Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

Anlatı İktisadı ve 2025 için Yeni Nesil Hikayeler
Anlatı iktisadı, ‘viral olan’ hikayelerin iktisadi davranışları nasıl şekillendirdiğini inceleyerek, ekonomik olayları tahmin etme ve hazırlıklı olma yetenek ve kabiliyetimize katkı sunabilir.
  • 3 Ocak 2025 05:35
  • Dr. Şahin Yaman
Anlatı İktisadı ve 2025 için Yeni Nesil Hikayeler

İktisadi dinamikler, yalnızca borsa, kur, faiz hareketleri ya da dış ticaret verilerindeki yüzdelik artış ve düşüşlerle sınırlı, soğuk ve periyodik istatistiksel değerlendirmelerle ele alınmamalıdır. Mesele, nicel analizlerin ilerisi ve ötesine geçerek, birey, toplum ve devletlerin iktisadi davranışlarına dair, satıh altında, derinlerde yatan öykü ve kurgularla da anlamlandırılmalıdır. Nobel ödüllü (2013) ekonomist Robert Shiller’ın Anlatı İktisadı (Narrative Economics) adlı eserinde vurguladığı gibi, ekonomik anlatıların yayılma hız ve biçimleri, yalnızca makroekonomi, borsa, Bitcoin spekülasyonları ya da finansal iktisat gelişmeleri açısından değil, küresel ticaretin karmaşık dinamiklerinin anlaşılması ve netleştirilmesi noktasında da önemli bir perspektif sunabilir.


Bu bağlamda, anlatıları merkeze alan iktisadi değerlendirmeler yapmak, entelektüel bir zaman kaybı olarak görülemez. Aksine, bu yaklaşım, ekonomik olguların ardındaki insani ve toplumsal bağlamı kavrayabilmek için yeni kapılar aralar. İşte bu yazıda, anlatı iktisadının temel önermeleri ışığında, 2025 yılına dair küresel ticaretin karşısındaki potansiyel hikâyeleri (narratives) ve bu hikâyelerden yola çıkarak oluşturulabilecek mütevazı bir anlatı listesi oluşturmaya çalışacağız. Satırların arasında, soğuk rakamların ötesindeki Küresel ticarette hangi başlıklar öne çıkabilir, onları el yordamıyla keşfetmeye çalışacağız.


Anlatı İktisadı Nedir?


Robert Shiller, Anlatı İktisadı (L’économie narrative) yaklaşımında iktisadi gelişme ve dönüşümlerin, bireylerin algılarını ve davranışlarını şekillendiren anlatılarla çoğu zaman paralel bir seyir izlediğini savunur. Yazara göre, medya ve sosyal medya aracılığıyla ağızdan ağıza yayılan popüler hikayeler ile bunların adeta bir dedikodu salgını şeklindeki yayılış tarz ve hızları iktisadi davranışları ve toplumsal düşünceyi şekillendiren güçlü kanallardır. Bu anlatılar, bireylerin yatırım, harcama, tasarruf, üniversite tercihi ya da bir işe girme gibi kritik, yaşamsal kararlarını yönlendirir. Anlatı iktisadı, halk arasında yayılan tabiri cazi ise, ‘viral olan’ hikayelerin iktisadi davranışları nasıl şekillendirdiğini inceleyerek, ekonomik olayları tahmin etme ve hazırlıklı olma yetenek ve kabiliyetimize katkı sunabilir. İlaveten, kamu kesimi dahil iktisadi kurumlar ile politikaların tasarımında sosyal anlatıların ekonomik sonuçları ve gücünü dikkate alarak daha stratejik yaklaşımlar geliştirilebilmesine olanak tanır. Anlatıların iktisadi sonuçları olduğuna dair bahse konu perspektif, iktisadi olayların makro ve mikro sayısal veri ve istatistiklerine ilaveten, özetle iktisadi anlatıların iktisadi paremetreler üzerindeki şekillendirici, belirleyici etkileri itibariyle de değerlendiren tamamlayıcı bir yaklaşım sunar. Schiller’e göre:


İktisadi anlatı/dedikodu/hikayeleştirme süreçlerinin hız ve boyutu önem arz eder: Ekonomik anlatıların yayılımı hızlı ve büyük ya da yavaş ve küçük olabilir.


Bir çok iktisadi olay görünmeyen, kulaktan kulağa fısıltılarla yayılan hikaye ve anlatıların dinamikleri etrafında şekillenir: Çoğu önemli ekonomik anlatı, popüler söylemlerden ziyade daha az dile getirilen ama iktisadi faaliyetleri derinden etkileyen hikayelerdir.


Anlatı Kümeleri Bir Tür Çarpan Etkisi Yaratır: Robert Shiller, anlatı kümeleri (narrative clusters) kavramını, ekonomik davranışları şekillendiren ve yayılmaya devam eden popüler anlatıların bir araya gelerek bir tür “hikaye ağları” oluşturduğu bir yapıyı tanımlamak için kullanır. Bu kümeler, toplumsal ve ekonomik olayların yorumlanmasında, bir dizi benzer anlatının bir araya gelerek güç kazandığı ve bireylerin düşüncelerini, davranışlarını ve ekonomik kararlarını etkilediği bir yapıyı ifade eder. Şhiller’e göre, bu anlatılar birbirini güçlendiren ve yaygınlaştıran bir etkiye sahiptir. Özellikle ekonomik krizler, balonlar ya da büyük piyasa değişimlerinde, bu tür anlatı kümeleri büyük bir rol oynar.


Zamanın anlatılar üzerindeki aşındırıcılığı: Ekonomik anlatıların etkileri zaman içinde değişebilir. Her anlatı, iktisadi eylem için taşıdığı anlam ve bağlamı göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Gelecekte, bilgi işleme yenilikleri bu süreci insan yargısından daha bağımsız hale getirebilir. 1914’te I. Dünya Savaşı’nın başlangıcı, farklı anlatılar nedeniyle borsada panik yaratırken, 1939’daki II. Dünya Savaşı’nın başlangıcı daha farklı bir anlatı ile çok farklı bir piyasa tepkisine yol açmıştı. Anlatıların etkisi, zaman ve bağlama göre değişir; bir anlatının adı bile, o anlatının ekonomik sonuçlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Bu, anlatıların dilsel ve nörolinguistik farklılıklarının ekonomik düşünceler üzerinde nasıl derin etkiler yarattığını göstermektedir.


Gerçek, yanlış anlatıları durdurmak için yeterli değildir: Bazen, ekonomiyle ilgili anlatılar aniden ön plana çıkar. Örneğin, 2007–2009 mali krizinin ardından, düşük faiz oranları ve Japonya’nın “kayıp on yıl” hikayesi, “seküler durgunluk” korkularını tetiklemiştir. Bu tür anlatılar, yanlış bilgiye dayanarak büyük ekonomik etkiler yaratabilir. Siyasi bilimci Stephen Van Evera, I. Dünya Savaşı’nın, “Saldırı Kültü” adlı yanlış anlatının yayılmasından kaynaklandığını belirtir. Ekonomik faaliyetler, her zaman doğru bilgiye dayanmaz; popüler yanlış anlatılar da ekonomik davranışları etkileyebilir. Schiller, 2018’de yapılan bir araştırmada, yanlış hikayelerin doğru hikayelere göre daha hızlı yayıldığını göstermektedir.


Ekonomik anlatıların bulaşıcılığı, tekrarının gücüne dayanır. Bir iktisadi anlatı/hikayenin bulaşıcılığı, ne kadar sık tekrarlandığına bağlıdır. Yeni fikirler, bir anlatının yayılma fırsatlarını artırabilir, yayılmasını ateşleyebilir. Örneğin, 1920’lerde borsa endekslerine olan güçlü ilginin, borsa gelişmelerine dair ekonomik anlatıların yayılmasını hızlandırdığı, aynı olgunun, 1970’lerde konut piyasası gelişmeleri için de geçerli olduğu belirtilmektedir. Schiller “Happy Birthday to You” şarkısının, kültürel bir ritüelin parçası iken sonrasında hızla yayılan, mükemmel bir viral anlatı örneği olduğunun altını çizmektedir. Başlangıçta basit bir “Good Morning to All” şarkısı, küçük bir değişiklikle kişiselleştirerek daha fazla insanın benimsediği, her yıl tekrarlanan küresel bir doğum günü kutlama şarkısına, bir fenomene dönüştü. Bu örnek, bir anlatının tekrarının ne kadar güçlü olabileceğini, bir olguyu nasıl viral hale getirdiğini, kültürel ritüellerle bağ kurarak göstermektedir.


İktisadi anlatılar, bağlılık üzerine yükselir: Ekonomik anlatılar genellikle insani hikayelere dayanır ve tanınan kişiliklerle ilişkilendirildiğinde hafızada kalır. Başarılı bir anlatı, yaratıcı unsurların birleşimiyle viral hale gelmekte, ünlü alıntılar, orijinal kaynağından farklı kişilere atfedilerek daha yaygın hale gelmektedir. Örneğin, “Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” sloganı, başlangıçta Louis Blanc’a aitken, Marx’a atfedilerek daha fazla yayılmıştır. Ayrıca, ekonomik anlatılar genellikle ulusal bağlılık ve vatanseverlikle şekillenmekte, bu da anlatıların ulusal bağlamda yayılmasına neden olmaktadır.


I- Ticaret Savaşları ve Jeoekonomik Anlatı…


Donald Trump’ın tekrar ABD Başkanı olarak iktidara gelmesi “ticaret savaşları”nı yeniden, ekonomik politikaların merkezine oturtacak gibi görünüyor. Trump’ın 2016’daki “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (Make America Great Again) söylemi, özellikle Çin’e yönelik korumacı politikaları meşrulaştıran bir anlatıydı. Bu söylemin yeniden canlanması, küresel ticaret dengesini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu kapsamda, jeoekonomik anlatılar şu temel üzerine kurulabilir:


Yeniden Sanayileşme: ABD için çalışan sınıfları destekleme ve üretim merkezlerini tekrar Amerika’ya taşıma hikayesi.


Atlantik Ekonomilerinde Yükselen Çin Tehdidi Söylemi: Çin’in dijital ve yeşil enerji alanlarındaki ilerlemeleri, Batı’nın jeoekonomik politikalarında bir tehdit olarak görülmeye devam edecek.


BRICS/Güney ve Çok Kutupluluk: BRICS gibi yeni ekonomik bloklar, Batı merkezli ekonomik düzenin karşısına farklı bir anlatı çıkaracak.


II- 2025: Anlatılarla Şekillenen Ticaret. 2025 yılında küresel ticarette, şu temel anlatılar belirleyici olabilir/ Viral halegelebilir: 2025 yılına dair küresel ticaretin geleceği, mevcut güç dengeleri, ekonomik stratejiler ve teknolojik devrimlerle şekillenecek. Aşağıda, dünyanın dört bir yanındaki gelişmeleri ve zıt anlatıları göz önünde bulundurarak oluşturulmuş yedi temel anlatı bulunuyor:


İktisadi Milliyetçilik Kılıfında Korumacılığın Rönesansı: ABD ve AB’nin giderek daha güçlü hale gelen korumacı politikaları, çok taraflı ticaretin geleceğini şekillendirebilir. Bu anlatı, yerel üretimi teşvik etmek ve dışa bağımlılığı azaltmak için korumacılığın ekonomik sürdürülebilirlik adına gerekli olduğu argümanına dayanıyor.


Dijital Kolonyalizm ve Ve r i Tekelciliğinin Yükselişi: Dijital teknolojiler ve veri ticareti, gelişmekte olan ülkelerin dijital bağımsızlıklarını tehdit eden yeni bir tür sömürgecilik oluşturabilir. Bu anlatı, büyük teknoloji devlerinin küresel verileri kontrol etme çabalarının ekonomik bağımsızlık için ne kadar tehlikeli olduğunu vurgulayan seslerle destekleniyor.


Sürdürülebilir Yeşil Ticaret - Yeşil Korumacılık Anlatısına Karşı: Karbon emisyonlarını azaltma hedefleri, çevresel sorumluluğa dayalı yeni ticaret anlayışlarının önemini artırabilir. Ancak, bu anlayış bazen ticaretin istismar edilmesi olarak görülebilir. Yeşil korumacılığa karşı eleştiriler, çevresel hedeflerin yerel üretime dayalı ticareti engelleme potansiyelini gündeme getirebilir.


Yüks elen Asya’nın Dü nya Ekonomisinde Merkez Konumu: Asya’nın küresel ticaret üzerindeki artan etkisi, Batı’nın ekonomik hakimiyetini sorgulatabilir. Asya merkezli ticaret blokları (RCEP gibi) bu yönü güçlendirirken, Asya’nın daha liberal ve rekabetçi yapısı küresel ticarette Asya üstünlüğü anlatısının yayılmasına yol açabilir.


Çok Taraflılık 2.0 DTÖ Reformu- Cılız Bir Anlatı: Artan Korumacılık ve Trump Yönetiminin dünya ticaretinde yaratacağı ilave tehditlere karşı, çok taraflı ticaret sisteminin yeniden canlandırılması, küresel işbirliğini yeniden inşa etmeyi vaat ve talep eden bir anlatı duyma olasılığımız yüksek. Bu anlatı, global ticaretin yeniden herkesin kazanç sağlayabileceği bir yapıya kavuşması gerektiğine odaklanabilir.


Kritik Hammaddeler İçin Egemenlik Anlatısı: Yüksek katma değerli teknolojiler ve bunların üretiminde kullanılan kritik hammaddeler üzerine yaşanan yeni ticaret çatışmaları, ihracat yasakları ve gümrük vergileri bu sahada topyekun bir teknolojik egemenlik mücadelesine dönüşebilir. Bir tarafta, temiz enerji ve çevre dostu teknolojilerle ilgili sürdürülebilirlik anlatısı öne çıkarken, diğer tarafta bu hamlelerin kaynak savaşlarına ve yeni ticaret bloklarının oluşumuna yol açacağına dair endişeler güçlenebilir. Bu gelişmelere bağlı anlatılar, sürdürülebilir ticaret ve serbest ticaret modelini savunanlarla, teknoloji ve hammadde egemenliği için rekabetin küresel dinamikleri tamamen değiştireceğini öngörenler seslerin çarpışmalarını sıklıkla dinleyebiliriz.


Yükselen Güney/BRICS, Gerileyen Atlantik Ekonomik Sistemi Anlatıları: BRICS ülkelerinin ve yükselen Güney’in ekonomik gücü artarken, Atlantik Ekonomik Sistemi’nin gerilemesi, küresel ticaretin yeni bir döneme girmesine neden olabilir. Batı’nın ekonomik egemenliğinin sona erdiği, Asya ve Afrika’nın küresel ticareti yeniden şekillendirdiği bir çağın başlangıcına dair iktisadi anlatıları 2025’te muhtemelen daha sık duyacağız. Atlantik İttifakında bu değişime karşı bir direniş babında, korumacı ve ulusalcı politikalarda işbirliği ve çatışma söylemleri muhtemelen iç içe geçmiş şekilde karşımıza çıkabilir. Batı küresel sistemdeki yerini yeniden ararken Trump döneminde sadece çatışmayacak mecburen işbirliğine dayalı bir anlatı dili de geliştirecektir.


Ekonomik Güvenlik ve Ulusal Savunma Söylemi: Geleneksel iktisat teorileri, ekonomi ve güvenlik arasındaki çizgiyi genellikle net bir şekilde ayırmıştır. Ancak güvenliğin öne çıktığı iktisadi söylem, bu sınırları giderek daha belirsiz hale getiriyor. Ekonomik bağımsızlık, sadece dış ticaret açığını kapatmakla ilgili değil; aynı zamanda stratejik kaynakların, teknoloji altyapılarının ve kritik sanayi alanlarının güvenliğiyle de ilişkilendiriliyor. ABD’nin Çin’e yönelik teknoloji engellemeleri ve Avrupa’nın gittikçe korumacı ve güvenlikçi renge boyanmış meşhur, Batı dahil devletlerin iktisadi kararlarını güvenlik perspektifinden yeniden şekillendirmektedir. Bu kapsamda AB politika anlatılarında güvenlik terminolojisinin korumacılığın peçelenmesinde harcıalem başvurulan anlatılar arasına daha fazla girdiğini görmek şaşırtıcı olmasa gerek.


Tedarik Zincirleri Güvenliği: Muğlak Ancak Yükselen Bir İktisadi Anlatı


2025 yılı itibarıyla küresel ticaret söylemlerinde tedarik zincirlerinin güvenliği, yalnızca ekonomik bir mesele olmaktan çıkarak stratejik ve ulusal güvenlik kaygılarının merkezine yerleşebilir. Artan korumacılık, jeopolitik gerilimler ve doğal kaynaklara erişim krizleri, ülkeleri kritik sektörlerde bağımsızlık arayışına yöneltebilir. “Serbest piyasa” ve “tam rekabet” ilkelerinden uzaklaşan bu yeni paradigmanın söylemi, “stratejik koruma” ve “iktisadi egemenlik” kavramlarına dayanacaktır muhtemelen. Tedarik zincirlerinin her halkası, artık yalnızca verimlilik değil, aynı zamanda süreklilik ve güvenlik açısından da değerlendirilecek. Bu bağlamda, yeni anlatılar ulusal çıkarlar etrafında şekillenen yeni ticaret politika jargonları, büyük olasılıkla önümüzdeki dönemde küresel düzeni daha parçalı, rekabetçi ve uzun vadede kırılgan bir yapıya dönüştürme potansiyeli taşıyıyor.


Dijital Egemenlik, Yeni Nesil Dijital İktisadi Savaşların Şekillendirdiği Söylemler


Dijital teknolojilerin, verilerin ve internet altyapılarının küresel ekonomideki önemi giderek artarken, iktisadi güvenlik ve dijital bağımsızlık arasındaki bağlar güçlenmeye devam edecek gibi görünüyor. Dijital egemenlik arayışı, ülkelerin yalnızca kendi dijital altyapılarını geliştirmekle sınırlı kalmayarak, global veri akışlarını kontrol etme ve dış müdahalelerden korunma stratejilerini de içerebilir. Örneğin, Çin’in dijital egemenlik projeleri ve Batı’nın dijital dışlama politikaları, iktisat perspektifinden bakıldığında, “yeni nesil iktisadi savaşların” önemli bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, dijitalleşme ve veri güvenliği eksenli bir ekonomik yaklaşım, yeniden şekillenen küresel ticaret düzenine dair tartışmalarda muhtemelen daha fazla ön plana çıkabilir.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Daha Yeni Başlıyoruz
Daha Yeni Başlıyoruz
Finansal dönüşümün ihtiyaç duyduğu teknolojinin ve yarının teknolojisinin ihtiyaç duyacağı finansal sistemin farkındayız.
Açığa Satış VİOP’ta Oyunu Değiştirir mi?
Açığa Satış VİOP’ta Oyunu Değiştirir mi?
Borsa İstanbul’da yeni yılın ilk işlem gününde yeniden başlayan açığa satış işlemlerinin sağlıklı fiyat oluşumu ve likiditeyi desteklemesi bekleniyor. Açığa satışın yasak olduğu dönemde spot piyasada tek yönlü işleme zorlanan yatırımcıların frene basmasıyla özellikle VİOP’ta artan büyük yatırımcı hakimiyetinin de bundan sonraki dönemde azalacağı tahmin ediliyor.
Borsa İstanbul’da 2024 Yılının Hikayesi: Zirveden Dengeye
Borsa İstanbul’da 2024 Yılının Hikayesi: Zirveden Dengeye
Borsa İstanbul, 2024 yılında zirve seviyelerini test ettikten sonra kâr satışlarının etkisiyle dalgalı bir seyir izledi. Sigortacılık, iletişim ve bankacılık gibi sektörler yüksek getirileriyle dikkat çekerken, temettü hisseleri yatırımcılar için güvenli liman olmayı sürdürdü. 2025’e girerken, yüksek reel faizler ve güçlü TL’nin etkisiyle piyasalarda temkinli bir başlangıç öngörülüyor. Ancak yılın ikinci yarısında faizlerin düşmesi, yabancı yatırımcı girişlerinin artması ve sektörel toparlanmayla birlikte olumlu bir atmosferin oluşması bekleniyor.
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Kripto piyasası, 2025 yılına güçlü bir ivmeyle girerken, yatırımcıların dikkatle takip etmesi gereken kritik gelişmeler öne çıkıyor. Stablecoin’lerden merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamalarına, tokenizasyondan düzenleyici değişimlere kadar birçok alanda önemli yenilikler kapıda. Bu değişimler, piyasanın gelecekteki yönünü belirleyecek temel taşları oluşturuyor.
İşte Hayatımızdaki Yeni Rakamlar
İşte Hayatımızdaki Yeni Rakamlar
Yüzde 43,93’lük yeniden değerlemenin uygulanmasıyla hayatımıza dokunan vergi, harç ve istisnalarda rakamlar değişmiş oldu. Ücretlinin yüzde 15 gelir vergisi uygulanan ilk limit yıllık 158 bin, aylık 13 bin 166 liraya çıkarken kira gelirinde istisna 47 bin liraya çıktı. 2024 yılında 2 bin 343 lira olan aracın MTV’si yaklaşık bin lira artışla 3 bin 372 liraya çıkarken B sınıfı ehliyet harcı 5 bin 678 liraya çıktı.
Motivasyon Konuşmacılığını Yasaklasak mı?
Motivasyon Konuşmacılığını Yasaklasak mı?
Gençlere yardım etmek istiyorsak, onlara soru sormayı öğretmeli ve bu süreçte cesaretlendirmeliyiz.
Vergiler ve Enflasyonla Mücadele
Vergiler ve Enflasyonla Mücadele
Yeni yılla birlikte beklendiği gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından vergi oranları, tarife ve tutarlarında yeniden değerleme oranı tutarında artış yapıldı.
TCMB 2024’ü Sıkı Geçirdi
TCMB 2024’ü Sıkı Geçirdi
2024’te Türkiye gündemini kuşkusuz ki yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve düşen alım gücü oluşturmaya devam etti. Mayıs 2023 seçimleri öncesi yüzde 8,5’e kadar düşürülen politika faizi 2024’te yüzde 50 seviyelerine kadar yükseldi. Sıkı finansal koşulların hakim olduğu yıl genelinde alınan tedbirlerle TL varlıklara olan ilgi arttı, kur enflasyonun altında seyretti, bireysel ve ticari kredilerde faizler yükselirken büyüme sınırı getirildi ancak talepte yeterince soğuma gerçekleşmedi.
2024 Otomotivde Enlerin Yılı Oldu
2024 Otomotivde Enlerin Yılı Oldu
Her açıdan hareketli geçen otomotiv sektöründe dünyada ve Türkiye’de taşların yerinden oynadığı bir yıl yaşandı.
Temel Ekonomik Göstergeleri 2024’te Faiz Politikası Belirledi
Temel Ekonomik Göstergeleri 2024’te Faiz Politikası Belirledi
Türkiye’nin makroekonomik dengelerini 2024 yılında faiz politikası belirledi. Enflasyon düşüş trendine girerken ekonomi ikinci ve üçüncü çeyrekte küçüldü, ülke teknik resesyona girdi. Yıllıklandırılmış dış ticaret açığı ise Kasım itibarıyla 80 milyar doların altına indi.
Yenilenebilir Enerji 2024’te Savaşın Gazını Alamadı
Yenilenebilir Enerji 2024’te Savaşın Gazını Alamadı
Rusya-Ukrayna Savaşı etkilerini enerji piyasalarında hissettirmeye 2024 yılında da devam etti. Nükleer enerjinin yükselişi, LNG anlaşmaları, yenilenebilir enerji atılımları ve Orta Doğu kaynaklı savaş riskleri tüm senenin enerji gündemini sıcak tutmaya yetti.
2024’ün Vergi Muhasebesi
2024’ün Vergi Muhasebesi
2024 yılında bütçe koşulları nedeniyle sıkı maliye politikalarına ihtiyaç olduğu sıkça dile getirilirken enflasyon muhasebesinin tarihi ve kapsamı yıl boyunca tartışıldı. Yüzde 10 asgari kurumlar vergisi ve e-ticarete stopaj kesintisi kararları da yılın öne çıkan vergi başlıkları arasında yer aldı.
Sanayici 2025 İçin Temkinli İyimser
Sanayici 2025 İçin Temkinli İyimser
2024 yılında sıkı finansal koşullardan en çok etkilenenlerden biri olan sanayiciler zor bir yılı geride bırakırken, 2025 yılı için temkinli bir iyimserlik içerisinde. Eylül ayında pandemi döneminden bu yana en düşük seviyeleri gören İSO İmalat PMI, dipten dönerek Aralık ayında son sekiz ayın en yüksek seviyesine çıksa da eşik değer 50’nin altında yılı kapattı. Sektör temsilcileri TCMB’nin faiz indirimlerine başlamasıyla toparlanmayı ümit ediyor.
Euro Bölgesi’nde Parasal Birlik Tamam, Ekonomik Birlik Nerede?
Euro Bölgesi’nde Parasal Birlik Tamam, Ekonomik Birlik Nerede?
Euro, halk tarafından büyük ölçüde bir başarı olarak görülüyor ve güçlü bir destek alıyor. Ancak, ekonomik birliğin eksikliği ve üyeler arasındaki dengesizlikler, bölge ekonomisinin potansiyelini sınırlıyor. Avrupa’nın 2025’te de bu zorluklarla yüzleşmeye devam etmesi bekleniyor.
14 Ocak 1914, Model T’den Günümüz Elektrikli Araçlarına
14 Ocak 1914, Model T’den Günümüz Elektrikli Araçlarına
Otomotivde yeni üretim süreci, montaj hatları olmayan, çok daha az çalışanı ve önemli ölçüde daha fazla otomasyonu olan bir fabrikayı içeriyor.
Yapay Zekanın Enerji İhtiyacı ABD’nin Enerji Politikasını Değiştirebilir
Yapay Zekanın Enerji İhtiyacı ABD’nin Enerji Politikasını Değiştirebilir
Yapay zeka sayesinde ülkenin dört bir yanında veri merkezleri açılıyor. Ancak tüm bu enerji kullanımının iklim bedeli oldukça yüksek.
Enflasyon Düşüyor, Ancak Fiyatlar 2025’te Değişmeye Devam Edecek
Enflasyon Düşüyor, Ancak Fiyatlar 2025’te Değişmeye Devam Edecek
Şirketler düzenli zam yapmadan kârlarını artırmanın yollarını aradıkça dinamik fiyatlandırma yaygınlaşacak.
2025: Ekonomik Fırtınada Liderlik ve İnsan Yönetiminin Yeni Paradigması
2025: Ekonomik Fırtınada Liderlik ve İnsan Yönetiminin Yeni Paradigması
Ekiplerine psikolojik liderlik yapmayı planlayacak yönetim kademesinin şirket merkezli olmaktan çıkıp, insanı merkeze alan yeni bir yapısal reforma gitmesi bu yılın en önemli meselesi gibi görünüyor.
Kripto Kasım Seçimlerinde İstediğini Aldı. Şimdi ne olacak?
Kripto Kasım Seçimlerinde İstediğini Aldı. Şimdi ne olacak?
Sektör şu anda tüketicileri bir sonraki kripto çöküşünden koruyabilecek mali kuralları zayıflatacak bir konumda.
Kazançlar, Piyangolar ve İflaslar! İşte 2024’ün En Çılgın 11 İşlemi
Kazançlar, Piyangolar ve İflaslar! İşte 2024’ün En Çılgın 11 İşlemi
İşte Trump’ın zaferiyle sonuçlanan işlemlerden Arjantin’de yaşanan talih kuşuna ve hedge fonların batan bahislerine kadar piyasalarda yılın en yüksek ve en düşük seviyeleri.
2025’te Ateşten Koltuklarda Oturanlar
2025’te Ateşten Koltuklarda Oturanlar
Önümüzdeki yıl, sektörler ve bölgeler genelinde liderleri test edeceği kesin, ancak bunlardan bazıları (teknoloji devleri, otomobil CEO’ları ve sanayi patronları) kendilerini diğerlerinden çok daha zor durumlarda bulabilir. İşte rezil ya da vezir olma yılı ile karşı karşıya olan yarım düzine isim.