Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

ABD ve Çin Arasında Brüksel’in Utangaç Stratejik Özerklik Arayışı
Gerçek bir Avrupa egemenliği için AB’nin ekonomik güvenlik, savunma sanayii ve teknoloji geliştirme gibi kritik alanlarda daha bağımsız hareket etmesi gerekiyor.
  • 11 Ekim 2024 01:23
  • Dr. Şahin Yaman
ABD ve Çin Arasında Brüksel’in Utangaç Stratejik Özerklik Arayışı

Brüksel, II. Dünya Savaşı sonrasında kuruluna Bretton Woods Sistemi ile NATO ittifakı denkleminde, ABD hegemonyasından kurtulup bir türlü tam bağımsızlığını ya da stratejik muhtariyetini elde edemedi. Avrupa Birliği (AB), Washington’un etkisi altında dış politika ve güvenlik alanında hâlâ yarı manda konumunda hareket ediyor. Güvenlik alanında, NATO’ya bağımlı olan AB, ABD’nin savunma stratejilerine hemen hiç inisiyatif kullanamadan sıkı bir şekilde entegre olmuşken, ara sıra nükseden Brüksel eksenli stratejik özerklik vurguları, pratikte çoğu zaman etkisiz ve anlamsız kalıyor. AB, ABD’nin Çin ve Rusya’ya karşı sergilediği güvenlik, dış politika ve özellikle yaptırım siyasetine harfiyen uymak zorunda kalıyor. Ticaret ve teknoloji alanındaki çatışmalar ile korumacılık politikaları, ABD’nin Çin’e uyguladığı yaptırımları aynen takip etmesi, AB’yi pasif bir politika alıcısı konumuna itiyor ve bu durum, Avrupa’nın Çin ve Asya Pasifik Bölgesi’ndeki dinamik alana dair otonom, Washington’dan bağımsız stratejik seçenekler, etkili jeoekonomik açılımlar geliştirmesini engelliyor.


Rusya’dan Almanya’ya gelen ucuz ve rekabetçi hidrokarbon kaynak hattının sabote edilmesi sonucunda, AB, ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış pahalı doğal gaz (LNG) ithalatı yapmakla kalmıyor, aynı zamanda enerji güvenliği sahasında da Washington’un mandası statüsüyle yaftalanıyor. Küresel finans sisteminde hâlâ devam etmekte olan doların hâkim rezerv para konumu ile ‘Swift Sistemi’ne dair Washington’un dayatmaları, AB’nin Amerikan finansal düzenlemeleri ve yaptırımları perspektifinde otonomi sahibi olmasını imkansız kılıyor. Avrupa ekonomisinin lokomotifi ve Frankfurt’ta AB Merkez Bankası’na (ECB) ev sahipliği yapan Almanya’nın “hâlâ işgal” altında olması, AB içindeki Amerikan askeri üsleri ile istihbarat kuruluşlarının etkinliği, Avrupa’nın güvenlik politikalarında bağımsızlık arayışını imkansızlaştırırken, Brüksel’in karar alma süreçlerinin Washington’ın stratejik çıkarları dışında yönlendirmesine imkan tanımıyor. Diğer taraftan, tüm bu faktörler, Avrupa’nın en azından bazı seçkinleri ve düşünürlerin içerlemesine yol açarak bağımsızlık arayışlarını tetikliyor. Bu durum, Brüksel’in stratejik özerklik arayış çabalarını güçlendirirken, pratikte bir başarı gözlemlenememekle birlikte, AB’nin Washington’a olan bağımlılığını kırma ve Sam Amca’nın sadık hizmetkârları konumundan kurtulma arzusunu da net bir şekilde ortaya koyuyor.


Bu kapsamda Fransa’nın eski ABD büyükelçisi Philippe Etienne, Avrupa Birliği’nin (AB), dünyanın iki büyük gücü olan ABD ve Çin arasındaki rekabetin ortasında kendine nasıl bir yol çizmesi, AB’nin gelecekte nasıl bir politika ve strateji izlemesi gerektiğini bir Raporda ( bu yılın Nisan Ayında (‘Schuman Report on Europe, the State of the Union 2024, 236. S)’ ) değerlendirerek Brüksel için seçenekler geliştirmeye çalışıyor.


ABD-Çin Ekonomik Gerginliği: Teknolojik Rekabet Temelli Bir Savaş


Etienne, ABD ve Çin arasındaki rekabetin sadece askeri veya ekonomik düzeyde değil, özellikle teknoloji alanında öne çıktığına vurgu yapıyor. Büyükelçi iki ülkenin de teknoloji alanında liderlik iddiasında olduklarını özellikle, yarı iletkenler, yapay zeka, biyoteknoloji ve yenilenebilir enerji gibi stratejik sektörlerdeki çok yoğun bir rekabet içinde olduklarının altını çiziyor. Etienne ABD-Çin Tekno rekabetini özetleyen şöyle bir cümle kullanmış: “ABD, Çin’in 5G alanındaki hâkimiyetinden şok olmuş ve teknolojik üstünlüğünü yeniden kazanmak için büyük bir sanayileşme çabasına girmiştir.” Bu bağlamda yazar, AB’nin de teknoloji alanındaki son derece önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyor. AB’nin teknoloji üretimi ve yenilikçilik kapasitesini artırmasının, yalnızca kendi ekonomik bağımsızlığını sağlamanın ötesinde, ABD ve Çin gibi büyük güçlerle rekabet edebilme kabiliyeti açısından da stratejik bir gereklilik haline geldiğini, dahası, Avrupa’nın gelecekte nasıl bir teknoloji politikası izleyeceğinin, büyük güçler arasındaki konumunu belirleyeceğinin altını çiziyor.


ABD ile Çin arasında eşit mesafe mi? ABD’den stratejik özerklik mi?


Etienne’in makalesinde dikkat çektiği temel noktalardan biri, Avrupa’nın ABD ve Çin arasında “eşit mesafe” stratejisi gütmeye çalışmasının çok kolay olmayacağı. Avrupa, güvenlik politikaları ve demokratik değerler (!) açısından ABD ile derin bağlara sahip. Ancak Etienne, Avrupa’nın Washington tarafından Brüksel üzerinde bir nevi demoklasin kılıcı gibi daimi bir “sistematik hizalanmayı” da reddetmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak biraz utangaç ve aynı şekilde ihtiyatlı bir şekilde ‘AB, Amerikan stratejik çıkarları doğrultusunda hareket etmek yerine kendi çıkarlarını korumalı ve bağımsız karar alabilme kapasitesini geliştirmelidir’ tespitinde bulunuyor. Etienne, AB’nin kendi egemenliğini ve stratejik özerkliğini koruma ihtiyacını vurgularken, şunları ifade ediyor: “Gerçek bir Avrupa egemenliği arayışı, tehlikeli bir dünyada Avrupalıların çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edecek kararlar alabilme yetisini koruma amacından başka bir şey değildir.” Bu, AB’nin ekonomik güvenlik, savunma sanayisi ve teknoloji geliştirme gibi kritik alanlarda daha bağımsız hareket etmesini gerektiriyor. Kısaca Büyükelçi tam bağımsızlık değil daha fazla muhtariyet arayışına vurgu yapıyor.


Avrupa’nın savunma politikası ve ABD ile ilişkiler


Etienne’in makalesinde dikkat çeken bir diğer önemli nokta, Avrupa’nın savunma politikaları olup Rusya’nın Ukrayna’yla çatışması yazara göre, AB için askeri kapasitesini artırmanın gerekliliğini daha da netleştiriyor. Büyükelçiye göre AB, yalnızca ekonomik bir güç olmanın ötesine geçerek, aynı zamanda bir jeopolitik aktör haline gelmeli. Bu bağlamda Etienne, Avrupa’nın ABD ile ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğini belirtirken, aynı zamanda bu ilişkilerin AB’nin bağımsız karar alma yeteneğini de sınırlamaması gerektiğini de vurgulayarak; “AB’nin daha güçlü bir demokratik müttefik olması, hem Atlantik İttifakı’nı güçlendirir hem de ABD’nin kendi stratejik önceliklerine daha fazla kaynak ayırmasına olanak tanıyacağının altını çiziyor. Ayrıca, Büyükelçi AB’nin ABD ile işbirliğini devam ettirirken Çin’in baskın olduğu stratejik değer zincirlerinde Brüksel’in ekonomik yerini sağlamlaştırması, AB’nin özellikle yeşil teknolojilerde Çin ile rekabet edebilmesi, Avrupa’nın küresel rekabetteki yerini belirleyeceğini de kalın çizgilerle vurguluyor.


Sonuç: AB’nin gelecekteki yolu


Philippe Etienne’in makalesi, Çin-ABD denklemi noktasında Brüksel’in gelecekte nasıl bir jeopolitik ve ekonomik strateji izlemesi gerektiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Yazarın analizlerinden AB elitleri bilinçaltında Washington’dan tam bağımsız ve özerk bir Avrupa arayışının olmadığı görülüyor. AB’nin kendi stratejik özerklik ve bağımsız karar alma yeteneğini daha fazla geliştirdiği, küresel güç dengelerinde kendi yerini daha fazla sağlamlaştırdığı, bir yandan ABD ile güvenlik ve siyasi ilişkilerini aynen sürdürürken Çin’nin yarattığı ekonomik refah ve müşahhas tabirle ‘ekonomik modern değer zincirlerinden’ tam manasıyla yararlanmaya devam ettikleri bir denge özlemi göze çarpıyor. Bu ise yazara göre, teknolojik egemenlikten savunma politikalarına, ticaret stratejilerinden iklim değişikliğiyle mücadeleye kadar geniş bir yelpazede daha aktif ve daha bağımsız bir AB politikasını gerektiriyor. Özetle Avrupa’nın ABD ve Çin arasındaki bu büyük güç rekabetinde kendi çıkarlarını koruması, stratejik özerklik hedeflerine ne kadar ulaşabileceğine bağlıdır. Etienne, “AB’nin geleceği, kendi egemenliğini ve bağımsızlığını koruyabilme yeteneğinde yatmakta” olduğuna vurgu yapıyor. Ancak satır aralarında Brüksel’in ABD Mandası altından tamamen kurtulmaya pek hazır olmadığının ipuçlarını da veriyor.


Bu metin, Philippe Etienne’in ‘Schuman Report on Europe, the State of the Union 2024’, Editions Marie B., Nisan 2024, 236 sayfa, adlı eserde yayımlanan makalesinden esinlenilmiştir.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Çarklar Fırtınanın Merkezinde
Çarklar Fırtınanın Merkezinde
Salgın dönemindeki seviyesine gerileyen PMI verisi ve deprem dönemindeki kadar yıllık daralma gösteren sanayi üretimi, reel sektörün yavaşlamasına dair resmi berrak hale getirdi. Kasım ayında faiz indirimi ile başlayabilecek “yumuşak iniş” senaryoları ise yüksek Eylül enflasyonu ile yeni yıla taşındı. İşletme sermayesi sorunu, kredi bulunabilirliği ve yüksek finansman maliyetlerine rağmen iş dünyası programı destekliyor. Ancak soru aynı: Ne kadar süreyle dayanmamız gerekecek? İş dünyası, yavaşlama ve sıkılaşma takvimine dair belirsizlikler nedeniyle “aşırı önlem almak” veya “önlemleri yeterince alamamak” arasında sıkışmış durumda.
Orta Doğu’da Bitmeyen Savaş
Orta Doğu’da Bitmeyen Savaş
İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere yönelik sürdürdüğü savaşta bir yıl geride kaldı. Hamas’ın 7 Ekim saldırısının üzerinden bir yıl geçerken savaş birden fazla cephede sürüyor. Gazze karadan, havadan ve denizden yoğun saldırı altında. Hayatını kaybedenlerin sayısı yaklaşık 42 bin. Ölenlerin çoğu kadın ve çocuk. Peki bir yılda neler yaşandı? Orta Doğu nasıl bölgesel savaşın eşiğine geldi?
Borsayı “Kredisi Yüksek” Yatırımcı Dağıttı
Borsayı “Kredisi Yüksek” Yatırımcı Dağıttı
Eriyen portföyler ve yıllık yüzde 100’e varan faizin kıskacındaki kredili borsa yatırımcısı, öz kaynak sorunu yaşadığı dönemlerde satış yapmak zorunda kalarak borsadaki düşüşlerin daha sert olmasına neden oluyor.
Piyasalarda Orta Doğu Gölgesi
Piyasalarda Orta Doğu Gölgesi
Bir yıl önce başlayan İsrail-Hamas çatışması, piyasalardan tedarik zincirine kadar geniş bir yelpazede etkilerini hissettirdi. Özellikle emtia fiyatlarında ve taşımacılık maliyetlerinde büyük değişimler yaşandı. Jeopolitik riskin piyasalardaki etkisi ise beklenenden daha sınırlı kaldı, zira piyasalar ‘doğal jeopolitik belirsizlikle’ başa çıkmayı öğrenmiş durumda.
Otomotivde Yeni Bir “Yerli”
Otomotivde Yeni Bir “Yerli”
HABAŞ eski Honda fabrikasında hibrit, plug-in hibrit ve benzinli otomobil üretimine başlıyor.
Beş Katına Çıkan Yabancı İşçiye Kalite Ayarı
Beş Katına Çıkan Yabancı İşçiye Kalite Ayarı
2013 yılında 45 bin dolayında olan yabancı çalışma izni sayısı, konaklama, ticaret ve inşaat sektörü başta olmak üzere geçen yıl 240 bine fırladı. Serbest bölgeler ve izinden muaf yabancılarla bu rakam 329 bini bulunca yabancı çalıştırmada yeni kriterler, öncelikli kolaylık sağlanan sektörler ve muafiyetler içeren düzenlemeye gidildi.
Pis Bir İş Ama Biri Yapmalı! Hem de Mümkün Olan En Az Hasarla
Pis Bir İş Ama Biri Yapmalı! Hem de Mümkün Olan En Az Hasarla
İşten çıkarmaların artabileceği bir dönemde sürecin en doğru şekilde yönetilmesi şirket itibarını ve çalışan haklarını korumak adına büyük önem taşıyor.
Türkiye “Nadir Elementlerde” Kendini Garantiye Alıyor
Türkiye “Nadir Elementlerde” Kendini Garantiye Alıyor
Türkiye teknoloji yarışındaki yerini daha ileri taşımak için ihtiyaç duyduğu nadir toprak elementlerinin tedarikinde mevcut kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor.
Kripto Paraları Duymayan Kalmadı
Kripto Paraları Duymayan Kalmadı
Türkiye’de kripto para ekosistemine dair en kapsamlı verilerin açıklandığı, Paribu ve FutureBright Group’un iş birliğinde hazırlanan “Kripto Para Bilinirlik ve Algı Araştırması’nın sonuçları açıklandı.
Çin ve AB Arasındaki Ticaret Gerilimi Tırmanıyor
Çin ve AB Arasındaki Ticaret Gerilimi Tırmanıyor
AB’nin Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara yüzde 45’e kadar tarife uygulama kararı ticaret gerilimini artırdı. Çin, buna karşılık olarak Avrupa’dan ithal edilen konyak ürünlerine ilave vergi getirirken, büyük motorlu araçlara da yeni vergiler getirmeyi değerlendiriyor.
Çip Krizi 2.0 Yolda mı?
Çip Krizi 2.0 Yolda mı?
Veri merkezlerine olan talep ve yapay zekâ cihazlarına artan ihtiyaç, yarı iletken tedarik zinciri üzerindeki baskıları da artırıyor. Bu baskının yeni bir çip krizini tetikleyebileceğini düşünen uzmanlara göre küresel iş birlikleri ve dost üretim stratejileri riski dağıtmada önemliyken, jeopolitik gerilimler bu durumu daha da karmaşık hale getirebilir.
Eğitimde Dijital Dönüşüm: EdTech’in Yükselişi
Eğitimde Dijital Dönüşüm: EdTech’in Yükselişi
EdTech öğrenme deneyimlerini zenginleştirirken, eğitimde fırsat eşitliğini artırmayı hedefleyen yenilikçi çözümler sunuyor.
MÖ 500 ve Efesli Herakleitos: Değişimin Belirsizliği
MÖ 500 ve Efesli Herakleitos: Değişimin Belirsizliği
Otomotiv sektöründe ekosistemin tamamıyla değiştiği bir dönemde bu değişimi iyi öngören, iyi tasarlayan ve uyum sağlayan şirketler öne geçecek.
Trump’ın Vergi İndirim Planının Sırrı Geçmişte Saklı
Trump’ın Vergi İndirim Planının Sırrı Geçmişte Saklı
Tarihçi Rick Perlstein, 1980’lerde Cumhuriyetçi Parti’de kök salan uçuk bir fikrin Trump döneminde nasıl ikinci bir rüzgar yakaladığını anlatıyor.
Alman Nakliye Şirketi Emeklileri Nasıl Dolandırdı?
Alman Nakliye Şirketi Emeklileri Nasıl Dolandırdı?
P&R Containers nakliyecilikten daha kârlı bir iş olan insanları kazıklama işine nasıl geçiş yaptı?
Activision ve Blizzard’ın Kurumsal Savaşının İçinden
Activision ve Blizzard’ın Kurumsal Savaşının İçinden
Oyun dünyasının iki efsane ismi Bobby Kotick ve Mike Morhaime, birbirleriyle kavga edene dek video oyun endüstrisinin durdurulamaz çiftiydi.
Apple Beyaz Perdeyi Canlandırma Planlarını Erteledi
Apple Beyaz Perdeyi Canlandırma Planlarını Erteledi
Teknoloji devi sinemalarda gösterilecek filmler için yılda 1 milyar dolar harcamayı planlıyordu. Gişede yaşanan birkaç hayal kırıklığının ardından, Wolfs gibi yapımları yayın hizmetine geri kaydırıyor.