Kabinede görüşüldükten sonra yasa teklifine dönüştürülerek Meclis’e sunulması beklenen yeni vergi paketinde en çok dikkat çeken başlıklardan biri Türkiye’deki tüm şirketlere Asgari Kurumlar Vergisi uygulanmasıyla ilgili.
Burada sadece kurumun yıl içinde elde ettiği satış hasılatı değil, aynı zamanda bu kurumun yararlanmış olduğu teşvikler ve vergi indirimleri öncesindeki kârı da dikkate alınacak. Yani şirketin kurumlar vergisi beyanında yer alan kârının indirim ve istisnalar düşülmeden önceki tutarının yüzde 10’u ile şirketin beyan ettiği satış hasılatının yüzde 2’si karşılaştırılacak. Bunların hangisi daha yüksek ise o tutar matrah kabul edilerek üzerinden asgari kurumlar vergisi hesaplanacak.
Mesleki kazanç için de benzer plan var
Benzer şekilde gelirlerini yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olan ticari, zirai ve mesleki kazanç sahibi mükellefler için Asgari Gelir Vergisi (AGV) de planlanıyor.
Bu mükelleflerin (zarar etmiş olsalar bile) yıllık beyannamelerinde beyan ettikleri net kazançları ile yıl içindeki satış hasılatı karşılaştırılacak. Eğer beyan edilen kazanç satış hasılatının belirli bir oranından (yüzde 5 veya yüzde 10 oranları üzerinde duruluyor) daha düşük ise aradaki fark üzerinden AGV uygulanacak.
Özellikle Asgari Kurumlar Vergisi ile net kârı değil satış hasılatını dikkate alan sisteme geçilmesi planına uzmanlar ve sektör temsilcileri şüpheyle yaklaşıyor. Bütçe dengelerini korumaya yönelik atılan bu adımın orta ve uzun vadede kayıt dışılığa yönlendirebileceği, özellikle bu dönemde kârlılığı çok düşük ya da zarar eden şirketlerin faaliyetlerini riske atacağı görüşü hakim.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan
Cironun kâr gibi görülerek vergi alınması çelme takar
Prensip olarak ciro üzerinden vergi alınmasını doğru bulmuyoruz. Ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik çalışmaları başarılı buluyoruz, kayıt dışılığın azaltılmasına yönelik çalışmaları da destekliyoruz, deprem harcamalarının finansmanına yönelik çalışmaları da anlayışla karşılıyoruz ancak ciro üzerinden vergi alınması ya da istisnalar düşülmeden önceki kazanç üzerinden vergi alınması zarar eden firmalar için yıkıcı etkiler yapacaktır. Bunun yerine sistemin devamının temin edilmesi ve bunun üzerinden katma değer vergisi alınması esas olmalıdır. Örneğin 500 milyon dolar cirolu bir şirketten hasılatın yüzde 2’si matrah kabul edilerek yüzde 10 olarak hesaplanan asgari vergi alınması yaklaşık 10 milyon dolar vergi eder. Şirketin faaliyetini olumsuz etkiler, çelme takar. Cironun kâr gibi görülerek üzerinden binde 2 de olsa vergi alınması yanlış bir uygulama olacaktır. Taslağın iş dünyasına açılmasını son derece değerli buluyoruz. Bu yıl diyelim ki cirodan vergi alındı ve sonraki yıllar mahsuplaşma imkanı getirildi o zaman burada yeniden değerleme oranlarının dikkate alınması lazım. Ama bu düzenlemenin gözden geçirileceğine inanıyoruz.
Denizli Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu
Asgari Kurumlar Vergisi şirketleri kayıtdışılığa itmemeli
Gerek bütçe gelirleri içerisindeki doğrudan vergi payının artırılması, gerekse kurumlar vergisi mükelleflerinin en az yarısının beyannamelerini zarar ya da matrahsız olarak vermeleri, bir “vergi güvenlik müessesesi” olarak bazı AB ve OECD ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de Asgari Kurumlar Vergisi düzenlemesini gündeme getirmişti.
Düzenlemede, işletme hesabı esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek kazançlarının da bazı yeni vergilendirmelerle karşı karşıya kalacağı görülüyor. Vergide adaletin tesisi, kayıt dışıyla mücadele edilmesi, cezaların etkinliği ve tahsilatın güçlendirilmesi için vergilendirmede bir düzenleme yapılmasını oldukça önemli buluyoruz. Ancak düzenlemenin bazı bölümlerinin sunulan haliyle uygulanması, mevcut sorunlarımıza ek bazı sorunlar doğuracaktır. Kurumlar Vergisi Mükellefi, istisna haddine bakılmaksızın kârının yüzde 10’u kadar ya da cirosunun yüzde 2’si kadar kıyaslama yapılarak, yüksek olanı ödemek zorunda kalacak. Düzenleme bu haliyle uygulanırsa, sistemin işleyişine ve düzenlemenin amacına zıtlık oluşturacak, kayıt dışılık ile mücadele etmek yerine şirketleri kayıt dışılığa itecektir. Ayrıca, yatırımın cazibesi ve özendiriciliği de kalmayacaktır. Bu durumun ortaya çıkmaması için şirketlerin çalışan sayısı, iç piyasa ve ihracat durumu dikkate alınarak, kurumlar vergisi oranı yeniden belirlenmelidir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını hedefleyen bu düzenlemede, toplam ciro üzerinden vergilendirme yapılması doğru bir uygulama olmayacaktır. Çünkü karlılık oranı düşük olduğu halde cirosu yüksek firmalarımız da var. Sürekli olarak zarar eden, gelirinden düşük beyan verenlerin beyanlarının araştırılması, etkili bir şekilde denetlenmesi vergi sisteminin şüphesiz ilk basamağıdır.
MKS Devo Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Korgün Şengün
Enflasyon muhasebesi ile yüksek kurumlar vergisi tahsilatları yapıldı
Asgari kurumlar vergisi, kazanç üzerinden alınan vergi mantığına aykırı bir uygulama olmakla birlikte, şirketlerin likidite ve kârlılık problemi yaşadığı bu dönemde mevcut zorluklara yeni bir zorluk getirmektedir.
Kurumlar vergisi 2017 yılında yüzde 20 iken kanun ile 2018-2020 yılları arasında yüzde 22 olarak belirlenmiş, 2021 yılında yüzde 25, 2022 yılında yüzde 23, 2023 yılının ilk 6 ayında yüzde 20 ile devam ederken son 6 ayında yüzde 25 olarak uygulandı. 2024 yılı yüzde 25 olarak başladı, şu anda yeni taslak ile daha da karmaşık hale geliyor. 2023 yılında deprem nedeniyle yapılan düzenlemede, istisnalara uygulanan ek vergi ile de verilen teşviklerin yaklaşık yarısı geri alınmıştı.
Ayrıca 2022-2023 yıllarında enflasyon muhasebesinin uygulanmaması nedeniyle de Türkiye tarihinin en yüksek kurumlar vergisi tahsilatları yapıldı. Kurumlar vergisinde yedi sene içerisinde bu kadar değişikliğin yapılması, ülkemiz için beklediğimiz doğrudan yatırımları da sekteye uğruyor. Kurumlar vergisinin oran ve uygulama değişikliğinden ziyade, daha sade ve anlaşılır istisna ve teşvikler ile yatırım ve ihracatı destekleyici düzenlemeler yapılması bu dönem için daha iyi olacaktır.
Vergi Uzmanı Nedim Türkmen
Ciroya göre vergi ödenecekse denetim kurulları neden var?
Kayıt altında olan kesimden ciro üzerinden vergi alınması palyatif çözüm. Ben ciromun yüzde 2’sini kurumlar vergisi olarak ya da gelir vergisi mükellefi olarak yüzde 10’unu ödeyeceksem o zaman vergi denetim kurulları neden var? O zaman sistemi otomatiğe bağlamış oluyorsunuz. Aslında siz kuralları koyarsınız uymayanları denetlersiniz. Bir de basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, taksici, dolmuşçu gibi işletmeler var. Bunlar yani gelir vergisi mükelleflerinin yüzde 25’i 2021 yılında vergi dışı bırakıldı. Bunlar yani 700 bin mükellefin de taslak metne girmeyeceği belirtiliyor. Bunlar takside yıllık 340 bin lira diğerlerinde 650 bin liralık kazançları halen vergi dışı. Ayrıca sistemi dolaylı vergiler yani ürün ve hizmet üzerinden alınan vergiler üzerine kurmuş durumdayız bunun vergi gelirlerindeki payı yüzde 70’in üzerinde. Milyoner de öğrenci de aynı KDV’yi ödemiş oluyor. Yeni taslakla söylenmek istenen şu: Biz dolaylı vergiler aynen kalacak, biraz asgari kurumlar ve gelir vergisi almaya çalışacağız. Teklifin özeti bu.
Grant Thornton Türkiye Ortağı Ahmet Cangöz
Hasılatın baz alınması ciroyu gizlemeye yönlendirir
Getirilmesi planlanan Asgari Kurumlar Vergisi ve Asgari Gelir Vergisi’nde dikkati çeken ve iş dünyasının tepkisine yol açan ortak konu, esasen mükellefin kazancını (net kârını) kavramaya yönelik olarak tasarlanan iki temel vergi türü olan Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi’nin satış hasılatını baz alan götürü usulde bir vergiye dönüşmesi ihtimalinin belirmiş olması. Böyle bir vergileme usulü orta ve uzun vadede mükellefleri satış hasılatını gizlemeye yönlendirebilir. Satış hasılatını gizleyen bir mükellefin maliyet ve gider unsurlarını belgeleyerek gerçek kazancını ispatlama ihtiyacı azalacağı için bu tutum kayıt dışı işlemlerin miktar ve sayısını artırabilir.
Kazanca dayalı vergileme esasından vazgeçilmemesi bunun yerine mükellefin beyanını etkin şekilde inceleme ve kayıt dışılığı caydırma yönteminin ekonominin sağlıklı işleyişine daha uygun olacağı iş çevrelerince ifade ediliyor.
Vergi paketinde doktor, avukat, diş hekimi gibi serbest meslek kazancı elde edenlerden de hasılat kontrolü ve beyan karşılaştırmasına ilişkin hükümler yer alacak. Aradaki farkı yeterli şekilde izah edemeyen mükelleflere hasılat tespitleri üzerinden tarhiyat yapılacak. Bu gibi tespitler her mükellef bazında ayrı ayrı yapılacağı için götürü bir vergileme söz konusu değil.
Vergi paketinde ayrıca çok uluslu şirketlere uygulanacak olan Küresel Asgari Kurumlar Vergisi (KAKV) de yer alıyor. Yıllık küresel satış hasılatı 750 milyon euro ve üstü olan sınırlı sayıdaki kurumlar vergisi mükellefini kapsayan bu verginin oranı yüzde 15. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmaların gereği olarak yasallaştırılacak olan bu uygulamanın 2024 yılı kazançlarını kapsayacak şekilde 2025 yılında yürürlüğe girmesi bekleniyor. Genel olarak ülkemizin lehine sonuçlar doğurması beklenen bu düzenleme, iş çevrelerince de genellikle olumlu karşılanıyor.