Kurumsal yatırımcılar, algoritmaları gerek sermaye piyasalarında gerekse de finansal piyasalardaki portföy yatırımlarına karar verme sürecinde oldukça uzun bir süredir kullanıyorlar. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu piyasalardaki bazı alım/satım kararları insan etkileşimi sürece dahil olmadan direkt olarak bu algoritmalar tarafından yapılıyorken, bir kısmı da alım/satım kararını bir insan verecek şekilde sadece bu algoritmaların analizlerinden faydalanıyor. Çeşitli kaynaklarda ABD, Avrupa ve Asya ülkelerinde algoritmik işlemlerin payının ortalama yüzde 60-70 civarında olduğu belirtiliyor. Bu rakamlara baktığımızda aslında çoğu işlemin bir insan etkileşimi olmadan yapıldığını görüyoruz. Algoritmalar karmaşıklaştıkça piyasaların dinamiklerini anlamak da insanlar için gittikçe zorlaşıyor.
Geçmişte daha çok teknik analizlere dayanan bu algoritmik işlemler, son yıllarda yapay zeka ve makinelerin öğrenimi alanındaki gelişmeler ile bu son teknolojileri günden güne karar alma süreçlerine daha çok entegre etmeye başladı. Tabi bu gelişmelerin perde arkasında büyük veri (big data) var. Günümüz teknolojileriyle de, tabiri yerindeyse neredeyse attığımız her adım bir dataya dönüşüyor ve büyük veri daha da büyüyor. Herhangi bir kişinin analiz edemeyeceği büyüklükteki bu verileri yapay zeka teknolojileri artık anlık olarak analiz edebiliyor. Sosyal medya postlarından, hava durumu tahminlerine ve uydu verilerine kadar pek çok farklı faktör yatırım kararları açısından mercek altında ve bu programlarca şirket analizlerinde ve tahminlerde artan bir şekilde kullanılıyor ve her geçen gün yatırımcıların karar alma süreçlerini daha fazla etkiliyor.
Özellikle haber kanalları, sosyal medya etkileşimleri, basın bültenleri, finansal açıklamalar ve telekonferans transkriptlerindeki ifadeleri analiz eden makine öğrenimi teknolojilerinden biri olan doğal dil işleme (Natural Language Processing, NLP) de bu alanda kurumsal yatırımcılar tarafından çok kullanılan teknolojilerden biri. Dolayısıyla, şirketlerin bu teknolojileri iyi anlaması ve yeni gelişmeleri çok yakından takip etmesi gerektiği kaçınılmaz bir gerçek. Bu nokta da rakamların analizi kadar rakamsal olmayan verilerin analizinin de ne kadar önemli olduğunu veya olacağını dikkate almak gerekiyor.
Şirketlerin piyasa değerlerinde zaman zaman açıklanamayan oynaklıklar yaratan bu algoritmaların gün geçtikçe daha fazla yapay zekadan faydalanması da şirketleri hisselerinin fiyat hareketleri konusunda daha da karanlıkta bırakıyor. Çünkü yapay zeka algoritmalarının en önemli eksikliklerinden biri şeffaflık ve açıklanabilirliği yani algoritmanın ulaştığı sonuca neden ve nasıl vardığının tam olarak bilinememesi.
Peki şirketler bu durumda ne yapabilir?
Her şeyden önce sektörünüz ne olursa olsun teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek ve mevcut ve yeni teknolojilerin şirketinize nasıl etki edebileceğine ve bu etkileri nasıl yönetebileceğinize dair fikir sahibi olmak gerekiyor.
Hangi veriler şirketiniz ve sektörünüzdeki trendler açısından kritik? Bu analizi yaparken geleneksel veriler kadar yeni ve şimdiye kadar belki de hiç radarınızda olmayan verileri ve bu verilerin işaret ettiği trendleri anlamak gerekiyor. Bunun için, özellikle kurumsal yatırımcı tabanınız da genişse, yatırımcılarınızla yaptığınız bire bir görüşmelerinizde onlara da yapay zeka kullanımları, algoritmalarında hangi verileri dikkate aldıkları gibi soruları yönelterek daha fazla fikir sahibi olmaya çalışmalısınız. Daha önceki yazımda iki yönlü iletişimin ne kadar etkili ve önemli olabileceğinden bahsetmiştim. Ayrıca bu konularda yapılan güncel araştırmaları da takip etmenizi öneririm. Yakın zamanda yapılan araştırmalardan birine göre gelecekte yatırımcıların en çok kullanmayı düşündüğü veri kaynağı olarak ilk sıralarda haber duyarlılığı ve sosyal medya verileri yer alıyor.
Son olarak, kurumsal iletişim araçlarınızı ve dilinizi de yeni çağın gerekliliklerine göre yeniden değerlendirmeniz gerekiyor. Basın bültenlerinizde, finansal açıklamalarınızda ve telekonferanslarınızda kullandığınız kelimelerin yapay zeka süzgecinden geçtiğini, yapay zekanın ayni zamanda tercüme de yapabildiğini yani İngilizce olmayan içeriklerin, haberlerin ve yorumların da uluslararası yatırım analizlerinin bir parçası olduğunu veya olabileceğini dikkate almak gerekiyor.