Son yıllarda yapılan araştırmalar çalışan mobilitesinin tarihin en yüksek seviyelerinde olduğunu gösteriyor. İşsiz olanlar bir yana iş bulur bulmaz yeni iş arayanların sayısı da arttı. Kariyer.net’teki iş başvurularından toplanan verilere göre işe başlayanların yüzde 41’i ilk 30 gün içinde başka bir işe de başvuruyor. Bir yıl içinde işe başlamış olanların da yüzde 62’si iş başvurusu yapmaya devam ediyor. İşe Alım Süreçlerinin Geleceği Araştırmasında da küresel katılımcıların yüzde 42’sinin, Türkiye’deki katılımcılarının yüzde 53’ünün aktif olarak iş aradıkları belirtiliyor. Araştırmaya göre aktif olarak iş aramayan fakat iyi bir iş teklifi gelirse değerlendireceğini belirtenlerin oranı ise küresel çapta yüzde 41, Türkiye’de yüzde 38 seviyelerinde bulunuyor. Bu verileri yorumlayan Kariyer.net CEO’su Fatih Uysal; “Burada işverenlerin şunu hatırlaması gerekiyor; nasıl adaylar için deneme süresi varsa, artık işverenler için de bir deneme süresi var. Çalışanlar ilk aylarında işvereni değerlendiriyor, o şirkette bir kariyer yapmaya, zaman ve emek yatırımlarına değip değmeyeceğini; çalışma ortamını, iş-yaşam dengesini, çalışacakları kişileri tartıyorlar” diyor. Küresel çapta iş arama davranışlarının radikal biçimde değiştiğini ifade eden Uysal, iş arayanların yüzde 88’inin işe alım ve iş değişikliği sürecinde gücün artık işverende olmadığını düşündüğünü, gücün kendilerinde olduğuna inanan yeteneklerin iş değişikliği konusunda daha cesur davranabildiğini vurguluyor. Aktif iş arayanları iş değişikliğine yönlendiren sebeplerin en önemlileri şöyle sıralanıyor:
Küresel araştırma şirketi Gallup’un son verilerine göre çalışan sadakati yıllık bazda küresel çapta yüzde 23, Türkiye’de yüzde 14, ABD’de yüzde 32, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yüzde 15, Avrupa’da yüzde 13 ve en iyi uygulamalara sahip, kısaca kurumsallaşmış şirketlerde ise yüzde 72 seviyesinde bulunuyor. Çalışan sadakati en yüksek ABD’de, Kanada’da, Güney Asya ülkelerinde bulunuyor. Bu bölgeleri eski Sovyetler Birliği ülkeleri, Latin Amerika takip ediyor. Çalışan sadakatinin en düşük olduğu yerler ise Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Türkiye ve Avrupa olarak göze çarpıyor.
Gelecekteki iş aramalarında sorun olabilir düşüncesiyle isminin açıklanmasını istemeyen 23 yaşındaki Yazılım Mühendisi, okurken iki firmada çalışmış ve mezun olduktan sonra girdiği ilk işten iki ayda istifa etmiş. İngilizce bilen genç mühendis, şirketin kendi işini icra edebileceğini vaat ettiğini ve 15 bin TL ücret verdiğini, bir ay sonra zam döneminde ücretinin 19 bin TL’ye çıktığını; ancak ne yaptığı işin ne de ücretin tatmin edici olmaması nedeniyle istifa ettiğini söylüyor. Ailesi ile yaşayan genç, tek başına yaşasa da istifa etmekten çekinmeyeceğini, yurt dışına gitmeye sıcak baktığını; çalışma şartları adil olan, kendisini geliştirebileceği, uygun ücretli bir iş arayışında olduğunu belirtiyor.
“Sadece geçim meselesini bile aşamıyoruz”
Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Zeynep Naz Demir’in çalışma hayatına ilişkin şu hesabı, gelecekteki ücretlilerin ‘çalışan sadakatinin’ nasıl olabileceğine dair ya da bu ücretlileri ülkede tutup tutamayacağımıza dair ipuçları içeriyor:
“Çoğu yeni mezun endüstriyel tasarımcı, sadece mesleklerinin gerektirdiği işlerle sınırlı kalmayacak bir hayal kurar. Aynı durum, yeni mezun mühendis veya mimarlar için de geçerlidir. Genellikle bu mesleklerde başlangıç maaşının, asgari ücretin 2-3 katı kadar olmasını hedefleriz. Bu hedef, deneyim kazandıktan sonra maaşımızı artırmak gibi bir hayale dönüşür. Teorik olarak, bu maaşı 2 katına çıkarsak bile, geçim meselesini aşamayız. Asgari ücret şu an 11 bin 402 lira ve bunu 2 katına çıkardığımızda ortalama yeni mezun maaşımız 22 bin 804 lira olur. İkinci kez 2 katına çıkardığımızda tecrübeli bir çalışanın maaşı 45 bin 608 liraya ulaşır. Ancak, çoğumuzun ilk birkaç maaşı öğrenci kredisi borçlarına gider. Bu miktarda bir maaş alıyorsak muhtemelen büyük şehirlerde, örneğin İstanbul veya Ankara’da çalışıyoruz demektir. Bu şehirlerde, “kümes” olarak adlandırabileceğimiz evlerin kirası 15 bin liradan başlar. Ortalama bir kira tutarını düştüğümüzde elimizde 25 bin 608 lira kalır. Asgari fatura ve gıda masraflarını çıkardığımızda ise yaklaşık 15 bin lira bütçemiz kalır. Bu miktar kişisel harcamalar (sağlık vb), sosyal harcamalar, acil harcamalar (tamirat) dâhil edilmeden ve enflasyon ihmal edilerek hesaplanmıştır. Çünkü onları da eklersek elle tutulur bir birikimimiz olmadığı gibi sürekli borçlu oluruz. Ayda 15 bin lira tasarruf edip bir otomobil almak için 10 yıl çalışmamız gereken ortamda ev sahibi olmak ise neredeyse bir ütopya bizim için.”
Gençler neden sık iş değiştiriyor?
Kariyer.net’in çalışanların yüzde 41’inin ilk maaşlarını almadan iş aramaya başladığı ve bir yıl içinde işe başlamış olanların iş aramaya devam ettiğine dair verilerini değerlendiren Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, çalışmanın yöntemi, kapsamı, zaman içindeki değişimi, zaman aralığı ve coğrafi kapsamını bilmeden net yorumlara ulaşmanın zor olduğunu söyledi. Çerkezoğlu ancak bu kısıtları not ederek çalışanların iş değiştirme arayışlarına ilişkin aşağıdaki değerlendirmeleri yapabileceklerini kaydediyor:
● Bu oranlar ciddi bir iş memnuniyetsizliğine ve sirkülasyona işaret ediyor. İş arayanlar bir an önce iş bulmak için işe başlıyor ancak daha iyi bir iş için iş aramaya devam ediyor.
● Daha iyi ücretli bir iş arıyor, ücretlerin asgari ücrete yaklaşması ve geçim şartlarının ciddi biçimde zorlaşması nedeniyle ücretler yetersiz kalıyor.
● İşe başlayanlar iş koşullarından memnun olmayıp koşulları daha uygun bir iş arıyor olabilir.
● Daha kısa süreli/yarı zamanlı çalışanlar daha uzun çalışacakları bir iş arayabilir.
● Eksik istidam nedeniyle yeni iş arıyor olabilirler.
Gençlerin sık iş değiştirmesini beklentilerinin yüksek olmasına ve hedeflerine kısa sürede ulaşma arzularına bağlayan görüşler de var. Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Oğuz Karadeniz, gençlerin cep telefonu veya tatil parası için çalışıp, işten daha kolay ayrılabildiğini; daha yüksek ücretler, daha yüksek yan haklar veya arkadaş çevresinin gençleri cezbedebildiğini söylüyor. İşverenlerin, çalışanların iş bulsa bile yeni iş arayışlarının devam etmesini dikkate alması gerektiğini ifade eden Karadeniz; “Demek ki her an elimizdeki personel kaçabilir. Bu noktada çalışma koşullarını iyileştirmeliyiz. İş yaşam dengesini sağlamalıyız. Örneğin izinlerde kanundaki rakamların üstüne çıkmalıyız, ücretleri iyileştirmeli, işçiye yan haklar sağlamalıyız. Haftada 4 gün çalışmayı, hibrit ve uzaktan çalışmayı konuşmalıyız. Uzaktan çalışan işçinin yemek, internet parasını karşılamalıyız. Çalışanları anlamalıyız. Çalışma koşullarını iyileştirirsek çalışanları elimizde tutarız. Aksi takdirde çalışanlar, özellikle nitelikli çalışanlar çok rahatlıkla başka bir işe kayabilirler” diyor.
ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Ercan ise gençlerin yeni iş bulmadan rahatlıkla işlerini bıraktıklarını, işyerine sadakatlerinin yüksek olmadığını ifade ederek; “Orta ve uzun vadeli optimizasyonu gençlerde göremiyoruz. Bir süre işte kalsa güzel paralar alacak ama anında cebinde para gördüğü için gidip kurye oluyor” diyor.
Çalışmak için yaşamak değil yaşamak için çalışmak
Gallup araştırmalarına göre çalışan sadakatini sağlayan temel faktörler ‘gaye’, ‘gelişim’, ‘alakadar yöneticiler’, ‘iletişim’ ve ‘güçlü yönlere odaklanma’ olarak öne çıkıyor. İnsanlar çalışmak için yaşamak değil yaşamak için çalışmak istiyor. İnsanlar, enflasyona ezilmeyecekleri iyi bir ücret dışında yaptıkları işte gaye ve anlam istiyor. Çalışanlar, kendilerini başkalarından ayıran özellik ve yetenekleriyle öne çıkarılmak, takdir edilmek ve kariyerlerinde sonraki basamaklar için kendilerine yol gösterecek yöneticilerle çalışmak istiyor. Gallup’un dikkat çekici bulgusuna göre yöneticilerin tavrı tek başına çalışanların iş motivasyonunu yüzde 70 etkiliyor.
ManpowerGroup’un 2023 son çeyreğine ilişkin İstihdama Genel Bakış Araştırmasına göre işe alımcıların iş başvurularında öncelik verdiği özelliklerin; işbirliği ve takım çalışması, esneklik ve uyum sağlama, akıl yürütme ve problem çözme, sorumluluk alma ve güvenilirlik ile aktif öğrenme ve merak olduğu görülüyor. İşe alanlar için öne çıkan kriterlerle iş arayanların kriterleri kâğıt üzerinde birbirini tamamlıyor görünüyor. Peki neden dünya çapında çalışanların yaklaşık yüzde 80’i, Türkiye’de ise bu orandan daha fazlası işine bağlı değil, sessiz istifa halinde veya aktif olarak işten ayrılmış durumda? Fiiliyatta işveren ile çalışanın beklentileri neden uyuşmuyor?
Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Adnan Dalgakıran, bu sorunun yanıtını kısaca; “Biz rekabeti katma değer ile değil maliyet üzerinden yapıyoruz. Kısılacak maliyette de bizde işgücü maliyeti öne çıkıyor. Nitelikli çalışan da doğal olarak daha fazla ücret alacağı yere bakıyor. Böylece çalışanlar daha iyi ücret alacağı bir iş bulursa gitmeye hazır oluyor. Ayrıca, bizim şirketlerimiz verimli değil, dolayısıyla çalışana az hak, düşük ücret vererek kendi verimsizliğini kapatmaya çalışıyor” şeklinde veriyor.