Bilim kurgu filmleri zaman zaman gerçek dünyadaki teknolojik yenilikleri harekete geçiren bir gelecek vizyonu sunuyor. Steven Spielberg’in 2002 yapımı “Azınlık Raporu” filmi geleceğin dünyasını kurgulayan önemli yapıtlardan biriydi.
2054 yılında geçen Azınlık Raporu, teknolojiyle tanımlanan bir geleceği bizlere yansıtırken, ekranlar, sesli aktivasyon ve kişiselleştirilmiş dijital reklamlar, diğer taraftan fütüristik teknolojiler ise sürücüsüz arabalar ve giyilebilir teknolojileri yansıtıyordu. Filmin yapım tasarımcısı Alex McDowell’a göre bunlar sadece fantastik tahminler değil, o zamanın en ileri teknolojilerinden yola çıkılarak yapılan bilinçli tahminlerdi. Bu yaratıcı çıkarımlar, herkesin tahmin edebileceğinden daha doğru çıktı ve önümüzdeki on yıllar boyunca teknolojik ilerlemenin yönünü şekillendirdi. McDowell, ilk olarak Azınlık Raporu’nda sunulan fikirler için 100’den fazla patentin çıkarıldığını söyledi.
Yapay zekanın ürün yönetimine etkisi
Azınlık Raporu’nun öngörü gücü, yapay zeka üzerine bir geleceği sunarken, teknoloji üzerindeki etkisi, yaratıcı fikirlerin teknolojik gelişimin geleceğini nasıl şekillendirebileceğini gösteriyor. Bilgilendirmek için verileri kullanmak çok önemli ve henüz müşterilerin radarında olmasa bile cesur yeniliklere de yer var.
İş birlikçi yaklaşım
Farklı bakış açılarını bir araya getirmek, benzersiz içgörülerin ortaya çıkarılmasına ve yenilikçi fikirlerin üretilmesine yardımcı olabilir. Yapay zeka ürün yöneticileri, keşif süreçlerinde benzer beyin fırtınası oturumları uygulayabilir, fikirlerin çapraz yayılmasını teşvik edebilir ve yıkıcı yeniliklerin önünü açabilir.
Filmdeki unutulmaz sahnelerden biri, Tom Cruise’un karakterinin dijital bir ara yüzle etkileşime geçmek için jestleri kullanmasıdır. Bugün benzer yetenekler sunan akıllı telefon gibi teknolojilerle hareket tanıma bir gerçektir. McDowell’e göre, “Azınlık Raporu olmasaydı hareket tanıma bu şekilde gelişmezdi.”
Yapay zeka ürün yönetiminde vizyoner düşünceyi benimsetmek
Spielberg’in filmi, yapay zeka ürün yöneticilerine ileri görüşlü düşünmenin gücünü güçlü bir şekilde hatırlatıyor. Veriye dayalı kararlar almak önemli olsa da endüstrileri gerçekten değiştirebilecek ve teknolojiyi ileriye taşıyabilecek cesur, yenilikçi düşünceyi gözden kaçırmamak da kritik önem taşıyor. Yapay zekanın önündeki zorluk, vizyon sahibi düşünme ile pazarın sürdürülebilirliği arasında doğru dengeyi kurmaktır.
Spielberg’in Azınlık Raporu’nda olduğu gibi gelecekteki teknolojik manzaraları da şekillendirmek zor değil. Veri odaklı ve yenilikçi düşünce arasındaki bu denge, yapay zeka ürünlerinin başarılı bir şekilde geliştirilmesinin anahtarıdır.
“Azınlık Raporu” otomotivin geleceğini ve sürücüsüz otomobillerin ortaya çıkışını nasıl tahmin ediyordu?
Sürücüsüz otomobil fikri milenyumun başından beri ortalıkta dolaşıyor. Yine de 20 yıldan fazla bir süre sonra, söz verilen otonom ulaşımın tam anlamıyla ne zaman geleceğini hepimiz merak ediyoruz. “Azınlık Raporu” filminin vizyonunu gerçekleştirmeye yakın mıyız, yoksa daha fazla bekleyecek miyiz? Sürücüsüz arabalar ne zaman piyasaya çıkacak? Ekosistem nasıl şekillenecek, bunlar en fazla sorulan sorular.
Tamamen otonom otomobil fikri
Filmde Tom Cruise’un canlandırdığı ana karakter John Anderton, sürücüsüz bir arabayla şehirde dolaşıyor. Bu fikir ne kadar yenilikçi ve fütüristik olsa da, insanlar bunun gerçekten mümkün olup olmadığını ve eğer öyleyse teknolojinin bu konsepte ne kadar sürede yetişeceğini merak etmeye başladı.
Fikir oldukça basit; arabalar insan müdahalesi olmadan kendi kendine gidiyor. Ancak onları yönlendiren teknoloji kesinlikle öyle değil.
Otonom araçların ilk adımları
1939’da Norman Bel Geddes, yola gömülü metal sivri uçlarla üretilen radyo kontrollü elektromanyetik alanların yönlendirdiği elektrikli bir araç olan ilk sürücüsüz arabayı yarattı. 1958’de ise üretici firma bu konsepti gerçeğe dönüştürdü. Sürücüsüz araç teknolojisi günümüzde radar, GPS ve bilgisayar görüşü sistemleriyle donatılarak trafikteki yerini alıyor.
Otonom araçlar ileri teknoloji yapısı sunuyor
Otonom araçlar otomatik pilot sürüşünü, sensörler sayesinde trafikteki fren yapan ve park halindeki araçların konumlarını belirlerken, aracın direksiyon kontrolü, yavaşlama, hızlanma gibi manevralarını doğru ve hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor. Mesafe ölçebilen özelliklere sahip bu sensörler kameralarla tabelaları, yayaları yani canlı ve cansız tüm nesneleri algılıyor.
Araç, tüm bu teknolojiyi ve kayıtlı saatlerden elde edilen geçmiş verileri kullanarak nereye gittiğini, çevresinde ne olduğunu ve hangi alanlardan kaçınacağını bilmek için çevresinin bir haritasını oluşturabilir, yol ışıklarını, trafik işaretlerini ve yol işaretlerini okuyabilir, hatta diğer araçları, bisikletlileri ve yayaları izleyebilir.
Otonom araçların geleceğine ilişkin istatistikler ve tahminler
Bir rapora göre otonom araç pazarının 2035 yılına kadar 400 milyar dolara kadar ulaşması bekleniyor. Otonom sürüş pazarının, bir diğer rapora göre 2030’a kadar 80 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Bu tahminler gelecekte otonom araçların popülaritesinde büyük bir patlama yaşanacağına işaret ediyor.
Otonom akıllı ve bağlantılı araç pazarı büyüyecek
2030’da satılan binek otomobillerin yüzde 20’si otonom teknolojilerini içeriyor ve 2035’e kadar bu oranın yüzde 57’ye ulaşması bekleniyor. Pazar, 2030 ile 2040 arasında her yıl yaklaşık yüzde 40 büyüyecek. Üreticiler, 2035 yılına kadar, otonom sürüşün 400 milyar dolar seviyesinde bir gelir sağlayabileceğini açıklıyor.
Pazarın, 2030 ile 2040 arasında her yıl yaklaşık yüzde 40 büyümesi ve yaklaşık 1,7 trilyon dolarlık bir toplam değer havuzuna katkıda bulunması bekleniyor.
Otonom araçlar ile yeni bir ekosistem oluşuyor
Otonom sürüş, tüketiciler için müşteri bağlılığı, finansal ürünler, sigorta gibi ürünlerde önemli bir değer yaratıyor. Otomotiv endüstrisi içinde otonom akıllı araçların servis, tedarik, alt yapı yatırımı, Ar-Ge faaliyetleriyle birlikte özellikle yazılım ve mobil operatörlerle yeni satış ve iş stratejileri geliştirme, yeni teknolojik yetenekler edinme ve güvenlikle ilgili endişeleri giderme konusunda yeni oluşumları beraberinde getireceğini öngörüyoruz.