Tarihte, satrancı icat eden Hintli matematikçiyle ilgili ünlü bir hikâye vardır. Matematikçi, kraldan mütevazı gibi görünen bir ödül talep eder: Satranç tahtasının ilk karesine bir buğday tanesi, sonraki her karede de önceki karedeki miktarın iki katı kadar buğday konması. Kral ilk bakışta bu talebi küçük görür, ancak tahtanın yarısına gelmeden bu miktarın ülkenin tüm kaynaklarını zorlayacak kadar büyüdüğü anlaşılır. Bugün bu hikâye, yapay zekâ ve katlanarak büyüyen teknolojilerin ekonomide yaratabileceği çarpıcı etkiyi açıklamak için sıkça kullanılıyor.