Ekonomik göstergelerin hareketliliği bizleri zorlu bir dönemin beklediğine işaret ediyor. Şirketlerin bu dönemde ayakta kalabilmesi ve başarılı bir performans sergileyebilmesi için yenilikçi teknolojilere, yeni çalışma kültürlerine ve trendlere hazır olması gerekiyor. En küçükten en büyüğe kadar tüm şirketlerin hem bakış açılarını hem de şirket kültürlerini bu yeni döneme uyarlaması şart. Şirketlerin gelişim noktalarını güçlendirerek, çalışanları için eğitim ve mentorluk programları hazırlamaları, onları çalkantılı ekonomik zeminde hayatta kalmak için daha donanımlı hale getirecektir.
Şirketlerin sadece yaptıkları işleri daha iyi yaparak hayatta kalabileceklerini düşünmeleri ise büyük bir yanılgı bence. Hayatta kalmanın anahtarı, mevcut uygulamaları geliştirerek değil, değiştirerek ve zamanın ruhuna uygun olarak yeniden inşa ederek mümkün. Bu bağlamda, yeni nesil araçları, teknolojileri ve kültürel gelişmeleri takip etmek ve işe entegre etmek esas bir konu. Ancak, bu dönüşümü gerçekleştirmek için sadece yetenek setlerini geliştirmek yeterli değil, aynı zamanda zihin setlerini de dönüştürmek gerekiyor.
Şirketlerin zihin setlerini geliştirebilmesi için en büyük engel, mevcut kültürel bakış açıları ve birikimleri demek yanlış olmaz. Bu bariyerleri aşmak için şirketlerin eğitim ve gelişim kataloglarını üç ana faza ayırmalarını öneriyorum:
1. Zihin Seti Dönüşümü: Şirketin bakış açısını, kültürünü ve ekiplerinin yaklaşımlarını yeni dünyaya hazırlamak.
2. Yetenek ve Beceri Seti Dönüşümü: Yeni zihin seti ile birlikte yetenek ve becerileri geliştirmek ve bu doğrultuda süreç tasarımı ve iş süreçlerini yenilemek.
3. Araç ve Uygulama Dönüşümü: Yeni kültür ve süreç tasarımı ile yeni araçlar ve uygulamalar kullanarak sonuç elde etmek.
Bu üç aşama, şirketlerin hem içsel dinamiklerini hem de operasyonel süreçlerini yenileyerek, daha sağlam bir temel üzerinde ilerlemelerini sağlamakta. Özellikle, terzi işi eğitim ve gelişim içerikleri, bu alanda deneyimi olan mentorlar ve eğitmenlerle birlikte, şirketlerin bu süreçleri daha etkin bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyarak, süreci daha verimli hale getiriyor.
Önümüzdeki yaz ayları zamanlama olarak, şirketlerimizi sonbahara ve ekonomik zorluklara hazırlamak için en iyi fırsat bence. Bu dönemi eğitimler ve gelişim programları ile değerlendirerek, şirketlerimizin bu zorlu süreci atlatmasını daha rahat sağlayabiliriz. Yeni dünyadaki gelişmeleri ve ülkemizdeki ekonomik kararları göz önünde bulundurarak, şirketlerimizi bu üç başlıkta revize ettiğimiz takdirde, 2025 yılına daha güçlü ve anlamlı sonuçlar üreten ekiplerle devam edebiliriz. Bu şekilde, ekonomik çalkantılara rağmen gemimizi güvenli limana yanaştırabilir ve geleceğe daha umutla bakabiliriz.