Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

Dünya Savaşı Sonrası Alman Kalkınmasının Fikri Mimarı Wilhelm Röpke
Almanya’nın ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden yapılandırılmasında fikirleriyle önemli bir rol oynaran Wilhelm Röpke, Türkiye’de bulunduğu yıllarda da Türk ekonomisine ilişkin önemli incelemelerde bulundu.
  • 30 Ağustos 2024 01:47
  • Dr. Şahin Yaman
Dünya Savaşı Sonrası Alman Kalkınmasının Fikri Mimarı Wilhelm Röpke

I- Giriş: Alman kalkınmasının fikri mimarı Wilhelm Röpke


Wilhelm Röpke, II. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’nın endüstriyel lokomotifi olarak bilinen Alman ekonomisinin yeniden yapılandırılmasında kritik bir entelektüel rol oynamıştır. Almanya’nın ekonomik mucizesinin mimarlarından biri olarak tanınan Röpke, serbest piyasa ekonomisi ve sosyal politikaları birleştiren görüşleriyle, özellikle Alman sosyal piyasa ekonomisinin kurucusu Ludwig Erhard’ı derinden etkilemiştir. Röpke’nin serbest ticaret, yerel özgürlükler ve geleneksel değerlerin korunmasını vurgulayan yaklaşımları, ekonomik reformların ve toplumsal refahın temellerini atmıştır. Ekonomik krizlere ve modernitenin getirdiği zorluklara karşı eleştirel ve yapıcı çözümler sunan Röpke’nin düşünceleri, bugün hala hem ekonomik hem de sosyal politikaların şekillendirilmesinde önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilmektedir.


II- Wilhelm Röpke’nin ekonomik yeniden inşa ve serbest pazar mimarisi


Wilhelm Röpke, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın yeniden inşasında önemli bir entelektüel rol oynamış, serbest piyasa ilkeleri ve sosyal politikaları birleştiren görüşleriyle Alman Başbakan Erhard’ın sosyal piyasa ekonomisinin temelini etkilemiştir.


1899 yılında Almanya’nın Schwarmstedt kasabasında doğan Wilhelm Röpke, savaş sonrası Avrupa’nın yeniden inşasının entelektüel mimarlarından biri kabul edilmektedir. 1949’dan 1963’e kadar Başbakan Konrad Adenauer’in Ekonomi Bakanı, 1963’ten 1966’ya kadar Başbakan olarak Alman ekonomik mucizesi olarak bilinen politikaları (Wirtschaftswunder) tasarlayıp yöneten Erhard’ın sosyal piyasa ekonomisi (soziale Marktwirtschaft) kavramına dayalı görüşleri Wilhelm Röpke’nin fikirlerinden derin şekilde etkilenmiştir. Röpke’nin serbest piyasa ilkeleri ile sosyal politikaları birleştiren yaklaşımları, Erhard’ın ekonomik reformlarının temelini oluşturmuştur.


III- Liberal ancak insani: Kapitalizmin “hastalıklarının” teşhisi ve çözüm önerileri


Röpke, kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin sorunlarına derinlemesine eleştirilerde bulunmuş, özellikle 1929 Büyük Buhranı gibi krizlerin nedenlerini sert bir şekilde eleştirmiştir.


Röpke, hür ve serbest toplumsal yapıyı korumak ve geliştirmek noktasında, diğer liberal iktisatçılardan farklı şekilde, kapitalizmin hastalıklarını teşhis etmek ve somut çözümler önermek için çok çaba göstermiştir. John Zmirak’ın belirttiği gibi, Röpke, kapitalizmin iki yüzyıldır biriktirdiği kötü alışkanlıklarını keskin bir dille eleştirmiştir. Röpke ayrıca, 1929 Büyük Buhranına yol açan piyasa ekonomisinin yanlış uygulamalarını da sert bir şekilde eleştirmiştir” (Zmirak, 2016). Ayrıca, Weimar Almanyası’nın bir yandan serbest piyasa ekonomisini diğer yandan da korumacılık ve tekelciliği teşvik eden yaklaşımlarını eleştirmiştir. Bu tür tutarsızlıklarla dönemin iş dünyasının bencil yaklaşımlarının Marksist suçlamalara zemin hazırladığını vurgulamıştır.


IV- Sosyalist ve libertaryan görüşler arasında köprü kurma çabası


Röpke, sosyalistlerin sosyal adaletsizliklere karşı öfkeleriyle libertaryanların piyasa ekonomisinin refah yaratma kapasitesine dair görüşlerini birleştirmeye çalışmıştır, böylece her iki yaklaşım arasında ortak bir zemin bulmaya çalışmıştır.


Röpke, sosyalist ve libertaryan iktisadi yaklaşımlara ortak bir zemin bulmaya çalışmış, Sosyalistlerin sistemin ikiyüzlülükleri ile sosyal adaletsizliklere karşı öfkelerini paylaşırken, libertaryanlarla da piyasa ekonomisinin zenginlik ve refah yaratma kapasitesine vurgu yapmıştır.


V- Geleneksel değerler ve modernitenin çatışması: Röpke’nin eleştirileri


Röpke, moderniteye geçiş sürecinde gelenek ve dini inançların önemini vurgulamış ve sosyalist ve liberteryan görüşlerden ayrılarak bu değerlere toplumsal ve ekonomik düzenin inşasında kritik bir rol atfetmiştir.


Öte yandan Röpke, Avrupa’nın yeniden inşasına dair alınması gereken iktisat politikası önlemlerini analiz ederken eski yaşam tarzlarının kökünden sökülmesi ve modernitenin getirdiği değişimlerin topyekun kabulüne dair görüşleri eleştirmiş, gelenek ve dini inançların toplumsal ve ekonomik düzenin inşasında kritik bir rol oynadığını belirtmiştir (Zmirak, 2016). Bu noktada Röpke hem Sosyalist hem de liberteryan görüşlerden ayrılmıştır.


VI- Bir rönesans insanı olarak Röpke: Ekonomiden sanata geniş bilgi yelpazesi


Röpke’nin geniş bilgi yelpazesi, tarih, ekonomi ve kültür alanlarında derin bir anlayış geliştirmesine yardımcı olmuş, onu sadece bir iktisatçı değil, aynı zamanda bir Rönesans adamı olarak da tanımlamıştır.


Röpke’nin çok yönlülüğü, tarih, ekonomi ve kültür alanlarında geniş bir bilgiye sahip olmasını sağlamıştır. Zmirak, Röpke’nin “çok sayıda dil ve kültüre hâkim, derin ekonomik teorilerden romantik şiire ve klasik edebiyata kadar geniş bir bilgi yelpazesine sahip tam bir Rönesans adamı” olduğunu belirtir (Zmirak, 2016). Naziler tarafından fikirleri nedeniyle ilk sürgün edilen yazarlardan biri olarak, Röpke Türkiye’de İstanbul Üniversitesi’nde ve sonrasında İsviçre’de çalışmış, Savaş sonrası Hristiyan Demokrat hareketinin kurucu düşünürlerinden biri olmuştur.


VII. Devlet müdahalesi ve serbest pazar arasında denge: Röpke’nin üçüncü yolu


Röpke, piyasa ekonomisinin suiistimallerine karşı eleştirel bir bakış açısı sunarken, devlet müdahalesinin en aza indirilmesi gerektiğini savunmuş ve “Üçüncü Yol” terimini ilk öneren kişi olarak tanınmıştır.


Röpke, serbest piyasa ekonomisini savunsa da, piyasa ekonomisinin suiistimallerine karşı da eleştirel bir bakış açısı sunmuş, devlet müdahalesinin en aza indirgenmiş ve etkili bir şekilde yapılması gerektiğini savunmuştur. Röpke, “Üçüncü Yol” terimini ilk olarak öneren kişi olarak, piyasa dostu ve sosyal sorumluluk sahibi ekonomik politikaların teşvik edilmesini savunmuştur (Zmirak, 2016).


VIII- Büyük şirketler ve uluslararası bürokrasiye karşı muhalefet


Röpke, büyük şirketlerin ekonomik gücünü ve uluslararası bürokrasilerin elinde güç toplanmasını tehlikeli olarak değerlendirmiş, serbest ticaret ve yerel özgürlükleri desteklemiştir.


Röpke, büyük şirketlerin ekonomik gücünü kolektivist hükümetlerin siyasi gücü gibi tehlikeli ve menfi olarak değerlendirmiş, serbest ticaret, bölgesel özgürlükler ve geleneksel yaşam biçimlerine saygıyı desteklemiştir. Örneğin, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın monarşisini korumasını savunan açık sözlü bir savunucu olmuştur. Röpke, uluslararası bürokrasilerin elinde güç toplanmasına karşı çıkmış ve sınırların kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı olmuştur. Uluslararası düzen ve özgürlüğün, küçük işletmeler, çiftçiler ve girişimciler tarafından inşa edilen piyasa ekonomisi gibi, serbest bölgeler içinde federasyonlar oluşturularak sağlanmasını savunmuştur. Sonuç olarak, Wilhelm Röpke’nin düşünceleri, ekonomik etkinliği ve toplumsal refahı destekleyen bir düzenin teşvik edilmesini amaçlarken, gelenek ve insani değerleri korumak için gerekli reformları önerir. Röpke’nin insani ve entelektüel genişliği, onun ekonomik görüşlerini ve toplumsal analizlerini derinleştirmiştir.


IX- Röpke’nin Türkiye günleri: İstanbul Üniversitesi profesörlüğü


1933-1937 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Röpke, Türkiye’nin iktisat eğitimine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu dönemde, Avrupa’dan gelen bilim insanlarıyla birlikte İstanbul Üniversitesi, özgür düşüncenin savunucusu bir akademik merkez haline gelmiştir. Röpke, İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü’nün ilk müdürü olarak, sosyal ve iktisadi araştırmaları teşvik etmiş ve önemli eserlerinin temellerini burada atmıştır. Türkiye ekonomisi üzerine görüşlerinde, devletçilik reformlarını desteklemiş, devletin ekonomik faaliyetlerini düzenlemesi, özel sektörle rekabetten kaçınması ve bütçe açıklarını minimize etmesi gerektiğini belirtmiştir.


Wilhelm Röpke’nin Türkiye üzerindeki görüşleri


Bu dönemde Türkiye’de uygulanan ekonomik ve sosyal reformlar üzerindeki görüşleri, geniş kapsamlı analizler ve öneriler sunmuştur.



  1. Türkiye ekonomisinin bünyevi yapısının değerlendirilmesi: Röpke, Türkiye ekonomisinde Cumhuriyet öncesinde milli iktisadi yapının zayıf olduğunu ve üretimin dağınık kaldığını belirtmiştir. Nüfusun durağan ve bilgisiz olduğunu, sermayenin yetersiz olduğunu ve hukukun etkinliğinin eksik olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, Türkiye’nin ekonomik yapısında devletçilik reformlarının gerekli olduğunu belirtmiştir.

  2. İktisadi devletçiliğe dair önerileri: Röpke, devletin ekonomik faaliyet alanlarını belirlemesi, istikrar sağlaması, özel sektörle rekabetten kaçınması ve bütçe açıklarını minimize etmesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca, mevcut işletmeleri verimli hale getirdikten sonra yeni işletmelerin oluşturulmasını önermiştir. Devletin fiyat politikalarının piyasa üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınılması gerektiğini ve iflas kurumlarının ekonomik politikalar için faydalı olduğunu ifade etmiştir.

  3. Akademik Katkıları: İstanbul Üniversitesi’nde görev yaptığı süre boyunca, Röpke, İstanbul Üniversitesi’nde özgür bir akademik ortamın oluşmasına katkıda bulunmuştur. İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü’nün ilk müdürü olarak, sosyal ve iktisadi araştırmaları teşvik etmiş ve önemli eserlerinin temellerini burada atmıştır.


Röpke’nin Türkiye’deki akademik ve teorik katkıları, ekonomik ve sosyal reformlara yönelik geniş bir perspektif sunmuş, hem yerel hem de uluslararası düzeyde önemli bir etki bırakmıştır.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 45. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 45. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Borsadan Daha Az Düşen Hisse Fonları
Borsadan Daha Az Düşen Hisse Fonları
Borsa İstanbul’da son bir ayda yaşanan düşüş doğru fon seçiminin önemini bir kez daha ortaya koydu. Borsa İstanbul bir ayda yüzde 13’e yakın gerilerken, doğru strateji ile endeksten daha az gerileyen bazı fonlar yatırımcılarını sert düşüşten koruyabildiler. Ancak bu fonların sayısının az olması fonlardan 30 bin yatırımcının çıkmasına neden oldu.
Enflasyonla Büyüme Ödünleşmesi Belirginleşecek
Enflasyonla Büyüme Ödünleşmesi Belirginleşecek
Fed’in Finansal İstikrar Bölümü Ekonomisti Levent Altınoğlu, finansal kurumların kaldıraçlı döviz pozisyonları likidite sorunu yarattığı için bilinenin aksine küresel faizler indikçe gelişmekte olan ülkelere sermaye akımı konusunda riskler ortaya çıktığına dikkat çekti. Altınoğlu, “Enflasyonla büyüme arasında ödünleşme belirginleşebilir. Para politikası sıkı kaldıkça gidişat stagflasyona işaret etmiyor” dedi.
İş Bankası’nın 100 Yıllık Yolculuğu
İş Bankası’nın 100 Yıllık Yolculuğu
Cumhuriyetin ekonomik gelişiminde önemli yer tutan ve ilk milli banka olan İş Bankası 100. Yaşını kutluyor. Bankanın 100 yıllık yolculuğunu merak edenler için ise adres İş Bankası Müzesi.
Rusya’nın Elon Musk’ı Neden Tutuklandı, Sırada Elon Musk mı Var?
Rusya’nın Elon Musk’ı Neden Tutuklandı, Sırada Elon Musk mı Var?
Telegram’ın kurucusu ve CEO’su Pavel Durov’un Fransa’da tutuklanması sosyal medya ağlarına yönelik yeni bir sürecin başlangıcı mı olacak, yoksa Rus kökenli CEO ve uygulama ile sınırlı mı kalacak? Cevabını zaman gösterecek.
TL Yol Ayrımında
TL Yol Ayrımında
Ağustos ayında uzun süre sonra enflasyonun üzerinde değer kaybetmesi beklenen Türk Lirası, süregelen kur tartışmaları için yeni bir pencere araladı: Yavaşlayan ekonomik aktivite, kur geçişkenliğini azaltır mı? Geçişkenlik azalırsa, sanayicinin umduğu kur rahatlaması için alan açılır mı?
Faizlerle Birlikte Carry Trade Stratejileri de Değişiyor
Faizlerle Birlikte Carry Trade Stratejileri de Değişiyor
Carry trade işlemleri küresel finans sisteminde iki ucu keskin bir bıçak gibi çalışıyor. İstikrarlı zamanlarda cazip getiriler sunsalarda, koşullar belirsizleştiğinde piyasalarda türbülansı artırma potansiyeline de sahipler.
Başkanlık Seçiminde Milyarderlerin Bağış Savaşı
Başkanlık Seçiminde Milyarderlerin Bağış Savaşı
Kamala Harris’in geçen ay başkanlık seçimine dahil olması rakibi Donald Trump ile girdiği bağış toplama yarışını kızıştırdı. Demokrat Parti Temmuz’da Trump’ın dört katından fazla bağış toplayarak eski başkanın nakit avantajını ortadan kaldırdı. Peki ABD’de hangi şirket kimi destekliyor? Kampanyaların arkasındaki milyarderlerin talepleri ne?
ABD’de Yeni Kredi İçin Mal Kaçırma Normalleşiyor
ABD’de Yeni Kredi İçin Mal Kaçırma Normalleşiyor
‘Alacaklının alacaklıya karşı şiddeti’ olarak adlandırılan olay öyle bir boyuta ulaştı ki, fonlar bu kargaşadan faydalanmak için on milyarlarca dolar yatırıyor.
Günah Şehri
Günah Şehri
Çinli bir işadamı, Laos’un ücra bir köşesinde özel bir ekonomik bölge kurulması için yetkilileri ikna etti. Önce kumarbazlar geldi. Sonra ise uyuşturucu kaçakçıları ve insan tacirleri…
Kirada Tavan Uygulaması: Hollanda Örneği Ne Anlatıyor?
Kirada Tavan Uygulaması: Hollanda Örneği Ne Anlatıyor?
Hollanda’da ev kiralarını daha uygun fiyatlı hale getirmek için tasarlanan bir yasa, konut arzı sıkıntısını artırdı.
Z Kuşağı Etkisinde Hızlı Değişim: İşletme Yönetimi
Z Kuşağı Etkisinde Hızlı Değişim: İşletme Yönetimi
Son 20 yılda teknolojide yaşanan gelişim ve dijitalleşme yöneticilerin çalışanlarını denetleme ve iletişim kurma süreçlerini değiştirdi.
Ne Kadar Teminat, O Kadar Kredi
Ne Kadar Teminat, O Kadar Kredi
Kredi kullanırken sıkça tercih edilen gayrimenkul teminatları aslında hem borçlu hem de alacaklı tarafından dezavantajlara sahiptir. Alacaklı için en önemli avantajı ise taşınmaz olmasıdır.
Güven Problemi?
Güven Problemi?
“Uzun vadede, bir toplumun refahının en önemli belirleyicisi hukukun üstünlüğüdür. Ancak hukukun üstünlüğü güvene dayanır.” - Francis Fukuyama
Big Chefs Fiyat Artışlarını Nasıl “Makul” Seviyede Tuttu?
Big Chefs Fiyat Artışlarını Nasıl “Makul” Seviyede Tuttu?
Türkiye’de artık ucuz bir şey yok. Otel ve restoranlardaki fiyat artışları son 3 yılda yüzde 476 yükseldi. Aynı dönemde manşet enflasyon ise yüzde 330 oldu. Nispeten düşük maliyetli olması beklenen restoran ve cafelerde fiyatlar, daha üst segment olarak görülen zincirleri yakaladı. Big Chefs, bu ortamda fiyat düzeyi “daha makul” kalan zincirlerden biri. Kurucusu Gamze Cizreli ile restoranlardaki “maliyet” ve “fiyat” dengesinin nasıl tutturulduğunu konuştuk.