Peki her yıl kutladığımız 8 Mart nasıl ortaya çıktı?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları mücadelesinin önemli bir simgesi olarak ortaya çıktı. Kökeni, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları ve eşit haklar talebiyle yaptıkları greve dayanır. Bu grev sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi hayatını kaybetti.
Bu olaylardan tam 53 yıl sonra 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Alman aktivist Clara Zetkin, kadın hakları ve eşitlik mücadelesini desteklemek amacıyla 8 Mart’ın “Kadınlar Günü” olarak anılmasını önerdi.
1921’de Moskova’da yapılan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda ise 8 Mart, “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edildi.
Birleşmiş Milletler 1977’de 8 Mart’ı resmen “Dünya Kadınlar Günü” olarak tanıdı ve o tarihten bu yana kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların başarılarını anmak için dünya genelinde kutlanıyor.
“Haklar” “Eşitlik” “Güçlendirme”
Birleşmiş Milletler her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir tema belirliyor. 1996’da belirlenen ilk tema ‘Geçmişi kutlamak, geleceği planlamak’ şeklindeydi.
Bu yılın teması ise: “Tüm kadınlar ve kızlar için: Haklar. Eşitlik. Güçlendirme”
Bu kadınların toplumdaki yerini güçlendirmek ve haklarını savunmak açısından çok anlamlı bir vurgu.
Bu tema, dünyadaki tüm kadınların ve kız çocuklarının haklarını korumaya, eşitlik için mücadele etmeye ve onları daha güçlü kılmaya yönelik kolektif bir çağrı.
Eğitim, sağlık, çalışma hayatı, siyasi temsil ve toplumsal karar alma mekanizmalarında kadınların haklarının korunması şart.
Sadece yasalar önünde değil fırsatlara erişim, ekonomik bağımsızlık ve toplumsal statü açısından da eşit koşullara sahip olunduğu zaman gerçek bir eşiklikten söz edilebilir.
Kadınların güçlenmesi, sadece kadınlar için değil, tüm insanlık için daha adil ve yaşanabilir bir dünya anlamına geliyor.
Peki sonuç?
Aradan koskaca bir yıl geçti, geçtiğimiz 8 Mart’ta yine geleceğe yönelik sözler verilmiş, yine yetkililere seslenilmiş, sorumlular aranmış, suçlular lanetlenmiş ve yine güzel günler muştulanmıştı.
Peki geriye dönüp baktığımızda kaç arpa boyu yol kat edebildik?
Verilen sözlerin ne kadarı tutulabildi?
İçerideki dosyada kadın arkadaşlarım; kadınların haklarını, gelinen noktayı, eksikleri, artıları her yönüyle incelediler, araştırdılar, sizin değerlendirmelerinize sundular.
Okuyun, kendiniz karar verin, yapılanlar, gelinen nokta yeterli mi, verilen sözler tutulmuş mu, gerçekten kadınlara layık görülen bu mu?
Akılcı ve kalıcı çözümler, politikalar üretmek, bunların uygulanmasını sağlamak ve uygulandığından emin olmak tüm yetkililerin, siyasetçilerin ve herkesin görevi.
Hamasetten, klişelerden uzak, gerçeklerin konuşulduğu, -meli, -malı’ların geride bırakıldığı ve kadınların edinimlerinin bir lütuf değil bir hak olarak, hakkın teslimi olarak görüldüğü nice 8 Mart’lara diyoruz. Unutulmamalı kadına verilen her hak dünya barışına giden yolda büyük bir adım!
Sevgiyle kalın.