Son yıllarda yüksek faiz ve finansman maaliyetlerinin en gözde alternatifi olarak kabul edilen halka arzlar ve halka arza olmayı planlayan şirketler 2024 yılına beklenenin de üstünde finansal kriterlerle merhaba dedi. Borsaya aşina herkesin bildiği iki önemli halka arz koşulu (aktif toplam büyüklük ve yıllık ciro tutarı) Sermaye Piyasası Kurulu’nun 29.12.2023 tarih ve 2023/82 sayılı kararıyla güncellenerek revize edildi. Böylece 2022 yılı için minimum 450 milyon TL olarak aranan şirket aktif toplam büyüklüğü 2023 yılı için 1 milyar 500 milyon olarak belirlenirken 2022 yılı için aranan 270 milyon TL değerinde yıllık ciro tutarı 2023 yılı için 750 milyon TL’ye yükseltildi.
Geçtiğimiz yılı gerek yatırımcı sayısı (8,5 Milyon), halka açılan şirket sayısı (54) ve gerekse sağlanan fon miktarıyla (79,3 Milyar TL) rekor rakamlarla geçiren sermaye piyasalarını yeni yılda daha rekabetçi bir ortam ve aktif büyükleri yüksek şirketler bekliyor denilebilir. Aslında yedi haneli ve geçmiş yıllara kıyasla artı eksi yüzde 300 artış getiren yeni kriterlerin Türkiye’yi bir süredir zorlayan enflasyon problemiyle paralel bir seyir izliyor. SPK tarafından belirlenen bu yeni rakamların, firma değerlerini gösteren özkaynakların enflasyon karşısında ne ölçüde korunduğunu; aslında eriyip erimediğini belirlemek amacıyla yasalaşan enflasyon muhasebesiyle birlikte değerlendirilmesi anlamlı olacaktır.
Gerçekten de günlük hayatta market alışverişi, eğitim, kira giderleri ve biraz daha şanslıysanız kültür hayatınızı zora sokan hayat pahalılığı nam-ı diğer enflasyon erimesi pek tabiki şirketleri de etkilemektedir. En basit örnekle enflasyonist ortamlarda şirketlerin beş yıl önce satın aldığı ve bilançolarında duran varlıklar altında kaydedilen gayrimenkullerin güncel piyasa değeri, satın alma gücü cinsinden değeri yani fiyatı şirket defterlerinde yer alan değerin oldukça üstündedir. Yani şirketin finansal tabloları sahip olduğu gayrimenkullerin hazırlandığı tarihteki değerini yansıtmamaktadır. Şirketler sahip olduğu stoklar veya parasal olmayan varlıklar için aynı tehlikeyi taşır. Bu durum bilançoların şirketlerin gerçek durumunu gösterememesine yol açar. Güçlü özvarlığı olmasına rağmen kredi kuruluşları nezdinde şirketler durumlarını yansıtmayan bilançolarla varlıklarını tevsik yani ispatlayamaz, kredibilitelerini arttıramazlar. Özellikle krediyle dönen şirketler için bu para bulamama ve çöküş demektir.
Borsa çevreleri dahil günlük hayatta sıkça kullanılan; “Çok iyi gidiyordu bu şirket nasıl battı? Şirket değeri neden bir anda düştü?” gibi soruların cevapları arasında tam da bu nedenle gerçeği yansıtmayan bilançoları da zikretmek gerekir.
Gerçeklerden ve risklerden ayrışmış bu kayıt sistemi şirketlerin yüksek enflasyon ortamında maruz kaldığı maliyet yüküne de etkilidir. Bir başka ifadeyle, şirketler satın aldıkları mal ve hizmet pahalılığını maliyetlerine/giderlerine yansıtamazlar. Ve bilançolarında olmayan yani fiktif kârlar doğar, kazanmadıkları paraların vergisini ödemek zorunda kalabilirler. Sonuç olarak şirket başarısı ve kârlılığı sürdürülebilir ve güvenilir olmaktan uzaklaşır. Mikro ölçekte şirket sahipleri, çalışanları, müşteri veya tedarikçiler ile bütüne baktığımızda kredi kuruluşları, devlet kurumları, borsa yatırımcıları ve tüm bir ekonomik düzen bu yanıltıcı etkinin zararlarına ortak olur.
Tam da bu sorunları çözmek amacıyla Türkiye’de 31.12.2023 tarihli bilançolar için TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Standardı ve BOBİ FRS 25 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Enflasyon muhasebesi uygulamasına geçiliyor. Enflasyon muhasebesiyle bilançoların artan enflasyon ve yükselen fiyatlar dikkate alınarak düzenlenmesi amaçlanıyor. Böylece duran varlıkları fazla olan şirketlerin özvarlık ve aktif büyüklerinin enflasyon oranında ve belki de daha fazla büyüme göstermesi olası. SPK tarafından küçük yatırımcıyı korumak ve borsaya güçlü mali yapıya sahip şirketleri kazandırmak amacıyla iktisap edilen bu yeni dev rakamların rasyonel sebebi bu olabilir. Peki ama duran varlıkları yüksek olmayan kârlı ve güçlü teknoloji veya hizmet firmaları? Aktif büyüklük kriterinin bu firmaları tanımlamakta yeterli olması pek mümkün görünmüyor. Asıl duran varlığı ve değeri hiç durmayan ve devamlı geliştiren beyinleri, uygulamaları, hizmetleri olan fintech, IT ve diğer hizmet sektörlerini küçük yatırımcıyla buluşturacak yeni ve görece spesifik halka arz kriterlerinin yasalaşması bu şirketlerin de yüksek finansman maliyetlerinden korunmasında faydalı olacaktır.
Son olarak halka arzın ilk adımı olarak kayıtlı sermaye sistemine geçecek şirketlerin asgari sermaye miktarı 01.01.2024 yılından itibaren geçerli olmak üzere 100 milyon TL olarak güncellendi. Halka arz planlayan şirketlerin bu kriterlerin hepsini karşılaması bekleniyor. SPK tarafından başvuru prosedürünün hızlanması ve etkinleşmesi amacıyla geliştirilen ve önce yatırım ortaklıkları için hayata geçirilen e-başvuru sisteminin 2024 yılı içinde tüm başvurular için geçerli olacak şekilde genişletilecek olması halka arz edilecek şirketlerin işini kolaylaşıtıracaktır.