Yapay zeka konusunda hemen her gün yeni bir haber çıkıyor.
Son bir yıl içinde değişim o kadar hızlı oldu ki, birçok teknoloji henüz güncelliği tartışılırken bile eskiyor.
Kamuoyu açısından ise belirli bir noktadan sonra önemli ve önemsiz haber arasında ayrımı yapmak güçleşiyor.
Yapay zeka konusu açıldığında özellikle Türkiye’de ilk akla gelen ChatGPT. Bu elbette anlaşılabilir. Çünkü yapay zekayı son kullanıcıya indirmeyi başarmış ilk ürün o.
Ancak yeni versiyonu 4o ile geliştirilmiş unsurlar içermekle birlikte, bu ürüne bakarak ya da kullanarak yapay zekayı anlamaya çalışmak pek de akılcı görünmüyor.
Gökbilimde tarihin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Carl Sagan’ın “Soluk mavi nokta” diyerek paylaştığı, dünyanın 6 milyar ışık yılı öteden görüntüsünü içeren fotoğrafı hatırlayın.
1991 yılında Voyager uzay istasyonundan alınan görüntü, minicik bir nokta olarak görünen dünyanın aslında ne kadar küçük olduğunu hatırlatmak amacını taşıyordu. Kozmoz’un içinde dünya ne kadar küçükse, Chat GPT de yapay zeka evreni içinde buna yakın bir hacimde.
Dünyada yapay zeka gelişimi şu aşamada oldukça asimetrik ilerliyor. Büyük teknoloji şirketleri arka arkaya yatırımlar ile yapay zekanın farklı alanlarında kendini konumlandırıyor. Yapay zeka denildiğinde işin birçok farklı boyutu var. Dil aracılığından makine öğrenmesine, derin öğrenmeden bilgisayarlı görüye kadar pek çok alanda onlarca proje var.
Bunları geliştirmek üzere çalışan on binlerce şirket bulunuyor. Bu şirketlerin bazıları yapay zekaya insanların entelektüel ve duygusal kapasiteleri ile hareket etmeyi öğretmeye çalışıyor.
Bazıları otonom sistemler geliştirerek kendi kararını verebilme kapasitesinde doğruluğu artırmayı hedefliyor. Kimisi tüm bu becerileri birleştirecek şekilde bütünleştirici teknolojiler üretiyor.
Dünyanın her yerinde eş anlı olarak üretilen veriyi anlamlandıran, bunu doğru şekilde işleyip analiz ve senaryolarda kullanılabilir hale getiren teknolojiler üzerinde çalışılıyor.
Üretken yapay zekanın robotik teknolojilere uyumu ile son tüketiciye değen alanlarda çalışanlar da var, üretim metodolojisini sıfır amortismana indirgemek adına çabalayan da.
Bunların hepsi ve her biri ayrı çalışma alanları. Üretken yapay zeka bile kendi içinde birçok kola ayrılıyor.
Bu kadar farklı alanı bütüncül şekilde finanse edebilme kapasitesi elbette herkeste yok. O nedenle doğru olduğu düşünülen tüm teknolojiler, bildiğimiz şirketlere yöneliyor.
Biden yönetimi, Perşembe günü bu yazı kaleme alındığı sırada dev bir yapay zeka organizasyonu düzenlemekteydi. Toplantıya ilk kez Alphabet (Google), Amazon, Microsoft ve Meta gibi devler davet edilmedi.
Ayrıca onların birlikte çalıştıkları Open AI ya da Anthropic gibi start-uplara da yer verilmedi. Bu şirketlerin sınırsız kaynaklarıyla yaratabilecekleri haksız rekabet herkesi korkutuyor.
Anti-tröst bir yaklaşım ile yapılan zirveye bunları dengeleyebilecekleri düşünülen Fransa’nın bu alanda çalışan büyük şirketi Mistral AI davet edildi örneğin. Zirvede yapay zeka patlamasının çekirdeği olarak görülen Nvidia yok, onun yerine AMD ve Broadcom var.
Üretken yapay zekanın tüm veriyi işleme kapasitesi sağlayacak quantum bilgisayarlar ile birleşmesi halinde ortaya çıkacak yetkinlik belirli güç odaklarında toplandığı taktirde, seçimle gelen hükümetlerin bu işletmelere söz geçirememe riski artık her yerde konuşuluyor.
Zira seçimle gelen hükümetlerin bu şirketler ile çatıştıklarında seçilmelerinin dahi mümkün olamayacağı bir ortama doğru ilerliyor olabiliriz. Bu devlerin oluşacak büyük pazarı kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmelerine izin verildiği takdirde geri dönüş olamayacağını artık herkes görüyor.
O yüzden bir yandan regülasyon ve çerçevesi tartışılırken, diğer tarafta bunun yaratıcılığı öldürmeden nasıl olacağı üzerine workshoplar gerçekleştiriliyor.
Bunca ağır bilginin sonuna bir küçük Türkiye eklemeden geçmemek gerekir elbette. Bizde tartışmanın üniversitelerde yapay zeka bölümleri açmaya çalışmaktan ya da Chat GPT’yi ne kadar iyi kullanıp kullanmadığı üzerinden yargı üretmekten öteye geçemediği görülüyor.
Siyasetin konuya yaklaşımı elbette önemli. Ama bu okullarda hangi hocalar ders verecek?
Sanayinin hangi kolunun desteği ile hangi üretken yapay zeka teknolojisi geliştirilecek?
Bunları hangi insan kaynağı ile yapacak, bu alanlarda çalışanların tüm dünyada kapışıldığı ortamda bu kaynağı nasıl memlekette tutacağız?
Hangi üniversite, saydığım teknolojilerin hangisine odaklanacak?
Hangi sanayi kolu, kendi dönüşümünü nasıl planlayacak, finansmanını nasıl sağlayacak?
Vakit geçirmeden yol alamazsak, alınacak yol kalmayacak.
Testi kırılmadan…