Ocak ayının ilk haftası ODMD’nin (Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği) 14. kez düzenlediği Gladyatör Ödüllerinde Jüri üyesi olarak, otomotiv sektörünün 2023 yılı boyunca yaptığı kayda değer tüm iletişim çalışmalarını dinleme ve değerlendirme fırsatı yakaladım. Otomotiv markalarının ürün, marka ve modeller konusunda attığı adımlarda elektrikli araç ve insanın mobilite kavramıyla olan ilişkisini tanımlayan onlarca projeyi, jüri üyeleri ile değerlendirdik ve en iyi projelerin ödülleri 4 Ocak akşamı sahipleriyle buluştu.
Otomotiv sektöründe elektrikli araçların yükselişi, sadece ulaşım alışkanlıklarımızı değil, aynı zamanda otomotiv şirketlerinin iş modellerini de köklü bir şekilde dönüştürüyor. Bayi yerine internetten e-ticaret temelli araç satın alma, elektrikli araç satışlarındaki artış, şarj altyapılarına yapılan yatırımlar ve tüketicilerin elektrikli araçları benimseme eğilimleriyle birlikte merak ettikleri detaylar bu dönüşümün ana itici güçlerinden sadece birkaçı. Türkiye, Çin, Avrupa ve ABD’deki satış rakamları, bu değişimin küresel bir fenomen olduğunu da gösteriyor.
Ancak, otomotiv sektöründeki bu dönüşüm sadece elektrikli araçlarla sınırlı değil. Gelecekte, araç satın alma kavramının dijitalleşmesinin de ötesine geçen, kiralama ve paylaşım servisleri gibi yeni mobilite hizmetleri, otomotiv markalarının geleceğinde kritik bir rol oynamaya başlıyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin geçtiğimiz yıl ismini değiştirerek, Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği olması da buna en önemli göstergelerden birisi. Özellikle araç paylaşımı, kısa ve uzun süreli kiralama, abonelik modelleri gibi yenilikçi yaklaşımlar, tüketici davranışlarında önemli bir dönüşüme de işaret ediyor.
Pandemi sonrası dönemde, insanların seyahat ve ulaşım ihtiyaçlarının değişmesiyle birlikte, mobilite servis hizmetleri daha da önem kazanıyor. Bu hizmetler, kişisel olarak sahip olunan ulaşım modlarından bir hizmet olarak sağlanan mobiliteye geçişi ifade ediyor. Şehirlerde artan e-mobilite ihtiyacına cevap vermek için elektrikli scooter ve bisiklet kiralama, elektrikli otobüs ve toplu taşıma odaklı hizmetler gibi çeşitli alternatifler de sunuluyor.
Otomotiv şirketleri, bu yeni mobilite trendlerine uyum sağlamak ve rekabetçi kalmak için iş modellerini yeniden şekillendirmek zorunda. Bu, şirketlerin geleneksel araç satışı odaklı yaklaşımlarından, daha esnek ve tüketici odaklı hizmet modellerine doğru bir evrimi gerektiriyor. Bu değişim, aynı zamanda şirketlerin müşteri ilişkilerini ve pazarlama stratejilerini de dönüştürüyor. Bu dönüşümün sürdürülebilir ulaşım çözümlerine doğru global bir kaymayı teşvik etmesi ve otomotiv endüstrisinin geleceğini yeniden şekillendirmesi 2030 yılına kadar markaların stratejilerinin tam merkezinde yer alacak. Bu süreçte, otomotiv şirketlerinin, tüketicilerin değişen ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap vermek için inovatif ve çevre dostu çözümler de geliştirmeye devam etmesi, sürdürülebilir bir marka olması için bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer yandan 2023 yılı boyunca yapılan iletişim çalışmalarını dinlediğimizde, otomotiv sektörünün geleceğinin, sadece teknolojik yeniliklerle veya yeni ürün lansmanlarıyla sınırlı olmadığını görüyoruz. Daha derin bir dönüşüm, dijitalleşen bir dünyada müşteri, vatandaş ve toplumun değişen dinamiklerini anlamak ve buna uyum sağlamak da gündemin en sıcak konuları arasında. Otomotiv şirketleri de sadece elektrikli araçları ve mobilite hizmetlerini sunarak değil, aynı zamanda bu değişen dinamiklere duyarlı olarak yenilikçi stratejiler geliştirerek, geleceğe yönelik ilham verici adımlar atmaya çalışıyor. Ayrıca, şirketlerin yerel ve küresel çevre politikalarına, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve toplumun genel refahına katkıda bulunacak şekilde hareket etmeleri kritik önem taşıyor.
Kısacası, otomotiv şirketleri, dijitalleşen bir dünyada müşteri ve toplumun değişimini anlayarak ve buna uygun yenilikçi çözümler sunarak, hem sektöre ilham verebilir hem de sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilirler. Gelecek yıllarda insan ve otomobil yerine “insan ve mobilite” kavramının daha fazla bir arada olduğu, otomotiv sektörünün ise sahiplenme arzusundan çok müşteri ihtiyaç ve davranışlarına odaklandığı bir sürece girecek gibi gözüküyor.