Bir şirket bilançosunda, finansal yapıyı kurmak ve riski yönetmek için aktif pasif yönetimi elzemdir. Bu dengeyi başarıyla sağlamak, şirketin kendi ana faaliyet konusunun yanında yapması gereken en önemli iştir aslında. Yani sanayici olsanız, finansçınız en az sizin kadar işinde iyi olmalı. Finansında başarı sağlayan sanayici, eğer kendi işi iyi gidiyorsa, sağladığı likidite ile doğru zamanda büyür, riskleri zamanında fark eder.
Bilançonun aktifinde bir şirketin varlıklarını görürüz. Pasifinde ise özkaynakları ve borçları yer alır. Aktife bakan, likiditeyi, stoğu ve alacakları yönetir. Pasife bakan ise, kısa ve uzun vadeli borçları, özkaynakları, faiz ve kur riskini yönetir. Burada dikkat çekmek istediğim husus, aktifte yer alanların, yani duran ve dönen varlıkların, hangi işletmeden bahsediyorsak bahsedelim, aktif zenginliktir aslında. Var olan parayı yönetmekte, olmayan parayı yöneteceğiniz pasiften daha kolaydır.
Asıl yönetilmesi zor olan pasife gelince, içinde bulunduğumuz sıkı iktisat politikası koşullarında birçok şirket borcunu yönetmekte zorlanıyor. Kısa vadeli borçların zamanında ödenememesi, borçların vadelerinde yaşanan uyumsuzluklar bu sene bilançolarda sıklıkla gördüğümüz refinansman riskini beraberinde getiriyor. Özellikle hem iç, hem de dış talebin zayıflamasından kaynaklı küçülen bilançolar, aslında önce sektör riski taşıyor. Her ne kadar kurda dalgalanma olmaması gibi piyasa risklerini bilançolardan muaf tutabileceğimiz bir dönemde de olsak, bir sıralama yaptığımızda sektörel zorlukları talep zayıflamasından kaynaklı başa koyabiliriz. Dolayısıyla borcu taşıyan işletmelerimiz, talep zayıflamasından kaynaklı borç yönetiminde zorlandıkları için büyümeden ziyade küçülme stratejilerini belirlemeye çalışıyor.
Bizim şirketlerimiz borçluluğa aşinadır. Zira her zaman yazılarımda ifade ettiğim gibi, enflasyon olan yerde büyümek istiyorsanız, başkasının parası, cebinizdekini kullanmaktan daha anlamlı gelir. Çünkü enflasyon zamanla borcu da eritir. Pasifi yönetmenin bu dönemde aktifi yönetmekten daha zor olduğunu söylememin detaylarına ve buradaki zorluklara değinmek gerekirse; öncelikle özkaynaklarınız ve borçlarınızla ilgili her bir stratejik kararı burada alırsınız. Ben bu dönemde yani yüksek faiz ortamında bu kalemde asıl borç ve faiz oranı riski yönetmenin zorlandığını görüyorum. Finansal kaldıracı yüksek olan şirketler özkaynak ve borç dengesini yeniden sağlamakta zorlanıyor. Bunun için finansman alternatiflerini çeşitlendirmenin yollarına bakmak gerekiyor. Kısa vadeli borçların vadesini uzatmanın yollarını aramak gerekiyor. Bu dönem, her şirketin ana faaliyet konusunun ne olduğundan bağımsız, eski usullerden biraz sıyrılıp, kendi faaliyetini bildiği kadar iyi finans öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Puslu zamanlar strateji belirlemek için herkese zordur. Fakat mevcutta devam eden riskler varsa da büyümek isteyenlerden ziyade küçülmemek isteyenlerin biraz finansa da ağırlık vermesi gerektiğini düşündüğüm bir dönemdeyiz.