I- Giriş: Alman kalkınmasının fikri mimarı Wilhelm Röpke
Wilhelm Röpke, II. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’nın endüstriyel lokomotifi olarak bilinen Alman ekonomisinin yeniden yapılandırılmasında kritik bir entelektüel rol oynamıştır. Almanya’nın ekonomik mucizesinin mimarlarından biri olarak tanınan Röpke, serbest piyasa ekonomisi ve sosyal politikaları birleştiren görüşleriyle, özellikle Alman sosyal piyasa ekonomisinin kurucusu Ludwig Erhard’ı derinden etkilemiştir. Röpke’nin serbest ticaret, yerel özgürlükler ve geleneksel değerlerin korunmasını vurgulayan yaklaşımları, ekonomik reformların ve toplumsal refahın temellerini atmıştır. Ekonomik krizlere ve modernitenin getirdiği zorluklara karşı eleştirel ve yapıcı çözümler sunan Röpke’nin düşünceleri, bugün hala hem ekonomik hem de sosyal politikaların şekillendirilmesinde önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilmektedir.
II- Wilhelm Röpke’nin ekonomik yeniden inşa ve serbest pazar mimarisi
Wilhelm Röpke, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın yeniden inşasında önemli bir entelektüel rol oynamış, serbest piyasa ilkeleri ve sosyal politikaları birleştiren görüşleriyle Alman Başbakan Erhard’ın sosyal piyasa ekonomisinin temelini etkilemiştir.
1899 yılında Almanya’nın Schwarmstedt kasabasında doğan Wilhelm Röpke, savaş sonrası Avrupa’nın yeniden inşasının entelektüel mimarlarından biri kabul edilmektedir. 1949’dan 1963’e kadar Başbakan Konrad Adenauer’in Ekonomi Bakanı, 1963’ten 1966’ya kadar Başbakan olarak Alman ekonomik mucizesi olarak bilinen politikaları (Wirtschaftswunder) tasarlayıp yöneten Erhard’ın sosyal piyasa ekonomisi (soziale Marktwirtschaft) kavramına dayalı görüşleri Wilhelm Röpke’nin fikirlerinden derin şekilde etkilenmiştir. Röpke’nin serbest piyasa ilkeleri ile sosyal politikaları birleştiren yaklaşımları, Erhard’ın ekonomik reformlarının temelini oluşturmuştur.
III- Liberal ancak insani: Kapitalizmin “hastalıklarının” teşhisi ve çözüm önerileri
Röpke, kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin sorunlarına derinlemesine eleştirilerde bulunmuş, özellikle 1929 Büyük Buhranı gibi krizlerin nedenlerini sert bir şekilde eleştirmiştir.
Röpke, hür ve serbest toplumsal yapıyı korumak ve geliştirmek noktasında, diğer liberal iktisatçılardan farklı şekilde, kapitalizmin hastalıklarını teşhis etmek ve somut çözümler önermek için çok çaba göstermiştir. John Zmirak’ın belirttiği gibi, Röpke, kapitalizmin iki yüzyıldır biriktirdiği kötü alışkanlıklarını keskin bir dille eleştirmiştir. Röpke ayrıca, 1929 Büyük Buhranına yol açan piyasa ekonomisinin yanlış uygulamalarını da sert bir şekilde eleştirmiştir” (Zmirak, 2016). Ayrıca, Weimar Almanyası’nın bir yandan serbest piyasa ekonomisini diğer yandan da korumacılık ve tekelciliği teşvik eden yaklaşımlarını eleştirmiştir. Bu tür tutarsızlıklarla dönemin iş dünyasının bencil yaklaşımlarının Marksist suçlamalara zemin hazırladığını vurgulamıştır.
IV- Sosyalist ve libertaryan görüşler arasında köprü kurma çabası
Röpke, sosyalistlerin sosyal adaletsizliklere karşı öfkeleriyle libertaryanların piyasa ekonomisinin refah yaratma kapasitesine dair görüşlerini birleştirmeye çalışmıştır, böylece her iki yaklaşım arasında ortak bir zemin bulmaya çalışmıştır.
Röpke, sosyalist ve libertaryan iktisadi yaklaşımlara ortak bir zemin bulmaya çalışmış, Sosyalistlerin sistemin ikiyüzlülükleri ile sosyal adaletsizliklere karşı öfkelerini paylaşırken, libertaryanlarla da piyasa ekonomisinin zenginlik ve refah yaratma kapasitesine vurgu yapmıştır.
V- Geleneksel değerler ve modernitenin çatışması: Röpke’nin eleştirileri
Röpke, moderniteye geçiş sürecinde gelenek ve dini inançların önemini vurgulamış ve sosyalist ve liberteryan görüşlerden ayrılarak bu değerlere toplumsal ve ekonomik düzenin inşasında kritik bir rol atfetmiştir.
Öte yandan Röpke, Avrupa’nın yeniden inşasına dair alınması gereken iktisat politikası önlemlerini analiz ederken eski yaşam tarzlarının kökünden sökülmesi ve modernitenin getirdiği değişimlerin topyekun kabulüne dair görüşleri eleştirmiş, gelenek ve dini inançların toplumsal ve ekonomik düzenin inşasında kritik bir rol oynadığını belirtmiştir (Zmirak, 2016). Bu noktada Röpke hem Sosyalist hem de liberteryan görüşlerden ayrılmıştır.
VI- Bir rönesans insanı olarak Röpke: Ekonomiden sanata geniş bilgi yelpazesi
Röpke’nin geniş bilgi yelpazesi, tarih, ekonomi ve kültür alanlarında derin bir anlayış geliştirmesine yardımcı olmuş, onu sadece bir iktisatçı değil, aynı zamanda bir Rönesans adamı olarak da tanımlamıştır.
Röpke’nin çok yönlülüğü, tarih, ekonomi ve kültür alanlarında geniş bir bilgiye sahip olmasını sağlamıştır. Zmirak, Röpke’nin “çok sayıda dil ve kültüre hâkim, derin ekonomik teorilerden romantik şiire ve klasik edebiyata kadar geniş bir bilgi yelpazesine sahip tam bir Rönesans adamı” olduğunu belirtir (Zmirak, 2016). Naziler tarafından fikirleri nedeniyle ilk sürgün edilen yazarlardan biri olarak, Röpke Türkiye’de İstanbul Üniversitesi’nde ve sonrasında İsviçre’de çalışmış, Savaş sonrası Hristiyan Demokrat hareketinin kurucu düşünürlerinden biri olmuştur.
VII. Devlet müdahalesi ve serbest pazar arasında denge: Röpke’nin üçüncü yolu
Röpke, piyasa ekonomisinin suiistimallerine karşı eleştirel bir bakış açısı sunarken, devlet müdahalesinin en aza indirilmesi gerektiğini savunmuş ve “Üçüncü Yol” terimini ilk öneren kişi olarak tanınmıştır.
Röpke, serbest piyasa ekonomisini savunsa da, piyasa ekonomisinin suiistimallerine karşı da eleştirel bir bakış açısı sunmuş, devlet müdahalesinin en aza indirgenmiş ve etkili bir şekilde yapılması gerektiğini savunmuştur. Röpke, “Üçüncü Yol” terimini ilk olarak öneren kişi olarak, piyasa dostu ve sosyal sorumluluk sahibi ekonomik politikaların teşvik edilmesini savunmuştur (Zmirak, 2016).
VIII- Büyük şirketler ve uluslararası bürokrasiye karşı muhalefet
Röpke, büyük şirketlerin ekonomik gücünü ve uluslararası bürokrasilerin elinde güç toplanmasını tehlikeli olarak değerlendirmiş, serbest ticaret ve yerel özgürlükleri desteklemiştir.
Röpke, büyük şirketlerin ekonomik gücünü kolektivist hükümetlerin siyasi gücü gibi tehlikeli ve menfi olarak değerlendirmiş, serbest ticaret, bölgesel özgürlükler ve geleneksel yaşam biçimlerine saygıyı desteklemiştir. Örneğin, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın monarşisini korumasını savunan açık sözlü bir savunucu olmuştur. Röpke, uluslararası bürokrasilerin elinde güç toplanmasına karşı çıkmış ve sınırların kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı olmuştur. Uluslararası düzen ve özgürlüğün, küçük işletmeler, çiftçiler ve girişimciler tarafından inşa edilen piyasa ekonomisi gibi, serbest bölgeler içinde federasyonlar oluşturularak sağlanmasını savunmuştur. Sonuç olarak, Wilhelm Röpke’nin düşünceleri, ekonomik etkinliği ve toplumsal refahı destekleyen bir düzenin teşvik edilmesini amaçlarken, gelenek ve insani değerleri korumak için gerekli reformları önerir. Röpke’nin insani ve entelektüel genişliği, onun ekonomik görüşlerini ve toplumsal analizlerini derinleştirmiştir.
IX- Röpke’nin Türkiye günleri: İstanbul Üniversitesi profesörlüğü
1933-1937 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Röpke, Türkiye’nin iktisat eğitimine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu dönemde, Avrupa’dan gelen bilim insanlarıyla birlikte İstanbul Üniversitesi, özgür düşüncenin savunucusu bir akademik merkez haline gelmiştir. Röpke, İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü’nün ilk müdürü olarak, sosyal ve iktisadi araştırmaları teşvik etmiş ve önemli eserlerinin temellerini burada atmıştır. Türkiye ekonomisi üzerine görüşlerinde, devletçilik reformlarını desteklemiş, devletin ekonomik faaliyetlerini düzenlemesi, özel sektörle rekabetten kaçınması ve bütçe açıklarını minimize etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Wilhelm Röpke’nin Türkiye üzerindeki görüşleri
Bu dönemde Türkiye’de uygulanan ekonomik ve sosyal reformlar üzerindeki görüşleri, geniş kapsamlı analizler ve öneriler sunmuştur.
Röpke’nin Türkiye’deki akademik ve teorik katkıları, ekonomik ve sosyal reformlara yönelik geniş bir perspektif sunmuş, hem yerel hem de uluslararası düzeyde önemli bir etki bırakmıştır.