Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

En Büyük Dış Pazar Sarsılıyor
Dünyanın öncü ihracatçısı ve sanayi devi, Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve ülkemizin en büyük ihracat pazarı Almanya’da ekonomi için tehlike çanları çalıyor.
  • 17 Ocak 2025 00:48
  • Dr. Ali Yürüdü
En Büyük Dış Pazar Sarsılıyor

Almanya ekonomisi son iki yıldır durgun seyrediyor ve hatta geleceğe yönelik iyimser beklentilerin de oldukça zayıf olduğunu söyleyebilirim. İmalat sanayisine dair göstergeler 2017 yılından bu yana ivme kaybediyor ve bu düşüş son dönemde hızlanmış durumda. İşsizlik ise aynı istikrarla artarak yüzde 6’nın üzerine çıktı.


Bu hafta açıklanan veriler Alman ekonomisi için umutsuzluğun devam ettiğini gösteriyor. Açıklanan ön veriler Euro Bölgesi’nin en büyük ekonomisinin geçen yıl yüzde 0,2 daraldığına işaret ediyor. Yani bir önceki yılın yüzde 0,3 oranındaki daralma serisi devam etmiş oluyor.


Bu daralmanın ya da bu zorlu gidişatın sebepleri aşikar aslında. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yükselen enerji maliyetleri, Çin ve diğer önemli ihracat pazarlarında talebin zayıflaması ve yavaş işleyen sistem gibi yapısal sorunlara kadar birçok önemli sorun iş dünyasının belini büktü. Öyle ki beraberinde erken seçimi de getirdi.


İş dünyası hali hazırda da önünü görmekte zorluk çekiyor. Geçen yılın sonunda Şansölye Olaf Scholz’un koalisyonun çökmesinin ardından ülke 23 Şubat’ta erken seçime gidiyor. Elbette seçimin bitmesi demek, hemen her şeyin düzene girmesi anlamına gelmiyor. Seçimin olası sonucuna dair beklentilere baktığımızda ise Friedrich Merz liderliğinde bir Hristiyan Demokrat Birlik hükümetinin iktidarına işaret ediyor. Şimdiye kadar bu kampın yürüttüğü kampanyalar, iş dünyasına daha çok müjde veriyor diyebiliriz. Daha az kanuni düzenleme, daha düşük vergiler iş dünyasına hitap ederken, genel olarak Almanya’da her kesimin eleştirdiği Merkel dönemindeki borç frenini esnetme ve kamu yatırımlarını artırma yönünde liberal vaatler de olası hükümetin ajandasında yer alıyor.


Borç konusunu biraz irdelemekte fayda var. Mevcut durumda Almanya’nın kamu borcu, gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 60’ı düzeyinde bulunuyor. Avrupa’nın en büyük diğer ekonomileri ile bir kıyaslama yapmak gerekirse; Fransa’da yüzde 110, İtalya’da ise yüzde 140 seviyesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla Alman ekonomisi teoride borçlanarak ekonomisini ayağa kaldırmak isterse, aslında diğer ülkelerden çok daha rahat durumda. Ancak şimdiye kadar ellerini sıkı tutmaları, günümüze geldiğimizde pahalıya patladı. 2000’li yılların başında Almanya’nın yaşam standardında ciddi bir artış olmuş, işgücü piyasası ve burada yapılan reformlarla işçilik maliyetlerinin düşürülmesi gibi iş yapma kolaylığının artırıcı pek çok adım atılmış, sonucunda ihracat rekorları kırılmaya başlanmış, küresel prestijli marka imajı dünya çapında vazgeçilmez hale gelmişti. Tabi o dönem, Çin’i de görmezden gelmemek gerekiyor. Bir yandan talep patlaması yaşayan dünyanın en büyük nüfusu, artık o yıllarda sisteme girmişti. Almanya’nın da senelerce sadık müşterisi olarak kaldı. Almanya buradaki nüfusa daha hızlı erişim sağlamak için Çinlilerle ortaklık kurmaya başladı. Bu rahatlıkla da Almanya zamanında çok güçlü olan altyapısını modernize edecek yatırımları ihmal etti. Bürokrasi hızlanamadı. Bu esnada Çin ise dünya ticaretinin kaderini değiştirecek çok önemli bir adımla, düşük maliyetli üretim stratejisini katma değerli üretime çevirdi. Hatta Alman şirketleri satın almaya, markaları alıp üretimi ülkelerine götürmeye, başta otomotiv sanayii gibi Almanların en güçlü kasına rakip olan kendi markalarını yaratmaya başladılar.


Almanya, seneler içinde elektrikli otomotiv devriminde Çin’den geride kalmaya başladı.


Küresel ekonomi iyiyken, ihracat devleri kıyasıya rekabette de olsa bu kadar dillendirilen bir sorun yoktu. Ancak Almanya’nın enerji tedarikçisi Rusya, Ukrayna’yı işgal edince enerji maliyetlerindeki artış, Alman sanayisinin küresel rekabet avantajını eritmeye başladı. Bir yanda Çin, bir yanda enerji fiyatları, bir yanda zayıflayan küresel talep; mevcut durumda Almanya ekonomisini tehdit ediyor. Yeniden oyuna dönmek için yenilenebilir enerji dönüşümüne yapılacak yatırımlar bile hem kaynak, hem zaman, hem yatırım iştahı gerektiriyor. Büyük Alman şirketlerinin üretim merkezlerini taşıması, küçülmesi, yavaş işleyen bürokrasiden şikayetleri, Çinlilerle maliyetten dolayı rekabet edemeyişleri, yaşlanan nüfus derken, Türkiye’nin en büyük dış pazarında iştah kesiliyor.


Gelişmiş bir ekonomi de olsanız, küresel konjonktürü yakalayamamak, rakiplerinizden geri kalmak bu yazıda anlatmaya çalıştığım gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Elbette her ülkede olduğu gibi hükümetlerin iktidarda kaldığı dönemde hızlı çözümlere ve kısa vadeli planlara daha çok ihtiyacı vardır. Ancak küresel bir güç olduğunuzda, bu rekabete yenilmemek için stratejiye ihtiyaç duyarsınız. Mesela burada örneklediğim Çin’in herkesin malumu olduğu üzere bir stratejisi ve uzun vadeli planları var. Bir sonraki yazımda, tıpkı Çin örneğinde vurgulamak istediğim gibi yakalanan fırsatları ve Türkiye olarak en büyük dış pazarımızın görünümü, yapılabilecekler ve fırsatlarla ilgili konulara değinmeyi planlıyorum. Bu haftalık bu kadar, haftaya görüşmek dileğiyle.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Borsa İstanbul’a “Yabancılar”
Borsa İstanbul’a “Yabancılar”
Yabancı yatırımcılar 2024’te Borsa İstanbul’da satışlarına ara vermezken, diğer gelişmekte olan ülkelere paralel tahvil piyasasında güçlü alımlarıyla dikkati çekti. Hisse senedi piyasasında net 3 milyar dolarlık satış yapan yabancı yatırımcılar, böylece yıllık bazda tarihin en yüksek tutarlı üçüncü satışını gerçekleştirmiş oldu. Gelişmekte olan ülkelerde ise Trump öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı görünüm öne çıkıyor.
Küresel Ekonomi Üzerinde “Trump 2.0” Gölgesi
Küresel Ekonomi Üzerinde “Trump 2.0” Gölgesi
ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump 20 Ocak’taki yemin töreniyle görevi devralacak. Peki Trump’ın ikinci dönemi, küresel ekonomi ve uluslararası ilişkilerde hangi taşları yerinden oynatabilir? Ticaret savaşlarının yeniden alevlenmesi, enerji politikalarında değişim ve jeopolitik gerilimlerin etkileriyle dünya, yeni bir belirsizlik dönemine mi giriyor? Trump, neden Kanada ve Grönland’a göz dikti?
Nazım Salur Getir’deki Anlaşmazlığı Bloomberg HT’ye Anlattı
Nazım Salur Getir’deki Anlaşmazlığı Bloomberg HT’ye Anlattı
Getir’in kurucusu Nazım Salur ile büyük hissedar haline gelen Abu Dabi merkezli Mubadala arasında şirketin bölünmesi üzerine yapılan anlaşma çöktü. Mubadala bölünme yerine alternatif bir planı devreye alma isteğini Olağanüstü Genel Kurul’a sunacak. Nazım Salur ise kararın kendilerine bırakılacak şirketlere (kendi ifadesiyle) “çökme”yi amaçladığını savunuyor. Nazım Salur, Bloomberg HT’ye tüm bu yaşananların perde arkasını anlattı.
Mubadala Getir’in İddialarına Yanıt Verdi
Mubadala Getir’in İddialarına Yanıt Verdi
Getir’de yaşanan anlaşmazlığın diğer tarafı olan Mubadala da konuyla ilgili Bloomberg HT’ye özel açıklamalarda bulundu. Mubadala’dan yapılan açıklamada söz konusu teklifin Getir’in geleceğini güvence altına alacak, uygulanabilir ve finansal kaynaklarla desteklenen tek seçenek olduğu belirtildi.
Büyük Ayrışma
Büyük Ayrışma
Küresel ekonomik görünüm 2025 için parlak değil. Ancak bölgeler arası ciddi bir ayrışma var. Bu yıl ABD ve Hindistan büyümede öne çıkan iki ülke olurken, Avrupa ve Çin’de zayıf seyrin sürmesi bekleniyor.
İngiltere’de Tahvil Faizlerindeki Artış Hükümetin Ekonomik Planlarını Tehdit Ediyor
İngiltere’de Tahvil Faizlerindeki Artış Hükümetin Ekonomik Planlarını Tehdit Ediyor
Son haftalarda İngiltere’de tahvil ve para piyasalarında yaşanan türbülans, İşçi Partisi’nin mali planlarına dair endişeleri artırdı. Artan tahvil getirileri ve sterlinin değer kaybı, hükümetin politikalarını yeniden gözden geçirme çağrılarına neden oluyor.
Piyasaların Yeni Normali Ne Olacak?
Piyasaların Yeni Normali Ne Olacak?
Piyasalar, ABD’de uzun süredir ilk kez politika faizi ile piyasa faizi arasındaki yön farkının bu kadar belirginleşmesine şahit oluyor. İstihdam piyasasındaki bozulmadan korkarak yüksek oranlı faiz indirimlerine başlayan Fed, Trump sonrası yükselen faizlerin yeni normal seviyesini kestirmeye çalışıyor. Hala canlı olan ekonomide Trump riskini 120 baz puanlık faiz yükselişiyle fiyatlayan ABD 10 yıllıkları, şu soruyu sorduruyor: Fed’in aradığı yavaşlama işlevini piyasa faizi görecek mi?
Emekli Aylığı “Asgari”yle Yarışı Kaybetti
Emekli Aylığı “Asgari”yle Yarışı Kaybetti
Emekli aylıkları yeni zam oranlarına göre bu hafta yatmaya başlayacak. Toplumun iki en düşük gelirli kesimi karşılaştırıldığında 2019 yılına kadar emekli aylığı asgari ücretin üzerindeyken bu tarihten sonra altında kaldığı görülüyor. Asgari ücret 2015’te 1.000 TL’yken en düşük emekli aylığı yüzde 115’i seviyesinde 1.150 TL’ydi. 2019’da emekli aylığı asgari ücretin yüzde 97,7’ine inerken, 2025’te ise yüzde 73,7’sine geriledi.
Kiranın Ateşi 2025 Yılında Düşer mi?
Kiranın Ateşi 2025 Yılında Düşer mi?
Yaklaşık üç yıldır devam eden hızlı kira artışlarının 2025 yılında hız kesmesi bekleniyor, ancak düşen faizlerle birlikte konut piyasasının yeniden hareketlenmesi kiraların da artmasına neden olabilir.
Karadeniz’in Gazı, Türkiye’nin Gücü Olacak mı?
Karadeniz’in Gazı, Türkiye’nin Gücü Olacak mı?
Dünyada bu yıl için en büyük risk devlet temelli silahlı çatışmalar olarak görülürken enerji piyasalarında da jeopolitik krizler, aktörlerin hamlelerini daraltıyor. Küresel dengeler şekillenirken Karadeniz doğalgazı, Türkiye’nin enerji güvenliğinde beklentileri karşılayabilecek mi?
Finansta Rutinin Sonu
Finansta Rutinin Sonu
Bankalarda rutin işlerin otomasyona geçmesi sadece ABD’de 5 yıl içinde 200 bin iş pozisyonunu tehlikeye atabilir. Yüksek otomasyon potansiyeli sektörü baştan sona değiştirmeye hazırlanırken, yapay zekâ ve büyük veri becerilerinin, teknoloji okuryazarlığının ve siber güvenlik yetkinliklerinin sektörde yüksek talep görmesi bekleniyor.
Mesleklerin Dönüşümü ve Geleneksel Rollerin Evrimi Nasıl Olacak?
Mesleklerin Dönüşümü ve Geleneksel Rollerin Evrimi Nasıl Olacak?
Yeni mesleklerin yükselişi, çalışanlar, işletmeler ve eğitim kurumları için bir çağrı niteliğinde.
Dünya Ekonomisinin Yeni Tarihi: Bretton Woods’tan Asya Yüzyılına ya da Doğu’nun Yeniden Doğuşu
Dünya Ekonomisinin Yeni Tarihi: Bretton Woods’tan Asya Yüzyılına ya da Doğu’nun Yeniden Doğuşu
Asya’nın ekonomik etkisinin artması, Batı merkezli ekonomik sistemlerin sürdürülebilirliğini daha fazla sorgulatırken, BRICS ülkelerinin liderliğinde çok kutuplu bir ekonomik düzenin temellerini güçlendiriyor.
Rekorun Tadı Yok
Rekorun Tadı Yok
2024 yılını rekor otomobil satışı ile kapatan Türkiye’de yerlilik payı azalırken kapasite kullanımı da geriliyor.
Doğum Gününde Rock’n Roll’un Kralı, Elvis Ve Arabaları
Doğum Gününde Rock’n Roll’un Kralı, Elvis Ve Arabaları
Elvis’in sahip olduğu arabalar 1950’lerden 1970’lere kadar otomobil tasarımındaki köklü değişimlerle hızla gelişen bir dünyanın izlerini ortaya koyuyor.
Toyota’nın Hibrit ve Benzinli Araçlardaki Başarısı Elektrikli Araç Geleceğini Daha da Uzaklaştırıyor
Toyota’nın Hibrit ve Benzinli Araçlardaki Başarısı Elektrikli Araç Geleceğini Daha da Uzaklaştırıyor
Dünyanın 1 numaralı otomobil üreticisi, iyisiyle kötüsüyle hibrit ve benzinli araçlara odaklanmaya devam ediyor.
Sürücüsüz Araç Kazaları Yapay Zeka Yatırımcılarını Niçin Endişelendirmeli?
Sürücüsüz Araç Kazaları Yapay Zeka Yatırımcılarını Niçin Endişelendirmeli?
Robotaksilerin otomasyonun kolay kısmı olması gerekiyordu. General Motors’un çabasının başarısızlığı, endüstrinin çılgın vaatlerini yerine getirmekten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
Yandex’in Kurucusu Sıfırdan Başlıyor
Yandex’in Kurucusu Sıfırdan Başlıyor
İnternet şirketi Yandex’in kurucu ortağı savaş başladıktan sonra sürgünde yeniden başlamanın peşinde.
Avrupa’nın Liderlik Boşluğu Birliği Tehlikeye Atabilir
Avrupa’nın Liderlik Boşluğu Birliği Tehlikeye Atabilir
Kıtanın pek çok lideri kendi ülkelerinde o kadar baskı altında ki, küresel meselelerde kararlı adımlar atacak siyasi güce sahip değiller.