Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Sürdürülebilirlik

Dünyayı Kurtarırken Kâr Etmek Mümkün mü?
Sürdürülebilir bir iş modelini benimseyen şirketler daha verimli bir hale gelirken daha çok kâra geçtiklerini de gördüler.
  • 17 Mayıs 2024 12:45
  • İpek Yezdani
Dünyayı Kurtarırken Kâr Etmek Mümkün mü?

Bizler Türkiye’de tasarruf paketi, enflasyon, kur ve faiz politikaları tartışmaları içinde kaybolmuşken üç hafta önce New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’nde Türk şirketlerini de ilgilendiren çok önemli bir toplantı düzenlendi.


Dünyanın karşı karşıya kaldığı tüm savaşlar, çatışmalar, jeopolitik belirsizlikler, giderek artan gelir eşitsizlikleri ve yoksulluk karşısında kalkınmaya ilişkin zorluklarla mücadele etmek amacıyla küresel finansal yapıyı dönüştürmeyi amaçlayan “Kalkınmanın Finansmanı Forumu”, Nisan ayı sonunda BM ev sahipliğinde gerçekleştirildi. (Dördüncü Uluslararası Kalkınmanın Finansmanı Konferansı ise 30 Haziran- 3 Temmuz 2025’te İspanya’da düzenlenecek.)


Bu toplantıların temel amacı, küresel sürdürülebilir kalkınma ve iklim hedeflerine ulaşmanın önündeki finansal engellerle başa çıkabilmek. Forumda konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, gelişmekte olan birçok ülkenin, kalkınma finansmanının eksikliği nedeniyle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için ihtiyaç duydukları yatırımları yapamadıklarına dikkat çekti.


Kalkınma finansmanında şirketler rol oynayacak


Toplantının sonunda yayınlanan sonuç bildirgesinde yer alan ve üye ülkeler arasında tam bir görüş birliği bulunan konulardan biri de, kalkınmanın finansmanında özel finans kurumlarının ve şirketlerin oynayacak önemli bir rolü bulunduğu gerçeğiydi.


Peki iş dünyası ve şirketler, sürdürülebilir kalkınmaya nasıl katkıda bulunabilir? Dahası, sürdürülebilirliğe destek verip dünyayı değiştirirken aynı zamanda para kazanmak ve kâr etmek mümkün mü? Gelin, bu yazıda bu sorunun cevabını arayalım.


Dünyada “Küresel kalkınma ve insani yardımın Bloomberg’ü” olarak bilinen “Devex”in Kurucu Başkanı ve “The Business of Changing the World” (Dünyayı değiştirme iş kolu) kitabının yazarı Raj Kumar, küresel kalkınmanın önde gelen isimlerinden biri. Raj Kumar’la bir kez yüz yüze geldiğimiz bir etkinlikte, kendisine “Aynı anda dünyayı kurtarıp kâr etmek mümkün mü?” sorusunu sorma fırsatı buldum.


Raj Kumar’a göre sürdürülebilir kalkınma ve insani yardım endüstrisi artık kökten bir şekilde değişime uğramış durumda. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası gibi aygıtlarla ‘kalkınma ve insani yardım’ konusuna hep devletler ya da devletlerarası kuruluşlar öncülük etti. Şu anda bizim aşina olduğumuz kalkınma ve insani yardım dünyasında, Dünya Bankası, UNICEF, Bill Gates Vakfı vs. gibi kuruluşlar bulunuyor. Ancak özellikle son 15 yılda bu durum büyük bir değişim ve dönüşüme uğradı.


Artık şirketlerin kendi kalkınma kampanyaları var


Artık dünyadaki çok uluslu şirketler ve ülkelerdeki büyük şirketler; bizzat kendi sosyal sorumluluk, kalkınma ve insani yardım kampanyalarını yürütüyor. Artık bütün dünyada şirketlerin kurduğu ve yeni yeni ortaya çıkan o kadar çok kalkınma ajansı, vakıf, insani yardım kuruluşu vs. var ki küresel kalkınma piyasasının önümüzdeki yıllarda çok daha fazla bir ivme kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor.


Peki çok uluslu ve büyük şirketler, nasıl oldu da ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye ve kalkınma ajandasına katkı sunmaya başladı? Bu anlayış ve felsefe, nasıl oldu da iş dünyasının bir parçası haline geldi? Dahası bu durum, mevcut kapitalist sistemde bir şablon değişikliğine mi işaret ediyor?


Tüketici davranışı değişti


Raj Kumar bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Bana göre bu durum, kapitalist sistemin şablonlarındaki bir değişimin başlangıcına işaret ediyor. Ancak hâlâ kat edilecek çok yol var. Bu yolu kat etmenin birinci ve en etkin yöntemlerinden birisi, tüketici baskısı. Dünyada özellikle de yeni nesilde tüketici davranışları artık değişmiş durumda. Artık insanlar bir ürünü satın alırken o ürünün üretim sürecinde çevreye zarar verilmemesi, çocuk işçi ve ucuz işgücü kullanılmaması gibi kriterlere bakıyor. Bilinçli tüketiciler, dünyada iyi ve güzel şeyler yapan şirketlerin ürünlerine yöneliyorlar. Ve bu kitlelerin sayısı her geçen gün artıyor.”


Raj Kumar’a göre dünyadaki en büyük şirketlerin çoğu artık şunu anlamış durumda: Küresel anlamda teknolojinin ve bilgi ağının genişlemesiyle birlikte artık en fakir halklarla bile bir bağlantıları var. Kumar, “Bunun en büyük örneklerinden biri Starbucks. Bugün herhangi bir Starbucks mağazasına girin, sattıkları kahve Ruanda, Etiyopya ya da Guatemala gibi nüfusun çok yüksek oranda aşırı yoksulluk içinde yaşadığı ülkelere ait. Yani Starbucks gibi büyük bir şirket bile o yoksul çiftçilerden kahve alıyor. Ve alırken de o kahvenin kalitesinin iyi olduğundan, üretimin sürdürülebilir olduğundan, üretim sürecinde çocuk işçilerin çalıştırılmadığından ve o çiftçilerin hakkını aldığından emin olmak zorunda. Çünkü tüketici, örneğin sizin çocuk işçi çalıştırdığınızı öğrenirse, sosyal medyanın da etkisiyle aniden sizi terk edebilir. Yani bu olumlu toplum baskısı nedeniyle büyük şirketler de birdenbire kendilerini sürdürülebilir kalkınmanın tam göbeğinde buldular” diyor.


Kumar’a göre bu büyük şirketlerin birçoğu şu gerçeği çok iyi anladı: Sürdürülebilir iş modeli, sadece tüketici baskısından dolayı değil, kendi kâr kuruluşları ve iş modelleri için de daha iyi sonuçlar verdiği için tercih etmeleri gereken bir yol. Çünkü sürdürülebilir iş modelini benimsedikleri zaman hem daha verimli bir şirkete sahip olduklarını hem de daha çok kâra geçtiklerini gördüler.


Sonuç olarak geldiğimiz noktada dünyadaki en iyi ve en büyük şirketlerin, çevresel etkenlerden tutun da üretim zincirine kadar her alanda sürdürülebilirlik ve kalkınma hedeflerinde son derece iddialı olduklarını görüyoruz. Bence bu durum, kurumsal dünyada çok büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığını gösteriyor.


Raj Kumar’a göre de sadece iş dünyasında değil, tüketicilerin, çalışanların, yatırımcıların, kısacası çalışma dünyasındaki herkesin, kendi alanında bu değişimi hissettiği yeni bir çağa giriyoruz.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 30. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 30. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Gitmek İstediğimiz Yere Bu Yoldan Gidiliyor
Gitmek İstediğimiz Yere Bu Yoldan Gidiliyor
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
Fazla Mesai Yapanların Sadece Yarısı Parasını Alabiliyor
Fazla Mesai Yapanların Sadece Yarısı Parasını Alabiliyor
Uzaktan çalışmayla yeniden ele alınması beklenen fazla mesaide vaziyetimiz nasıl? DİSK araştırmasına göre son 12 ayda fazla mesai yaptığını belirtenlerin oranı yüzde 37. Ancak katılımcıların yüzde 20’si, fazla mesai yapanların ise yaklaşık yarısı ücretini alabiliyor. Yüzde 7’si ise fazla mesai ücreti yerine izin alamazken ücretin de kısmen ödendiğini belirtmiş.
Avrupa’da da Çalışanların Fazla Mesaisi Ödenmiyor
Avrupa’da da Çalışanların Fazla Mesaisi Ödenmiyor
2023 Almanya’sında çalışanlar ortalama 31,6 saat fazla mesai yaptı, bunun 18,4 saati için ödeme yapılmadı.
Yolun Henüz Çok Başındayız
Yolun Henüz Çok Başındayız
Önümüzdeki altı ayda enflasyonla mücadele hem çok daha kritik hem de çok daha zor olacak.
Sürdürülebilirlik Lideri Kim Olmalı?
Sürdürülebilirlik Lideri Kim Olmalı?
Günümüzde şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki performansları finansal performansları kadar önem taşıyor. Bu durumda şirketler için cevap bulunması gereken yeni bir soru ortaya çıkıyor: Sürdürülebilirlik çalışmalarından kim sorumlu olacak?
Ülke Kredileri
Ülke Kredileri
İhracatçılar makine teçhizat yatırım yapmak istediklerinde yüksek maliyetli kredilerle karşı karşıya kalıyorlar. Burada çözüm çok da bilinmeyen ECA kredilerinde olabilir.
Para Portföyle Giriyor, Doğrudan Yatırımlarla Yurtdışına Çıkıyor
Para Portföyle Giriyor, Doğrudan Yatırımlarla Yurtdışına Çıkıyor
Portföy hesabı üzerinden rekor haftalık girişlere sahne olan Türkiye’de, doğrudan yatırımlar için tablo aynı şekilde işlemiyor. Artan finansman, işçilik ve girdi maliyetleri, yurtiçindeki yatırımcının dümeni yurtdışına kırmasıyla sonuçlandı. Son 3 yılda Türkiye’den yurtdışına yapılan yatırımların tutarı 15 milyar doları aştı.
Tedarik Darboğazından Çıkış Var mı?
Tedarik Darboğazından Çıkış Var mı?
Yine Kızıldeniz sorunu, yine Husi problemi. Navlun maliyetleri yine artışta. Mayıs’ın ikinci haftasında konteyner maliyetleri yüzde 16 artarken, Süveyş Kanalı kullanım oranı düşmeye devam ediyor. Maliyetler hangi noktada düşebilir? Denizcilik devleri bu yıldan umutlu görünmüyor…
Avrupa Hava Yolu Sektöründe Değerlemeler: Uçuşa Geçiş Zor mu?
Avrupa Hava Yolu Sektöründe Değerlemeler: Uçuşa Geçiş Zor mu?
Avrupa hava yolu sektörü, salgınlar, fırtınalar, savaşlar ve ücret anlaşmazlıkları gibi sayısız zorlukla boğuşurken, şimdi bir başka önemli endişe ile karşı karşıya; düşük değerlemeler. Bu durum, sektör liderleri için büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor ve piyasa dinamiklerini yakından izleyen yatırımcılar için dikkat çekici hale geliyor
Çalışanı Tavlamanın Yeni Yolu: Tatil Yerinde Uzaktan Çalış
Çalışanı Tavlamanın Yeni Yolu: Tatil Yerinde Uzaktan Çalış
Pandemiyle birlikte hayatımıza giren uzaktan çalışma şirketlerin yeni yetenekleri çekmek için kullandıkları bir yönteme dönüşüyor. Çalışanlarının ücretlerinde iyileştirme yapmakta zorlanan şirketler yaz döneminde tatil beldelerinden uzaktan çalışma imkânı sunarak bunu telafi etme yoluna gidiyorlar.
Ticaret Savaşlarının Jeo-ekonomisi
Ticaret Savaşlarının Jeo-ekonomisi
ABD-Çin ekonomik gerginliğinin dünya ekonomisi ve küresel güvenlik perspektifinden doğurduğu sonuçlar
Geleceği Öngörmek: “Minority Report” (2002) Filmi 2024 Yapay Zeka Adımları
Geleceği Öngörmek: “Minority Report” (2002) Filmi 2024 Yapay Zeka Adımları
Azınlık Raporu, sürücüsüz otomobiller ve giyilebilir teknolojilerle ilgili ilk işaretleri veriyordu.
Boğaziçi Teknopark’tan Büyüme Atağı
Boğaziçi Teknopark’tan Büyüme Atağı
Girişimcileri Etiler ve Kandilli olmak üzere iki kampüste destekleyecek Boğaziçi Teknopark, dört yıl içinde bu bölgelerde toplam 150 bin metrekareye ulaşacak büyüklükte teknopark alanı için yatırımlarını sürdürüyor.
Küresel Çip Savaşında En Güçlü Silah Sübvansiyonlar Olacak
Küresel Çip Savaşında En Güçlü Silah Sübvansiyonlar Olacak
ABD ve müttefikleri, yerli yatırım dalgasından güç alarak yarı iletken üstünlüğü için Çin ile yarışıyor
Yapay Zekâ Ekonomisinin Kaldıraç Etkisi
Yapay Zekâ Ekonomisinin Kaldıraç Etkisi
Astra ve GPT-7 gibi öncü yapay zeka projeler ile yalnızca teknolojik anlamda değil, ekonomik olarak da büyüme ve çeşitlenme potansiyelimizi üst seviyelere taşıyoruz.
Bu Yaz Görmeniz Gereken Rotalar
Bu Yaz Görmeniz Gereken Rotalar
Algoritmayı görmezden gelin. Arkadaşlarınızın size söylediklerini unutun. Eşinizin ailesinin tavsiyelerini göz ardı edin. Bunun yerine, gerçekten önemli olan tercihlere öncelik verin: Sizinkilere... (Bu size para da kazandırabilir)
Çin Büyüdükçe Küreselleşmenin Vidaları Gevşiyor
Çin Büyüdükçe Küreselleşmenin Vidaları Gevşiyor
Rusya ile ilişkileri nedeniyle Batı dünyasındaki imajı daha da kötüye giden Çin için gümrük duvarları daha da yükseliyor. Çin’in düşen satışları ve elde kalan çıktısı ise Türk üreticileri olumsuz etkileyebilir
Putin ve Şi ABD’nin ‘Çevrelemesine’ Karşı Mücadeleyi Artırma Sözü Verdi
Putin ve Şi ABD’nin ‘Çevrelemesine’ Karşı Mücadeleyi Artırma Sözü Verdi
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ve Rusya lideri Vladimir Putin, rakip güçler arasında artan nükleer gerilim konusunda uyarıda bulunurken, ABD’nin ülkelerini “çevrelemesine” karşı işbirliğini yoğunlaştırma sözü verdi.
Doğu Cephesinde Yeni Bir Şey Var
Doğu Cephesinde Yeni Bir Şey Var
Rus ve Çinli liderin masasında enerji, finans, ticaret ve teknoloji konuları öne çıkıyor.
BIST 100 Yılsonu Beklentilerinin Neresinde?
BIST 100 Yılsonu Beklentilerinin Neresinde?
“BIST 100 endeksi, 2024 yılı beklentileriyle yatırımcıların radarında; yabancı yatırımcı ilgisi ve ekonomik göstergeler endeksin yönünü belirleyecek.”