Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

Sam Amca’nın DTÖ Ulusal Güvenlik Hükmü İstismarı
ABD, kendi koyduğu çok taraflı ticaret sisteminin temel ilkelerine aykırı olarak tek taraflı korumacı önlemler almaya devam ediyor
  • 13 Ocak 2024 11:44
  • Şahin Yaman
Sam Amca’nın DTÖ Ulusal Güvenlik Hükmü İstismarı

Uluslararası ticaret, gittikçe artan oranlarda yalnızca sınır ötesi basit bir mal ve hizmet alım satım olgusu değil, aynı zamanda hayati bir ulusal güvenlik meselesi olarak da algılanmaktadır. 2008 finansal krizi sonrasında küresel ticaret çatışmacı hale gelirken dünya ticaretinde korumacılık eğilimlerini belirginleştiği görülmeye başladı. ABD’nin Çin’le şiddetlenen küresel ekonomik hakimiyet mücadelesi ve Rusya ile jeopolitik rekabeti ticaret ve güvenlik ilişkisini karmaşık bir hale getirdi.


“America First” politikası izleyen ABD, gittikçe Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) temel ilkelerine aykırı davranıyor. ABD, GATT 1994’ün güvenlik sebebiyle ticarette istisnai önlem almaya cevaz veren XXI. Maddesi’ni bir anlamda istismar ederek, ulusal güvenlik peçesi altında dost düşman herkese karşı ticaret önlemleri almayı sürdürüyor. GATT XXI. Maddesi, ülkelerin ulusal güvenlikleri için ticaret kurallarından sapma hakkı tanımakla beraber ABD, XXI. Maddenin yargılamaya tabi olmaması gerektiğini savunurken, diğer ülkeler ve DTÖ yargısal kararları meselesine dair Washington farklı bir algıya sahip. ABD’nin bu tutumu ise küresel ticaretin geleceğini tehlikeye atıyor.


2008’de başlayan küresel finansal krizin ardından Çin’in ihracatta ABD ve Almanya’yı geride bırakması, 2015’te Nairobi’de gerçekleşen DTÖ Bakanlar Konferansı ile Doha Kalkınma Turu müzakerelerinin bir kere daha başarısız olması, küresel liberalizasyon sürecini tersyüz etmiş, gittikçe artan oranlarda korumacılık ve buna bağlı jeopolitik çatışmalarda hızlanma gözlemlenmeye başlamıştır. ABD’nin Çin ile ekonomik hakimiyet mücadelesi ve Rusya ile olan jeopolitik, askeri-güvenlik rekabetinin şiddetlenmesi, özellikle tekno-rekabetin dost düşman tanımaz bir hal almasıyla birlikte ticaret ve güvenlik konuları arasındaki mesafe de daha gittikçe muğlak bir hal aldı.


2017’den bu yana “America First” politikası izleyen, ticaret savaşları olarak da adlandırılan korumacılık politikalarını şiddetlendiren, önceleri herkese liberalleşme vaazları veren ABD, II. Dünya Savaşı sonrası kendi koyduğu çok taraflı ticaret sisteminin temel ilkelerine aykırı olarak tek taraflı korumacı önlemler alıyor. Bu uygulamalar, DTÖ sisteminin otoritesini ve etkinliğini zayıflatmış, küreselleşme sürecini neredeyse durdurmuş, dünya ekonomisi ve ticaretinin istikrarlı gelişimine büyük zarar vermiştir. ABD kendi ulusal yasalarını daha önce altına imza attığı uluslararası kuralların üzerine koymakta, çok taraflı ticaret kurallarını ve diğer üyelerin endişelerini görmezden gelmekte, Washington DTÖ’nün temel prensiplerine meydan okumakta ve Kuruluşun işleyişini ciddi şekilde tehlikeye atmaktadır. ABD’nin DTÖ’nün güvenlik ve savaş durumlarında aykırı ticari önlem alma hakkı tanıyan GATT 1994’ün XXI. Maddesini gerekçe göstererek Trump’ın çelik ithalatında Çin’le birlikte NATO Müttefiklerine karşı bile ABD’nin bu maddeyi kullanması söz konusu istisna kurulunun istismarı olarak adlandırılmaktadır.


Bilindiği üzere DTÖ temel sözleşmelerinden “Genel Gümrük Tarife ve Ticaret Anlaşması”nın (GATT 1994) 21. maddesi üye ülkelere ulusal güvenlikleri söz konusu olduğunda serbest ticaret kurallarından sapma hakkını tanır. Kısaca, GATT’ın XXI. maddesi, üye ülkelerin, “ulusal güvenlik” gerekçesiyle serbest ticaret kurallarına uyma zorunluluğundan kaçınabileceği bir istisna sağlar. Ancak bu sapma hakkı, genel bir muafiyet olmayıp bu hüküm, belirli koşullara tabi olarak tanımlanmıştır. İlgili maddenin metni şu şekildedir:


“Bir üye, ulusal güvenliği ile ilgili olarak gerekli gördüğü bir konularda, bu Anlaşma hükümlerine uymaktan kaçınabilir.”


Bu madde, bir ülkenin içsel veya dışsal tehditlere karşı ulusal güvenliğini korumak amacıyla korumacı ticaret önlemleri almasına olanak tanır. Ancak, bu önlemlerin alınmasının “gerekli” olduğu ve gerçekten de bir ulusal güvenlik tehdidi olup olmadığının değerlendirilmesi, ülkenin kendi takdirine bırakılmıştır. Yani, bu durumda ülkeler, kendilerini tehdit eden durumları belirleme ve değerlendirme yetkisine sahiptir. DTÖ Hukukunda GATT 1994’ün XXI(b) maddesi, DTÖ Üyelerine “temel güvenlik çıkarlarını korumak” amacıyla ticari yükümlülüklerinden yasal olarak sapma olanağı tanırken ABD, XXI(b) maddesini kapsamında alınan bir ticaret önlemi DTÖ’nün yargılama hakkı olmadığını iddia etmekte, bu konuda sert bir tutum benimsemektedir. ABD’ye göre, Üyeler, güvenlik söz konusuysa üyeler istedikleri önlemi alabilirler. Söz konusu güvenlikse XXI(b) madde kapsamında ülkeler kendi kendilerine ticaret politikalarında istisnai davranma hakkını verebilirler.


Diğer çoğu DTÖ Üyesi ve bu konuyu ele alan tüm DTÖ yargısal kararları ABD ile aynı fikirde olmayıp GATT XXI(b) maddesini gerekçe göstererek ülkelerin her sektörde diğer ülkelere ticari engel çıkaramayacaklarını, pazarlarını bu gerekçeyle kapatamayacaklarını iddia etmektedirler. Buna göre eğer her önüne gelen üye XXI(b) maddesini işletmeye ve pazarını güvenlik gerekçesi göstererek kapatmaya başlarsa bu küresel ticaretin gidişatını ciddi tehlike altına sokacaktır. Bu şartlar altında konuya dair DTÖ tarafından mutlaka inceleme yapılması gerekir. ABD, azınlıkta olmasına rağmen, XXI(b) maddesinin uluslararası hukukun kazai sürecinin dışında tutulması, ABD’nin güvenlik gerekçesiyle aldığı ticari engellerin ve ithalat kısıtlamalarının yargılanamaması gerektiğine dair ısrarını sürdürmektedir. Dünyanın Ticaret Mahkemesi ve Yüksek yargı organı mahiyetindeki DTÖ Temyiz Organı yargıç atamalarını veto ederek mahkeme işlevlerini felç eden ABD küresel ticaret sistemini ormana çevirmiş, dünya ekonomisi ve özellikle ticaretindeki risk faktörlerinin artmasına sebebiyet vererek küresel ticaret savaşlarının sıcak savaşlara evrilmesini hızlandırmıştır.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 13. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 13. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Wall Street’in Planları Çin Seddi’ne Çarpabilir
Wall Street’in Planları Çin Seddi’ne Çarpabilir
Çin ile yaşanan gerginlikler ve zorlu yeni kurallar, ABD ve Avrupalı firmaları dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde risklerini azaltmaya ve hatta iş kollarını kaybetme tehlikesine doğru götürüyor
Biden Seçmenleri Kendi Popülizm Tarzının Trump’ınkinden Üstün Olduğuna İkna Etmeli
Biden Seçmenleri Kendi Popülizm Tarzının Trump’ınkinden Üstün Olduğuna İkna Etmeli
ABD seçimlerinde Kasım ayında kim kazanırsa kazansın, seçmenin tercihinin ülke üzerinde kalıcı etkileri olacağı öngörülüyor.
Tayvan Çekişmesinin 10 Trilyon Dolarlık Maliyeti
Tayvan Çekişmesinin 10 Trilyon Dolarlık Maliyeti
Tayvan’daki seçimler küresel ekonomiyi çökertecek bir çatışma potansiyeline işaret ediyor
İş Dünyasının Dönüşümünde Yeni Güç
İş Dünyasının Dönüşümünde Yeni Güç
İş dünyasının geleceğini şekillendirmede dijital yakalılar kritik bir öneme sahip olacak
Yılın İlk Kritik Seçimi Tayvan’da Yapılıyor
Yılın İlk Kritik Seçimi Tayvan’da Yapılıyor
Tayvan seçimleri sadece kendisini değil başta Çin ve ABD olmak üzere tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Seçimler sonucunda mevcut statükonun bozulması ABD-Çin geriliminin artmasını ve dünyada yeni bir çip krizini tetikleyebilir.
2024 İçin Perakendede Enseyi Karartmaya Gerek Yok
2024 İçin Perakendede Enseyi Karartmaya Gerek Yok
Bu yılın ilk çeyreğinde panik atak geçirmeye gerek yok, bir küçülme mutlaka olacak ancak devasa bir negatif etki görülmeyecek
Otomotivde Dijital Dönüşüm Ekonomisi
Otomotivde Dijital Dönüşüm Ekonomisi
2024’te otomotiv sektörü, tüketici beklentilerine uygun dijital çözümleri, şehirlerde oluşan e-mobilite ihtiyaçlarına paralel farklı yeniliklerle sunmaya devam edecek.
Puslu Piyasalar Atlası
Puslu Piyasalar Atlası
Küresel jeopolitik ve ekonomik gündemde doğal olarak Çin’in geri planda olmasının mümkün olamadığı bir zaman diliminde bulunuyoruz.
Harcamada “İkinci Sisteme” Nasıl Döneceğiz?
Harcamada “İkinci Sisteme” Nasıl Döneceğiz?
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
Türkiye Altında Potansiyelinin Gerisinde
Türkiye Altında Potansiyelinin Gerisinde
Türkiye’nin yıllık altın üretimi 40 ton. Bu resmi olarak belirlenen bin 500 tonluk rezervin yüzde 2,5’i. Uzmanlara göre toprak altında keşfedilmeyi bekleyen daha 4 bin 500 ton altın var.
Tüketimde “Dur” Noktası Neresi?
Tüketimde “Dur” Noktası Neresi?
Geçmişinde çok yüksek enflasyonla çok uzun süre yaşama pratiğine sahip bir ülkede, iki yılı üst üste yüzde 65 enflasyonla kapatırken tüketicinin alma güdüsünü nasıl azaltabiliriz? Ekonomi yönetiminin kredi maliyetleri ve bulunurluğu yoluyla kaldıracı azaltması yeterli mi? Tüketim eğilimini kırmanın ekonomik boyutunun yanında psikolojik ve sosyolojik koşulları var mı?
Yurtdışına Çıkan Üretici Ucuz İşgücü Değil Hızlı Büyüme İstiyor
Yurtdışına Çıkan Üretici Ucuz İşgücü Değil Hızlı Büyüme İstiyor
Doğrudan yatırımda ucuz işgücü önceliğinden vazgeçen üretici artık gelişmiş pazarlarda daha hızlı büyümeye odaklanıyor
“Bilinmeze Doğru Yelken Açarken, Birlikte Aşacağız Her Engeli, Her Zaman…”
“Bilinmeze Doğru Yelken Açarken, Birlikte Aşacağız Her Engeli, Her Zaman…”
Global riskler artarken çözüm için ne yazık ki global sistem ABD’nin inisiyatifine muhtaç
Vergi İndirimi Yasa dışı Bahise Çare mi?
Vergi İndirimi Yasa dışı Bahise Çare mi?
Türkiye yasadışı bahiste yaşanan büyük yükselişle baş etmekte zorlanıyor. Yasal iddaa oyunu ile yasadışı oyunlar arasındaki oran farkı, yasadışı bahise kayışın nedenlerinden biri olarak görülüyor. iddaa’daki oran düşüklüğüne neden olarak görülen verginin azaltılması için hamle yapıldı, ancak bu yeterli olacak mı?
Rekabetin Ortasındaki ‘Uçan Hollandalı’
Rekabetin Ortasındaki ‘Uçan Hollandalı’
Bugün yarı iletken dünyası katmanlarına ayrıldığında çekirdekte yer alacak teknolojisi ve inovasyonuyla dünya ekonomisini şekillendiren Hollandalı ASML, ABD ile Çin arasındaki artan rekabette, tekelleşen bir güç…
Ticarette “Kızıl” Tehlike
Ticarette “Kızıl” Tehlike
Savaşlar, salgınlar, ticari anlaşmazlıklar, ambargolar derken dünyada sular durulmuyor... Bu durum ülkeler arası ticarette domino etkisi yaratıyor. Ülkeler birbirinin ticaretinden etkileniyor ve salgın misali uzun süre kurtulamıyor. Ticaret rotalarında yaşanan sorunlar özellikle son 50-60 yıldır ticaretin vebası haline gelmiş durumda. Hemen her beş yılda bir dünya ülkeleri lojistik maliyetlerini azaltmak için yeni alternatif yollar bulmaya çalışıyor. Ama neredeyse tüm dünya ülkeleri için en avantajlı ve pratik güzergâh halen Süveyş kanalı. Tarihi 16’ncı yüzyıla dayanan ve ilk temeli Firavun ikinci Ramses tarafından atılan Süveyş Kanalı 1950’lerden bu yana ara ara dünya lojistiğinin gündemine giriyor.