Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu verilerine göre, 2024 yılında tam cinsiyet eşitliğine ulaşan hiçbir ülke olmadı. Tam cinsiyet eşitliğine ulaşmanın 134 yıl sürmesi beklenirken, bu da 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin belirlediği tarihten yaklaşık beş nesil sonrasına işaret ediyor. Verilere göre 146 ekonomi arasında cinsiyet eşitliği farkının kapanma oranlarında; sağlık ve hayatta kalma (yüzde 96) ile eğitim seviyesi (yüzde 94,9) yüksek. Ekonomik katılım ve fırsatlar (yüzde 60,5) ile siyasi güçlendirme (yüzde 22,5) konusunda ise cinsiyet eşitliği farkının kapanma oranı düşük seviyelerde.
WEF raporunda, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yalnızca hükümetlerin ve iş dünyasının kaynak ayırması değil, aynı zamanda zihniyetlerini de değiştirmesi zorunlu görülüyor. Yeni bir ekonomik düşünce paradigmasına geçiş yapılarak, cinsiyet eşitliği adil ve sürdürülebilir büyümenin temel koşulu olarak benimsenmeli. Rapora göre geçen yıl İzlanda yüzde 93,5’lik cinsiyet eşitliği oranıyla, cinsiyet farkının yüzde 90’dan fazlasını kapatan tek ekonomi olurken, 15 yıldır da endekste lider konumda. İzlanda’yı sırasıyla Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda, İsveç takip ediyor. Türkiye ise 127’nci sırada yer alıyor.
Son yıllarda Türkiye’de iş dünyasında fırsat eşitliği konusunda farkındalığın belirgin şekilde arttığını söyleyen Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, “Özel sektör ve kamunun uygulamaya koyduğu teşvikler, uluslararası kuruluşların desteklediği projeler ve sivil toplumun yürüttüğü çalışmalar sayesinde kadınların iş dünyasındaki temsili giderek güçleniyor. Ancak Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı, erkeklere kıyasla hala oldukça düşük. TÜİK’in 2024 yılı dördüncü çeyreğine ait verilere göre, kadınların istihdam oranı yüzde 32,5 iken, erkeklerde bu oran yüzde 67,5’dir. Bu ciddi fark, kadınların ekonomik hayata katılımındaki engellerin hala ne kadar büyük olduğunu gösteriyor” ifadelerine yer veriyor.
Önyargılar, kadın girişimcilerin erkeklere göre daha az finansman almasına sebep
Bununla birlikte ekonomik fırsatlar, kadınlar ve kız çocukları için devam eden ekonomik durgunluklar ve uzun süreli krizler nedeniyle tehdit altında. OECD raporuna göre girişimcilikteki cinsiyet farkının kapatılmasının birçok OECD ülkesinde GSYİH büyümesini yüzde 6 ila 12 oranında artırabileceğine dikkat çeken Esra Bezircioğlu, kadın girişimcilerin erkeklere göre önemli ölçüde daha az finansman aldığını söylüyor ve bunun sebeplerini kısmen önyargılar, kısmen daha kısa kredi geçmişleri ve daha küçük işletme büyüklüğü gibi faktörlerden kaynaklandığını belirtiyor.
Kadın girişimcilerin, iş dünyasına adım attıklarında pek çok yapısal ve toplumsal engelle karşılaştıklarının altını çizen Esra Bezircioğlu, bir diğer önemli engelin iş ve özel hayat dengesinin sağlanmasındaki güçlükler olduğunu söyleyerek devam ediyor: “Türkiye’de kadınlar, halen ev içi sorumlulukların büyük bir kısmını üstlenmek zorunda kalıyor. Çocuk ve yaşlı bakımı gibi yükümlülükler, kadınların iş dünyasında daha aktif rol almasını zorlaştırıyor. Kreş ve bakım desteklerinin yetersizliği, kadın girişimcilerin işlerine tam zamanlı olarak odaklanmalarını engelleyen temel faktörlerden biri olarak öne çıkıyor”. Hibrit çalışma modelleri, yarı zamanlı çalışma olanakları ve uzaktan çalışma sistemleri ise kadınların istihdama katılımını artırabilecek çözümler arasında yer alıyor.
Esra Bezircioğlu’na göre devlet destekli kreş imkanlarının artırılması ve özel sektörün bu konuda teşvik edilmesi de kadın istihdamına doğrudan katkı sağlayacak. Ayrıca kamu, kadın girişimciler için finansman sağlama konusunda destekleyici politikalar geliştirebilirken, özel sektör bankalar ve yatırımcılar, kadın girişimcilere yönelik daha esnek ve erişilebilir kredi seçenekleri sunmalı. Kadınların yönetim pozisyonlarında daha fazla yer almaları için de kota uygulamaları, mentorluk programları ve kadın liderliği destekleyen politikaların hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Üst düzey pozisyonlara erişim sınırlı
2024 yılı LinkedIn verilerine göre, kadınların işgücündeki temsili neredeyse her sektörde ve ekonomide erkeklerin gerisinde kalmaya devam ediyor. Kadınlar küresel işgücünün yüzde 42’sini oluştururken, üst düzey pozisyonlara erişim küresel çapta kadınlar için hâlâ sınırlı. LinkedIn’in araştırması, kötüleşen makroekonomik koşulların, kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarına atanma oranının azalmasıyla bağlantılı olduğunu da gösteriyor. Coursera verileri incelendiğinde; yapay zeka ve büyük veri (yüzde 30), programlama (yüzde 31) ve ağ güvenliği ile siber güvenlik (yüzde 31) gibi alanlardaki çevrimiçi beceri kazanımı, işgücündeki mevcut cinsiyet farklarını kapatmaya yetmeyecek kadar düşük seviyede.
Kadın girişimcilerin karşılaştığı dezavantajlara değinen İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Teknolojide Girişimcilik ve İnovasyon Ana Bilim Dalı Başkan Dr. Çağla Gül Şenkardeş, “Cam tavan, finansmana erişim zorlukları, yatırımcıların cinsiyet önyargıları: Bunların hiçbiri aslında dezavantaj değil. Ülkemizde ve küresel olarak bu konuda farkındalık yüksek ve sadece kadın kuruculara yatırım yapan birçok girişim sermayesi yatırım fonu var. Yatırımcı hem projeye hem de elbette kurucu takımın yetkinliklerine bakar. Cinsiyetten önce iş fikri ve iş modeli bağlamında kurucunun bilgisi, tecrübesi, karnesi yatırımcının önceliği. Ama aşılması gereken genel olarak cinsiyete dayalı ön yargılar diye düşünüyorum. Yani kadınların aklında ya da algısındaki sadece cinsiyetlerinden ötürü sahip olduklarını düşündükleri dezavantajlar bence üzerinde çalışmamız gereken konu. Bu da ancak daha fazla başarılı, hatta unicorn seviyesine gelen kadın kurucu görmemiz ile olacaktır” diyor.
Kadınların ekonomik anlamda üretimde seyrekleştiği sektörlerin teknoloji ile ilintili olduğunu söyleyen Dr. Çağla Gül Şenkardeş, bunun birçok nedeni olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Uzun yıllar önce STEM alanında eğitime katılım oranları bile bunun nedenlerinden biriydi ki günümüzde bu alanda oldukça katılım mevcut. Bu nedenlerin en hızlı değiştirilebilecek olanlarının başında ön yargılar ve farkındalık geliyor. Tüm bunlar ilgi ile alakalı. İlginin düşük olması bir anlamda bilginin ve farkındalığın düşük olması ile alakalı.”
Kadın girişimciler kaynaklara eşit erişim sağlayamıyor
2024/2025 Global Girişimcilik Monitörü Raporuna göre çoğu ekonomide, erkeklerin bir iş kurma olasılığı kadınlara kıyasla daha yüksek olup, köklü bir işletmeye sahip olma ihtimalleri de çok daha fazla. Ayrıca, bu fark gelir seviyesinin artmasıyla birlikte daha da açılıyor. Raporda kadın girişimcilerin hala girişimcilik başarısı için kritik olan kaynaklara eşit erişim sağlayamadığı belirtilirken, kadın girişimcilerin bu kaynaklara erişimi, 51 ekonominin neredeyse yarısında (25 ekonomide), yeterli seviyenin altında yer alıyor. Bu ekonomilerin 10’u ise yüksek gelir grubundaki ekonomilerden oluşuyor.
“Kadınlar dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturmalarına rağmen, küresel GSYİH’nin yalnızca yüzde 37’sine katkıda bulunuyor” diyen Momento Kurucusu Zeynep Dağlı Kastro ise teknoloji ve inovasyon alanında yeterli seviyede kadın girişimci bulunmamasının temelinde bilinçsiz önyargıların, toplumsal normların, zaman ve sermaye kısıtlamalarının yer aldığını belirtiyor.
Herhangi bir girişim için finansmana erişimin büyümenin kilit noktası olduğunu ve kadın girişimcilerin bu alanda zorluklarla karşılaştığını da sözlerine ekleyen Zeynep Dağlı Kastro devam ediyor: “Sermaye fonları tarafından açıklanan verilere göre kadınlar tarafından kurulan fintekler sektör fonlamasının yaklaşık yüzde 3’ünü topluyor. Sosyal açıdan ise kadın girişimciler iş-yaşam dengesi zorluklarıyla karşı karşıya kalıyor. Kadın girişimcilerin önündeki engeller toplumda cinsiyet eşitliği bilincinin artmasıyla, mentorluk ve destek ağlarının yaygınlaşmasıyla, aile içinde görevlerin dengeli dağılımıyla aşılabilir.”
Türkiye’de kadın girişimci oranı erkeklere kıyasla daha düşük
Türkiye’deki girişim ekosistemini değerlendiren Decacorn Angels CEO’su Duygu Eren ise “Global Girişimcilik Monitörü verilerine göre, Türkiye’de kadın girişimcilik oranı erkeklere kıyasla daha düşük. Örneğin, 2020 yılında Türkiye’de erkeklerin girişimcilik oranı yüzde 15 civarındayken, kadınların girişimcilik oranı yüzde 8-10 aralığındaydı. Ancak son 20 yılda kadınlar arasında girişimcilik algısında önemli bir iyileşme görüldü” diyor ve algılanan iş fırsatlarında yüzde 79’luk, girişimcilik becerilerinde de yüzde 27’lik bir artış gözlemlendiğini söylüyor. Kadın liderlerin ve girişimcilerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına destek vermeyi hedeflediklerine dikkat çekiyor.
Son yıllarda teknoloji ve inovasyon gibi alanlarda kadın girişimcilerin sayısının artmaya başladığını da söyleyen Duygu Eren, bu alanda kadın girişimcilerin önündeki en büyük engelleri ise toplumsal cinsiyet kalıpları, STEM alanlarında eğitim ve bilgi eksikliği, finansal kaynaklara erişimde yaşanan zorluklar, rol model eksikliği, iş-aile dengesini kurmadaki güçlükler ve profesyonel ağ ile mentorluk desteğinin yetersizliği olarak sıralıyor. Bu durumu aşmak için eğitim, finansal destek, rol model teşviki ve esnek çalışma modelleri gibi çözümlerin hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
Kadın girişimcilere özel finansal destek mekanizmaları geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Duygu Eren, “Kadın girişimciler, finansal açıdan sermaye temini konusunda erkeklere göre daha fazla zorluk yaşıyorlar. Ailevi yükümlülükler ve işyeri kiralama gibi konularda da sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Sosyal dezavantajlar arasında ise cam tavan etkisi, kadınların kariyerlerinde görünmez engellerle karşılaşmasına neden oluyor. Yatırımcıların cinsiyet önyargıları, kadın girişimcilerin projelerine yatırım bulmalarını zorlaştırıyor” diyor. Ayrıca yatırımcılar arasında cinsiyet önyargılarını hedefleyen eğitim programları düzenlenmeli ve kadın girişimcilerin finansal okuryazarlığı artırılmalı. Cam tavan etkisini azaltmak için kadınların liderlik pozisyonlarına yükselmelerini destekleyen mentorluk programları ve şeffaf terfi süreçleri uygulanmalı.