Halka açık şirketlerin temsilcileri yıl içinde pek çok kere kurumsal yatırımcılar ve analistler ile gerek yüz yüze olsun gerekse de dijital kanallar vasıtasıyla iletişim halinde oluyorlar. BIST 100 içerisinde pek çok şirketin yıl içinde yaptığı görüşme sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Bu görüşmeler ağırlıklı olarak yatırımcı ve analistlerin sorularına cevap vermek şeklinde olsa da zaman zaman onların da geri bildirim verdiği bir içerikte ilerliyor. Bu geri bildirimler bazen bir hayli eleştirel olabilirken bazen de tavsiye niteliğinde oluyor. Hatta sorulan soruların bir parçası olarak üstü kapalı bir şekilde de gelmesi oldukça olası.
Peki size verilen bu mesajları gerçekten alıyor musunuz yoksa sadece not mu alıyorsunuz? Her ne formatta olursa olsun bu geri bildirimlerin nasıl değerlendirildiği şirketler için şirket değeri açısından kayda değer bir öneme sahip. Unutulmaması gereken, sermaye piyasası oyuncularıyla olan iletişimin tek yönlü değil iki yönlü bir iletişim olduğu gerçeği. Yani sizin anlattıklarınız ve verdiğiniz mesajlar kadar aldığınız mesajlar da bir o kadar önemli. Kurumsal yatırımcıların sizin gibi pek çok farklı ülkedeki şirketleri incelediklerini, trendleri yakından takip ettiklerini ve oldukça geniş bir perspektiften konulara yaklaştıklarının farkında olmak gerekiyor. Bu nedenle hedefimiz yatırımcı toplantılarının mümkün olduğunca sadece bilgi verme gayesinin ötesine taşınması ve size ücretsiz olarak sunulan bu geniş perspektiften yararlanarak bilgi ve deneyim paylaşımında kazan-kazan durumu oluşturmak olmalı.
Tabi bu değerlendirmeyi yaparken şirketi, faaliyet gösterdiği sektörü ve bulunduğunuz bölgenin dinamiklerini en iyi bilen kişiler olarak hangi argümanların bazı olduğunu ve hangi konuların üzerinde daha fazla düşünülmesi ve aksiyon alınması gerektiğini en iyi siz değerlendirirsiniz. Buradaki amaç, size sunulan argümanları anlayarak, karşı argümanlarınızı geliştirmek, mevcut uygulamalarınızı ve bakış açınızı iyileştirmek veya değiştirmek olmalı. Bu etkili bir şekilde yapıldığı takdirde hem sizin ve şirketinizin yatırımcılarla olan ilişkisini güçlendirecek hem de şirketinize değer katabilecek yeni bakış açılarını ortaya çıkaracak.
Bunu da birkaç basit ama genellikle göz ardı edilen adımla başarmak mümkün.
Çift yönlü iletişim: Görüşmelerinizi geri bildirim almak için bir fırsat olarak değerlendirip, proaktif olup sorular sorarak diyaloğun çift yönlü ilerlemesini destekleyebilirsiniz.
almak için bir fırsat olarak değerlendirip, proaktif olup sorular sorarak diyaloğun çift yönlü ilerlemesini destekleyebilirsiniz.Kurumsal işleyiş: Aldığınız geri bildirimlerin sistematik bir şekilde değerlendirilmesi için efektif çalışan kurumsal mekanizmaların temin edilmesi ilk olarak ele alınması gereken aksiyonlardan biri. Bu geri bildirimleri kimler alıyor (CEO, CFO, yatırımcı ilişkileri personeli vs.), kimde konsolide oluyor, alınması gereken bir aksiyon varsa kim koordine ediyor ve yönetim kurulunun gündeminde nasıl ve ne sıklıkta yer veriliyor bunlardan en temel olanları.
Analiz: Verilen geri bildirimlerin hangi konu başlıkları etrafında toplandığını analiz etmek gerekiyor. Bunu her üç aylık dönemde düzenli olarak yapmak hem kısa vadeli aksiyonlar hem de uzun vadeli stratejik planlar açısından gerekli bir egzersiz. Bu egzersizlerin çıktılarını daha derin araştırma ve analizlere ve hatta stratejik tartışmalara konu etmelisiniz. Aldığınız geri bildirimleri değere dönüştürme yolundaki en kritik adım bu. Bu çalışmalar körü körüne yıllardır öyle alışılageldiği için yapılan uygulamaları da sorgulamanıza ve yeni bakış açıları geliştirmenize önemli katkı sağlayacak potansiyele sahip.
Sonuç olarak, yönetim ve liderlik alanındaki kitaplarıyla ünlü yazar Ken Blanchard’ın konuyu en iyi özetleyen şu sözünü hatırlayalım “Geri bildirim şampiyonların kahvaltısıdır.”