Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

Jeoekonomi Kavramı ve Luttwak Üstüne Bir Değerlendirme
Edward Luttwak’ın Çin’le ilgili yaklaşımları genel olarak yüzeysel ve kolay çürütülebilir bir dizi argümana sahip olmakla beraber, Jeoekonomi kavramının geliştirilmesine önemli katkılar sağlar.
  • 20 Aralık 2024 02:01
  • Dr. Şahin Yaman
Jeoekonomi Kavramı ve Luttwak Üstüne Bir Değerlendirme

Geoekonomi (Geoeconomics), ekonomik araçların ve yöntemlerin güç elde etmek amacıyla kullanılması olarak tanımlanır. Son yıllarda jeoekonominin çeşitli biçimlerini tanımlamak için kullanılan kavramlar, örneğin “silahlandırılmış karşılıklı bağımlılık”, “jeoekonomik rekabet” veya “ticaret ve yatırımların jeopolitikleşmesi” gibi ifadeler, uluslararası literatürdeki sıklıkla kullanılır. Bu literatür, jeoekonomiyi küresel politik iktisat bağlamında daha kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlar ve günümüzün karmaşık ekonomik ilişkilerinin devlet gücünün de ötesinde farklı uluslararası aktörler tarafından nasıl şekillendirildiğini inceler. Bu çerçevede, özellikle askeri stratejist ve jeopolitik analist olarak bilinen Edward Luttwak, “The Rise of China vs. the Logic of Strategy1” adlı kitabında Jeoekonomi kavramının geliştirilmesine yönelik önemli katkılarda bulunmuştur. Luttwak’ın fikirleri, özellikle Çin’in yükselişi üzerine yazdığı eser, ekonomi ve jeopolitik yaklaşımın kesişim alanına dair tartışmaları şekillendirmiştir. Luttwak’ın Çin’le ilgili yaklaşımları genel olarak yüzeysel ve kolay çürütülebilir bir dizi argüman sahip olmakla beraber, yazarın Jeoekonomi kavramının geliştirilmesine yönelik önemli katkılar sağladığı görülür. Yazarın jeoekonomik (geoeconomics) ile ilgili bazı temel hususlar şöyle özetlenebilir:


Rekabetçi Ticaret ve Jeoekonominin Çatışmaya Dayanan Grameri


Luttwak, askeri çatışmanın temelinde yatan mantığın uluslararası ticarette de geçerli olduğunu savunur. Devletler kendi yetki alanlarında vergi toplarken diğer devletlerin kendi ülkesel sınırlarında ticari faaliyetlerini vergilendirmesine izin vermekten memnun değildir. Bu sıfır toplamlı bir durumdur. Devletler, sonuçlar diğer devletler için alt-optimal olsa bile, ekonomik faaliyetleri kendi sınırları içinde en üst düzeye çıkarmak için düzenleme yapar. Devlet düzenlemesinin mantığı, kısmen çatışma mantığına uyar. Devletler ve devlet blokları, ödemelerini ve hizmetlerini kendi sakinleriyle sınırlamaya çalışır. Ayrıca, devletler altyapı projelerini, ulusal ötesi bir fayda yerine, kendi sınırları içindeki iç faydayı optimize etmek için tasarlar. Devletler veya devlet blokları, yenilikleri sadece yeniliklerin kendisi için değil, kendi sınırları içindeki faydaları maksimize etmek için teşvik eder.


Ekonomik Gücün Stratejik Kullanımı ve Ekonomik Savaş (Economic Warfare): Luttwak, ticaret, yatırım, yaptırımlar ve finansal araçlar gibi ekonomik enstrümanların stratejik kullanımına vurgu yaparken ekonomik etkinin bir ulusun genel gücünün kritik bir unsuru olduğunu savunur. Luttwak, geleneksel olarak barışçıl faaliyetlerle ilişkilendirilen ticaret, yatırım gibi ekonomik araçların sanki askeri varlıklarmış gibi kullanılabileceğini öne sürer. Ekonomik kaldıraç, doğrudan askeri çatışma olmaksızın jeopolitik çatışmalarda avantaj elde etmek için kullanılabilir. Bir ülke, jeostratejik hedeflerine ulaşmak veya rakiplerini zayıflatmak için ekonomik savaşı kullanabilir. Bu; ekonomik baskı, yaptırımlar veya ticaret kısıtlamaları gibi araçlarla gerçekleştirilebilir. Ekonomik savaş, askeri müdahale olmaksızın bir ülkenin gücünü zayıflatma veya yönlendirme amacını taşır.


Rekabetin Jeopolitiği, Güvenlik İttifakları, Ticari Bloklaşmalar


Luttwak’ın çalışmaları, uluslararası ilişkilerdeki ekonomik rekabetin, jeopolitik çatışmadan ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgular. Ekonomik araçlar, başka ülkelerin davranışını şekillendirmek, stratejik hedeflere ulaşmak için kullanılabilir. Luttwak, teknolojik üstünlüğün ekonomik nedenlerin yanı sıra jeopolitik etki ve stratejik avantaj elde etme amacıyla da önemli olduğunu tartışır. Jeoekonomi ayrıca, askeri ve güvenlik amaçlar için çeşitli şekillerde kullanılabilir. Jeoekonomi, ekonomik işbirliği yoluyla güvenlik müttefikleri edinmeyi veya mevcut müttefiklikleri güçlendirmeyi veya bağımlı kılmayı amaçlayabilir. Jeoekonomi, ticaret politikaları aracılığıyla stratejik çıkarları destekleyebilir. Bir ülke, jeostratejik müttefikleriyle güçlü ekonomik bağlar kurarak ticaret anlaşmaları yapabilir veya bölgesel ticaret bloklarına liderlik edebilir. Bu, ekonomik olarak birlikte çalışan ülkeler arasında stratejik dayanışmayı güçlendirebilir.


Yüksek Teknoloji, Savunma Sanayii ve Kritik Hammaddeler


Jeoekonomi, bir ülkenin teknolojik üstünlüğünü ve savunma sanayii kapasitesini güçlendirmek, doğal kaynaklar ve kritik hammaddeleri kontrol, müttefik ülkeleri bağımsız hareket ettirmeme ve kontrol v.b amacıyla kullanılabilir. Stratejik sektörlerde yatırım yaparak veya teknoloji transferi aracılığıyla diğer ülkelerle işbirliği yaparak bir ülke, askeri gücünü artırabilir. Jeoekonominin askeri ve güvenlik bağlamında kullanımına dair bazı örnekler:


Para, Finans , Ödeme Sistemleri ve Jeoekonomik Strateji


Jeoekonomi, devletlerin küresel stratejik çıkarlarını güvence altına almak için finansal araçları ve ekonomik stratejileri kullandığı bir alan olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda, para politikaları, finansal yaptırımlar, ambargolar ve ödeme sistemleri, önemli jeoekonomik stratejiler arasında yer alır. Özellikle SWIFT ve BRICSPay gibi alternatif ödeme sistemlerinin yükselmesi, devletlere finansal bağımsızlık ve stratejik etki sağlamak için yeni araçlar sunmaktadır. Ülkeler, milli para birimlerini güçlendirme veya zayıflatma yoluyla ekonomik etki yaratırken, finansal yaptırımlar ve ekonomik izolasyon politikalarıyla rakiplerinin ekonomik faaliyetlerini sınırlayabilir. Bu stratejiler, küresel güç dengeleri üzerinde belirleyici bir rol oynar ve jeostratejik hedeflere ulaşmada kilit bir araç haline gelir.


Enerji Kaynaklarının Kontrolü ve Milli Güç Unsuru Olarak Kullanılması


Bir ülkenin enerji ihtiyaçlarını güvence altına almak ve enerji kaynaklarına erişimini sağlamak jeostratejik bir hedeftir. Jeoekonomi, enerji üretimi, dağıtımı ve tüketimi üzerinde kontrol sağlamak için ekonomik araçları kullanabilir. Örneğin, enerji kaynaklarına sahip ülkeler, bu kaynakları, Jeoekonomi, stratejik kaynaklara erişimi kontrol etmek amacıyla kullanılabilir. Özellikle doğal kaynaklar, mineral rezervleri veya su gibi önemli kaynaklar, bir ülkenin askeri ve güvenlik stratejilerinde belirleyici olabilir. Jeoekonomi, bu kaynaklara sahip olmak veya bu kaynaklara erişimi engellemek için elde mevcut ekonomik seçenekleri kullanabilir.


Yatırım, Altyapı Projeleri ve Teknoloji Transferi


Jeoekonomi, yatırım ve teknoloji transferi yoluyla stratejik sektörlerde üstünlük elde etmeyi hedefleyebilir. Bir ülke, belirli endüstrilerde lider olmak için yatırım çekebilir veya kritik teknolojileri kontrol etmek amacıyla diğer ülkelerle işbirliği yapabilir. Jeoekonomi, altyapı projelerini destekleyerek ve finanse ederek bir ülkenin jeostratejik hedeflerine hizmet edebilir. Stratejik konumda olan limanlar, demiryolları veya enerji nakil hatları gibi altyapı projeleri, bir ülkenin bölgesel etkileşimini artırabilir ve ticaret yollarını kontrol etme yeteneğini güçlendirebilir.


Luttwak’ın Çin’e Dair görüşleri


Edward N. Luttwak, uluslararası strateji ve jeopolitik alanlarında tanınmış bir isimdir ve Çin’in küresel ekonomik ve siyasi rolüyle ilgili görüşleri de dikkatle izlenir. Luttwak, özellikle büyük güçler arasındaki stratejik ilişkileri, ekonomik güç dengelerini ve jeopolitik stratejileri analiz etme konusunda derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Çin’in yükselmesi ve Batı ile ilişkileri üzerine birkaç temel görüşü öne çıkmaktadır:


Çin’in Yükselmesi, Batı ile İlişkileri ve Ekonomik Jeopolitik


Luttwak, Çin’in hızla küresel güç haline geldiğini kabul etmekle birlikte, Çin’in bu yükselişinin Batı ile büyük bir rekabeti ve potansiyel çatışmaları beraberinde getireceğini savunur. Batı’nın ekonomik ve askeri üstünlüğünü kaybetmesiyle birlikte, Çin’in giderek artan nüfuzu, Batı’nın savunma stratejileri ve küresel liderlik algısını zorluyor. Luttwak, Çin’in ekonomik yükselişini jeopolitik bir strateji olarak görmektedir. Çin, ekonomik büyümesini, dış yatırımları ve küresel tedarik zincirlerine entegre olmayı stratejik bir araç olarak kullanmaktadır. Bu, Çin’in küresel ekonomik ilişkilerdeki rolünü pekiştirir ve Batı ile rekabetinin temel dinamiklerini oluşturur.


Çin’in “Yumuşak Gücü” ve Asyada Liderlik İddiası


Luttwak, Çin’in “yumuşak güç” stratejilerini de dikkatle analiz etmiştir. Çin, özellikle ekonomik bağları ve kültürel diplomasi aracılığıyla Batı dışındaki ülkelerle ilişkilerini değiştiriyor. Çin’in “Kuşak ve Yol” (Belt and Road) projesi, Luttwak’a göre, Çin’in küresel ticaret yollarındaki hegemonya kurma stratejisinin bir parçası konumunda. Luttwak, Çin’in Asya’da giderek daha fazla liderlik rolü üstlendiğini, ancak bu durumun bölgedeki diğer büyük güçlerle (özellikle Hindistan, Japonya ve Güney Kore ile) gerilimlere yol açabileceğini savunur. Çin’in ekonomik büyüklüğü, aynı zamanda bölgedeki güvenlik dinamiklerini de şekillendirir.


Çin’in Askeri Gücü ve Strateji


Luttwak, Çin’in askeri gücünü, dış politikasındaki stratejik hedeflere ulaşmak için geliştirdiğini belirtir. Çin, askeri gücünü kullanarak deniz yolları üzerinde daha fazla kontrol kurmayı hedefler. Luttwak, Çin’in askeri gücünün Batı ile doğrudan bir çatışma yaratmaktan ziyade, daha çok güç projeksiyonu ve etki alanları yaratma üzerine odaklandığını savunur. Luttwak, Çin’in yükselişinin hem fırsatlar hem de tehditler taşıyan bir jeopolitik oyun alanı oluşturduğunu vurgular.


Alistair Burnett’in Kritiği


Alistair Burnett’in incelemesi2, Edward Luttwak’ın The Rise of China vs. the Logic of Strategy kitabında ortaya koyduğu Çin’in ekonomik ve askeri süper güç olma potansiyeline dair argümanları üç ana başlıkta değerlendiriyor:


Çin’in Stratejik Yalnızlık ve Komşu Ülkelerle İttifaklar


Luttwak, Çin’in 14 kara sınır komşusunun ve deniz ihtilaflarının, bu komşularını ABD ile ittifak yapmaya zorladığını ve böylece Pekin’in stratejik yalnızlığa itilmesinin kaçınılmaz olduğunu öne sürmektedir. Ancak Burnett, Çin’in bazı sınır sorunlarını çözme çabalarına ve deniz politikalarındaki farklılaşmalara dikkat çekerek bu argümanın mutlak olmadığını savunuyor. Çin’in, komşularıyla olan ilişkilerinde daha pragmatik bir yaklaşım sergileyerek, yalnızlık durumunu aşabileceğini öne sürüyor.


Geleneksel Stratejik Metinlerin Etkisi ve Modern Stratejilere Sınırlamalar


Luttwak, Çin’in geleneksel stratejik metinlere, özellikle Sun Tzu’nun Savaş Sanatına bağlılığının, modern stratejik düşünceyi sınırladığını ve Çin’in tarihsel zayıflıklarının temelinde yer aldığını savunuyor. Burnett, bu eleştiriyi ilginç bulmakla birlikte, tarihsel olayların günümüz stratejileri üzerindeki etkisinin abartılabileceğini ifade ediyor. Burnett’e göre, Çin’in modern stratejileri geçmişin gölgesinde kalarak esnek bir şekilde evrimleşiyor ve geleneksel metinlere dayalı düşünceler, bugünün jeostratejik gereksinimlerine her zaman tam olarak uymuyor.


ABD’nin Asya’ya Dönüşü ve Çin’in Stratejik Yükselişi


Burnett, Luttwak’ın Çin’in yalnızca komşularının tepkileriyle sınırlanacağı savını sorguluyor ve ABD’nin Asya’ya dönüş stratejisinin gerilimi artırıcı etkisine dikkat çekiyor. Çin’in ekonomik büyümesini yumuşak güçle birleştirmesi durumunda, Luttwak’ın öne sürdüğü “tarihin demir yasası”nı aşabileceğini öne sürüyor. Burnett, Çin’in askeri gücünü dengelerken aynı zamanda ekonomik ve kültürel nüfuzunu kullanarak, stratejik yalnızlığını aşabileceğini ve küresel bir güç olarak yükselme potansiyelini sürdürebileceğini düşünüyor, determinist bir yaklaşıma dayandığını ve Çin’in esneklik kapasitesini yeterince hesaba katmadığını da vurguluyor.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Küresel Bir Senfoni
Küresel Bir Senfoni
2025’e girerken, küresel ekonomi yeni bir sınavla karşı karşıya: Merkez bankaları, yıllardır süren parasal sıkılaştırmadan sonra yön değiştiriyor. ABD’den Japonya’ya, Avrupa Birliği’nden İngiltere’ye kadar dünyanın dört bir yanındaki büyük ekonomik aktörler, faiz oranlarını nötr seviyelere çekerek büyümeyi canlandırmayı ve istikrarı korumayı hedefliyor. Ancak, Trump’ın tarifeleri, Avrupa’daki siyasi çalkantılar ve Japonya’daki ekonomik belirsizlikler bu senfoninin ahengini tehdit ediyor. Merkez bankalarının bu karmaşık melodiyi yönetip yönetemeyeceği, küresel ekonominin geleceğini belirleyecek.
Sendikasyonlarda 2024 Bereketi
Sendikasyonlarda 2024 Bereketi
Ekonomide 18 aydır devam eden enflasyonla mücadele ve normalleşme adımları diğer alanlarda olduğu gibi dış finansmanda da etkisini gösterdi. Bankaların sendikasyon maliyetleri gerilerken, borç çevirme oranları yükseldi.
2025: Ekonominin Yazı Olacak mı?
2025: Ekonominin Yazı Olacak mı?
İş dünyası zorlu geçen 2024’ün ardından 2025 yılında toparlanma umutlarıyla giriyor. Enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para politikasının etkileriyle iş dünyası özellikle yaz aylarından itibaren zorlanmaya başladı. Üretim geriledi, kârlılıklar düştü, finansmana ulaşım zorlaştı. Beklentiler ya da umutlar TCMB’nin faiz indirimlerine başlaması ile birlikte işlerin toparlanması yönünde.
Perakendede Sancıyı Azaltma Umudu Artıyor
Perakendede Sancıyı Azaltma Umudu Artıyor
Enflasyonu düşürme planının temel araçlarından biri olan iç talebi kısma konusunda önem kazanan perakende satışlar 2024 yılının tamamında bu amaca hizmet edemese de sancılı bir süreç geçirdi. Perakende satışlar Ekim itibariyle yüzde 0,2 artışla yılın ikinci yarısının en düşük seviyesine inmesine karşın yıl genelinde başta bilgisayar donanım, yazılım ve iletişim araçları olmak üzere birçok kategoride hareketli günler yaşandı. Ancak 2025’te perakende için toparlanma umudu yükseliyor.
Konutta Yönü Faiz Patikası Belirleyecek
Konutta Yönü Faiz Patikası Belirleyecek
Gayrimenkul piyasası 2024’e temkinli başlasa da yılın ikinci yarısında canlandı. Yüksek finansman maliyetlerine rağmen talep devam ederken konut fiyatları reel olarak geriledi, Bu dönemde Türklerin tercihi yurt dışı gayrimenkuller oldu. Konuta erişmek her geçen yıl güçleşirken 2025’te TCMB’nin faiz indirimleri ile finansman tarafında iyileşme bekleniyor.
Turizmde 2025 İçin Umutlu Bekleyiş
Turizmde 2025 İçin Umutlu Bekleyiş
Yeni yılı karşılamaya hazırlanan turizm sektöründe, 2024 yılında turizm gelirlerinde ve yabancı ziyaretçi sayısındaki artış, Michelin Rehberi’nin gastronomi turizminde yaratacağı ivme beklentileri ile iyimser bir hava hakim.
2025’in “Enerjisini” Trump Belirleyecek
2025’in “Enerjisini” Trump Belirleyecek
Jeopolitik riskler ve ekonomik belirsizliklerin gündemde olduğu 2024 yılında arz güvenliği, enerji piyasaları için kritik önemini korudu. Enerji sektöründe yeşil dönüşüm süreci ana aktörlerden biri olmaya devam ederken Trump’ın Beyaz Saray’a ikinci çıkarması, enerji sektöründe de gündemi yeniden meşgul etmeyi başardı.
Otomotivde Yeni Sürpriz Beklentisi
Otomotivde Yeni Sürpriz Beklentisi
2024 senesinin bitmesine günler kaldı. Otomotiv sektöründe yılın başında yapılan hesap ve tahminler yıl içinde yaşanan gelişmelerle beraber yukarı yönlü revize edildi. Hatta sektör temsilcilerini bile şaşırtan satış rakamlarında yeni bir rekor kırılabileceği yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Diğer taraftan özellikle üretim tarafında yaşanan olumsuz gelişmeler bazı endişeleri de beraberinde getiriyor.
Tekstil ve Hazır Giyimin İki Yakası Bir Araya Gelecek mi?
Tekstil ve Hazır Giyimin İki Yakası Bir Araya Gelecek mi?
2024’te yüksek maliyetler, artan konkordatolar, kaybolan rekabet avantajı, küresel pazarlardaki durgunluk gibi sorunlarla sık sık gündemde olan tekstil ve hazır giyim sektörü, 2025’in ilk yarısının da çok keyifli geçmeyeceğini düşünüyor. İçeride sıkı para politikasının etkileriyle, dışarıda talep durgunluğuyla mücadele eden sektör, kaybettiği rekabet avantajını tekrar kazanarak, yeni pazarlara ulaşmayı ümit ediyor…
Dragon Yatırımlar
Dragon Yatırımlar
“Çok iyi bir fikrim var” demek bazıları için bir rüyanın başlangıcı olabiliyor. Bana göre iş hayatında fikir, işin yüzde ellisi, hayata geçirebilmek ise diğer yüzde ellisidir.
2025’te Kimler Satın Alacak ve Neden?
2025’te Kimler Satın Alacak ve Neden?
Orta harcama segmenti 2025 yılında hayatta kalabilmek için aile bağlarına geri dönmek zorunda kalacak.
Trump’ın İmalat Hamlesi Bu Şirketleri Karanlığa Mahkum Edebilir
Trump’ın İmalat Hamlesi Bu Şirketleri Karanlığa Mahkum Edebilir
Şirketler, çevre düzenlemelerinden işgücü eksikliklerine kadar üretimin yeniden tedarik edilmesinin önünde birçok engelle karşılaştıklarını söylüyor.
Yapay Zekâ Ajanlarının Yükselişi: Geleceğe Bakış
Yapay Zekâ Ajanlarının Yükselişi: Geleceğe Bakış
Birden fazla uygulamayı idare etmek zorunda kalmadan günlük görevleri nasıl yerine getirirsiniz? Tatil planlarken ayrı seyahat, otel ve harita uygulamaları arasında geçiş yapmak zorunda kalmasanız ve bunların hepsini entegre eden bir yazılıma güvenebilseniz güzel olmaz mıydı? İnsanlar adına mantık yürütebilen ve karmaşık görevleri tamamlayabilen yapay zekâ ajanları, hızla gelişen teknolojiden gelir elde etmeyi hedefleyen teknoloji şirketleri arasındaki mücadelenin yeni cephesi haline geldi.
2025’te Daha Fazla Halka Arz Olur mu?
2025’te Daha Fazla Halka Arz Olur mu?
2024 yılında dünya genelinde gerçeklesen halka arzlar ve son ekonomik trendler 2025 yılının halka arzlar açısından güçlü geçebileceğine işaret ediyor. Tabi bu her ülke ve borsa için geçerli olmayabilir.
Avrupa, Doğalgaz Tedarikinde Kritik Dönemeçte
Avrupa, Doğalgaz Tedarikinde Kritik Dönemeçte
Rusya-Ukrayna anlaşmasının önümüzdeki haftalarda sona erecek olması, Orta Avrupa ülkelerini endişelendiriyor. AB gaz şirketleri, anlaşma için zaman daralırken Ukrayna üzerinden geçişin devamını istiyor.
Yasası Var Uygulanmıyor, Hakkı Var Verilmiyor...
Yasası Var Uygulanmıyor, Hakkı Var Verilmiyor...
Dünya Bankası’nın ‘Kadınlar, İş ve Yasalar 2024’ Raporuna göre, istihdam ve girişimcilikteki cinsiyet farkının kapatılması küresel ekonomiyi yükseltebilir. Gayri safi yurtiçi hasıla yüzde 20’den fazla artabilir. Oysa istihdam edilmiyor, girişimcilik ve kamu ihalelerinden mahrum bırakılıyor, küresel ekonomiyi harekete geçirme gücüne sahip kadınlar yasalara karşın eksik yaptırımlar nedeniyle oyunun dışına itiliyor.
İş Dinamikleri ve Değişimin Nörobiyolojisi
İş Dinamikleri ve Değişimin Nörobiyolojisi
Sefiller’de Hugo şöylesi bir değişim analojisi yapar: “İnsanın içinde bazen bir şeyler çöker. Umut kırıcı bir kesinliğin yüreğe sızması, bazı durumlarda, kişinin kendisine karşılık gelen belli derin unsurları zedelemeden ve parçalamadan gerçekleşmez. Keder bu noktaya ulaşınca, bilincin her gücü kendini kurtarma telaşına düşer. Bu ölümcül krizlerden, hiçbir değişim yaşamadan ve görevlerini hakkıyla yerine getirerek çıkmayı başaran çok az insan vardır. Acının sınırı aşıldığında en sarsılmaz erdem bile allak bullak olur.”
Yeni Kuantum Çipi: Willow, Dijital Çağ Ve Elektrikli Araçlar
Yeni Kuantum Çipi: Willow, Dijital Çağ Ve Elektrikli Araçlar
Kuantum bilgisayarlar, geleneksel süper bilgisayarlara göre belirli karmaşık görevleri çok daha hızlı çözebilir ve bazı durumlarda, bu çözümler yalnızca kuantum bilgisayarlarıyla mümkün hale gelebiliyor.
Dubai’de Startup Görünüşlü Ponzi Şirketlerinin Kazancı Milyarlarca Doları Buluyor
Dubai’de Startup Görünüşlü Ponzi Şirketlerinin Kazancı Milyarlarca Doları Buluyor
Uzmanlar ve ABD’li yetkililer, startup görünümü verilmiş saadet zinciri ve piramit planlarının BAE’de yaygınlaştığını söylüyor.
Trump’ın Planları Küresel Ekonomiyi 2026’da Daha Sert Vurabilir
Trump’ın Planları Küresel Ekonomiyi 2026’da Daha Sert Vurabilir
Ticaret, borç ve güvenlik konularındaki geleneksel bilgeliğin elden geçirileceği vaadi bir gecede gerçekleşmeyecek.
2024’ün En İyi Araçları Ferrari’den Ford’a 2024’te Test Ettiğimiz En İyi Otomobiller
2024’ün En İyi Araçları Ferrari’den Ford’a 2024’te Test Ettiğimiz En İyi Otomobiller
Geçtiğimiz yıl boyunca düzinelerce hibrit, elektrikli ve gazla çalışan araç kullandım. İşte favorilerim.