21. yüzyılın ilk 10 yılı sonrası adını giderek daha çok duyup telaffuz ettiğimiz BRICS, gelişmekte olan ülke sınıfında kabul edilen, beş büyük ekonomiden oluşan bir organizasyonun kısaltması. Bu ülkelerin içinde Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika bulunuyor. Güney Afrika’nın 2010’da katılımından önce başlangıçta “BRIC” olarak bilinen bu ülkeler, yeni anlamda gelişmiş ekonomik kalkınmanın bir aşamasında da kabul ediliyorlar. BRICS ülkeleri, özellikle ekonomik konular başta olmak üzere, bölgesel ve küresel meseleler ekseninde etkinliklerini giderek artırıyor.
BRICS, ilk olarak ekonomist Jim O’Neill tarafından 2001 yılında yayınlanan “Daha İyi Küresel Ekonomik BRIC’ler İnşa Etmek” başlıklı bir makalede kavramsallaştırıldı. Makale, bu dört ülkenin 21. yüzyılda dünyanın en büyük ekonomileri olma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyordu.
BRICS, kuruluşundan bu yana, üye ülke liderlerinin çeşitli ekonomik ve jeopolitik konuları tartıştığı yıllık zirveler düzenliyor. Bu zirveler genellikle işbirliğini ve karşılıklı kalkınmayı geliştirmeyi amaçlayan ortak deklarasyonlar ve anlaşmalara sahne oluyor. Salgın ve savaş ortamı sonrası ise BRICS’e dair gelişmeler tüm dünya kamuoyunca daha da yakından izleniyor. BRICS ülkeleri çok çeşitli ekonomileri ve siyasi sistemleri temsil ediyor, ancak küresel ticaret, finans ve kalkınma gibi alanlarda ortak çıkarları paylaşmaya çabalıyor. BRICS ülkeleri ayrıca, zaman içerisinde üye ülkelerde ve diğer gelişmekte olan ekonomilerde altyapı ve sürdürülebilir kalkınma projeleri için finansman sağlayan, daha önce BRICS Kalkınma Bankası olarak bilinen Yeni Kalkınma Bankası (NDB) da dahil olmak üzere işbirliğini teşvik etmek için çeşitli girişimler ve kurumlar da kurdu.
Bloğu oluşturan ülkeler önemli bir işbirliği potansiyeline sahipse de, ekonomik dengesizlikler, siyasi farklılıklar ve farklı kalkınma öncelikleri gibi zorluklarla da karşı karşıya görünüyor. Tıpkı AB, NATO ve diğer organizasyonlar gibi. Bu zorluklara karşın, BRICS ülkeleri küresel ekonomik yapıda belirgin bir rol oynamaya devam ediyor. Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da Ağustos 2023’te düzenlenen BRICS Zirvesi’nde alınan kararla, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Arjantin’den oluşan altı ülkenin birliğe katılması onaylanmıştı. Ancak Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, 30 Aralık’ta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS grubu mekanizmasından çıktıklarını bildirdi.
Bloğun gelişiminde son ülkelerin katılımları yeni bir aşamayı temsil ediyor ve ona daha büyük bir katkı sağlıyor gibi görünse de üyelerinin heterojenliği ve ticari entegrasyonun düşük olması, dünya ticaretini ve uluslararası para sistemini etkileme kabiliyetini sınırlıyor. Küresel kamplaşma, teknoloji devlerinin yükselişi ve çatışma ortamında “para” konusu da kendine yer bulurken; BRICS ülkeleri ekseninde “dolara alternatif para birimi” tartışmaları bir başka unsur olarak ön plana çıkıyor. Birlik nezdinde ortak yeni bir rezerv para birimi kurulmasına yönelik tartışmalar sürerken, Putin, BRICS’in bu konuda çalışmalar yürüttüğünü ancak bunun kolay bir süreç olmadığını, zaman alacağını söylemişti. Öte yandan mevcut aşamada genişleme kavramının, esas olarak ittifakın yükselen ve gelişmekte olan ülkeler için çekiciliğinin altını çizmeye hizmet ettiği söylenebilir. Ancak nüfus ve küresel ekonomik büyüklük içindeki konum bir yana, blok ülkelerindeki yaşam koşulları ve siyasi, toplumsal detaylar da üzerinde durulan bir başka ağırlığa sahip. Bu noktada kişi başına gelir kriteri dahi tek başına baz alındığında BAE ve Suudi Arabistan hariç tutulursa, kabaca 10 bin dolar ve altını gözler önüne getiriyor. Demokratik normlar, hukuki mekanizmalar gibi olgular ise apayrı fasıl.
“Küresel Güney” teması ile BRICS+ ülkelerinin demografisi yaklaşık 3,5 milyar ile dünya nüfusunun yaklaşık yarısına tekabül ediyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, bu yıl katılan beş yeni ülkeyle birlikte BRICS’in ekonomik büyüklüğü 29,5 trilyon doları geçerken, küresel ekonomideki payı da yüzde 40’lara dayandı. Çin, 18,5 trilyon dolarlık ekonomisiyle birliğin bu alanda açık ara lideri konumunda. Hindistan 4,1 trilyon dolar, Brezilya 2,2 trilyon dolar, Rusya 1,9 trilyon dolar, Suudi Arabistan ise 1,1 trilyon dolar büyüklükteki ekonomileriyle Çin’i takip ediyor. Üye diğer ülkelerden BAE 536 milyar dolar, Güney Afrika 401 milyar dolar, İran 386 milyar dolar, Mısır 257 milyar dolar ve Etiyopya 192 milyar dolar ekonomik büyüklüğe sahip.
Rusya, BRICS’in 2024 yılı itibarı ile dönem başkanlığını devralırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konuya ilişkin 1 Ocak’ta yaptığı açıklamada, birliğin artık 10 uluslu bir yapı haline geldiğini ifade etti. Putin, bu yıl da birliğe katılmak isteyen yeni ülkeleri değerlendireceklerine işaret ederek, “BRICS’in çok boyutlu gündemine şu veya bu şekilde katılmak isteyen yaklaşık 30 ülkenin ne derece hazır olduğunu değerlendireceğiz” ifadesini kullandı. 21.yüzyılın son iki yılında, ABD ve batının baskın küresel rollerine dair tartışmalar ekseninde Çin ve Hindistan’ın yükselişleri ile içine Rusya’nın da dahil olduğu bloklaşma gündemden düşmüyor. Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü John Mearsheimer’ın deyimi ile “Soğuk Savaş’ın iki bloğuna benzer bir yapılanmanın oluştuğunu söylemek güç ancak mevcut değişim süreci ile ilgili tartışmalar sıcaklığını uzun süre koruyacak” gibi.
Editörün Notu: BRICS yeni katılımlarla büyüyor. Ancak üyelerinin heterojenliği ve ticari entegrasyonun düşük olması, dünya ticaretini ve uluslararası para sistemini etkileme kabiliyetini sınırlıyor.