Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar Okulu SAIS’te uzun yıllar Küresel Politik İktisat Profesörlüğü yapan, öğrencisi olduğum ve geçen yıl vefat eden David Calleo, Trans-Atlantik Geo-economi konusunda dünyanın en önde gelen akademisyenlerindendir.
Yazarın en son yazdığı kitap olan “Unipolar Fantasies: The Follies of Power” (Tek Kutuplu Hayaller: İktidar Sarhoşluğu/Aptallığı, 2009) adlı eserinde, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından ABD’nin izlediği tek kutuplu dünya düzeninin kusurlarını ve tehlikelerini ele almaktadır. Aslında bir çok insanın bundan 15 yıl önce pek fark edemediği ABD’nin küresel hakimiyet iddialarının dayanaklarının çok sağlam olmadığına dair tezlerinin Türk okuyucuyla özet bir şekilde buluşmasının faydalı olacaktır. Calleo’nun temel argümanlarını kısaca aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:
1. ABD’nin tek kutuplu dünya sistemi tezine yönelik eleştirisi:
Calleo’ya göre tek kutupluluk bir yanılgıdır: Calleo, ABD’nin tek küresel hegemon olduğu inancının bir yanılgı olduğunu savunur. Washington’un ABD’nin dünyaya tek başına hakim olduğunu iddia ettiği tek kutupluluk perspektifi, küresel politik ekonominin karmaşıklık ve karşılıklı bağımlılıklarını görmezden gelen bir yaklaşımdır.
Sam Amca aşırı yayılmacı ve fazla kibirlidir: Tek kutuplu dünya vizyonu, ABD’nin askeri, ekonomik ve politik olarak aşırı yayılmasına neden olmuş, gereksiz çatışmalara, eldeki kaynakların zorlanmasına ve kaynak israfına neden olmuştur.
2. Ekonomik ve politik sonuçlar:
Tek kutupluluk tezi Washington hazinesine büyük bir ekonomik yüktür: Tek kutuplu düzen hayalinin peşinden gitmek, bu politikaların doğurduğu yüksek askeri harcamalar, nihayetinde kamu finansmanı üzerine binen devasa ulusal borçlar da dahil olmak üzere Amerikan ekonomisine çok fazla ilave yükler getirmiştir. Tek kutuplu dünya düzenine bağlı dış politika ve askeri çatışmalar, ABD ekonomisini normalde olması gerekenden çok daha fazla zayıflatmış ve Washington’un küresel ekonomik liderliğini zedelemiştir.
Tek kutuplu iktidar sarhoşluğunun iç politik üzerindeki etkisi: ABD İç politikasında, tek kutuplu strateji siyasi bölünmelere yol açmış, Washington’un demokratik kurumları aşındırmış, sisteme ciddi zararlar vermiştir. Washington’un bir yanılgı ve iktidar sarhoşluğuna bağlı küresel hakimiyeti sürdürme ısrarı, ABD siyasi sisteminin dikkat ve enerjisini, Amerikan toplumun ihtiyaç duyduğu sosyo-ekonomik bir çok acil iç politika gündeminden uzaklaştırmıştır.
3. Uluslararası ilişkiler ve küresel istikrar üzerindeki etkisi:
Tek kutuplu dünya düzenine karşı reaksiyonlar: Calleo, tek kutuplu yaklaşımın çoğu zaman ters teptiğini, diğer ülkeler arasında Amerikan karşıtlığı ve direniş yarattığını savunur. Avrupa, Asya, Türkiye ve bir çok bölgede Amerikan karşıtlığı çok yükselmiştir. Washington’un her istediği ülke ve bölgelere karşı askeri darbelerde dahil olmak üzere aşırı müdahaleleri, Irak’ta olduğu gibi rejim değişiklikleri yoluyla bölgelerin istikrarsızlaşmasına, siyasi ve güvenlik karmaşalarına, ciddi kaosa yol açmıştır.
ABD diğer güçlerin yükselişinin etkilerini kavrayamamıştır: Tek kutuplu çerçeve, Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği gibi diğer önemli küresel oyuncuların yükselişini hesaba katmaz. BRICS’in halihazırda küresel jeopolitik ve ekonomik dengelerdeki her geçen gün artan belirleyiciliği Calleo’yu doğrulamaktadır. Bahse konu yükselen güçler, küresel düzeni daha tek kutupluluktan ziyade çok kutuplu bir istikamette, devrimsel bir titreşimle yeniden şekillendirmektedir.
4. David Calleo’un tek kutupluluğa karşı çok kutupluluk müdafaası:
Hegemonya/hakimiyet yerine işbirliği: Calleo, küresel gücün daha dengeli dağıtıldığı çok kutuplu bir dünyayı savunur. Bu model, uluslar arasında hakimiyet yerine işbirliğini ve ülkelerin küresel problemleri birlikte, ortaklaşa çözmelerini teşvik eder.
Çok kutupluluk uzun vadeli istikrar ve insanlık için daha iyidir: Calleo’ya göre çok kutuplu bir dünya, iklim değişikliği, ekonomik krizler ve güvenlik tehditleri gibi küresel sorunlarla başa çıkmak için daha doğru bir yaklaşımdır. Çok kutupluluk daha istikrarlı ve dengeli bir uluslararası sistem doğuracaktır.
5. Tarihsel perspektiften tek kutupluluk dersleri:
Tarihte tek kutupluluk denemeleri çöküşle sonuçlanmıştır: Calleo, tek kutupluluğun tehlikelerini açıklamak için tarihsel örneklerden yararlanır. Çağdaş tek kutuplu çabayı, aşırı yayılma nedeniyle düşüşe ve çöküşe geçen geçmiş imparatorluklarla karşılaştırır. Özetle, David Calleo’nun “Unipolar Fantasies: The Follies of Power” adlı eseri, ABD’nin tek kutupluluk peşinde koşmasının yanlış ve sürdürülemez bir yaklaşım olduğunu vurgular. Calleo, ülkeler arasında işbirliğini, devletlerin ortak sorumluluklarını ve küresel istikrarı vurgulayan çok kutuplu bir dünya düzenine geçiş çağrısında bulunur. Bu kapsamda kritik konulardan biri de tek kutuplu yaklaşımların imparatorlukları nasıl ve ne şekilde çöküşe götürdüğüdür:
a-Aşırı yayılma ve yıkım: Roma İmparatorluğu’nun genişlemesi, askeri ve ekonomik kaynaklarının tükenmesine neden olmuştur. Aşırı yayılma, imparatorluğun sınırlarını korumakta zorlanmasına ve nihayetinde barbar istilaları ve iç çatışmalarla zayıflamasına yol açmıştır.
b-Yönetim ve kontrol zorlukları: İmparatorluk genişledikçe, merkezden uzak bölgeleri etkin bir şekilde yönetmek zorlaşmış, yerel isyanlar ve ayrılıkçı hareketler artmıştır.
1-Britanya İmparatorluğu örneği: Kolonyal yayılma ve geri çekilme: 19. yüzyılda zirveye ulaşan Britanya İmparatorluğu, dünya genelinde genişlemiş ve pek çok koloniyi kontrol etmiştir. Ancak 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, ekonomik ve askeri baskılar nedeniyle kolonyal topraklarını hızla terk etmek zorunda kalmıştır.
Ekonomik maliyetler: Britanya’nın küresel hegemonyasını sürdürmek için yaptığı büyük askeri harcamalar ve kolonyal yönetim giderleri, sonunda ekonomik çöküşe katkıda bulunmuştur.
2- Napolyon dönemi Fransa’sı:
3- Tarihsel paralellikler ve ABD’nin mevcut durumuna dair tespitler
Calleo, bu tarihsel örnekler aracılığıyla ABD’nin Soğuk Savaş sonrası dönemde izlediği tek kutuplu politikaların tarihsel örnekleriyle benzer tehlikeler taşıdığını vurgulamaktadır. İşte yazar tarafından dikkat çekilen bahse konu paralelliklerin bazıları:
a-Tek kutupluluk inadının yarattığı aşırı jeopolitik yayılma ve doğurduğu ekonomik yük ve zorluklar: Tarihteki büyük imparatorluklar gibi, ABD’nin küresel hegemonyayı sürdürmek için yaptığı askeri harcamalar ve dış müdahaleler, ülkenin ekonomik kaynaklarını zorlamaktadır.
b-Uluslararası tepkiler ve direniş: Tarihte olduğu gibi, ABD’nin tek kutuplu politikaları, diğer ülkeler arasında Amerikan karşıtlığı ve direnişe yol açmaktadır. Bu durum, uluslararası ilişkilerde gerginlikleri artırmakta ve istikrarı tehdit etmektedir.
c- Tek kutuplu hegemonya iddialarının iç siyasi etkileri: Büyük imparatorlukların iç sorunları gibi, ABD de küresel hegemonyayı sürdürme çabaları nedeniyle iç politikada bölünmeler ve ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır.
Calleo, bu tarihsel perspektifleri kullanarak, ABD’nin daha dengeli ve işbirlikçi bir çok kutuplu dünya düzenine geçmesi gerektiğini, çok kutupluluk yaklaşımın, hem küresel istikrarı hem de ABD’nin uzun vadeli çıkarlarını daha iyi koruyacağına inanmaktadır.
NOT: Calleo’nun önemli kitapları arasında şunlar yer almaktadır: America and the World Political Economy (1973), The German Problem Reconsidered (1978), The Imperious Economy (1982), Beyond American Hegemony: The Future of the Western Alliance (1987), The Bankrupting of America: How the Federal Deficit Is Impoverishing the Nation (1992), Rethinking Europe’s Future (2001) ve Follies of Power (2009).The Future Of The Western Alliance, the Dollar and the Defense of the West.