Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 10 Ocak’ta yayınlanan 2024 Küresel Riskler Raporu kapsamında, iş dünyası, akademi, sivil toplum ve hükümetler dahil olmak üzere çeşitli sektörlerden yaklaşık bin 500 liderin yanı sıra 200’den fazla farklı konudaki liderin görüşlerini paylaştığı bir anket gerçekleştirildi. 2024 Küresel Risk Algılama Anketi’ne yanıt verenlerin yüzde 54’ü istikrarsızlık ve orta düzeyde küresel felaket riski, diğer yüzde 30 ise daha da çalkantılı koşullar bekliyor. Son 10 yılda görünüm belirgin şekilde daha farklı riskleri barındırıyor.
Yayınlanan rapora göre de yapay zekanın getireceği yanlış bilgilerin, artan bölgesel çatışmaların ve ekonomik belirsizliğin bu yılın karşı karşıya olduğu en yaygın riskler olacağı belirtiliyor.
2024’te global eksende kutuplaşma, artan yaşam maliyetleri, yüksek faiz ortamı, azalan kaynaklar ve artan jeopolitik gerilimler önemli riskler olarak gözüküyor. Küresel ısınma, tedarik zincirlerindeki sıkıntılar devam ederken enerji krizleri ve belli coğrafyalarda süren yüksek enflasyonun da etkisiyle dünya genelinde iklim değişikliği ve karbon nötrleştirme çalışmaları önemli ölçüde yavaşladı.
Henüz yılın başı olsa da küresel ekonomik kaygıların ve hızlı teknolojik değişimlerin devam edeceğini söyleyebiliriz. Bunlar arasında, yanlış bilgilerin eşi benzeri görülmemiş yükselişinin yanı sıra artan çatışma ve ekonomik belirsizlik, muhtemelen bu yıl görülen en önemli riskler olacak.
Yapay zeka ve dezenformasyon Küresel Risk Algılama Araştırması, ankete katılanların yüzde 53’ü yapay zekanın ürettiği yanlış bilgi ve dezenformasyonun önümüzdeki iki yılda en büyük risklerden biri olacağını belirtiyor. Sosyal medyada ve bazı haber kaynaklarında ileri teknolojilerin yanı sıra yapay zeka teknolojilerinin güvenlik sorunlarını da beraberinde getirdiğine değiniliyor. Elbette siber güvenlik ve teknolojik güçlerin bir coğrafyada yoğunlaşması da önemli bir konu olarak yer alıyor. Yanlış bilgi, sosyal medyanın, şüpheli haber ve diğer bilgi kaynaklarının bulunabilirliği ve erişiminin artmasıyla birlikte dünya çapında giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Diğer teknoloji araçların yanı sıra yapay zeka (AI), yanlış ve yanıltıcı görüntüler oluşturmak, destek toplamak, birilerinin moralini yükseltmek ve kıvılcım çıkarmak için her iki tarafça da serbestçe kullanılabiliyor.
WEF’e göre yeni otomotiv ekosistemi Yeni otomotiv ekosistemi, son yıllarda mobilite bakışı da dahil olmak üzere, büyük ölçüde ileri teknoloji yazılım geliştirme ve bunların son teknoloji ürün ve hizmetlere yönelik uygulamalarıyla farklı bir gelişim içerisinde yer alacak. Otonom sürüş, araç performansı (elektrifikasyon dahil) ve kullanıcı ömrü entegrasyonu, yazılım ve ilgili teknoloji tarafından yönlendirilen üç ana konu olacak. E-mobilite ürünleri ve yeni otomotiv ekosistemi rekabetçi çözümleri içinde olsa da, diğerleri kamu-özel sektör ve sektörler arası işbirliğinden faydalanarak büyüyecek. WEF’e göre gelecekte farklılaşan otomobil özelliklerinin yüzde 90’ı yazılım tabanlı olacak ve 2035 yılında yazılım-veri odaklı pazar hacmi 0,5-1 milyar dolar seviyesine gelecek.
Diğer taraftan sürücüsüz otonom araçlarla kazalar yüzde 90 oranında azalacak. Bugün çelik, alüminyum ve plastik, bir arabanın gömülü emisyonlarının yüzde 80’inden fazlasını temsil ediyor. Bu anlamda emisyonları azaltmak, geri dönüşümü artırmak ve aynı zamanda ham maddelerin çıkarılması, bunun insanlar ve doğa üzerindeki etkisiyle ilgili ikilemleri dikkate almak yeni ekosistemin en önemli adımı olacak. Güvenliği, kapsayıcılığı, sürdürülebilirliği ve genel sistem dayanıklılığını artırmaya yardımcı olmak amacıyla yazılım odaklı çağda yeni otomotiv ekosistemi için sektörler arası ve kamu-özel sektör işbirliğinin potansiyelini ortaya çıkarmak paylaşımların esas amacı oldu.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos Zirvesi aynı zamanda giderek parçalanan bir dünyada güvenin nasıl yeniden inşa edileceğine de odaklanırken paylaşımlar ve çıkan sonuçları hep beraber değerlendireceğiz.