Elvis Aaron Presley (8 Ocak 1935, Tupelo, Mississippi - 16 Ağustos 1977, Memphis, Tennessee), Amerikalı şarkıcı, müzisyen, oyuncu. Dünya çapında ‘Rock’n Roll’un Kralı ya da kısaca “Kral” olarak tanınır.
Elvis hayranları, onun arabalara, özellikle de sahip olduğu Cadillac marka araçlara olan sevgisini de hatırlar. Elvis, beğendiği yeni bir arabayı showroom’un önünde gördüğünde hemen durur ve satın alırdı. Arkadaşları ve ailesi için sayısız araba satın almasının yanı sıra, Las Vegas’taki doktoruna hediye ettiği nadir araç da dahil olmak üzere kendi arabalarını bağışladı. En ünlü hediyelerinden biri ise annesi Gladys’e özel olarak pembe renge boyadığı 1955 model Cadillac idi.
Elvis arabaları çok severdi, özellikle de üst segment lüks araçlara tutkundu. Ancak zaman zaman Avrupa yapımı araçlara da ilgi gösterirdi. Yaşamı boyunca yüzlerce arabaya sahip olan Elvis’in araçlarının çoğu bugün hâlâ korunuyor ve Memphis, Tennessee’deki Graceland’de bulunan Elvis Presley Araba Müzesi’nde sergileniyor.
2022 yapımı Elvis filmi
Elvis’in biyografik filminin 2022’de yayınlanmasından bu yana, Elvis ile ilgili her şeye olan ilgi büyük ölçüde arttı. Oyuncu Austin Butler filmde Elvis’i canlandırarak en iyi erkek oyuncu dalında Altın Küre ödülünü kazandı. Ancak Butler’ın bu ödülü kazanmasından sadece birkaç gün sonra, Elvis Presley’nin tek çocuğu Lisa Marie 54 yaşında vefat etti.
Elvis’in sahip olduğu arabalara geri dönüp bakıldığında, onun özel hayatına ve otomobillere olan tutkusuna dair bir anlayışa sahip olabiliyorsunuz. Bu koleksiyon aynı zamanda, 1950’lerden 1970’lere kadar otomobil tasarımındaki köklü değişimlerle hızla gelişen bir dünyanın izlerini de ortaya koyuyor.
Elvis, bu tutkusunu “ Yoldan büyük ve parlak bir araba geçtiğinde, her seferinde bir tür hayal kurmaya başlıyordum. Her zaman, bir gün bir şekilde, her şeyi benim için değiştirecek bir şeyin olacağını hissediyordum. Bunun nasıl olacağını hayal ederdim” sözleriyle ifade etmişti.
Elvis, 1953 yılının Ocak ayında 18. doğum gününü kutlarken, babası ona hediye olarak 1942 model bir Lincoln Zephyr aldı. Mekanik sorunlara rağmen, eski arabasıyla dolaşmayı sürdürdü. 1955’in başlarında, Elvis kullanılmış bir 1954 model araç satın aldı. İki tonlu pembe ve beyaz renge sahip bu araç, Elvis ve Blue Moon Boys’un konserlere gidip gelmek için tercih ettiği araçlardan biri haline geldi.
1950’den günümüze değişim, modeller, renkler, özellikler
O dönemi nostaljiyle hatırlayanlar, günümüz modasının, danslarının ve popüler kültürün bazı yönlerinin 1950’lere kadar uzandığını biliyor. Otomobiller söz konusu olduğunda ise artık otomotivde retro akımlar yerine, yaşam tarzımızı değiştiren yeni trendlere tanık oluyoruz. Bu değişimin en belirgin örneklerinden biri, elektrikli araçların yollarda giderek daha sık görülmesi.
II. Dünya Savaşı ve Kore Savaşı’ndan sonra, otomobil şirketleri bol miktarda çelik kullanarak uzun ve güzel tasarlanmış otomobiller üretmeye başladı. Tüketiciler, hız, lüks ve gizliliği bir arada sunan araçlar istiyordu ve bu beklentiler karşılandı. Hidrolik direksiyon, hidrolik frenler ve otomatik şanzıman gibi özellikler, sürücülerin yeni otomobillerde bekleyebileceği yeniliklerden sadece birkaçını oluşturuyordu. Bu uzun ve şık otomobiller düşük yakıt tüketimine sahip değildi, ancak o günlerde benzin bol ve oldukça ucuzdu.
1950’ler “Detroit’in Altın Çağı” olarak kabul edilirken, o yıllarda üretilen otomobiller alışılagelen tasarımları önemli ölçüde değiştirdi. 1950’lerin arabaların, tamponları, çamurlukları ve kaputları parlak krom detaylarla süslenmişti. Araçların içinde de krom pencere ve kapı kolları, gösterge panelleri gibi detaylar da göz kamaştırıyordu. Bu dönemin otomobil tasarımındaki en dikkat çekici sembollerden biri ise kuyruk yüzgeciydi. Her ne kadar bu yüzgeçler araçların hızını artırmasa ya da performansını iyileştirmese de, benzersiz ve o kadar ayrıntılıydı ki, otomotiv endüstrisinde stilistik bir devrim başlattılar. 1950’lerde otomobil tasarımı, krom vurgular, kuyruk yüzgeçleri ve cesur renklerle daha şık ve aerodinamik şekillere doğru evrildi. Tasarımcılar, havacılık ve uzay araştırmalarından ilham alarak, hayal gücünü harekete geçiren fütüristik görünümlü araçlar yarattılar. Bu dönemde, tasarımcı Harley Earl, otomobile kuyruk yüzgeçleri ekleyerek devrim niteliğinde bir yeniliğe imza attı. Earl, savaş uçaklarının arka kısmından esinlenerek, bu tasarımı Cadillac modellerinde uyguladı. Dönem filmlerinde sıkça gördüğümüz bu araçlar, yalnızca birer ulaşım aracı değil, aynı zamanda birer tasarım ikonu olarak da kabul ediliyor.
Arabaların iç tasarımları, dış görünümleri kadar etkileyici iken, o dönemde araçlarda çakmaklar, renkli camlar, harita ışıkları, kol dayanakları ve klima gibi özellikler artık standart haline geldi. Hatta araçlarda radyo yer almaya ve kullanılmaya başladı. Tüketicinin farklılaşmaya önem verdiği bu dönemde, kadınlar için arabaların kol dayanaklarına yerleştirilmiş çıkarılabilir kozmetik kutuları gibi detaylar dahi sunuldu.
1950’ler, station wagon adı verilen ve altı kişilik oturma kapasitesine sahip olan uzun aile araçlarının yükselişine de sahne oldu. Bu araçlar, aile tatilleri için ideal bir seçenek olarak tanınırken, annelerin yeni açılan alışveriş merkezlerini ziyaret etmelerine de olanak sağladı. Ayrıca, piknik ve kamp gibi açık hava etkinlikleri için de vazgeçilmez hale geldi.
1950’lerden gelen yenilikler geleceğe bakışı yansıttı
1950’lerin otomobillerindeki teknolojik gelişmeler, sürüş güvenliği ve konforunu artırmak için önemli yenilikler sundu. Elektrikli frenler, klima ve emniyet kemerleri gibi özellikler bu dönemde sürüş deneyiminde adeta bir devrim yaratarak gelecekteki gelişmeler için zemin hazırladı. 1950’lerde arabalar için popüler renkler arasında turkuaz, mercan, pastel pembe ve mavi tonları gibi canlı seçenekler yer alıyordu. Bu renkler, savaş sonrası dönemin iyimserliğini ve coşkusunu yansıtıyordu. 1950’lerin otomobillerine yenilikçi özellikler de damgasını vurdu. Otomatik şanzımanlar ve elektrikli camlar, tüketicilerin sürüş rahatlığı, güvenliği ve konforunu önemli ölçüde iyileştirdi. Güvenlik özellikleri ise emniyet kemerleri, yastıklı gösterge panelleri ve geliştirilmiş fren sistemlerinin tanıtılmasıyla geliştirildi. Bu yenilikler, modern güvenlik teknolojileri kadar gelişmiş olmasa da, çarpışma durumunda yolcuların korunmasında önemli bir ilerlemeyi temsil ediyordu.
Kullanılmış araç pazarının ilk çıkışı
Yeni arabaların rekor satışları, kullanılmış araba pazarının oluşumuna da zemin hazırladı. 1953’e gelindiğinde, Amerikan araçlarının çarpıcı tasarım ve mühendislik değişikliklerini deneyimlemek isteyen insanlar, her iki veya üç yılda bir arabalarını takas etmeye başladı. Takas edilen araçlar genellikle temiz ve yıpranmamış durumdaydı. Her zamankinden daha fazla tüketicinin kendi aracına sahip olması, yeni bir akımın doğmasına yol açtı. Artık araçlar, ikinci el pazarında da satılıyordu.
1950’lerde otomobiller, sürücülere birçok farklı amaç için hizmet ediyordu. Ancak kesin olan bir şey vardı: 1950’lerde insanlar arabalarının tadını çıkarıyor ve onlarla eğleniyordu. Belki de 1950’lerin arabalarında, bugün birçok modern araçta bulunmayan gösteriş ve ihtişamın önemli birer unsur olması, günümüzde koleksiyoncuların ilgisini çekmelerinin en büyük nedeni bu.