Mark Skousen’in İktisadi Düşünce Tarihi (2001) kitabında, Gary North’un “Kalın Kitap Teorisi”ne atıf yapar. Bu teoriye göre, her devrim bir fikir manifestosuyla taçlanır ve bu manifestolar genellikle hacimli eserlerdir. Smith’in Milletlerin Zenginliği, Marx’ın Kapital’i, Schumpeter’in İktisadi Çözümlemenin Tarihi gibi eserler, sadece birer kitap olmanın ötesinde, tarihsel dönüşümlerin temel yapı taşları olmuştur.
Kalın kitaplar, tarihin kırılma devirlerinde büyük fikirlerin taşıyıcısı ve dönemin ruhunu yansıtan eserlerdir. Smith’in Milletlerin Zenginliği (1776) ve Marx’ın Kapital’i gibi hacimli eserler, toplumsal, ekonomik ve siyasi dönüşümlerin temel taşlarını oluşturur. North’un, Egemenliğin Araçları (1991) kitabı da bin 287 sayfa olup, Keynes’in Genel Teorisi’nin yalnızca 486 sayfa olmasını muhtemelen yeterince devrimci görmemiştir. Esasen kitapların yalnızca hacim ya da kalınlığının etkileri açısından tek gösterge olamayacağı, meselenin muhtevalarında, siyasi, sosyal ve ekonomik etkilerinde gizli olduğu tabi ki izahtan varestedir. Nitekim dijitalleşme çağında, bilgiye erişimin kolaylaşması, kalın kitapların dijital platformlarla yer değiştirmesine yol açmasına, hatta hacim ve muhtevalarının azalmasına yol açmıştır. Örneğin, Paul Samuelson ve William Nordhaus’un dünyada en çok okunan ve okutulan ders kitabı ‘Economics’ adlı eseri, 1989’da bin 13 sayfa iken, 2009’da 744 sayfaya düşmüştür. Kısaca kitaplarda somutlaşan değişim dönemlerine tepki olarak ortaya çıkan fikri-düşünsel yaklaşımlar, yalnızca hacimleriyle değil, bahse konu büyük dönüşüm dönemlerinin yarattığı siyasi, ekonomik ve jeopolitik ihtiyaçlara ne ölçüde uzun soluklu cevaplar verebildikleriyle değerlendirilir. Bununla birlikte, bu dönüşümlere dair çalışmalar da hiçbir zaman basit, kısa ve sathi çalışmalar üzerine inşa edilmezler.
“II. Dünya Savaşı sonrası dünya düzeni, yalnızca kalın akademik kitaplarla değil, aynı zamanda dönemin ekonomik, parasal ve ticari sistemlerine yön veren kapsamlı raporlarla şekillendi. IMF, Dünya Bankası ve GATT Sistemini ihtiva eden Bretton Woods sisteminin temelini atan White Raporu ve Keynes Planı, savaş sonrası uluslararası finansal mimarinin kurulmasında belirleyici oldu. Bu kapsamda, savaş sonrası ticaret politikalarının küresel bir çerçeveye oturtulmasını amaçlayan Havana Şartı, Uluslararası Ticaret Örgütü’nü hayata geçirmeyi hedefledi ancak ABD Kongresi vetosunun yarattığı siyasi nedenlerle başarısız oldu.
Aynı dönemde hazırlanan Marshall Planı Raporları, Avrupa’nın ekonomik toparlanması, savaşın yarattığı tahribatı onarma yanında, ABD hegemonyasının yapıtaşlarını oluşturdu. Diğer yandan, hegemonyaya bir tepki ve direnç olarak, Güney ya da gelişme yolundaki ülkelerin sorunlarına odaklanan, ticaret ve kalkınma arasındaki ilişkilere dair kapsamlı tahliller sunan UNCTAD raporları, özellikle gelişmekte olan ülkelerin küresel ticaret sistemine entegrasyonu için stratejik öneriler formüle etmiştir. Tüm bu çalışmalar, dünya ekonomisinin yeniden inşasına yönelik sistematik çabaların göstergesi oluyor. DTÖ’nün kuruluş sürecinde de benzer bir zemin oluşturulmuş, özellikle GATT müzakereleri, Dunkel Taslağı ve OECD Ticaret Raporları, ticaretin serbestleştirilmesi ve küresel entegrasyonun sağlanması için somut adımlar atılmasına ülkeler ya da blokların kendi menfaatleri etrafında rehberlik eden oldukça kapsamlı raporlardır. Bu nedenle aslına bakılırsa, savaş sonrası düzeni anlamak, yalnızca iktisadi doktrin kitaplarıyla değil, dönemin ekonomik, finansal ve ticari mimarisini inşa eden bahse konu kapsamlı raporlarla şekillenmiştir.”
Çok kutupluluğun beklenen Magnum Opusu: Bir kalın kitap mı? Çok kutuplu iktisadi düzenine dair muhtemel bir mutabakat metni mi?
Bu bağlamda, Keynes’in Savaşın Ekonomik Sonuçları ve Bretton Woods’ta Keynes ve White’ın planları, dönemin küresel ekonomik düzenini şekillendiren temel belgeler oldu. Benzer şekilde, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) kurulumu sırasında Kanada, AET ve diğer ülkelerin sunduğu raporlar, çok kutuplu bir dünya düzenine ve müzakerelere dair önemli ipuçları sunuyor. Bu, çok kutuplu düzenin yalnızca teorik bir metinle değil, küresel işbirliği temelinde şekillenecek bir anlaşma ile hayata geçeceğini gösteriyor.
Günümüzde, silüeti belirginleşmeye başlayan çok kutuplu dünyada, ticaret, finans, kalkınma, çevre politikaları, yapay zeka ve teknoloji gibi alanlarda yeni bir düzenin fikirsel altyapısının inşa edilmesi gerekiyor. Bu çok kutuplu düzenin temellerini atacak, tüm tarafların eşit katılım sağlayacağı bir manifesto ya da anlaşma gerekir. Özellikle de Bretton Woods sisteminin yıkılmasıyla birlikte, çok kutuplu bir küresel ekonomik düzenin inşası için spesifik bir yol haritası belirlenmesi muhtemel III. dünya savaşının engellenmesi açısından zaruri hale geldi. Bu yeni düzenin temelinde, yükselen BRICS ülkelerinin merkezinde olduğu Güney Koalisyonu ile Kuzey ülkelerinin ağırlığını taşıyan OECD arasında başlatılabilecek kapsamlı bir sistem müzakeresi yer alabilir. Bu müzakereler, mevcut çatışmaların ve savaşların tarafsızlaştırılmasına katkı sağlarken, küresel işbirliği çerçevesinde yeni bir düzenin şekillenmesine zemin hazırlayabilir.
Bu bağlamda, oluşturulacak taslak metinler, çok kutuplu düzenin aşağıdaki temel alanlarda ele alınmasını sağlayabilir:
Dünya Ticaret Örgütü ekseninde çok taraflı ticaret sisteminin çok kutupluluğa uyumu: DTÖ’nün reforme edilerek, mevcut küresel ticaret sisteminde yükselen güçlerin daha fazla temsil edilmesine yönelik bir model geliştirilmesi.
Uluslararası, para, finans ve ödeme sistemleri: Uluslararası kredi, ödeme ve para sistemlerinde yeni işbirliği modellerinin geliştirilmesi.
Kalkınma sorunlarına kapsamlı yaklaşım ve UNCTAD’ın reformu: Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarını karşılayacak daha etkin politika araçlarının oluşturulması.
BM küresel sürdürülebilirlik hedefleri: Çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerinin çok kutuplu ekonomik düzene entegre edilmesi.
Yapay zeka, e-ticaret ve teknoloji yönetimi: Yapay zeka, dijitalleşme ve veri paylaşımı gibi alanlarda küresel normların oluşturulması.,
Bu süreçte, geçmişin Dunkel Taslağı ya da Bretton Woods Planları gibi kapsamlı ve somut adımlar içeren modalite taslaklarının oluşturulması gerekiyor. Bahse konu müzakereler, çok taraflı diplomasi mekanizmalarının daha etkin kullanılmasını sağlayarak, küresel düzeyde işbirliğini derinleştirebilir. Bu tür bir mutabakat metni, yalnızca bir ülke veya bloğun değil, tüm tarafların katılımıyla oluşturulacak bir zengin ve gelişmekte olan ekonomilerin ihtiyaçlarına cevap verecek, adil, sürdürlebilir ve kapsayıcı bir manifesto olmalıdır. Ayrıca, bu müzakereler sonucunda hazırlanacak raporlar, geçmişteki örneklerde olduğu gibi hacimli ve kapsamlı nitelikte olacaktır. Bretton Woods sisteminde olduğu gibi, bu tür çalışmalar, çok kutuplu dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak için uzun soluklu stratejik belgeler olarak tarihteki yerini alacaktır.
Çok taraflı dünya ekonomik düzeni için modalite taslağı hazırlık çağrısı
Dünya ekonomisinde gelişmiş ve gelişen ekonomilerin menfaatlerini yansıtan, kurallara dayalı, birlikte çalışma arzusunu yansıtacak, beklenilen çok kutuplu yeni ekonomik dengeden henüz biraz uzaktayız. Bu istikamette ne Dünya Ticaret Örgütü, ne de IMF, Dünya Bankası veya diğer benzer uluslararası ekonomik platformlarda yeni bir Bretton Woods denemesi henüz yok. Aslında dünyamız böylesi sistemleri doğuran savaş ve yıkım dönemlerinden birinin ortasında gibi görünüyor. Dolayısıyla halihazırda, hakimiyetleri tedricen erimekte olan Batı ile yükselen BRICS ve gelişme yolundaki ülkelerden müteşekkil, henüz tarafları bir araya getirecek bir yeni bir ticari, finansal ve kalkınma mimarisi müzakere platformu mevcut görünüyor. Lakin tarihin önceki dönemeçlerinde olduğu gibi, hızla belirginleşmekte olan çok kutuplu küresel ekonomik düzen ihtiyacına fikri temel teşkil edecek bir mutabakata çok ciddi ihtiyaç var. Ancak tebarüz etmekte olan bahse konu yeni düzen, muhtemelen yalnızca kalın bir kitap ya da akademik bir çalışmadan ilham almakla sınırlı kalmayacak. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin ihtiyaçlarını karşılayacak, ticaret, finans, kalkınma ve teknolojik alanları düzenleyecek, geniş katılımlı ve uzun soluklu müzakereler sonunda ortaya çıkacak, küresel iş birliği mutabakat belgesi ekseninde şekillenecektir. Bahse konu mutabakat belgesi ve muhtemel uzun ekleri bir çok kalın iktisat kitabından defalarca daha kalın bir yekun oluşturabilir. Ancak bu belgenin, başta yapay zeka olmak üzere akıl almaz şekilde gelişen teknolojik gelişmeler ışığında gittikçe karmaşıklaşan uluslararası ekonomik ilişkileri düzenleyecek bir uluslararası ekonomik doküman olması gerekiyor. İlaveten, yalnızca bölgesel ya da bölgesel büyük ekonomik blokların temel çıkarları yanında, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir birçok taraflı küresel ekonomik düzene de altyapı teşkil edebilmesi gerekiyor. Özetle çok kutupluluğun nihai eseri, büyük ekonomik fikirleri kapsamaktan öte, dünyanın yeni sistem ihtiyacının düşünsel altyapısını somut gerçeğe, ete kemiğe büründürecek, belki sıkıcı ve teknik ancak dünyanın ihtiyaç duyduğu kalın bir rapor olabilir.