Dünyanın her yerinde kadınlar artık sadece toplumsal hayatta değil, ekonomide, bilimde ve finans piyasalarında da daha görünür hale geliyor. Ancak bu yükseliş, yalnızca bireysel başarı hikâyelerinden ibaret değil; aynı zamanda daha adil, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik düzenin temellerini oluşturuyor. 2024 yılı verileri, kadınların finans piyasalarındaki aktif rolünü artırdığını, mühendislik ve bilimde daha fazla yer aldığını ve yaşam memnuniyetinde erkekleri geride bıraktığını gösteriyor. Ancak bu kazanımlar, kadınların iş dünyasında ve karar alma mekanizmalarında hâlâ aşması gereken önemli engeller olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bugün bireysel yatırımcılar içinde kadınların payı artıyor
Kadınların ekonomik güçlenmesinin en somut göstergelerinden biri, sermaye piyasalarındaki artan rolleri. Borsa İstanbul’da bakiyeli kadın yatırımcı sayısı 2019’da 273 bin iken, 2024 itibarıyla 2,35 milyona ulaştı . Ancak sadece yatırımcı sayısının artması yeterli değil; kadınların finansal piyasalarda daha büyük bir paya sahip olması için yatırım okuryazarlığının daha da gelişmesi ve fırsat eşitliği sağlanması kritik önem taşıyor. Çünkü finansal bağımsızlık, aynı zamanda kadınların iş hayatında ve sosyal yaşamda daha güçlü kararlar alabilmesi anlamına geliyor.
Ancak yalnızca yatırımcı sayısının artması yeterli değil. Kadınların portföy değerleri açısından da güçlenmesi gerekiyor . Bugün bireysel yatırımcılar içinde kadınların payı artıyor, ancak piyasa değerindeki rollerini büyütmek için daha fazla desteklenmeleri şart. Çünkü finansal özgürlük, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir kalkınma meselesidir.
Borsa İstanbul’da bireysel yatırımcıların portföy büyüklükleri incelendiğinde, kadın yatırımcıların pay senedi portföy değerinde yıllar içinde kayda değer bir artış görülüyor. 2019 yılında oldukça düşük seviyelerde olan (17 milyar TL) kadın yatırımcı portföy değeri, yıllar içinde artışla 2024 itibarıyla (340 milyar TL) ciddi bir artış gösterdi. Ancak erkek yatırımcıların portföy büyüklüğüyle kıyaslandığında hala ciddi bir fark mevcut. Bireysel yatırımcıların toplam piyasa değeri de yıllar içinde istikrarlı bir şekilde büyümüş, bu da sermaye piyasalarına olan ilgiyi artıran faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Kadın yatırımcıların toplam bireysel yatırımcı portföyündeki oranının 2019’dan bu yana artış trendinde. 2019 yılında kadın yatırımcıların payı yüzde 18,14 iken, 2024 Şubat itibarıyla yüzde 18,02 seviyesinde. 2021’de yüzde 16,23 seviyesine düşen oran, sonraki yıllarda tekrar yükselmeye başladı. Ancak bu oran hâlâ oldukça düşük. Erkek yatırımcıların portföy büyüklüğü kadın yatırımcıların yaklaşık 4 katı kadar fazla.
Bu veriler bize şunu gösteriyor: Kadınların yatırımcı sayısı artsa da portföy büyüklükleri henüz erkeklerle eşit seviyeye gelmedi. Finansal okuryazarlık ve yatırım alışkanlıkları konusundaki farkların kapatılması gerekiyor. Kadın yatırımcılar borsaya ilgi gösterse de büyük sermaye sahibi yatırımcılar hâlâ ağırlıklı olarak erkeklerden oluşuyor.
Türkiye, Kadın Mühendis ve Bilim İnsanları Alanında Avrupa’yı Geride Bıraktı
Kadınların ekonomik hayattaki yerini belirleyen en kritik faktörlerden biri, mesleki dağılım ve işgücüne katılım oranlarıdır. Hanehalkı İşgücü Araştırması verilerine göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 35,8 seviyesindeyken, erkeklerde bu oran yüzde 71,2 olarak ölçüldü. Bu çarpıcı fark, kadınların çalışma hayatına tam anlamıyla entegre olmasının önündeki yapısal engelleri gözler önüne seriyor. Ancak umut vadeden bir gelişme de var: Eğitim seviyesi arttıkça kadınların işgücüne katılım oranı da yükseliyor. Yükseköğretim mezunu kadınlarda bu oran yüzde 68,9 seviyesine çıkarak, kadınların ekonomik sistemde daha fazla yer alma potansiyelini ortaya koyuyor.
STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarında kadın istihdamı da yükselişte. Türkiye’de bilim insanları ve mühendisler içinde kadınların oranı yüzde 44 ile Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 41’in üzerinde . Ancak burada önemli bir soru var:
Kadınlar mühendislik okuyor ama üst düzey pozisyonlara gelebiliyor mu?
Bugün kadınlar mühendislik ve bilim alanlarında erkeklerle benzer oranlarda eğitim alıyor, ancak üst düzey yönetici pozisyonlarında hâlâ büyük bir fark var. Türkiye’de kadınların üst ve orta düzey yönetici pozisyonlarındaki oranı 2012’de yüzde 14,4 iken, 2023’te yüzde 20,6’ya çıktı. Artış olumlu, ancak hâlâ yeterli değil.
Ayrıca kadınların iş hayatındaki en büyük zorluklarından biri de maaş eşitsizliği. Kadın ve erkek arasındaki ücret farkı tüm eğitim düzeylerinde erkeklerin lehine. Yükseköğretim mezunları arasında bu fark yüzde 17,4, lise mezunlarında ise yüzde 20 olarak ölçüldü. Kadınlar aynı işi yapmalarına rağmen daha az kazanıyor ve bu finansal eşitsizlik onların ekonomik bağımsızlıklarını sınırlıyor.
Kadınlar yaşam memnuniyetinde önde, ama eşitlik tam sağlandı mı?
Kadınlar tüm bu mücadelelere rağmen, yaşam memnuniyeti açısından erkekleri geride bırakıyor. TUİK verilerine göre, 2024 yılında kadınların yaşam memnuniyet puanı 5,7’ye yükselirken, erkeklerinki 5,5 seviyesinde kaldı.
Bu fark, kadınların sosyal ve ekonomik hayatta edindikleri başarılarla kendilerini daha güçlü hissetmeleriyle bağlantılı olabilir. Ancak bu tabloyu fazla romantize etmemek gerekiyor. Çünkü hâlâ eşit işe eşit ücret verilmediği, kadınların işgücüne katılım oranının düşük olduğu ve liderlik pozisyonlarında yeterince temsil edilmediği bir dünyada, bu memnuniyet oranlarının gerçeği ne kadar yansıttığı tartışmalı.
Belki de buradaki en önemli soru şudur. Kadınların yaşam memnuniyetinin daha yüksek olması, gerçekten daha iyi koşullara sahip oldukları anlamına mı geliyor, yoksa mevcut koşullara daha iyi uyum sağlama becerilerinden mi?
Kadınların iş dünyasında ve ekonomide daha fazla desteklenmesi, sadece bireysel mutluluklarını değil, toplumsal refahı da artıracaktır.
Kadınların temsili artıyor, ancak yeterli değil
Kamuda ve özel sektörde kadın temsili artıyor. 2024 itibarıyla kadın büyükelçi oranı yüzde 26,9, kadın milletvekili oranı yüzde 19,9. Kadın profesörlerin oranı ise 2023-2024 öğretim yılında yüzde 34,6 oldu.
Borsa İstanbul’daki büyük şirketlerin yönetim kurullarına baktığımızda 2016’da yüzde 12,2 olan kadın üye oranı, 2024’te yüzde 19,4’e çıktı. Ancak bu artışlar, kadınların gerçek anlamda karar verici konumda oldukları anlamına gelmiyor.
Özellikle Ar-Ge (Araştırma- Geliştirme) alanındaki kadın oranı da yükselişte. 2023’te kadın Ar-Ge personel oranı yüzde 34,1, yükseköğretim kurumlarında ise yüzde 47,7 seviyesine ulaştı. Ancak teknoloji, mühendislik ve finans gibi kritik sektörlerde kadınların hâlâ daha fazla yer alması gerekiyor.
Kadınların finansal bağımsızlıklarını artırmaları, STEM alanlarında daha fazla yer almaları ve toplumsal refah açısından erkeklerle arasındaki farkı kapatmaları olumlu gelişmeler. Ancak, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik büyüme için kadınların liderlik pozisyonlarında daha fazla temsil edilmesi gerekiyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü sadece bir kutlama değil, eşitlik mücadelesinin bir hatırlatıcısı. Eşit fırsatlar yaratıldığında, kadınların ekonomik ve sosyal hayata katkılarının nasıl çığ gibi büyüdüğünü bir kez daha görüyoruz.
Daha kapsayıcı bir ekonomi, daha adil bir dünya mümkün! 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!