Türkçe karşılığı olarak akıldışılık olarak çevirebileceğimiz irrasyonellik, dayanağı olmayan nedenler üzerine pek de akılcı olmayan kararlar vermektir. İrrasyonellik çok arzu edeceğimiz bir durum değildir ama “hata yapmak veya bilgisizlik” de değildir. İrrasyonellik çoğu zaman beyninizin hızlı davranması sonucu işlenen bir hatadır. Ancak her zaman da kötü bir şey değildir. Beyin her zaman uzun uzun düşünse, örneğin karşılaştığınız saldırgan bir köpekten kaçmak için zamanınız olmazdı.
Diğer taraftan iktisatçılar çalışmalarına insanların karar alırken mantıklı davranacağı varsayımıyla başlama eğilimindedir. Gelişmekte olan nöroekonomi alanında, araştırmacılar karar almanın ve rakip alternatifler arasından seçim yapmanın ardındaki beyin süreçlerini anlamaya başlıyorlar. Şimdi Yale’li araştırmacı Keith Chen, “primat” akrabalarımızın da insanlar gibi mantıksız kararlar alabileceğini bize söylüyor! (Chen, vd., 2006: 517 – 537). Seed Dergisi, maymunlar üzerinde yapılan bir araştırmayı özetliyor ve Chen’in sözlerini aktarıyor:
“En kökleşmiş iktisadi davranışlardan bazıları, aslında karar alma süreçlerimizin çok çok eski ve bütünleşik parçaları. Bir iktisatçıya bir dizi başlıklı maymun verisi göstersem, hiçbir istatiksel test, bir maymun ve ortalama bir Amerikan borsa yatırımcısı arasındaki farkı bize gösteremez.”
Chen’in bunu söylemesine neden olan testte, maymunlara birinde daha fazla meyve görünen ancak bazen az meyve veren, ikincisinde daha az meyve görünen ancak bazen fazladan meyve veren iki kaynak arasında seçim yaptırılıyor. Bunun sonucunda maymunların riskten kaçındığı görülüyor.
Bunu unutma: “Kaan Ökten’in ‘Aristotales kitabında söz ettiği mantıksız olanla ilgili harika bir tespiti vardır: Algılama ve akıldan yoksun edilen bir insan, bitki halini alır, sadece akıldan yoksun edilirse, bir hayvana dönüşür; irrasyonel olandan kurtarıldığında ve sadece akla dayandığında ise insan tanrıya benzemeye başlar.”
Zaman içinde iki kaynaktan da aynı miktarda meyve verilmesine karşın “bonus” içeren kaynağı diğerine yeğledikleri görülüyor. Bu davranışlar, faiz getiren bonolardan gelen sabit kazancı daha yüksek ama dalgalı getirisi olan adi hisse senetlerine yeğleyen yatırımcılarda gözlemlenen, insanların riskli yatırımlardan kaçınma davranışlarıyla eşleştirilebilir. Görünüşe göre, hem maymunlar hem de insanlar sonuç aynı olduğu zaman bile kazançları kayıplara yeğliyorlar.
Gerçi bu çok da garip değil. fMRI teknikleri kullanarak 25 insan ve 25 maymunun (makak) ventrolateral frontal kortekslerini karşılaştıran Dr. Neubert ve ekibi, insan ve maymunların bu bölgelerinde pek çok benzer bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmada çalışan biliminsanları başlangıçtan farklı özellikleri destekleyen nöral aparatın evrimsel olarak korunarak insanlardaki eşsiz bilişsel karakteristik özellikler desteklenmiş olabileceğini düşünüyor. Tabi ki, insan beynindeki ventrolateral frontal korteksteki lateral frontal lob bölgesinin maymunlardaki ile eşit alana sahip olmadığı görülüyor.
Belirtelim, bu bölge strateji planlama, karar verme ve çoklu görev kabiliyetleri konusunda işlev görüyor. Çalışma kapsamında elli yılı aşkın süredir beynin bilişsel işlemlerinde kullanılan ventrolateral frontal korteks; dil, bilişsel esneklik, kara verme gibi önemli görevleri çalışıldı diyen Dr. Franz-Xaver Neubert ekliyor: “İnsanların bu kabiliyetleri geliştirmek için tümüyle yeni bir nöral aparata evrildiği iddia edilse de, diğerleri buna benzer özelleşmiş beyin sistemlerinin öncüllerinin diğer primatlarda da var olma olasılığını öngörüyor.”
Sonucu söyleyelim: “Az vaat, çok iş” özlü sözünün gayet mantıklı davranışsal, evrimsel ve nörobilimsel temelleri var. Hadi bitirirken de Redelmeier ve Schaefer’den bir alıntıyla bitirelim: “Bu irrasyonel karar yanılsamalardan uzmanlar da, yani iyi maaş alan kendi kararlarında uzman insanlar da nasibini bolca alıyor!” (Kaynak: http://genius.com/ Dan-ariely-are-we-in-control-ofour- own-decisions-annotated)