Otomobil tarifeleri, gümrük duvarları, otomotiv alıcılarının tercihleri ve otomotiv ekosistemini korumaya yönelik çabalar, dünyanın dört bir yanından farklı stratejilerle gelen yeni markaların sektöre giriş yaptığını gösteriyor. Yeni markalara duyulan güvenin artmasının yanı sıra, geleneksel markaların rekabete uyum sağlama çabası, bize önemli bir değişimin yaşandığını ve otomotiv sektöründe farklı yönlerde adımlar atıldığını gösteriyor. Markalaşma, modeller, yeni buluşlar ve üretim sistemleriyle birlikte değişimin yönü artık daha net. Kesin olan bir şey var; otomotiv sektöründe tüm markalar hayatta kalamayacak ve önümüzdeki 10 yıl, global otomobil dünyasının 100 yılı aşkın tarihindeki en büyük dönüşümü sahne olacak.
Elektrikli araçlar gündemde önemli bir rol oynarken, dünyanın dört bir yanındaki farklı ülkelerin tam elektrikliye geçiş hedefleri, sürekli bir değişim içinde. Birçok hükümet, tamamen içten yanmalı motorlu otomobillere (benzin ve dizel) yönelik 2030 karbon nötr hedefleri doğrultusunda adımlar atarken, bazıları bu dönüşümü esnetmek amacıyla yeni ve hibrit otomobillerin beş yıl daha satışına izin vermeye çalışıyor. Bilinen en önemli gerçek ise her otomobil üreticisi sunduğu ve sattığı elektrikli araç sayısını artırmak için yarışıyor.
Avrupa’nın elektrikli araçlara bakışı
Avrupa’nın otomobil endüstrisini canlandırmak için hazırlanan yeni eylem planında Avrupa Komisyonu, beş amiral gemisi girişimden biri olan elektrikli araç batarya üretimini destekleme kararı aldı. AB, bu yılki karbon emisyonu hedeflerine ulaşmak için batarya, yazılım ve otonom sürüş gibi Avrupa otomobil endüstrisinin temel stratejik teknolojilere erişimini sağlamak üzere bir eylem planı duyurdu. AB’nin GSYİH’sinin yüzde 7’sini oluşturan ve birlik genelinde yaklaşık 14 milyon kişiye istihdam sağlayan otomobil endüstrisini desteklemek için kapsamlı çalışmalar yürütülüyor.
AB, batarya hammaddeleri için güvenli ve rekabetçi bir tedarik zinciri oluşturmak üzere 1,8 milyar euro tutarında bir fon duyurdu. Batarya ve içindeki hammaddelerin güvenli bir şekilde tedarik edilmesi, sektörün sıfır emisyonlu araçlara geçiş sürecinde karşılaştığı temel sorunlardan biri olarak öne çıkarken, tüm ülkeler bu konuda hemfikir. Özellikle batarya üretiminde stratejik bağımlılıkların önüne geçmek için yerli üretimi teşvik etme kararı alındı. Ayrıca Avrupa Komisyonu, Avrupa otomobil üreticilerinin yapay zeka destekli, bağlantılı ve otonom araç üretiminde küresel pazarda lider olmaları gerektiğini vurguladı. Bunu desteklemek için 2025-2027 döneminde 1 milyar euro tutarında ek fon sağlanması planlanıyor. Şarj altyapısının geliştirilmesi için de 570 milyon euro daha ek finansman sağlanacak. Eylem planı ayrıca, sektördeki çalışanların becerilerinin artırılması ve yeniden beceri kazandırılması için daha fazla destek sunarken, KOBİ’lere yönelik desteklerin artırılacağı mesajını da veriyor.
Komisyon, temiz mobilite hedeflerine sadık kalarak, yeni otomobillerin 2025, 2030 ve 2035 için belirlenen emisyon seviyelerine uygun şekilde yola devam ediyor. 2035 yılına kadar yeni araçların emisyonlarını kademeli olarak düşürmeyi ve bu tarihten itibaren yalnızca sıfır emisyonlu modellerin üretilmesini hedefliyor. AB, emisyon hedeflerine bağlı kalacağını açıklarken, otomotiv üreticilerine esneklik sağlamak için 2025-2027 dönemindeki performanslarının ortalamasını baz alarak uyumluluk hedeflerine (emisyon sınırlarına) ulaşmaları için bir yıl yerine üç yıl süre tanıyacak. Komisyon, mevcut hedeflere bağlı kalmakla birlikte, karbon emisyonu standartlarına ilişkin kuralları beklenenden daha erken bir tarihte, 2025’in ikinci yarısında gözden geçirmeyi planlıyor. Öte yandan Komisyon, Avrupa’daki sıfır emisyonlu araçlara olan talebi artırmak için destek sözü verdi ve kurumsal araçların karbonsuzlaştırılmasına yönelik yeni bir teklif sundu. Kurumsal araçlar, yeni araç kayıtlarının yüzde 60’ını oluşturuyor.
Otomobil üreticilerinin ulaşması gereken hedefleri
Bu hedeflere ulaşamayan otomotiv üreticileri, büyük para cezaları ödemek, diğer firmalardan kredi satın almak ya da gelecek yılların satışlarından borç almak gibi geçici çözümlerden birine başvurmak zorunda kalacak. Başa çıkılması gereken yeni teknolojilerin yanı sıra, bu hedefler, bugün elektrikli araç üretmenin ve satmanın ne kadar zor olduğunu da gözler önüne seriyor. Birçok otomotiv üreticisi, böylesine hızlı değişen bir dünyada sürdürülebilirliğini sağlamakta zorlanıyor ve bu yüzden alternatif yollar arayışında. Bu alternatifler arasında bayilerle yeni anlaşmalar yapılması ve otomobil üreticilerinin araç satışlarını doğrudan gerçekleştirmesiyle dağıtımı ve satış süreçlerinde tasarruf sağlanması da yer alıyor. Elektrifikasyon ve doğrudan satış modelleri, hızla değişen otomobil pazarındaki öne çıkan önemli adımlardan bazıları. Öte yandan otonom sürüş, artan güvenlik mevzuatları, kritik bileşenlerin tedarikindeki belirsizlikler, politik istikrarsızlık ve dalgalanan tüketici talepleri sektörde ciddi bir karmaşıklık yaratıyor.
Şu anda kim otomobil üretmek ister?
Dünya’da halihazırda gördüğümüz yeni isimlerin sayısına bakılırsa -ve daha fazlasının yolda olduğu düşünülürse- sadece otomobili değil, aynı zamanda otomobillerin nasıl satıldığını da yeniden tasarlamaya hazır birçok şirket olduğunu görüyoruz.
Çok sayıda kişi, nispeten kısa bir sürede elektrikli otomobillerle özdeşen yeni markaların başarılarından cesaret alırken, alışılmış piyasa zorluklarına ek olarak yeni teknolojik gelişmelere dair haberler merakla bekleniyor. Bilgisayar sistemlerini geleneksel araç mimarisine uyumlandırmak yerine, otomobili yazılım temelli bir yapıyla inşa etme yaklaşımı, hem yeni hem de köklü markalar arasında, “bir sonraki büyük yenilik ne olacak, hangi marka ya da model önce çıkacak?” sorusunu gündeme getiriyor.
Birçok Asya markası, ABD ve Avrupa’daki üreticilerle benzer düşünce yapılarını geliştirirken, geleneksel otomobil üreticilerinin yetişmekte zorlandığı bir geliştirme hızı ve kaliteyi araçlarına entegre ediyor. Çinli firmalar, araç geliştirme süresini 24 ayın altına çekmeyi hedefleyen yenilikler üzerine çalışıyor. Sürekli yazılım güncellemeleri üretmek ve buna yönelik adımlar atmak, artık en önemli stratejilerden biri haline geldi. Aksi takdirde, kullanıcıların Asyalı ve Çin markaları tercih etmeme riskiyle karşı karşıya kalmaları söz konusu.
Geleneksel otomobil üreticilerinin tepkileri
Büyük Avrupalı otomotiv üreticileri genellikle 54 aylık bir geliştirme süreciyle çalışırken, Çinli rakipler bu süreci 32 ila 38 ay arasında yapıyor. Yaklaşık 36 aylık bir geliştirme takvimine sahip olan bir Alman üretici, üç pilot proje için karar aldıktan sonra, ilk taslaklara 2022 Aralık ayının sonunda başladı ve bu araçları 2025’in sonu veya 2026’nın başında yola çıkarmayı hedefliyor. Açık olan şu ki, her otomobil üreticisi bu dönüşümde ayakta kalamayacak. Bugün bildiğimiz ve sevdiğimiz bazı markalar, en büyük otomobil üreticilerinden bazılarının kârlılığı düştükçe piyasadan silinebilir.
Yeni markalara gelince, hepsi Çin menşeli değil. Türkiye, ABD ve İngiltere’den çıkan yeni markalar da araçlarını müşterilere teslim etmeyi başardı. ABD menşeli markalar, çoğunlukla kendi iç pazarı için elektrikli kamyonet ve SUV üretimine odaklanırken, Avrupa pazarına da diğer markalar gibi giriş yapmak istiyor. Bu süreçte, büyük ABD otomobil üreticileri de kendi elektrikli araç planlarıyla karşılık veriyor.
Çin’de zaman zaman acımasız görünebilecek kadar hızlı ilerleyen bu değişim, bazı yeni şirketlerin başarısız olmasına da neden oluyor. Bu durum birçok markanın otomobillerini Avrupa’da satışa sunma hedeflerini gerçekleştiremeyeceği anlamına geliyor. Ancak bu hedefe ulaşabilecek markalar da var. Dünyanın en çok satan elektrikli araç üreticisi olma yarışındaki yeni markalar, sundukları değer, teknoloji, yüksek kalite ve uzun garanti süreleriyle, tıpkı 1970’lerde gelen Japon üreticileri ve 1990’larda yükselen Kore markaları gibi başarıya ulaşabilir.