Okullar açıldı, üniversiteler açılıyor, dershaneler, kurslar, etüd merkezleriyse mesailerine çoktan başladılar bile hatta pek çoğunda boş yer kalmadığı iddia ediliyor.
Özetle yeni sınav sezonu resmen başlamış oldu hepimize hayırlı uğurlu olsun…
Neredeyse tüm uzmanların söylediği gibi Türkiye bir sınavlar ülkesi. YKS, AYT, LGS, KPSS gibi üç ve dört harflilerin neredeyse hayatımızın merkezine yerleştiği bir ortam ve kıyasıya bir yarış söz konusu.
Ancak artık farklı olan bir şeyler var.
Daha birkaç sene öncesine kadar eğitimde, sınav hazırlıklarında, kişisel gelişimlerde tek seçenek yüz yüze eğitim modeliydi.
Ancak artık dijital teknolojiler bize mekandan ve zamandan bağımsız imkanlar, fırsatlar sunuyor. Ve bu yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da köklü ve güçlü değişiklikleri beraberinde getiriyor.
Eğitim teknolojileri alanı ya da başka bir deyişle EdTech, yakın dostum Öğretim Görevlisi Dr. Can Uysal’ın da ilgilendiği bir alan. O yüzden konuyu daha iyi anlamak için onunla konuşmaya karar verdim.
Dr. Can Uysal EdTech ve Önemini şu şekilde ifade etti; Dijital teknolojilerin hayatın her alanına hızla nüfuz etmesi, eğitimin de köklü bir dönüşüm geçirmesine yol açtı. Özellikle pandemi süreci, dijital eğitim araçlarına olan ihtiyacı dramatik bir şekilde artırdı ve bu alanda yatırım fırsatlarını ön plana çıkardı. Eğitim Teknolojileri (EdTech), dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de eğitim sistemlerini yeniden şekillendiriyor. EdTech, öğrenme deneyimlerini zenginleştirirken, eğitimde fırsat eşitliğini artırmayı hedefleyen yenilikçi çözümler sunuyor.
EdTech, dijital araçlar ve yazılımlar aracılığıyla öğrenme süreçlerini destekleyen teknolojilerin genel adı. Bu teknolojiler, geleneksel sınıf ortamlarının dışına çıkarak, kişiye özel ve her an, her yerden erişilebilen öğrenme deneyimleri yaratır. Eğitimde kullanılan yapay zeka, veri analitiği, Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) gibi teknolojiler, öğrencilerin öğrenme becerilerini geliştirmede devrim yaratıyor.
Bir diğer merak ettiğim nokta ise “Bu teknolojilerin hayatımıza bu kadar hızlı girmesini sağlayan unsurların neler olduğuydu… “2020 yılında COVID-19 pandemisinin dünya genelinde okulları kapatması, uzaktan eğitim teknolojilerinin zorunlu hale gelmesine neden oldu. Bu durum, EdTech’in hızla büyümesini sağladı. 2020’de küresel EdTech harcamaları 227 milyar dolara ulaşırken, bu miktarın 2027’de 404 milyar dolara çıkması bekleniyor. Türkiye’de de uzaktan eğitim platformları ve dijital öğrenme araçlarına yapılan yatırımlar önemli ölçüde arttı. Türkiye’nin en büyük eğitim platformlarından biri olan EBA, milyonlarca öğrenciye dijital eğitim imkanı sunarak bu süreçte kilit bir rol oynadı.
Dr. Can Uysal da benim gibi dijital eğitimin genel anlamda Eğitimde Erişim ve Eşitsizlik Sorununa katkı sğlayacağına inananlardan. Ama çok önemli bir noktaya da dikkat çekiyor;
“Her ne kadar EdTech, eğitimde fırsat eşitliğini artırma potansiyeli taşısa da, dijital uçurum hala önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle kırsal bölgelerde, internet erişimi ve teknolojik altyapı eksikliği, dijital eğitim araçlarının etkin kullanımını sınırlıyor. Bu durum, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde eğitimde eşitsizlikleri derinleştirebilir.
Dolayısıyla, EdTech yatırımları, sadece dijital araçlara değil, aynı zamanda internet altyapısına ve erişim olanaklarına da yöneltilmelidir.”
Bu tespitlere katılmamak mümkün değil. Dijital eğitim imkânları coğrafi eşitsizlikleri ortadan kaldıracak diye beklerken internet ve GSM’deki altyapı eksiklikleri günün sonunda bize pahalı bir sosyal fatura çıkartabilir.
Türkiye’de EdTech’in Geleceği noktasında ise Dr. Can Uysal oldukça umutlu…
“Türkiye, genç nüfusu ve eğitim teknolojilerine olan artan ilgisiyle EdTech alanında büyük bir potansiyele sahip. Start-up ekosistemi içinde gelişen pek çok girişim, dijital eğitim araçları ve platformlar sunarak Türkiye’nin eğitimde dijitalleşmesine katkıda bulunuyor. Özellikle Yapay Zeka tabanlı öğrenme platformları ve mobil uygulamalar, öğrencilerin kişisel öğrenme hızlarına ve ihtiyaçlarına uygun çözümler sunarak bireyselleştirilmiş eğitim imkanı sağlıyor.”
Tüm bunların yanı sıra hayatımızın bundan sonraki ayrılmaz parçalarından birisi olan yapay zekaya ise ayrı bir başlık açmak istedik.
Her alanda olduğu gibi yapay zeka eğitim alanında da bundan sonra hep bizimle olacak gibi. Yapay zekanın eğitimde sağlayacağı en büyük katkı ise “Kişiselleştirilmiş Eğitim” olacak diye düşünüyorum. Dr. Can Uysal’dan bunu da yorumlamasını istedim.
“Yapay zeka, EdTech’in en yenilikçi araçlarından biri olarak öne çıkıyor. Öğrencilerin öğrenme hızlarına ve performanslarına göre kişiselleştirilmiş içerikler sunan yapay zeka destekli uygulamalar, öğrenme sürecini daha etkili hale getiriyor. Türkiye’de bu alanda yapılan girişimler, öğrencilerin akademik başarılarını artırmayı hedefleyen algoritmalarla çalışıyor. Bu sayede, her öğrencinin kendi öğrenme deneyimi optimize edilebiliyor.
“EdTech girişimciler, yatırımcılar için de iştah kabartan bir potansiyele sahip gibi duruyor.
Dünya genelinde EdTech yatırımları hızla artarken, Türkiye de bu küresel trende ayak uyduruyor. Eğitimde dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu bir dünyada, teknoloji girişimcileri için büyük fırsatlar sunuluyor. Özellikle uzaktan eğitim çözümleri, dijital ders materyalleri ve sanal sınıf uygulamaları, yatırımcıların ilgisini çeken başlıca alanlar. Türkiye’deki EdTech girişimleri, bu global büyüme trendinden faydalanarak önemli yatırımlar çekmeye devam ediyor.
EdTech, eğitimin geleceğini şekillendiren en önemli faktörlerden biri haline geldi. Türkiye, dijital eğitim çözümlerine olan talebin arttığı bu dönemde, hem devletin hem de özel sektörün katkılarıyla büyük bir dönüşüm yaşıyor. Ancak, bu teknolojilerin etkin bir şekilde kullanılabilmesi için dijital altyapının güçlendirilmesi ve eğitimde fırsat eşitsizliklerinin giderilmesi gerekiyor. EdTech’in sunduğu potansiyelin tam anlamıyla gerçekleştirilmesi, eğitimin her kesime ulaşmasını sağlayacak stratejik yatırımlar ve politikalarla mümkün olacaktır.”
Dr. Can Uysal’ın da belirttiği gibi eğitim teknolojileri, yapay zeka tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir değişim ve dönüşüme sebep oluyor. Ancak bu konunun olmazsa olmazı ise dijital altyapının hazır ve vatandaşın erişebileceği şartlarda sunulması. Ancak bu şekilde dijital teknolojileri eğitimden sağlığa hayatımızın tüm alanlarında faydalı ve verimli kullanabiliriz.
Bu noktada merkezi ve yerel yönetimlerimize de büyük görev düştüğü bir gerçek.
Singapur hükümeti yakın zamanda ülkedeki 40 yaş üstü çalışanlara ücretsiz yapay zeka eğitimleri verileceğini açıkladı.
Ne diyelim darısı başımıza…