Çin’in Guangdong eyaletine bağlı, altı şehir ve özel ekonomik bölgesel statülerine sahip olan Shenhzen, ülkenin borsa merkezi olarak konumlanmış ve önemli bir uluslararası pazarın oluşturulmasına öncülük ederek Ocak 1979’da eski Bao’an İlçesi’nin temelleri üzerinde kuruldu. Shenzhen, 1980 yılında Çin’in ilk Özel Ekonomik Alanı olarak burada hayata geçirildi ve şehrin gelişiminde kilit bir rol oynadı. Dünyanın en hızlı büyüyen yerleşkelerinin başında gelen Shenhzen, günümüzde dünyanın en kalabalık 15. şehri olarak dikkat çekiyor. “Dünyanın fabrikası” olarak bilinen Shenzhen, televizyonlar, klima üniteleri, cep telefonları ve dronlar gibi elektronik ürünlerin yüzde 90’ının üretildiği bir merkez. 2023 yılında, Çin’in güneyindeki Guangdong eyaletindeki üreticiler yaklaşık 5,2 milyon otomobil üretti.
Made in China‘dan “Çin’de Tasarlandı”ya geçiş
Dünyanın üretim üssü olmaktan memnun olmayan Shenzhen, yüksek teknoloji inovasyonun da dünya lideri olmayı ve “Çin’de Üretildi”den “Çin’de Tasarlandı”ya geçişin yükselen yıldızı olmayı hedefliyor. Şehir halihazırda telekomünikasyon şirketi, akıllı telefon üreticileri ve internet devi Tencent gibi büyük yüksek teknoloji şirketlerine ev sahipliği yapıyor. Ayrıca dünyanın en büyük drone üreticisi ve robot kiti üreticisi de Shenzhen’de bulunuyor.
Çin, Shenzhen: elektrikli araçlarda dünya lideri
Çin’de kamu ve özel sektör, şehrin tamamen elektrikli otobüs ve taksilerinden de anlaşılacağı üzere, EV’lerin (Electric Vehicle) yaygınlaşmasını teşvik etmek için birlikte çalışıyor. Çin, 2023 yılında, EV’lerin güçlü yurtdışı satışları sayesinde dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı olarak, Japonya’yı yedi yıllık birinciliğinden etti. Japonya’nın otomotiv devleri ve Avrupa’nın büyük otomotiv üreticileri farklı stratejiler benimsemesine rağmen, Çin elektrikli araçlar üzerindeki sıkı çalışma stratejisinden vazgeçmedi.
Diğer tüm otomobil üreticileri geçmiş başarılarına bağlı kalmaya çalışırken, ekosistem hızlı dönüşüm geçirmeye ve yeni yollar açmaya devam ediyor. Bu değişim yakın zamanda üç büyük Japon üreticinin birleşmesine neden olurken, Avrupa’daki büyük otomotiv devleri işçi çıkartıp fabrikalarını kapatıyor.
Özellikle elektrikli araçların ne kadar hızlı yayıldığına ve otonom araçların bu kadar kısa bir sürede ne kadar yüksek teknolojili hale geldiğine şaşırmamak mümkün değil.
Elektrikli araçların sayısının artması ve içten yanmalı araçların azalması ile karbon emisyonlarının ortadan kalkması, şehirlerimizi daha yaşanabilir ve solunabilir bir hale getirebilir. Çin’in bir raporuna göre, Shenzhen’deki elektrikli araçların genel penetrasyon oranı şimdiden yüzde 60’ı aşmış durumda. Bu da 17 milyondan fazla nüfusa sahip Güney Çin şehrini, dünyada yeni enerji araçları için bir numaralı şehir haline getiriyor. Shenzhen aynı zamanda dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi olan Çinli pil ve otomotiv devinin merkezi konumunda.
Otomotiv fuarının Asya’da yeni adresi
Shenzhen Otomobil Fuarı, Çin otomotiv endüstrisinde önemli bir etkinlik haline gelirken, 2024’te Haziran’ın ilk haftasında düzenlenmeye başladı. 200 bin metrekarelik bir alanı kaplayan sergi, binden fazla araç modelini ve yaklaşık 200 otomotiv üreticisini bir araya getiriyor. Bu, teknoloji meraklılarına sektördeki son gelişmeleri takip etme ve bu yeniliklerle etkileşim kurma imkanı sağlarken, parça tedarikçileri, teknoloji hizmet sağlayıcıları ve akademik araştırma kuruluşları da ekosistemde kendilerine yer buluyor.
Fuarın önemli bir parçası olan Geleceğin Otomotiv Öncüleri Konferansı, otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor. Şirketler, kendi geliştirdikleri teknolojilere, pazar iç görülerine, inovasyon hızına ve akıllı sürüş stratejilerine odaklanarak teknoloji zorlukları ve pazar fırsatlarını tartışma imkanı elde ediyor.
Geleceğin adımı: Kamu ve özel sektörün ortak çalışmaları
Shenzhen’de hem kamu hem de özel sektör, elektrikli araçların yaygınlaşmasını teşvik etmek için birlikte çalışıyor. Shenzhen, 2017 yılında otobüs filosunu tamamen elektrikli hale getirerek bu alanda bir ilke imza atan dünyanın ilk şehri oldu. Bir yıl sonra 2018’de, taksilerin de yüzde 100 elektrikli hale gelmesini sağladı. Ayrıca, elektrikli araç sahipleri, her gün iki saat boyunca sokak park yerlerini ücretsiz olarak kullanabiliyor. Çin hükümeti, 2009’da elektrikli araçlar gibi yeni enerji araçlarının yaygınlaşmasını teşvik etmek için bir politika duyurdu. 2010’dan 2022’ye kadar tam kapsamlı bir satış sübvansiyon sistemi uyguladı.
Yazılım artık araç dizaynı (tasarımı) kadar önemli
Elektrikli ve otonom araçlarda, navigasyon ekranları artık büyük boyutlara gelirken, 360 derece kamera sistemleri sayesinde, yüksek performanslı bir kamerayla çekilmiş gibi aracın yukarıdan bir görüntüsü sunuluyor. Elbette, aracın üzerinde havada kamera bulunmuyor; bunun yerine görüntüler araç üzerindeki sensörler kullanılarak oluşturuluyor ve ekrana yansıtılıyor. Aynı teknoloji, taksi navigasyon sistemlerinde de kullanılıyor.
Elektrikli araçlar düşük elektrik faturaları ve uygun araç maliyetleriyle öne çıkarken, araçlardaki gelişmiş navigasyon sistemleri, yakındaki arabaları, bina sütunlarını ve diğer küçük nesneleri ve aracın etrafında hareket eden insanları gösteriyor. Ayrıca, araca giriş sırasında yüz doğrulama sistemleri sayesinde, kayıtlıysa, anahtarsız olarak araç kilidini açılabilme imkanı sunuyor. Bu özellikler, günlük hayatımızda alışık olmadığımız birçok yenilik getiriyor.
Ekosistemde geleceğin anahtarı Otomotiv ekosistemindeki dönüşümün başarısı, dış ticaret, korumacılık, gümrük duvarları ve tartışmaları bir yana bırakıp, endüstrinin beklentilerini ve uluslararası iş birliği potansiyelini dikkate alan, ülkelerin otomotiv endüstrisinin geleceğini ortak büyüme ve fayda üzerine inşa edecekleri bir yaklaşımla mümkün olacak.
Ülkelerin politikalarının, otomobil ihracatının gelişiminden faydalanmak ve otomobil üretimi, nakliye ve ticaretini birbirine bağlayan bir endüstriyel küme oluşturmak için yeniden tasarlanması gerektiği artık kesin. Bu politikalar, yeni ekosistemin dünya standartlarında mobilite şehirleri yaratarak, yaşanabilir şehirler olmasını sağlamayı hedefleyecek.
Otomotiv ekosistemini büyütmek, ihracat sigortasını iyileştirmek, vergi iadelerini hızlandırmak ve finans ekosistemini otomobil alıcılarına tüketici finansmanı sağlamaya teşvik etmek gibi hizmetlerle mümkün olacak. Lojistik sektörü ise büyük filolarla daha fazla otomobil taşıyabilme kapasitesi sayesinde, otomobil ihracatçıları için anahtar bir konumda yer alacak.