Yeni batarya teknolojileri ve enerji depolama imkânlarının geliştirilmesi, ülkelerin yalnızca bir ülkeye bağımlılığını en aza indirebilmek için önemli bir hedef haline geldi. Bu hedeflere ulaşmak için üreticilerin fiyatlarda dalgalanmaya yol açan lityum, kobalt ve nikel gibi kritik metalleri içermeyen çözümleri geliştirmesi gerekiyor. Enerji depolamaya yönelik bu adımlar, elektrikli araç bataryalarına olan talebin önümüzdeki 10 yılda çok yüksek olacağını gösteriyor. Küresel elektrikli araç batarya pazarının 2035 yılına kadar hızlı bir büyüme kaydederek 600 milyar dolar üstünde bir seviyeye ulaşacağı tahmin ediliyor.
Benzinli ve dizel motorlu araçların elektrikli araçlarla değiştirilmesi, ulaştırma sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltma çabalarının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Elektrikli araç bataryalarına yönelik mevcut tasarımlar birkaç farklı kritik mineral gerektirir: Kobalt, doğal grafit, lityum, manganez ve nikel. Kritik minerallerin büyük bir kısmı farklı ülkelerden ve jeopolitik rakiplerden gelirken, az sayıda tedarikçi arasında kritik maden tedarikinin yoğunlaşması, arz kesintisi tartışmalarını beraberinde getirebilir ve imalat sektöründe büyümeyi geciktirebilir. Bu durum, kritik minerallerin yeni yerel kaynaklarının belirlenmesi ve tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi yönündeki çağrıları artırdı.
Kritik mineraller nerede bulunur, nasıl çıkarılır ve işlenir?
Kobalt ve doğal grafit çıkarımında küresel arzın yüzde 70’inden fazlası bir ülke tarafından sağlanıyor; Demokratik Kongo Cumhuriyeti. Doğal grafitin önde gelen tedarikçisi olan Çin, yakın zamanda bu mineralin ihracatına yönelik daha sıkı lisans gereklilikleri getirdi. Önümüzdeki yıllarda, ülkelerin hem mevcut tesisler hem de yakın zamanda üretime başlaması beklenen şirketler üzerinden, diğer ülkelerde kritik maden çıkaran şirketlere önemli sermaye yatırımları yapmaya devam etiğini göreceğiz.
Maden rezervleri, mevcut piyasa koşulları ve teknolojiler göz önüne alındığında, yerkürede bulunan ve maliyet etkin bir şekilde çıkarılabileceği bilinen fiziksel mineral miktarlarıdır. Farklı ülkelerdeki kritik maden rezervlerinin miktarları, mevcut piyasa koşullarının devam etmesi veya iyileşmesi halinde, orta vadede bu ülkelerin potansiyel maden çıkarma oranları hakkında fikir verir. Kritik mineral rezervleri, mevcut çıkarımlara kıyasla coğrafi olarak önemli ölçüde daha az yoğunlaştı. Rezervlerin daha geniş bir coğrafi alana yayılması, çıkarılan kritik minerallerin bulunabilirliği ve fiyat değişkenliğindeki potansiyel dalgalanmalara ilişkin endişeleri azaltıyor.
Çıkarılan kritik minerallerin elektrikli araç batarya üretiminde kullanımı açısından, kobalt, lityum ve manganez işleme süreci batarya üretimi için kritik bir rol oynuyor. Nikel işlemede ve nikel cevheri çıkarımında ise dünyada bilinen en büyük nikel rezervlerine sahip coğrafyalar öne çıkıyor. Çin’in, Endonezya’daki iki adada yer alan nikel tesisleri de dahil olmak üzere, ülkede sanayi parkları inşa etmek için 14,2 milyar dolar yatırım yaptığı belirtilirken, aynı zamanda doğal grafit tedarikinde küresel ana kaynak konumunda bulunduğu vurgulanıyor.
Kritik minerallerin küresel dağılımı ve işleme kapasiteleri dünyayı nasıl etkiliyor?
Elektrikli araç bataryalarında kullanılan kritik minerallerin rezervleri, Amerika Birleşik Devletleri’nde sınırlı miktarda bulunuyor. ABD, önemli yeni yerel kritik mineral rezervleri keşfetmiş olsa bile, özellikle yeni bir madenin kapsamını belirlemek, geliştirmek ve işletmek için gereken uzun süreçler göz önüne alındığında, maden çıkarma işlemine büyük tedarikçilerin çok gerisinde başlayacak.
Mevcut veriler, kritik maden rezervlerinin, mevcut kritik maden çıkarma kaynaklarına göre coğrafi olarak daha az yoğunlaştığını gösteriyor. Çıkarılan minerallerin gelecekteki bulunabilirliği ve fiyatına ilişkin endişeler, kritik minerallerin tüm güvenilir kaynaklardan temini artırılarak ve çeşitlendirilerek hafifletilebilir. Bu çeşitlendirilmiş erişimin sağlanması, kaynak ülkelerle istikrar, rekabetçi fiyatlar ve çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik sunan ticaret anlaşmalarının geliştirilmesini ve sürdürülmesini gerektirir.
Yukarıdaki veriler aynı zamanda, kritik maden işlemeye yönelik pazar yoğunlaşmasına dair endişeleri de artırıyor. Çin, uzun vadeli endüstriyel stratejisi sayesinde bu alanda önemli bir avantaj elde etti. Bu başlangıç, Çin’e kritik mineraller için yeni işleme kapasitesi oluşturma ve işletme konusunda rekabet avantajı sağlıyor.
Gündem: Grönland ve Ukrayna
Grönland, ıssız ve buzla kaplı geniş arazisinin altında, akıllı telefonlardan elektrikli arabalara ve yeni nesil savaş uçaklarına kadar birçok teknolojik ürünün üretiminde kullanılan, dünyanın en büyük kullanılmamış ham mineral rezervlerinden bazılarını barındırıyor. Adanın cazibesi, nadir toprak elementleri, metaller ve diğer hammaddeler açısından sunduğu potansiyelden kaynaklanırken, artık bazı kritik malzemelerin tek ya da birkaç ülkede öne çıkması, bu kaynaklara erişimin bir ticaret savaşında bir silah olarak kullanabileceği korkusunu da beraberinde getiriyor.
Grönland’ın sert iklimi, zorlu nakliye süreci, sınırlı altyapısı ve küçük yerel iş gücü, madencilik faaliyetlerini zorlaştırırken, artan jeopolitik rekabet, nadir elementlere yönelik artan talep ve küresel ısınmanın etkileri, adada bir madencilik endüstrisinin gelişmesi yönündeki umutları artırıyor. Uzmanlar ve sektör katılımcıları, önemli bir çıkarma işleminin hâlâ yıllar alacağını söylüyor.
Grönland’a madencilik alanındaki şirketlerin ve yatırımcıların ilgisi artarken, geri çekilen buz tabakası, binlerce yıldır buzla kaplı ana kayayı açığa çıkararak mineral açısından zengin yeni alanları keşfetme olasılığını da artırıyor.
Son gündem: Ukrayna ve zengin mineraller
Büyük miktarda titanyum, grafit ve uranyum yatakları, Ukrayna kontrolündeki topraklarda bulunuyor. Kritik mineraller ve nadir toprak elementleri alanında 10 trilyon ila 12 trilyon dolar arasında bir iş birliğinin tartışıldığı dönem yaşanıyor. Dünyadaki “kritik hammaddelerin” yaklaşık yüzde 5’inin Ukrayna’da bulunduğu tahmin ediliyor.
Ülke, maden tedarikinde önde gelen beş ülkeden biri olurken, yaklaşık 19 milyon ton kanıtlanmış grafit rezervine de sahip. Grafit, elektrikli araç bataryalarının üretiminde kritik bir bileşen olarak kullanılıyor. Ukrayna, hafif bir metal olan titanyumun Avrupa’daki arzının yüzde 7’sini sağlıyor. Ayrıca bataryaların ana bileşeni olan Avrupa’daki lityum yataklarının üçte birine de ev sahipliği yapıyor. Bakır, kurşun, çinko, gümüş, nikel, kobalt ve manganez yatakları da Ukrayna’nın maden yatakları arasında önemli bir yer tutuyor.
Bunun yanı sıra, modern dünyada hayati öneme sahip silahlar, rüzgar türbinleri, elektronik ürünler ve diğer ürünlerin üretiminde kullanılan 17 elementten oluşan bir grup. Ülkeler, dünyadaki nadir toprak yataklarının yüzde 75’ini kontrol eden Çin’e olan bağımlılığı azaltmak istediği için Ukrayna’nın maden kaynaklarına yönelik anlaşmalara sıcak bakıyor.
2025’te adımlar bataryalarla sıklaşacak.
Son yıllarda batarya üreticileri ve otomotiv endüstrisi, enerji depolama sistemlerinin üretimi için lityuma alternatif hammaddeler üzerinde yoğunlaşarak, yenilenebilir enerji depolamada bir sonraki devrimi yaratmaya çalışıyor. Bataryalar, temiz enerji ekonomisine geçişte önemli bir rol oynarken, enerji maliyetlerini düşürüyor ve zararlı sera gazı emisyonlarını azaltıyor.
Enerji depolama, ulaşım sektörünün elektrifikasyonu açısından kritik öneme sahipken, elektrikli araçlara ve sabit depolama çözümlerine yönelik artan talebin, tek başına lityum pil pazarının büyüklüğünü 10 yılın sonuna kadar 5 ila 10 kat artırması bekleniyor.
Kritik minerallerin, 21. yüzyıl ekonomisinin temel unsurlarından biri olacağına kesin gözüyle bakılırken, yenilenebilir enerji, askeri uygulamalar ve endüstriyel altyapının anahtarı olarak görülüyor. Bu doğrultuda, kritik minerallerin jeopolitik ve jeoekonomik alanda büyüyen stratejik rollerine odaklanan politikalar ve stratejiler oluşturuluyor.