Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Ekonomi

Bazı Açmazlar…
Açıklanan Eylül ayı enflasyon verisinin beklentileri aşması; birçok yabancı kurumun faiz indirim süreci için öngördüğü başlangıç noktasını ötelemesine sebep oldu.
  • 4 Ekim 2024 05:05
  • Dr. Ali Yürüdü
Bazı Açmazlar…

Dün açıklanan enflasyon verisi Eylül ayında her ne kadar yüzde 50’nin altına da insek, en basit hesapla reel faizimiz var desek bile, enflasyon hesabının ekonominin her paydaşı için aynı olmadığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Eylül’de tüketici fiyatları bir önceki aya göre nerdeyse yüzde 3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49,38 arttı. Aylık enflasyon artış hızı nerdeyse yüzde 3 olması çok güçlü bir artış demek. Yıllık enflasyonun yüzde 50 altına düşmesi matematiksel olarak baz etkisinden kaynaklı, ama yüzde 3 aylık enflasyon gerçekten yüksek. Bunun nerden, hangi kalemden, ne sebepten arttığını çok tartışmaya gerek duymuyorum. Zira enflasyonun düşürülmek istendiği dönemlerde kimse detaylara bakmaz, herkes çıkan sonuca bakar. Bu yazıda da özellikle değinmek istediğim konu daha çok enflasyona ya da parametrelerine dair rakamlar değil, sorunu yaratan ya da sorunun kendisi olan sosyolojik, daha anlaşılır bir ifadeyle davranışsal, tetikleyici olan unsurlar diyebilirim.


Konuya tüketici enflasyonu ile başladığım için oradan devam edeyim. Aylık yüzde 3’lük artış, merak edenler ve duymamış olanlar için eğitimden kaynaklandı. Ama çıkan sonucun her neyin etkisiyle olursa olsun, ekonominin tüm paydaşlarının algısını etkilediğini bir kenara koymakta fayda var. Bu yazıda da tüketici enflasyonunun gelişinden ya da gidişatından ziyade düşmesine engel iki parametre olduğuna dair düşüncelerimi paylaşacağım. Bu katılığın ya da düşemeyişin ilk sebebi bence hizmet enflasyonudur. Kısaca buradaki yapısal sebeplere değinmek gerekirse; hizmet sektörü emeğe dayalıdır ve teknolojinin ilerlemesi ile işçilik maliyetlerini kolaylıkla azaltamazsınız, çünkü emek her türlü bu sektöre lazımdır. Ayrıca burada eğitimli istihdam da ya da bir başka ifadeyle uzmanlaşmış işgücü de şirketler açısından da ücret baskısı yaratır. Hizmet sektörünün emeğe dayanması, teknolojiden de bağımsız olarak üretkenliğin artmasını zorlu kılar. Bizim gibi turizm ülkelerinde; hele de turizm cari açık için çok belirleyici bir hizmet kalemiyken, döviz kurunu atlamamak gerekir. Her sektörde döviz kuru dalgalanmaları, bizi ülkemizde enflasyon açısından etkiliyor. Ancak şöyle düşünün, enerji ithal eden bir ülkeyiz. Döviz kurunun artması ithal girdilerden, enerjiye kadar birçok maliyeti artırıcı etki yapıyor. Tam tersinden bakarsak, bizim örneğimizde olduğu gibi döviz kurunun artmaması da hizmet sektörünün en önemlilerinden turizm açısından pahalı Türk Lirası ile diğer turizm ülkelerinden bizi daha pahalı hale getirerek dezavantaj yaratıyor. Tıpkı ihracatçılarda olduğu gibi…


Hizmet sektöründe ücret baskılarına kısaca değindim ama bu genele yayılmış bir durum… Zira enflasyon var ama yaşam maliyetleri hem geçmişe, hem de geleceğe yönelik beklentilere göre pahalı. Ücret baskısı herhangi bir eğitim seviyesinden, uzmanlık konusundan bağımsız hem çalışan hem de işveren tarafının tetikleyicisi. Yaşam maliyetleri yüksek ve yüksek kalmaya devam edecek beklentisinin ana gerekçesinin ise kira fiyatları olduğunu düşünüyorum. İnsanın en temel gıda ve barınma gibi iki ihtiyacı pahalı kaldıkça; ücret baskısı hissedilmeye devam edilecek. Daha biz gerçekleşen mi, gerçekleşecek olana mı bakmak lazım noktasında bile kararsızken enflasyon konusunda, insanlar basitçe maaşım kiram kadar artıyor mu diye bakıyor ve ev sahibi de ben bu evi satsam elde edeceğim faize ne kadar yaklaşırsa kiram o kadar iyi derken burada da başka bir sarmal oluşuyor.


Son olarak üretici enflasyonuna değinmek istiyorum. Hâlâ yüzde 30’ların üzerinde seyreden üretici enflasyonumuz reel sektör için parlak diyemem. Geldiğimiz seviyeden bağımsız, şimdiye kadar açıklanan bilançolar bize reel sektörde kârlılıkların, ciroların, marjların bir yandan düşmeye devam ettiğini gösterirken, yukarıda saydığım işçilik, enerji gibi maliyetlerde yukarı yönde riskleri canlı tutmaya devam ediyor. Döviz kuru yükselse belki ciroya yarar derken, dış talep bu sefer zayıf seyrediyor. Diğer yandan da hammadde başta olmak üzere ithal girdi fiyatlarını artıcı etkisiyle riskleri canlı tutuyor. Ancak en az bunun kadar önemli diğer konu finansman maliyetleri. Enflasyonu düşürmek için yüksek tuttuğumuz faizler, hem ciroyu yiyor, hem kârlılıklar düşüyor, bir de buna borçlu şirketlerin her gün artan yükünü yönetmeye çalıştığı faiz maliyetleri ekleniyor. Başta söylediğim sosyolojik, davranışsal vb. konuların üreticinin bu maliyetlerini tüketici fiyatlarına yansıtmasıyla ilgisi de olabilir belki, ama bir de bahsettiğim gibi gerçekten artan giderler var.


Açıklanan Eylül ayı enflasyon verisinin beklentileri aşması; birçok yabancı kurumun faiz indirim süreci için öngördüğü başlangıç noktasını ötelemesine sebep oldu. Dolayısıyla üretici açısından bahsettiğim açmaz önümüzdeki dönemde bir de arzı daraltmaya iterse, işin bu tarafından da enflasyonu konuşacağımız bir başka açmaza girebiliriz diye düşünüyorum.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 50. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 50. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Enflasyonda Düşüşe Kira Freni
Enflasyonda Düşüşe Kira Freni
Temmuz ayında kalkan yüzde 25’lik kira sınırlamasının ardından görülen yüksek kira artışları, dezenflasyon programının önündeki en önemli katılık olmayı sürdürüyor…
Enflasyon Beklentileri Aştı
Enflasyon Beklentileri Aştı
Eylül ayında aylık enflasyon beklentilerin tersine hızlandı. Artışta sıkı para politikasına rağmen dirençli seyreden talebin yanı sıra enflasyon ataleti etkili oldu.
Rota Yeniden Hesaplanıyor
Rota Yeniden Hesaplanıyor
Piyasanın Kasım’da faiz indirimine hemfikir olduğu dönemde gelen Eylül enflasyonu ve TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın sözle yönlendirmesi tahminleri yeniden şekillendirdi. Yabancılar faiz indirim beklentilerini ötelerken yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı çıkardı. Reel sektör ise her ne kadar düşük faiz istese de acele bir faiz indirimi ile kazanımların kaybedilmemesi gerektiğini söylüyor.
BIST Regülasyonlarında Normalleşme Zamanı mı?
BIST Regülasyonlarında Normalleşme Zamanı mı?
Dağılan kredili pozisyonlar… Teminat tamamlama çağrıları… Yüksek kısa pozisyonlu kontratlar… Kaynak girişi eksikliği… Borsadaki zayıflık sürüyor, tepkiler sınırlı kalıyor… Bu tablo, Borsa İstanbul’da uygulanan açığa satış başta olmak üzere kısıtlamaların kaldırılması için uygun ortam yaratıyor olabilir mi?
Küresel Rüzgârlar Gelişen Piyasaların Yelkenini Dolduruyor
Küresel Rüzgârlar Gelişen Piyasaların Yelkenini Dolduruyor
Faiz indirimleri ve teşvik paketleriyle gelişen piyasalara büyük yatırımcı ilgisi başladı. Çin ve Hindistan, düşük değerlemeler ve güçlü teşviklerle ön plandayken, yılın ilk yarısında ralli yapan Borsa İstanbul’da, yatırımcılar yılın ikinci yarısında ayı piyasası ile mücadele ediyor.
Basit Ama Etkili Bir Şirket Hikayesinin Olmazsa Olmazı
Basit Ama Etkili Bir Şirket Hikayesinin Olmazsa Olmazı
Başarılı bir şirket hikayesi yazmanın en kritik faktörü konuyu en basit ve yalın haliyle ele alabilmekten geçiyor.
Çin’den Teşvik Bazukası
Çin’den Teşvik Bazukası
Dünyanın iki numaralı ekonomisi Çin, ekonomik bazukasını parça parça birleştiriyor. Çin Merkez Bankası (PBOC) faiz oranlarını düşürdü ve bankacılık sistemine likidite enjekte ederek yüzde 5’lik büyüme hedefine ulaşmak için elindeki tüm silahları kullanacağı mesajını verdi. Peki Pekin’in ekonomik teşvik paketi yeterli mi? Soğuyan ekonomiyi canlandırıp tüketici güvenini yeniden sağlayarak büyüme kompozisyonunu düzeltebilecek mi?
Japonya’da Yeni Başbakan Heyecan Yaratır mı?
Japonya’da Yeni Başbakan Heyecan Yaratır mı?
Kurulduğundan bu yana neredeyse kesintisiz bir şekilde Japonya’yı yöneten Liberal Demokrat Parti (LDP)’de yolsuzluk skandalları sonrası yeni lider, eski Savunma Bakanı Şigeru İşiba oldu. Partinin bozulan imajını düzeltmek için koltuğa oturur oturmaz erken seçim çağrısı yapan yeni başbakan, siyasi çalkantılar, durgun ekonomi ve jeopolitik riskler eşliğinde göreve başlıyor. Beşinci denemesinde liderlik koltuğuna oturan İşiba, partisine yönelik eleştirileriyle öne çıkarken, Asya NATO’sunun kurulması için de çağrı da bulunuyor.
Türkiye’nin Ekonomik Bağımsızlığına Giden Yola Bir Bakış
Türkiye’nin Ekonomik Bağımsızlığına Giden Yola Bir Bakış
Türkiye İş Bankası 100. yılını “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış Konferansı” ile kutladı.
Fransa Başbakanı Barnier’den Fransa İçin Zorlu Mali Kurtuluş Planı
Fransa Başbakanı Barnier’den Fransa İçin Zorlu Mali Kurtuluş Planı
Fransa Başbakanı Michel Barnier, ülkenin devasa bütçe açığını azaltmak için harcama kesintileri ve vergi artışlarını içeren kapsamlı bir plan sundu. Barnier, yatırımcıların güvenini yeniden kazanmayı ve Fransa’yı mali uçurumdan kurtarmayı hedefliyor.
Dünya Ticaret Raporu 2024: Kapsayıcı Ticaret mi Dediniz!
Dünya Ticaret Raporu 2024: Kapsayıcı Ticaret mi Dediniz!
DTÖ Raporu, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ticaretten daha fazla fayda sağlamaları için adil bir ticaret ortamına ihtiyaç duyduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
Otomotivde Yazılım Savaşı
Otomotivde Yazılım Savaşı
Akıllı ve bağlantılı arabalara artan ilgi hem tüketiciler hem de otomotiv üreticileri için somut hale geliyor ancak işler çok daha karmaşık.
Kamala Harris’in Olası Başkanlığı Nasıl Görünecek?
Kamala Harris’in Olası Başkanlığı Nasıl Görünecek?
ABD’de Demokratların başkan adayı Kamala Harris kim ve seçimi kazanırsa neler yapabilir?
ABD’deki Başkanlık Seçimleri Ortadoğu’yu Nasıl Etkileyecek?
ABD’deki Başkanlık Seçimleri Ortadoğu’yu Nasıl Etkileyecek?
İsrail’in Gazze’nin ardından Lübnan’a saldırmasıyla Ortadoğu bir yangına doğru sürüklenirken, 5 Kasım’da gerçekleşecek ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu açısından olası sonuçlarını mercek altına alıyoruz.
Arazide Sessiz Lüks
Arazide Sessiz Lüks
Mercedes-Benz, ikonik G Serisi’nin tamamen elektrikli modeli G 580’i Türkiye pazarına sunuyor. 116 kWh lityum-iyon bataryasıyla 450 km menzil sunan G 580, 432 kW güç üreten bağımsız elektrik motorlarıyla dikkat çekiyor.
Eğlence Sektöründe İyimser Olmak İçin Beş Neden
Eğlence Sektöründe İyimser Olmak İçin Beş Neden
Kültür ve eğlence endüstrisi pek çok çalkantıdan geçti ama her şey o kadar da kötü değil.