Ünlü şarkının sözü, 1978 yılında Coşkun Sabah tarafından yazılmış.
Kendisini Türkiye çapında şöhrete kavuşturan bu bestenin adı, bugünün piyasası ile birebir örtüşüyor.
Salgın öncesi dünya, uzun süren ekonomik krizin yansımalarını bertaraf etmeye çalışıyor, faiz artırımlarıyla “bir gün indirmesi gerekirse” diye hazırlık yapmaya çalışıyordu.
Enflasyon değil, deflasyon korkusu vardı.
Tartışma, düşük enflasyon ortamında faizin stagflasyona neden olmadan nereye gidebileceğini öngörmek üzerineydi.
Larry Summers gibi isimler, dünya ekonomilerinde büyüme yapısının bozulduğunu, durgunluk ya da düşük büyümelerin müzmin hale geldiğini savunuyor ve haklı çıkıyordu.
Teknolojinin verimlilik esaslarını değiştirdiğini, enflasyonun artık yükselemeyeceğini, tüm hedeflerin değişmesi gerektiğini savunanlar vardı.
Amerikan Merkez Bankası faiz artırıyor, ABD Başkanı Trump kendi atadığı Fed Başkanı’na neredeyse hakaretler ediyordu. Salgın öyle bir anda geldi ki, ortada soruya yer bırakmadı.
Merkez Bankaları çok hızlı adım attı ve faizleri sıfırladı.
Çünkü asıl olan durmuş bir hayatta şirketlerin ayakta kalmasını sağlayabilmekti. Salgının ne zaman biteceği belli değildi ama merkez bankalarının reçetesi çok netti.
Bankalara güvence ver, ellerinde bu ortamdan dolayı risk barındırabilecek ne kadar varlık varsa alma garantisi sağla.
Şirketlere hem maliyetsiz kaynak edinme imkanı ver hem de doğrudan destekler ile sağladıkları istihdamda kayıpların mümkün olduğu kadar önüne geçmeye çalış.
Bu yöntem başarılı oldu. Kapitalist sistem, modern dünya tarihinin en büyük salgınını parasal olarak büyük bir yıkıntı olmadan aşmayı başardı.
Nitekim salgın bittiğinde, kaybedilen işler şirketler finansal kapasite açısından iyi durumda olduğu için çok hızlı geri alındı.
İnsanlar kapanmalarla geçen 1.5 yıllık sürenin ardından intikam alışverişlerine döndüler.
Ancak bu kez ortada hem çok fazla ve maliyetsiz para hem de çok yoğun bir talep vardı. Sonucu elbette çok hızlı bir enflasyon yükselişi oldu.
Ancak bu sınavın sorusu, tüm dünyanın bildiği yerden çıkmıştı.
Kimi erken, kimi geç.
Kimi piyasayı ürküterek kimisi yumuşak geçişlerle. Sonuçta herkes bilmediği sularda yüzüyordu. Ama enflasyonla nasıl mücadele edileceği konusunda herkesin görüşü net olduğundan, her yerde doğru tepki olarak faiz artırımlarına gidildi.
Piyasalarda paranın maliyeti artmaya başladığı için yaşanan varlık fiyatı düzeltmesi birçok piyasa için yıkıcı oldu.
Teknoloji şirketleri, kripto varlıklar, riskli olmasına rağmen paranın maliyeti düşük olduğu için girilmiş küçük şirketler, sürekli para yakmasına rağmen hikayesi olan start up ya da scale up şirketleri…
Faiz artırım döngüleri, elbette sonsuz değil. Çünkü enflasyon döngüsü de sonsuz değil. Enflasyona neden olan gerekçeler ortadan kalktığında fiyat artış hızı normalleşiyor.
Aynen bugün olduğu gibi.
Kademe kademe aşağı gelen enflasyon, arada Rusya-Ukrayna savaşı, sonrasında İsrail-Hamas çatışması ile dalgalansa da bugün normalleşme eğiliminde.
Amerika’da yüzde 9’a değen manşet enflasyon, bugün yüzde 3.2’ye inmiş durumda.
Avrupa’da ise geçen sene Ekim sonunda savaş etkisiyle yüzde 10.6’ya kadar yükselen enflasyon, bugün yüzde 2.4’e geriledi. İngiltere’de yüzde 11.1 olan enflasyon ise yüzde 4.7’ye indi.
Başa dönüp piyasaya neden baharı bekleyen kumru muamelesi yaptığımızı hatırlayalım.
Faiz artırımlarının soğutucu etkisini görmeye başlayan piyasa, şimdi “kumru” moduna geçti.
Zira birçok büyük kurum artık faiz artırım döngülerinin sona erdiği kanaatinde. Artık indirim bekleniyor.
Mesela Avrupa’da gelecek sene içinde 150 baz puan faiz indirimi fiyatlanıyor. Bu olursa ECB faiz indiren ilk majör merkez bankası olabilir.
Piyasaya bakılacak olursa gelecek sene sonunda faiz yüzde 2.5’lara inebilir. Hatta indirime ilk çeyrekte başlama olasılığı %90’a çıktı.
10 yıllık Alman tahvillerinde faiz 80 baz puan aşağı geldi ve yüzde 2.23’e kadar indi. İngiltere’de ise indirimlerin Haziran ayında başlayacağına dair görüş hakim.
Piyasa yüzde 40 olasılıkla yılı 4 indirim ile tamamlayacağını fiyatlıyor.
Çok değil, daha bir ay önce ancak 2 indirebilir diyorlardı. Fed açısından ilk faiz indirimi için Mayıs ayı düşünülüyor.
Sonrasında yıl genelinde 125 baz puan faiz indirimi beklentisi var.
Yani bu bahar, dünyadaki üç büyük rezerv paranın fiyatının düşüşü için önemli bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor.
Bahardan itibaren başlayacağı düşünülen bu ortam, yukarda saydığımız ve fiyatları faiz artırımı nedeniyle dağılmış bazı varlık sınıfları için telafi imkanı yaratabilir.
Ancak iki sorun var.
Birincisi, eski aşkın fiyatlamaların yeniden geleceğini varsaymak, uzun vadeli faiz oranları yüzde 2-3 aralığında olduğu için doğru olmayabilir.
O fiyatlamalara muazzam bilanço büyüklükleri ve sıfır maliyetle gelindiğini unutmamak gerekir.
İkincisi ve daha önemlisi ise piyasanın böyle fiyatlaması, bu varsayımın doğru olduğu anlamına gelmeyebilir.
Merkez bankaları daha uzun süre sıkı kalmayı, hedeflerinde kalıcı seviyelerden emin olana kadar beklemeyi tercih edebilir.
Dolayısıyla kumrular baharı bekleyebilir, ancak kararı belirleyecek kişilerin merkez bankalarının şahin üyeleri olduğunu unutmamak gerekir.