Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Ekonomi

LGS’ye Mahkum Ettiğimiz Gençlerden Bir Gazi Yaşargil Daha Çıkarabilir miyiz?
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
  • 7 Haziran 2024 09:35
  • Açıl Sezen
LGS’ye Mahkum Ettiğimiz Gençlerden Bir Gazi Yaşargil Daha Çıkarabilir miyiz?

Dünyanın en büyük beyin cerrahlarından biri olarak görülen Prof. Dr. Gazi Yaşargil, 99 yaşına girdi. Üzerinden 25 yıl geçmiş olmakla birlikte “Hocaların hocası” ile tanışma ve ayak üstü ve kısa da olsa deneyimlerini dinleyebilme fırsatı bulduğum için kendini şanslı sayanlardanım.


Yaşamı bir kaymakam çocuğu olarak Lice’de başlayan, sonrasında ünü dünyaya yayılan dev hocanın doğum günü için dünyaca ünlü birçok profesörün Türkiye’ye geldiği haberini de Habertürk’te izledim. Tıbba büyük katkılar sunmuş birçok Türk hekimi var. Ancak bunların arasında tıp tarihine doğrudan katkı yapmış birkaç çok önemli isim sayabiliriz.


Örneğin tüm dünyada kendi adıyla anılan Behçet hastalığını bulan kişi; Hulusi Behçet gibi. Gazi Yaşargil’i bilim dünyasına teorik ve pratik hizmetlerinin yanı sıra her cerrahın ameliyathanesine sokan ise, altında çalışmak gereken hassas beyin dokusunu sabitlemeyi sağlayan bir mekanizmayı icat etmesidir. Kızının küçüklüğünde kopan bir kolyeyi toparlarken aklında tasarladığı bu mekanizmaya kızının adının vermiş ve “Leyla” demiştir.


O günden bu yana bu ekartörler dünyanın dört bir yanında Leyla Ekartörü olarak adlandırılıyor. 27 Mayıs darbesi döneminde askerlik nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılan, 18 yaşında ayrıldığı memleketine bu nedenle ancak Turgut Özal’ın kendisine verdiği pasaportu ile 45 yıl sonra dönen Gazi Yaşargil’in müthiş bir yaşam öyküsü var. Bir yandan tanımayanlara bu müthiş insanı anlatmak isterken, vurgulamak istediğim bir başka konu daha var. Gazi Yaşargil’in temel altyapısını aldığı okul, Ankara’nın ünlü devlet okullarından Atatürk Lisesi.


O tarihlerde ortaokullarda okutulan derslerin listesi şöyle:


“Türkçe, tarih, coğrafya, yurt bilgisi, Riyaziye (matematik), fizik, kimya, tabiiye, yabancı dil, resim, musiki, beden, ev idaresi, çocuk bakımı.”


Liseye geçişte ise bu derslere cebir, biyoloji, fizik, kimya, mekanik, müsellesat gibi alanlar ekleniyor. Bu ortaokul eğitimi sonrasında Atatürk Lisesi’ne giderek Prof. Dr. Gazi Yaşargil oluyor.


Geçen hafta sonu 1 milyonun üzerinde çocuğumuz, Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) girdi. Her şeyden önce kabul etmek gerekir ki, bu inanılmaz bir sayı. Okul sayısının sınırlı olduğu ortamda, aileler de çocuklar da çılgıncasına bu sınava hazırlanıyor.


Bilgiye dayalı ve kazanım bazlı sorular bu kadar çok sayıda çocuğun arasındaki farkı belirlemeye elbette yetmiyor. O zaman, bu bilgiyi ileri derecede kullanmayı gerektiren, adına “yeni nesil” denilen sorular gerekiyor. Sadece bu sınavı önceleyerek çocuklara anaokulunda okumayı öğreten, 1. Sınıf müfredatını ana sınıfında tamamlayan, o 1 yıllık avantajı sınav senesinde sadece sınav için test çözdüren, sınav odaklı okullar var mesela.


Bu yeni nesil sorularda çocuklar bazıları bir sayfa boyunca süren, grafiklerle, çizimlerle bezenmiş sorularla baş etmeye çalışıyor.


Bazen orasından burasından katlanmış bir kartonda santim hesabı yapmak zorunda kalıyor, bazen metal çubukları parçalara ayıran bir makinenin rastgele kesim yapıldığında çıkan eş parçalardan birinin uzunluğunun santimetre cinsinden tam sayı olma olasılığının yüzde kaç olduğunu seçeneklerin arasından bulmaya çalışıyor. 13-14 yaşında dünya güzeli çocuklarımız, aslında bir araç olması gereken liseyi amaç haline getiren bu saçma sapan sistem ile o kadar büyük bir baskı altına giriyor ki… Stres ve kaygı bozuklukları, yeme bozuklukları, aşırı kilo, stres nedeniyle tükenmişlik gibi birçok rahatsızlık geliştiriyorlar.


Hayatının baharında, ergenliğin başında, hormonları havada olan çocuklara bu zulmü yapmayı kendi adıma kabul edemiyorum. Hafta içi dershanelerde, özel derslerde, okul sınavlarında, evdeki baskıda tükenen, günde 150-200 sorunun altında çözdüğünde kendilerini eksik hissettirdiğimiz bu çocuklar sonunda neyle karşılaşıyor peki?


90 soruda 80 doğru ile dahi istedikleri okullara giremedikleri, çabalarının karşılıksız kaldığı, hayallerinin kırıldığı, bu kez sınav sonrası başarısızlık duygusu ile psikolojilerini yerle yeksan eden bir yıkıma gidiyorlar. Her aile çocuğu için en iyisini istiyor elbette. Hem “Çocuğum için yapabileceğim her şeyi yaptım” diyebilmek için hem de liseyi iyi bir üniversitenin altyapısı olarak gördükleri için.


Bazıları elbette, yüzde 1-2’lik dilimden bir devlet okulu kazanabiliyorlarsa yıkıcı özel okul ücretlerinden kurtulabilmek için. Bazıları çocuklarına din eksenli bir eğitim müfredatı yerine kendi hayata bakışlarını yansıtan bir eğitim imkanı tanımak için. Bu arada bazı aileler de kendi muhafazakar bakış açısını yansıtan özel okullar için çaba gösteriyor. “Her iki tarafın”, “kendi okulları” var.


Çocuklar ayrı, aileler ayrı helak oluyor.


Üstelik eksi netle üniversiteye girilebilen bir ortamda, çocuklar geçmişten kalan iyi isimlerine rağmen kalitesi yerlerde sürünen üniversitelere gidebilsinler diye yapıyoruz bunu.


Şimdi tekrar geçmişe, 1939 yılına gidelim.


Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in önünde bugünkü LGS gibi bir hedef olsa; acaba riyaziye, fizik, kimya, tabiiye gibi derslerde o gün yaptığı gibi bilimin temelini mi öğrenirdi, yoksa testin şıkları arasından kendisini öne çıkarabilecek bir kısa yol mu arardı?


Acaba önlerinde LGS hedefi olsa, Gazi Hoca’nın bir kız kardeşi kimya profesörü, diğeri yabancı dil öğretmeni, erkek kardeşlerinden biri Basel’de Genel Cerrahi Profesörü, diğeri Zürih’te Fizyoloji Profesörü olabilir miydi?


Bir kaymakam maaşı ile beşi de bunca başarıya imza atabilecek çocuklar LGS’ye özel dersler, dershaneler ile hazırlanabilir miydi?


Bu sistemin gelen her siyasetçi ya da bakan tarafından bir köşesinden çekiştirilmek yerine baştan tasarlanması gerektiğini düşünenlerdenim. Sorun müfredat değişiklikleri ile değil, anlayış farklılaşmasıyla çözülebilir ancak.


Son olarak PİSA skorlarında tüm gelişmiş ülkeleri geride bırakan Finlandiya’da eğitim sistemi nasıl işliyor ona bakalım mı?



  • Finlandiya’da okullar arasında bir sıralama yok. Yani rekabet ile girilen bir okulun değil, işbirliği ile kurgulanan bir eğitim sisteminin başarı sağladığını düşünüyorlar. Okullar, bölgeler, öğretmenler ve hatta öğrenciler arasında bir sıralama yapılmıyor.

  • Okul saati olarak gelişmiş ülkelerin en düşük saati Finlandiya’da. Okul 08.00-09.00 arasında başlayıp saat 14.00-14.45 itibariyle bitiyor. 45 dakika ders, 15 dakika teneffüs ve 1 saatlik öğle arası bu süreye dahil.

  • Okula diğer ülkelerin aksine yedi yaşında, yani bir yaş geç başlıyorlar. Böylece motor becerileri gelişmiş ve öğrenim kapasitesi yükselmiş bir yaşta, akademik eğitim aktarımına daha hazır başlıyorlar.

  • Yedi yaş öncesinde ancak yaratıcı oyun ekseninde okul öncesi eğitim alıyorlar.

  • Finlandiya’da zorunlu eğitim 11 yıl. Yani bir çocuk eğitimden ancak 18 yaşına geldiğinde ayrılabiliyor.

  • Okula başlayan çocuk ilk 6 yılında hiçbir ölçüm sınavına tabi tutulmuyor.

  • İlk merkezi sınavları 18-19 yaşında; yani okulun 12’nci yılında yapılıyor. Bizdeki gibi 13-14 yaşında değil.

  • Öğretmenlerin statüleri doktor ve avukatlar ile aynı. Çünkü Finlandiya’da öğretmen olabilmek çok zor. Başvuranların ancak yüzde 10’u öğretmenliğe kabul ediliyor. Öğretmen olabilmek için yüksek lisans derecesi zorunlu, ancak bu amaçla yapılan yüksek lisans eğitimi tamamen devlet tarafından destekleniyor.

  • Ayrıca öğretmenler için bir performans sıralaması yok. O seviyeye gelmiş öğretmenlerin her birinin yeterli formasyona sahip olduğu düşünülüyor. Okullarda müfettişlik de yok. Kendi kendini değerlendirme sistematiğinin başarı getirdiğini düşünüyorlar.

  • Öğretmenler günde dört saati sınıfta geçiriyor ve haftada iki saati profesyonel gelişimlerini artırmak için kullanıyorlar. Bunun aynı zamanda öğretmenlerin üzerindeki stresi de azalttığı kanısındalar.

  • Çocuklar ilk altı yıl aynı öğretmenlerden eğitim alıyor. Karşılıklı güven ilişkisinin yıllar içinde geliştiğini ve eğitim kalitesinde bunun belirleyici olduğunu öngörüyorlar.

  • Okullar arasında bir rekabet olmadığı için özel okul ya da özellikli okul gibi ayrımlar da yok.

  • Okullarda yemekler 1943 yılından bu yana ücretsiz.

  • Gezegende en az ödev veren okullar Fin okulları. Okulda verdikleri eğitimin eve iş bırakmadığını düşünüyorlar.


Söz çok uzadı ama mesaj aynı.


Sorun müfredat değil, anlayış…


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 33. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 33. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Zenginleşmeden Yaşlanmak
Zenginleşmeden Yaşlanmak
Bugün, Türkiye’nin de dahil olduğu birçok orta gelirli ekonomi, zenginleşmeden yaşlanma riskiyle karşı karşıya
Şifreniz Bir Saniyede Kırılabilir!
Şifreniz Bir Saniyede Kırılabilir!
Son yıllarda dijital dönüşüme verilen önemin artmasıyla birlikte siber güvenlik hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Üretken yapay zeka ve kuantum bilgisayarları gibi yeni teknolojiler saldırıları kolaylaştırırken, savunma tarafına da önceden görülmemiş avantajlar sağlıyor. Peki bu sürekli inovasyon gerektiren dinamik çatışmanın ortasında, nelere dikkat edilmeli?
Borsada İşlem Vergisi Hacmi Etkiler mi?
Borsada İşlem Vergisi Hacmi Etkiler mi?
Borsa İstanbul’da hisse senedi işlemlerinden vergi alınması 14 yıl sonra yeniden gündeme geldi. Alım satım üzerinden işlem vergisi alınması öngörülürken, işlem vergisinin oranının ne olacağı belirsizliğini koruyor.
Malın Krallığı Bitiyor
Malın Krallığı Bitiyor
Para politikasının tasarrufu imkansız kıldığı dönemde “rasyonel getiriyi” arayan herkes “mala girdi.” O dönemde fiyatı uçan konut, otomobil gibi ürünlerin de, şirketlerin fazlasını yatırmayı tercih ettiği stoklar da şu anda yükselen alternatif getiri karşısında el yakıyor. “Mala girenin kazandığı” dönemin yerini “paraya geçenin” kazandığı dönem aldı.
Takip Edilecek 10 Yatırımcı
Takip Edilecek 10 Yatırımcı
Finansın geleceğini şekillendiren yatırımcıları, para yöneticilerini, yöneticileri ve stratejistleri tanıyın
Tüketici İçin Belirsizlik Bitti, Peki Nasıl?
Tüketici İçin Belirsizlik Bitti, Peki Nasıl?
Tüketici ‘artık başıma neyin geleceği konusunda bir soru işaretim kalmadı onun için daha hazırlıklıyım’ diyor.
Yeşil Merkez Bankacılıktan, Kalkınma Bankalarına Uzun - İnce – Yeşil Bir Yol
Yeşil Merkez Bankacılıktan, Kalkınma Bankalarına Uzun - İnce – Yeşil Bir Yol
İklim kriziyle mücadelede “kurtarıcı” aradığı için, tüm gözler merkez bankalarına çevrilmiş durumda.
Güçlü Ekonomi Biden’ı Yüksek Fiyatlar Konusunda Aklamayacak
Güçlü Ekonomi Biden’ı Yüksek Fiyatlar Konusunda Aklamayacak
ABD’de enflasyon yavaşlamış olsa da gıda ve enerji, Biden’ın görev süresinin başında olduğundan çok daha pahalı ve çok sayıda seçmen bu konuda oldukça öfkeli.
Otomobilde 7 Temmuz Beklentisi
Otomobilde 7 Temmuz Beklentisi
GSR II regülasyonu dışında kalan araçları 7 Temmuz’dan sonra satamayacak olan otomotiv bayileri kampanyalar ile stokları eritmeye çalışıyor. Peki bu sıkışıklıktan bir fırsat çıkar mı?
IMF, Büyük Seçim Yılı’nın Maliye Politikalarına Zarar Verebileceği Konusunda Uyarıyor
IMF, Büyük Seçim Yılı’nın Maliye Politikalarına Zarar Verebileceği Konusunda Uyarıyor
Uluslararası Para Fonu, dünya nüfusunun yaklaşık yarısına ev sahipliği yapan ülkelerin 2024’te seçime gideceğine dikkat çekerek seçim dönemlerinde geleneksel olarak artan harcamaların kamu maliyesine zarar verebileceği uyarısında bulundu
ABD Seçimleri Yaklaşırken Tırmanan ABD-Çin Gerginliği: Ticaret Savaşlarından Ekonomik Savaş ve Topyekun Çatışmaya Doğru
ABD Seçimleri Yaklaşırken Tırmanan ABD-Çin Gerginliği: Ticaret Savaşlarından Ekonomik Savaş ve Topyekun Çatışmaya Doğru
ABD’nin Çin’den ithal edilen ürünlere getirdiği yeni tarifeler, sadece Çin-ABD arasındaki ticaret savaşlarını değil tüm küresel ekonomik dengeleri ve ticaret ilişkileri etkileyebilecek boyutlar taşıyor.
Sanayi Kırılma Noktasında
Sanayi Kırılma Noktasında
Son bir yılda ekonomide atılan sıkılaşma adımlarına rağmen sanayi sektörü canlılığını korumuştu. Ancak son iki ayda tablo net bir şekilde terse dönmeye başladı. Üstelik dış talep de bu süreçte sanayiciye yardımcı olmuyor.
Çılgın Kalabalığın Ortasında Seçim
Çılgın Kalabalığın Ortasında Seçim
Hindistan, Meksika ve Güney Afrika 2024’ün ilk yarısı bitmeden “sarsıcı” seçim sonuçları ile dünya gündeminde kendine yer buldu
Walmart Mağaza Müdürleri Gerçekten Yılda 500 Bin Dolar Kazanabilir
Walmart Mağaza Müdürleri Gerçekten Yılda 500 Bin Dolar Kazanabilir
Perakende devi, yöneticilerini elde tutma oranını artırmak amacıyla, her biri yüzlerce çalışanı olan ve yıllık satışları 100 milyon doları aşabilen mağaza şeflerinin ücretlerini ve hisse senedi teşviklerini artırdı.
ABD’de “Şimdi Al Sonra Öde” Sistemi Wall Street’i Rahatsız Ediyor
ABD’de “Şimdi Al Sonra Öde” Sistemi Wall Street’i Rahatsız Ediyor
Tüketiciler, alışverişlerini taksitle ödemelerine olanak tanıyan ‘Şimdi Al, Sonra Öde’ ürünlerini benimsedi, ancak bu kredilerden kaç tane olduğu belli değil.
Türkiye’nin Yabancı Yatırımcıları Çekme Stratejisi ve Yerli Yatırımcıların Vergilendirilmesi
Türkiye’nin Yabancı Yatırımcıları Çekme Stratejisi ve Yerli Yatırımcıların Vergilendirilmesi
Hisse senedine vergi getirilirken yerli ve yabancı yatırımcı arasında eşitliğin ve adaletin sağlanması sermaye piyasalarının gelişimi için önemli.
AR Teknolojisi ve Yapay Zeka ile Geleceğin Sınıfları
AR Teknolojisi ve Yapay Zeka ile Geleceğin Sınıfları
Spacetop G1 ve GPT Edu, eğitim sürecini daha interaktif, erişilebilir ve kişiselleştirilmiş hale getirerek, hem öğrencilere hem de öğretmenlere büyük avantajlar sunuyor.
Otomotivde Yapay Zekanın Gücü
Otomotivde Yapay Zekanın Gücü
Üreticiler ve diğer otomotiv oyuncuları, yapay zekanın otomobil değişimini yönlendirme gücü hakkında daha fazla bilgi edinerek yeni bir performans çağına girecek