminde daha dikkatli olmalarını gerektirecek.
Ambalaj: Tüketiciyle ilk temas noktası
Araştırmanın diğer bir dikkat çekici bulgusu, ambalaj tasarımının tüketici davranışlarındaki kritik rolü. Orta segment, ambalajlardaki içerik bilgisi ve gramaj detaylarını daha yakından takip edecek. Ambalaj, 2025’te yalnızca estetik bir unsur değil; güven, bilgi ve değer yaratmanın aracı olacak.
2025 yılında markaların, yenilikçi, sürdürülebilir ve bilgilendirici ambalaj tasarımlarıyla tüketicinin güvenini kazanması gerekecek. Ambalaja yapılan yatırımlar, doğrudan marka güvenini pekiştiren bir strateji olacak.
2025 için markalara küçük bir yol haritası
2025 yılı, tüketici davranışlarında büyük değişimlerin yaşanacağı bir yıl olacak. Bu değişime ayak uydurmak isteyen markalar için beş temel strateji:
Özetleyecek olursam, 2025 yılı tüketicilerin yalnızca ekonomik şartlara uyum sağlamadığı, aynı zamanda hayatta kalma stratejilerini yeniden şekillendirdiği bir yıl olacak. Orta harcama segmenti, bu dönemde kolektif değerlere yönelerek hem ekonomik hem de sosyal zorluklarla mücadele edecek.
Bu tablo, markalar için hem tehdit hem de fırsat sunuyor. Tüketici güvenini kazanabilen, ihtiyaçlarına yaratıcı yorum ekonomisi çözümleri sunan, ambalajına yeniden bakan ve dijital dünyanın dinamiklerini yakalayabilen markalar bu yeni dönemin kazananları arasında yer alacak. Hep söylüyorum, 2025, markalar için “güveni yeniden inşa etme” yılı olacak.