Amerika Birleşik Devletleri’nin yine ve yeniden başkanı Donald Trump, güçlü doları da beraberinde getirdi. Dolar, gelişmiş ülke para birimlerine karşı iki yılın zirvesine çıkarken, emtia fiyatlarında düşüş görmeye devam ediyoruz.
Aslında seçim vaatleri, verilen sözler tutulduğu ve gelişmiş ülkelerde tutulmaması halinde seçmen tarafından sorgulandığı için, Donald Trump’ın seçim vaatlerini iktisat politikaları açısından gösterge kabul edip, güçlü doları anlamaya çalışalım.
Donald Trump’ın kamu maliyesi tarafında verdiği vaatler, genişleyici politikaların ABD’yi beklediğini gösteriyor. Ancak zaten ABD’de genel itibarıyla Cumhuriyetçi kanat harcayan, Demokrat kanat ise tasarruf eden taraftadır. Dolayısıyla Trump döneminde genişleyecek olan bütçe, muhtemelen para politikası ile FED tarafından dengelenmeye çalışılacak.
Geçtiğimiz hafta piyasa beklentilerine paralel 25 baz puanlık indirim yapan FED’in, Kasım ve Aralık aylarında da faiz indirimlerine devam etmesi bekleniyor. FED açısından işler fena gitmiyor diyebiliriz. Zira yükselen, sonrasında katılaşan enflasyona faizle cevap verildi. Her şey kontrol altına alınıncaya kadar beklendi ve piyasa önce indirim için hazırlandı, ardından da temkini elden bırakılmadan faiz indirimlerine başlandı. Tam da dünyanın en büyük merkez bankasından beklenildiği gibi, her şey yerli yerinde görünüyor. Ancak Trump’ın maliye politikasını genişletici yönde attığı adımları, enflasyonist olabileceği için FED’in kontrolü elden bırakmaması ya da aceleci olmayacağı yönünde değerlendirebiliriz.
Bu tabi herkesin aklına gelebilecek bir fikir. Özellikle geçtiğimiz haftaki yazımda değindiğim gibi, Trump’ın ek tarifeler, yaptırımlar gibi yollarla, aslında dünyanın en büyük ithalatçısı olarak başka bir ülkenin gücünü kırabilir. Bunun da doları daha da güçlü kılabilecek bir senaryo olduğunu düşünüyorum. Hakeza piyasa fiyatlaması da hazinecilerin bu senaryoya hazırlandığına işaret ediyor.
Finans piyasalarındaki son durum da opsiyon fiyatlamaları, dolar alıcılarının ağırlıklı olduğunu gösteriyor. Trump baskının kendini göstereceği bir diğer yerin petrol fiyatları olduğunu düşünüyorum. Amerikan Tipi Ham Petrol, tarihsel olarak dolar ile ters korelasyona sahiptir. Her ne kadar son dönemlerde bu ilişki bir miktar bozulmuş olsa bile, petrol dolarla satıldığı için normal olan budur. Geçtiğimiz döneminden de hatırlayabileceğimiz gibi Donald Trump, Suudi Arabistan vasıtasıyla OPEC üzerinde ciddi bir üretimi artırma baskısı kurmuş, artırılmadığı takdirde kendi petrolünü satmakla tehdit etmişti.
Trump’ın yeni döneminde hangi ülkeye ne tavır takınacağını yakın zamanda görürüz. Ama net ithalatçı bir ülke olarak güçlü dolar ve düşen petrole bağımlı olan şirketler için bir yol haritası belirlemesi gerektiğini düşünüyorum.