Bugün cüzdanımızdan bir kredi kartı çıkarıp alışveriş yapmak sıradan bir olay gibi görünebilir. Ancak bundan yalnızca 50 yıl önce, bir kadının kendi adına kredi kartı alması imkânsızdı. 1974 yılına kadar ABD’de, bir kadının kredi kartı başvurusu yapabilmesi için bir erkek kefile ihtiyacı vardı. Eşit Kredi Olanakları Yasası (Equal Credit Opportunity Act) kabul edilmeden önce, kadınlar finansal bağımsızlık için bile erkeklerin iznine muhtaçtı.
Bugün birçok kadın girişimci, yatırımcı ve CEO, bu yasa sayesinde iş dünyasında söz sahibi olabiliyor. Ancak bu hak kolay kazanılmadı. Finansal eşitlik yolunda, kadınlar her zaman önyargılarla, reddedilme korkusuyla ve toplumsal baskılarla mücadele etmek zorunda kaldılar.
Neyse ki, dünya o zamandan bu yana büyük ölçüde değişti. Kadınlar artık ülkenin en büyük bankalarını ve varlık yönetim şirketlerini yönetiyor, para ve mali politikaları şekillendiriyor ve piyasadaki bir sonraki “Muhteşem Yedili” şirketlerini finanse ediyor.
Son 50 yılda kadınlar, finans sektöründe daha fazla söz sahibi olmaya başladı. Barron’s’un “2024 Yılı ABD Finans Dünyasındaki En Etkili 100 Kadın” listesi, bu değişimin ne kadar büyük ve etkili olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kadınlar, bugün Fortune 500 CEO’larının yüzde 10’unu oluşturuyor ve S&P 500 yönetim kurulu koltuklarının üçte birinden fazlasına sahip. Ancak, finans dışındaki alanlara kıyasla hala çoğunlukla erkek egemen bir sektörde yer almak zorundalar.
Bu yılki listede 23 yeni isim yer alıyor. Ancak ben bu yazıda birkaç tanesinden bahsedebileceğim: Bunlardan biri olan Gina Raimondo, ABD Ticaret Bakanı olarak değişen ABD-Çin ilişkilerini yönetiyor ve büyük sanayi politikalarını hayata geçiriyor.
Kadınların finans direktörlüğü (CFO) rolündeki yükselişi de dikkat çekici. 2023 itibariyle, Fortune 500 ve S&P 500 şirketlerinde kadın CFO sayısı 10 yıl içinde 25’ten 58’e çıktı. Bu yıl listeye giren iki CFO’dan biri Colette Kress, Nvidia’nın finansal büyüklüğünü 2 trilyon doların üzerine çıkarmasında önemli bir rol oynadı. Exxon Mobil’in ilk kadın CFO’su olan Kathryn Mikells, dev petrol şirketinin finansal performansını iyileştirerek çarpıcı bir başarıya imza attı.
Laela Sturdy, CapitalG’nin (Alphabet’in 7 milyar dolarlık büyük yatırım fonu) yöneticisi olarak fintech devi Stripe, dil öğrenme platformu Duolingo ve yazılım firmalarına yaptığı yatırımlarla biliniyor. Girişim sermayesi alanındaki çalışmalarıyla toplam 100 milyar dolarlık bir portföy oluşturdu. Sturdy, finans dünyasında daha fazla kadının yükselmesini destekleyen bir lider olarak dikkat çekiyor. Mentor desteği ve eğitim programları ile geleceğin kadın yatırımcılarını yetiştirmeye büyük önem veriyor.
Ernst&Young’ın Hedge Fon Endüstrisinde Kadın Liderler -2024 Raporu kadınların sektördeki yükselişini tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Artık kadın liderler, hedge fon yönetiminin kritik noktalarında söz sahibi oluyor, yatırım kararlarını şekillendiriyor ve finansal piyasaların geleceğini belirliyor.
Kadın yatırımcıların başarısı: Araştırmalar neyi kanıtlıyor?
Geleneksel olarak finans dünyası erkek egemen bir alan olarak kabul ediliyordu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, kadın yatırımcıların yalnızca erkek meslektaşlarını değil, büyük piyasa endekslerini bile geride bıraktığını gösteriyor. Barclays ve Warwick Business School tarafından yapılan son araştırmalar, kadın yatırımcıların daha yüksek getiriler elde ettiğini ve yatırım stratejilerinin daha bilinçli olduğunu ortaya koyuyor.
Barclays müşterileri üzerinde yapılan bir analiz, kadın yatırımcıların yıllık ortalama getirilerinin FTSE 100 endeksini yüzde 1,94 oranında geçtiğini, erkek yatırımcıların ise sadece yüzde 0,14 üzerinde kaldığını gösteriyor. Bu da kadınların yatırımlarının erkeklere kıyasla 1,8 puan daha fazla kazanç sağladığı anlamına geliyor.
Araştırmayı yürüten Davranış Bilimi Profesörü Neil Stewart, kadın ve erkek yatırımcıların yatırım alışkanlıklarını, işlem sıklığını ve yatırım stratejilerini karşılaştırarak önemli farklar buldu. Kadınlar yılda ortalama 9 kez işlem yaparken, erkekler 13 kez işlem yapıyor. En büyük fark ise yatırımcıların yatırım yaptığı hisse türlerinde. Erkek yatırımcılar daha spekülatif ve yüksek riskli hisselere yönelirken, kadın yatırımcılar geçmişte istikrarlı performans göstermiş hisseleri tercih ediyor.
Kadın risk yönetmede daha başarılı
Warwick Business School araştırmasına göre, erkek yatırımcılar genellikle “piyango tarzı” yatırımlara ilgi gösteriyor. Yani, düşük fiyatlı ve spekülatif hisseleri seçerek büyük kazançlar elde etmeyi umuyorlar. Ancak bu strateji, uzun vadede düşük performansa yol açıyor.
Kadınlar ise daha dengeli ve bilinçli bir yatırım yaklaşımı sergileyerek, portföy çeşitlendirmeye ve uzun vadeli hedeflere odaklanıyor. Barclays Smart Investor’ın Tasarruf ve Yatırım Direktörü Clare Francis, kadınların daha bilinçli yatırım kararları verdiğini belirterek, borsanın yüksek enerjili ve riskli bir alan olarak algılanmasına rağmen, stratejik ve uzun vadeli yatırım yapanların daha başarılı olduğunu vurguluyor.
Catherine C. Eckel ve Sascha C. Füllbrunn tarafından yapılan “Cinsiyet, Rekabet ve Deneysel Varlık Piyasalarında Balonlar” başlıklı çalışma, kadın ve erkek yatırımcıların finansal piyasalardaki davranışlarını deneysel varlık piyasaları çerçevesinde inceliyor. Araştırma sonuçları, kadınların spekülatif fiyat balonlarının oluşumuna erkeklere göre daha az katkıda bulunduğunu gösteriyor.
Laboratuvar ortamında gerçekleştirilen deneyde 9 yatırımcıdan oluşan 12 farklı piyasa grubu oluşturuldu. Bunlardan 6 piyasada sadece erkekler, diğer 6 piyasada da sadece kadınlardan yer aldı.
Ana Bulgular: Erkekler Daha Büyük Balonlar Oluşturuyor
Erkeklerin ağırlıkta olduğu piyasalarda spekülatif balonlar daha büyük.
Kadınlar daha düşük fiyat tahminleri yaparak fiyatların aşırı yükselmesini önlüyor.
Kadınlar daha az risk alıyor ve piyasaları daha istikrarlı hale getiriyor.
Kadın yatırımcıların fazla olduğu piyasalarda çöküşler daha az görülüyor.
UBS tarafından yayınlanan bir rapora göre de, kadın yatırımcılar bilgi araştırmaya daha fazla zaman ayırıyor, belirlenen bir plana sadık kalma eğilimindeler ve piyasa zamanlaması yapmaya daha az yatkınlar. Ayrıca, daha çeşitlendirilmiş portföylere sahip oldukları ve bu sayede daha dengeli bir yatırım stratejisi izledikleri belirtiliyor.
Kadın yöneticilerin yüzde 80’i Kuzey Amerika’da
Ernst&Young’ın yukarıda bahsettiğimiz raporuna döndüğümüzde bu yıl 19 yeni firmanın yer aldığını görüyoruz. ABN AMRO Clearing Bank, Carmignac, Diameter Capital Partners ve WorldQuant gibi dev finans kuruluşları artık kadın yöneticilere daha fazla yer veriyor.
Bunun yanı sıra, Citadel, D.E. Shaw & Co., Bridgewater, Millennium Management ve Point72 gibi sektör devleri de listede yeniden yer alarak, kadın liderlerin hedge fon sektöründeki kritik rollerini pekiştiriyor.
Kadın yöneticilerin büyük çoğunluğu yüzde 80 oranında Kuzey Amerika’da faaliyet gösteriyor. Ancak Avrupa’da Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve Hollanda; Asya’da ise Singapur kadın liderlerin yükseldiği merkezler arasında dikkat çekiyor.
Finans dünyasında kadın dokunuşu
Hedge fon yöneticiliği, sadece yatırım yapmaktan ibaret değil; aynı zamanda strateji belirleme, risk yönetimi ve yenilikçi finansal çözümler geliştirme gibi geniş bir yelpazeyi kapsıyor. EY raporu, kadın liderlerin daha stratejik yatırım kararları aldığını ve risk yönetiminde daha duyarlı davrandığını ortaya koyuyor.
Kadınların hedge fon dünyasındaki yükselişi, çeşitlilik politikalarının ve kapsayıcı liderlik anlayışının doğrudan bir sonucu olarak görülüyor. Kurumlar, kadın çalışanlarına mentorluk, liderlik eğitimi ve kariyer gelişim programları sunarak onların finans dünyasında güçlü bir yer edinmesini sağlıyor.
Kadınların başarısı neden önemli?
Kadın yöneticiler, hedge fon sektörünün daha sürdürülebilir ve dengeli büyümesine katkıda bulunuyor. Araştırmalar, kadın liderlerin kriz dönemlerinde daha sağlam kararlar aldığını ve uzun vadeli yatırım stratejilerinde başarılı olduklarını gösteriyor. Özellikle 2020 pandemi krizi sırasında, kadın yöneticilerin liderliğindeki fonların piyasadaki dalgalanmalara karşı daha dirençli olduğu gözlemlendi.
Kadınların iş hayatındaki yeri, sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerden etkilenerek ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Türkiye’de güçlü kadın liderler, şirket yönetiminden girişimciliğe kadar farklı alanlarda başarılar elde ederken, Avrupa ya da dünyanın geri kalanı ile kıyaslandığında kadın temsili konusunda belirgin farklar dikkat çekiyor.
Türkiye’de kadın liderlerin iş dünyasındaki varlığı giderek artarken, bu yükseliş sadece bireysel kariyer başarılarıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda işletmelerin kârlılığı, verimliliği ve kapsayıcılığına da olumlu yansıyor. McKinsey ve Deloitte gibi araştırma kuruluşlarının raporlarına göre, yönetim ekibinde daha fazla kadın bulunan şirketler, finansal performans açısından daha başarılı oluyor. Ancak, bu olumlu gelişmelere rağmen, kadın liderlerin üst düzey yönetimde daha fazla yer alması için kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunuyor. Kadın üst düzey yöneticilerin yoğunlukta olduğu alanlar, genellikle hizmet ve perakende sektörleri olurken, mühendislik, enerji ve ulaşım gibi alanlarda hala çok daha düşük oranlarda temsil ediliyorlar.
McKinsey raporuna göre iş gücü piyasasına giren kadın oranı yüzde 48 olmasına rağmen, C-level pozisyonuna gelen kadın oranı yüzde 28. Yönetim ekibinin en az yüzde 30’unu kadın liderlerin oluşturduğu şirketler, tamamen erkeklerden oluşan ekiplere göre 10 kat daha kârlı.
Türkiye’de iş dünyasında kadın liderlerin sayısı her geçen gün artsa da, üst düzey yönetimde kadın temsili hâlâ istenilen seviyeye ulaşmış değil. Buna rağmen bazı kadın CEO’lar ve finans liderleri, yönettikleri şirketleri küresel rekabet ortamında üst sıralara taşıyarak ilham verici başarı hikayeleri yazmaya devam ediyor.
Philip Morris Türkiye Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren, şirketini 123 milyar TL’lik ciroya ulaştırarak global pazarda daha rekabetçi hale getirdi. LC Waikiki Genel Müdürü Berna Akyüz Öğüt, 56 bin çalışanın liderliğini üstlenerek yurt içi ve yurt dışında şirketin etkisini genişletti. Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, fintech ve lojistik alanlarına yaptığı yatırımlarla şirketin dijital dönüşümünü hızlandırdı. Pegasus CEO’su Güliz Öztürk, hava yollarının kapasitesini pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıkararak sektördeki liderliğini pekiştirdi.
İndeks Bilgisayar Genel Müdürü Banu Sürek, teknoloji sektöründe şirketinin kârlılığını artırarak lider konumunu güçlendirdi. Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, dijital dönüşüm ve pazaryeri stratejileriyle şirketin büyümesini sürdürdü. Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, toptan ticaret alanında öncü bir lider olarak yerel ekonomiye önemli katkılar sağladı. AstraZeneca Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkanı Dr. Pelin Eriştiren İncesu, global ilaç sektöründe Türkiye’yi temsil eden önemli isimlerden biri oldu. Beymen Group CEO’su Elif Çapçı ise lüks perakende sektöründe marka değerini ve şirketin büyüklüğünü artırarak sektörde fark yarattı.
Finans dünyasında da Türk kadın liderlerin başarısı dikkat çekiyor. TAV Havalimanları CFO’su, finans profesyonelliğindeki başarısıyla Dünya Genç Küresel Liderler Listesi’ne girerek küresel çapta tanınan isimlerden biri oldu. Finans yönetimi ve stratejik kararlarıyla sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da örnek gösterilen bir lider haline geldi.
Bu noktada, küresel finans dünyasında öne çıkan bir diğer isim ise Pınar Abay. ING’nin global yönetim ekibinde yer alan ve bankanın dünya genelindeki operasyonlarının üçte ikisini yöneten Türk kadın liderlerden biri olan Abay, bankacılık sektöründe üst düzey bir yönetici olarak fark yaratıyor. Finansal stratejileri, inovasyon odaklı yaklaşımları ve liderlik anlayışıyla ING’nin global büyümesinde kritik bir rol oynuyor. Türkiye’den çıkan bir kadın lider olarak uluslararası alanda büyük bir etki yaratması, iş dünyasında kadın yöneticilerin ne kadar güçlü ve dönüştürücü olabileceğinin somut bir kanıtı.
Uluslararası arenada başarıya ulaşan Türk kadın yöneticiler arasında Vodafone Grubu Avrupa CEO’su Serpil Timuray da önemli bir yere sahip. Timuray, Vodafone’un Avrupa operasyonlarını yöneterek milyonlarca müşteriye hizmet veren dev bir şirketin en önemli noktalarından birinde bulunuyor.
Bu kadın liderler, sadece kendi şirketlerini değil, aynı zamanda Türkiye’de iş dünyasında kadın temsili konusunda da önemli bir değişim yaratıyor. Liderlik ettikleri alanlarda yenilikçi stratejiler geliştirerek ve başarılı projelere imza atarak iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin önünü açıyorlar. Onların başarıları, gelecek nesil kadın yöneticilere ilham vermeye devam edecek.
Kadınların iş gücüne katılımı ve liderlik
Türkiye’de kadın CEO oranı yüzde 10 civarındayken, Avrupa’da bu oran yüzde 34 seviyesinde. Türkiye’de yüzde 17 seviyesinde bulunan kadın yönetim kurulu üyesi oranı Avrupa’da yüzde 30 ile yüzde 40 arasında değişiyor. Kadın girişimciliğini destekleyen politikalar sayesinde Avrupa’da kadın girişimcilerin oranı yüzde 30-35 arasında değişiklik gösterirken, Türkiye’de bu oran yüzde 11-12 seviyelerinde bulunuyor. Benzer şekilde, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 36,5 ile sınırlı kalırken, Avrupa’da bu oran yüzde 66’ya kadar çıkıyor, hatta İskandinav ülkelerinde yüzde 75’e kadar yükseliyor.
Avrupa’da kadın liderlerin desteklenmesi konusunda farklı yaklaşımlar benimseniyor. İskandinav ülkeleri, kadın temsili konusunda en başarılı olanlar, Norveç’te kadınların yönetim kurullarındaki oranı yüzde 40’lara ulaşıyor. Fransa’da 2011’de yürürlüğe giren zorunlu kota uygulaması, şirketlerin yönetim kurullarında en az yüzde 40 kadın bulunmasını sağlıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 75 seviyelerinde olduğu Almanya’da da yönetim düzeyinde kadın temsili hızla artıyor. Birleşik Krallık, kadın girişimciliğini destekleyen finansman fonları ve özel programlar ile bu alanda fark yaratıyor.
WEF 2024 Global Gender Gap Report’a göre Türkiye, kadınların siyasal ve sosyal hakları konusunda erken adımlar atmış olmasına rağmen, iş gücü piyasasında ve siyasi temsilde hala büyük farklılıklar barındırıyor. 2024 verilerine göre, Türkiye cinsiyet eşitliği genel skorunda 0,645 ile 127’nci sırada yer alıyor.
Türkiye’de kadınların iş gücünü katılım oranı yüzde 36,5 iken, erkeklerin katılım oranı yüzde 66 seviyesinde. Kadınların kayıt dışı çalışma oranı ise yüzde 36,32 ile oldukça yüksek. Erkeklerde bu oran yüzde 24,18. Bu durum, kadınların sigortasız, güvencesiz ve düşük ücretle çalışma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
İster dünyada ister Türkiye’de olsun kadınların iş hayatında yükselişi yalnızca bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümü ifade ediyor. Kadınlar iş dünyasında hak ettikleri yere gelmek için mücadele ederken, onlara destek olan bir sistemin inşası da hepimizin sorumluluğunda bulunuyor. Kadınların yükselişi, yalnızca bir cinsiyetin değil, tüm insanlığın başarısı. Gerçek eşitlik sağlandığında, yalnızca kadınlar değil, tüm ekonomi ve toplum kazançlı çıkacaktır.