Geride bıraktığımız yıl olan 2024, genel itibarıyla dünyada yüksek faiz ortamının hakim olduğu bir yıl oldu. Sene boyunca enflasyonun düşmesini dört gözle bekleyen dünya, senenin sonuna doğru her ne kadar enflasyonun gerçekten düşmeye devam edeceğine dair şüpheler olsa da, merkez bankalarının ufak indirim adımlarıyla biraz nefes aldı.
Yüksek faiz ortamı nakdi olan için iyi, borcu olan için zor dönemlerdir. Dolayısıyla nakit zengini şirketler dünya çapında da satın alma fırsatlarını değerlendirdiler. Ancak bu detaya gelmeden önce yüksek faiz ortamının nakit zenginleri için ne anlama geldiğini ve nasıl fırsat penceresi açtığını biraz irdelemekte fayda var.
Faizlerin yükselmesiyle birlikte borçlanma maliyetleri artar ve finansal olarak zayıf olan şirketlerin nakit akışını bozar. Nakde sıkışan şirketler için yönetmesi zor olan bu durum, elinde hazır nakdi olana zor durumdan daha ucuza bir satın alma imkanı doğurmasıyla fırsat yaratır. Böylece, eğer alıcı ve hedef şirketin sektörü aynıysa, daha büyük şirketleri satın alarak pazar payını arttırmış olur. Satın alan tarafın elinde nakdi olmasına vurgu yapma sebebim ise, başta bahsettiğim gibi satın almanın finansmanı borç yoluyla olabildiği ve şirket satın alma ve birleşme işlemlerinin nakit rezervi yerine borçlanma yoluyla yapılmasının daha çok tercih edilmesinden kaynaklıdır.
Bir de elbette, yüksek faiz ortamına hali hazırda borçlu yakalanan şirketlerin iflas etmesi ya da herhangi bir nedenle pazar dışı kalması (o dönem talebi karşılayamamasından dolayı müşteri kaybına uğraması vb.) sektördeki oyuncuların sayısında azaltma yaratarak, büyük şirketler için konsolidasyon yoluyla büyüme imkanı sunar.
Söz konusu konsolidasyon belki kalite anlamında kulağa hoş geliyor olabilir. Sonuçta müşteri açısından seçenekler azalır, kafa karışıklığı azalır diye düşünülebilir. Ancak madalyonun öbür yüzünde büyüyen ya da büyükken daha büyük olan şirketler bir monopol ya da oligopol piyasaya doğru gidiyor da olabilir. Kısa bir hatırlatma: Monopolleşme, bir şirketin bir piyasada hakim olması, yani tekelleşmesi anlamına gelirken, oligopol birkaç büyük şirketin bir piyasayı domine ettiği yapılardır. Elbette böyle piyasa türlerinin oluşmaması o ülkedeki regülasyonlara ve rekabet otoritelerinin müdahalelerine de bağlıdır.
Gelelim söz konusu yüksek faiz ortamını nakdi olanların nasıl değerlendirdiği kısmına. Bölgesel anlamda en agresif alıcılar Kuzey Amerika’da bulunuyor. Geçen yılın tamamında 16 bini aşkın satın alma işlemi gerçekleştirmek isteyen yatırımcılar, dünyadaki toplam satın almaların yaklaşık yüzde 60’lık kısmını oluşturmuş. Asya Pasifik ve Avrupa ülkeleri birbirine yakın olmakla birlikte, ikisinin talip oldukları şirketlerin toplam sayısı Kuzey Amerika’nın biraz üzerinde ve işlem büyüklüğü bakımından dünyanın yüzde 40’ını oluşturuyor. Ama burada doğrudan yatırım yapma iştahı olanların büyük çoğunlukla Amerika kıtasında yer alıyor olduğunun da altını çizmek isterim.
Satın alanların başında açık ara finans sektöründe faaliyet gösterenler geliyor. Ağırlıklı bankalar olmak üzere, sigortacılık, yatırım/ finansman hizmetleri verenler, sermaye piyasasında faaliyet gösteren şirketler geçen yıl tüm dünyadaki satın almaların nerdeyse yüzde 40’ını oluşturmuş. İkinci sırada enerji sektörü, ardından ise kimyevi madde ve sanayi sektörü geliyor. Kimyevi madde kısmına da bir parantez açmak gerekirse: Temel maddelerin üretilmesi, işlemesi ve dağıtımı gibi işler yapanlar bu sektöre mensuptur. Örneğin kimyasal madde üretenler, konteyner, ambalaj üretenleri, madencilik yapanlar, bizde sanayi olarak genellediğimiz, ancak sanayiden farklı hammadde işi yapan sanayicilerdir.
Dünyada geçen sene satın alınan şirketlerin yüzde yirmisinin ise yine kimyevi maddeler ve sanayi sektöründen geldiği görülüyor. Yani aslında yüksek faiz ortamında ucuz fırsatları en kolay yakalayanların finans sektöründe olduğunu, sanayi sektöründe ise devlerin daha da devleştiği bir dünyadan bahsediyoruz. Sanayi sektöründe yatırımlar çoğunlukla borçla finanse edilir. Dolayısıyla faizlerin yükseldiği ve borçla yakalanan sanayicilerin belki de sektörden çıkış yılını geride bırakmış olduğu görünüyor.