Tüketiciler açısından şu anda sunulan otomobille ilgili teknolojilerin değerini ve yakın gelecekte neyin mümkün olabileceğini hayal edebilmek için modern otomobillerin nasıl çalıştığına dair temel bir anlayışa sahip olmak gerekiyor.
Tüm donanım bileşenlerinin yanı sıra, günümüzün arabaları muazzam miktarda yazılım çalıştırıyor. Bazı otomobil modellerinde bir yolcu uçağı jetinden bile yaklaşık 14 kat daha fazla yazılım ve veri akım büyüklüğüne rastlayabiliriz. Elbette, tüm yazılımlar ve bunların potansiyel güvenlik açıkları göz önüne alındığında şirketler, otomobilleri daha güvenli hale getirmek için çözümler üretiyor.
Günümüzün otomobil teknolojisi halihazırda ne kadar etkileyici olsa da yarının otomobillerine daha fazla otonom yetenek getirme hedefi, inovasyonu ve teknolojiyi teşvik ediyor. Daha fazla araç içi ve dışı kameranın, LIDAR (Işık Algılama ve Uzaklık Belirleme) gibi sensörlerin ve bu yeni girdi türlerini işlemek için yapay zeka (AI) özellikli teknolojilerin eklenmesi, günümüzün arabalarına daha da fazla bilgi işlem gücü katıyor.
Otomobilden otonom araçlara
Otomobiller farklı dijital bağlantı veri yollarından oluşan bir labirent, bir tür arayüz üzerinden bağlanan son derece karmaşık bir alt sistem kümesinden oluşuyor. Bunların her biri farklı hızlarda çalışır, farklı türde veriler taşır ve arabanın farklı bölümleri arasında bağlantı kurulmasını sağlar. Kavramsal olarak, bir akıllı telefon veya PC’deki tüm farklı bileşenlerin birbirine bağlanmasından ve birlikte çalışmasından tamamen farklı değildir.
Bununla birlikte, bir akıllı telefon veya bilgisayarın bir avuç temel alt sisteme sahip olduğu günümüzde, otomobiller genellikle 150’den fazlasına sahiptir. Biri koltukları ayarlamak diğeri direksiyon, bir başkası frenler içindir. Bu alt sistemlerin her biri tipik olarak bir tür bilgi işlem bileşeni tarafından desteklenen, elektronik kontrol birimi adı verilen bir cihaz tarafından kontrol edilir.
ABD, bağlantılı araçlarda Çin yazılımının ve donanımının yasaklanmasını önerecek
2030 yılına gelindiğinde yeni satılan arabaların yüzde 95’inin akıllı araç olacağı öngörülüyor. Teknoloji ve iletişim alt yapılarının ilerlemesiyle beraber nesnelerin internetinin katma değerli hizmetlerle sunulması, tüm otomotiv şirketlerine bu anlamda bir fırsat sunuyor.
ABD’de yapılan bir araştırmada, sürücülerin yüzde 38’inin daha iyi bağlantı için marka değiştirmeye istekli olduğunu ve bu oranın elektrikli araç pazarında yüzde 51’e yükseldiğini ortaya koydu. Sürücülerin yüzde 80’i araba seçerken güvenlik özelliklerine öncelik vermenin çok önemli olduğunu düşünüyor. Bu özellikler arasında gelişmiş navigasyon sistemleri ve bilgi-eğlence sistemi yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde elektrikli araç satışlarının, 2030’a kadar toplam binek otomobil satışlarının yüzde 40’ına ulaşması bekleniyor. Başka bir iyimser tahminde ise elektrikli araç satışlarının 2030 yılına kadar yüzde 50’yi aşacağı öngörülüyor.
Tüm bu beklentilerin ardından ABD, ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle Amerika yollarındaki bağlantılı araçlarda önemli Çin yazılım ve donanımlarının yasaklanmasını önerdi. Planlanan düzenleme aynı zamanda Amerikalı ve diğer büyük otomobil üreticilerini, önümüzdeki yıllarda ABD’deki araçlardan önemli Çin yazılım ve donanımlarını çıkarmaya zorlayacak.
Bağlantılı Çin araçları tarafından ABD’li sürücüler ve altyapı hakkında veri toplanması, internet ve navigasyon sistemlerine bağlı araçların olası yabancı manipülasyonu konusundaki endişeleri beraberinde getirirken; önerilen yasaklar, sürücüsüz araçların ABD yollarında Çinli otomobil üreticileri tarafından test edilmesini engelleyecek. Rusya tarafından üretilen araç yazılım ve donanımları da dahil olmak üzere ABD’nin diğer rakiplerini de kapsayacak şekilde genişletilebilecek.
Bu hareket, ABD’nin Çin araçlarına, yazılımlarına ve bileşenlerine yönelik kısıtlamalarında önemli bir artış anlamına geliyor. ABD, yakın zamanda elektrikli araçlara yönelik yüzde 100 vergi, batarya ve temel minerallere yönelik artışlar da dahil olmak üzere Çin ithalatına yönelik yüksek tarife artışlarına yönelmişti.
Genel korku, bir araç yapmak için yazılım üretildiğinde, bu onun uzaktan kullanılacağı ve kontrol edilebileceği anlamına da geldiğinden, yollardaki güvenliğin artırılmasını için adımların atılmasını gerektiriyor. Olağanüstü bir durumda, yabancı bir düşman, ABD’de çalışan tüm araçları aynı anda kapatabilir veya kontrolünü ele geçirebilir, bu da kazalara neden olabilir, yolları kapatabilir.
Yeni otomotiv ekosisteminde neredeyse tüm yeni otomobil ve kamyonların, internet erişimi için araç içi ağ donanımıyla bağlı olduğu kabul edilirken bu, aracın içindeki ve dışındaki cihazlarla veri paylaşımına olanak tanıyor.
Çin kaynaklı elektrikli araç fırtınası, otomotiv endüstrisi için bir tehdit mi?
Otonom sürüşün, 2035 yılına kadar 300 ila 400 milyar dolar arası gelir yaratması beklenirken, yeni araştırmalar, hızla değişen binek otomobil pazarında kazanmak için nelerin gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
Diğer taraftan da Asya’nın elektrikli otomobil araçlarda yarattığı sıcak rekabet, Asyalı otomobil üreticilerini ABD ve Avrupa’nın sunduğu ileri teknolojiye sahip elektrikli araçlara göre daha düşük fiyatlarla öne çıkarıyor. Aynı zamanda batarya sürüş menzili konusunda rekabeti değil, yeni modelleri hızlı bir şekilde piyasaya sürerken birçok yeni farklı özelliği bir araya getiriyor. Bu rekabetin vergi uygulamaları-düzenlemelerle önüne geçmeye çalışan Avrupa ve ABD’de, elektrikli araçlara geçiş, teşviklerin de kalkması ile yavaşlıyor.
Elektrikli ve otonom araçlar, tüm kıtalarda otomotiv sektörünün büyümesinde çok etkin
Avrupa Birliği de Çin’in elektrikli araçlarına yönelik gümrük vergilerini artırdı. Yeni tarifeler yüzde 17,4 ila yüzde 37,6 arasında değişiyor. Bu, Çin’den ithal edilen tüm elektrikli otomobiller için halihazırda yürürlükte olan yüzde 10’luk verginin üstüne çıkıyor. AB çapında elektrikli araçların fiyatını yükseltirken Avrupalı tüketiciler için daha az uygun fiyatlı hale getiriyor.
2030 yılına gelindiğinde yeni satılan arabaların yüzde 95’inin akıllı araç olacağı öngörülüyor. Tüketicilerin, otomobil şirketleri tarafından bilinçlendirmesi ve yönlendirilmesiyle ödemeye istekli oldukları (ve istemedikleri) katma değerli hizmetleri belirlemeleri, araçların bundan sonraki tasarımında ve üzerindeki gereksiz maliyetlerden arınmaları açısından çok önemli hale geliyor.