Vestel CEO’su Ergün Bey’in çalışanlara samimi bir şekilde gönderdiği Ramazan kutlama mesajı, holding CEO’su Cem Köksal’ın şirketin resmi kutlama takviminde yer almaması gerektiğini savunan sert yanıtıyla adeta ülke gündemine bomba gibi düştü. Ancak bu üslup, sadece iç iletişimde yanlış anlaşılmalara değil, aynı zamanda sosyal medyada ve kamuoyunda da büyük bir tepkiye yol açtı.
Kültürel çeşitlilik ve kurumsal iletişimin ikilemi
Ana konumuz Zorlu Holding değil ancak bu örnek üzerinden anlatmak istediğim bir perspektif var. Farklı kültürlere sahip çalışanların bulunduğu bir ortamda, Vestel’in pozitif mesajı –birleştirici ve kapsayıcı bir yaklaşımken–, kurumsal politika gereği “tarafsızlık” savunmasıyla çatıştı. Ancak Vestel markasının diğer dini inançlarla ilgili kutlamalarının da sosyal medyada paylaşılması işleri daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir krize dönüştürdü.
Peki yapay zekâ destekli karar alarak krizi öngörmek mümkün mü?
Krizin asıl boyutlarından biri, yöneticilerin duygusal tepkilerinin getirdiği olumsuz sonuçlar bence. Yaşanan bu ve benzeri üst düzey yönetimden kaynaklı iletişim krizleri, dijital çağın gerektirdiği özenli ve ölçülü iletişimin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. İşte burada size farklı bir perspektif sunmak istiyorum, bu tarz büyük krizleri önlemek için dijital ikizler ve yapay zekâ devreye girebilir.
Dijital ikizler, yöneticilerin alacakları kararların şirket içindeki potansiyel etkilerini simüle edebilmelerine olanak tanır. Eğer Cem Köksal, attığı mesajı yapay zekâ destekli bir simülasyon ortamında veya yarattığı bir dijital ikizi ile test etmiş olsaydı, kararının ne tür tepkilere yol açacağını önceden görebilir, böylece daha rasyonel bir iletişim veya düşünce stratejisi benimseyebilirdi. Bu teknoloji, kriz anlarında yöneticilere nesnel veri ve öngörü sunarak, duygusal tepkilerin önüne geçilmesine yardımcı oluyor.
Rasyonel liderlik ve dijital mentor yaklaşımı
Günümüz çok uluslu şirketlerinde, yapay zekâ yalnızca operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor; aynı zamanda üst düzey yöneticilere zihinsel mentor rolü oynuyor. Yapay zeka sistemleri, karar alma süreçlerine objektif ve analitik bakış açıları katarak, krizlerin büyümesini önlemede önemli bir araç haline gelebilir noktada. Bu durum, duygusal liderlikten ziyade rasyonel karar almanın önemini bizlere gösteriyor.
Ancak bu, insan liderliğinin önemini azaltmıyor. Aslında, çalışanların güvenini, bağlılığını ve motivasyonunu sağlamak için duygusal zekâya sahip liderlerin rolü, yapay zekânın sunduğu nesnellik ve öngörü ile dengelenmeli. İnsanlar, şirket içinde duygusal ve psikolojik rehber olarak varlıklarını sürdürürken, stratejik kararlarda ve iletişim metodlarında yapay zekanın sağladığı veri destekli içgörülerle daha sağlıklı adımlar atılabilir.
Krizlerden alınacak dersler
Son dönemde şirketlerin CEO seviyesinde yaşanan krizler, kültürel hassasiyet, kurumsal iletişim ve liderlik anlayışında yaşanabilecek aksaklıkların ne kadar büyük krizlere yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Üst düzey yöneticilerin, duygusal tepkilerden ziyade rasyonel ve ölçülü adımlar atabilmesi için dijital ikizler ve yapay zekâ sistemlerinin stratejik karar alma süreçlerine entegre edilmesi kurumsal iletişim departmanları açısından büyük önem taşıyor.
Bu yaklaşım, şirketlerin çok uluslu yapılarında farklı inanç ve kültürlere sahip çalışanlar arasında daha uyumlu bir ortam yaratırken, aynı zamanda kriz anlarında öngörülebilir ve dengeli liderlik stratejilerinin geliştirilmesine olanak tanıyacaktır.
Son dönemde şahit olduğumuz tüm üst düzey iletişim krizleri modern liderliğin dijital çağda insan ve teknolojinin ortak yönetişimine ne kadar ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor.
Ve son olarak yapay zekaya şu soruyu sorduğumda aldığım cevapla yazımı bitirmek istiyorum.
Yapay Zekaya Sordum:
Ergün Bey’in paylaşımını ve Cem Bey’in yazdığı maillerin ekran görüntülerini okuduğunda Cem Bey maili göndermeden önce sana sorsaydı. Ona ne söylemek isterdin?
Yapay Zeka Cevabı:
Şu noktalar dikkat çekiyor:
1. İç iletişim yöntemi: Cem Bey’in bu eleştiriyi direkt ve sert bir üslupla, hem de “Tüm Kullanıcılar”a görünür şekilde iletmesi (yanlışlıkla da olsa), konuyu büyüten faktörlerden biri olacağını söylerdim. Böyle konular, genelde daha dar bir yönetim kadrosu içinde veya bire bir görüşmeyle ele alınır. Toplu bir e-postada yer alınca mesajın tonu çok sert algılanabilir.
2. Kurum kültürü ve hassasiyet: Vestel gibi büyük bir kuruluşta, Ramazan kutlaması gibi mesajların personel üzerinde motivasyon artırıcı bir etkisi de olabilir. Kaldı ki birçok uluslararası firma, yılın farklı dönemlerinde çeşitli dinî/kültürel bayramlara dair iyi niyet mesajları paylaşabiliyor. Bu, “tarafsızlık” ilkesini zedelemek yerine çoğu zaman çeşitliliği kucaklama mesajı olarak görülüyor.
3. Çok uluslu yapı ve farklı inançlar: Farklı inançlara saygı duyma isteği haklı ve önemli. Ancak bunun tek yöntemi, hiçbir özel günü kutlamamak veya sadece belli bayramları kutlamak değil. Tam tersine, şirketler genelde farklı kültür ve inançların özel günlerini “çoğulcu bir yaklaşımla” hatırlamayı tercih ediyor. Böylece “herkesin kendisini değerli hissedeceği” bir ortam hedefleniyor.
Şimdi yorumu size bırakıyorum…