I. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkan Yardımcılarından Gita Gopinath
Uluslararası Para Sisteminin Geleceği Konulu Konferans serilerinden birinde yaptığı konuşmada Dünya’nın Covid 19 salgının başlamasından bu yana nasıl tehlikeli bir şekilde ekonomik bloklaşmaya gittiğini ele almış. Gopinath’ın II. Dünya savaşı sonrası trendleri Covid 19 süreci ve günümüze çok yalın şekilde bağladığı değerlendirmesinde dünya ekonomisinde her geçen gün artmakta olan gerginliğin daha da artabileceği, dünyanın ABD güdümünde olanlar, Çin eksenliler ve bağımsızlar olmak üzere üç temel eksende kutuplaşmaya gittiğine dair emareleri ele alıyor. Gopinath, küresel ekonomik gelişmeleri uzun vadeli jeopolitik perspektiften ortalama okuyucunun anlayacağı sade bir şekilde kaleme almış. Kamu ve özel sektör karar alıcılarının dünya ekonomisinin yakın geleceğine dair risk algılarının netleştirilmesine yardımcı olacak bir okuma olacağını değerlendiriyoruz. *
II. Küresel Ekonomik İlişkilerin Dinamiklerinde Radikal Değişim:
Gita Gopinath, küresel ekonomik ilişkilerin Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana görülmemiş şekilde değiştiğini vurguluyor. COVID-19 pandemisi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi şokların ardından ülkeler, ekonomik ve ulusal güvenlik kaygıları nedeniyle ticaret ortaklarını yeniden değerlendiriyor ve dış doğrudan yatırım akışları jeopolitik hatlar boyunca yeniden yönlendiriliyor.
III. Uluslararası Ticaret ve Yatırım Akımlarına Jeopolitik Hassas Ayar/Kalibrasyon:
Ticaret kısıtlamalarının ve finansal yaptırımların artması, jeopolitik risk endeksinin yükselmesi ve özel sektörün parçalanma konusundaki endişelerinin çoğalmasıyla birlikte, ticaret ve yatırım akışlarının jeopolitik hatlar boyunca yeniden yönlendirildiği belirtiliyor. Örneğin, 2017-2023 arasında ABD’nin Çin’den ithalat payı yüzde 8, Çin’in ABD’ye ihracat payı ise yüzde 4 azalmış.
IV. Blokların Kendi Arasında Ticaret Arayışı, Bloklar Arası Ticaret ve Yatırımlarda Gerileyiş:
ABD eğilimli, Çin eğilimli ve tarafsız ülkeler olarak üç bloğa bölünmüş bir dünyayı ele alan Gopinath, bloklar arası ticaretin ve doğrudan yatırımın, bloklar içi ticaret ve yatırıma göre daha fazla azaldığını belirtiyor. Örneğin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası bloklar arası ticaret ve doğrudan yatırım sırasıyla yüzde 12 ve yüzde 20 daha fazla azaldı.
V. Küresel Para Birimi Kompozisyonunda Dönüşüm ve Tektonik Kaymalar:
Jeopolitik gerilimler ve değişen ticaret ve yatırım modelleri, sınır ötesi ödemeler ve döviz rezerv yaklaşımları, küresel ekonominin para birim kompozisyonunu etkiliyor. Örneğin, Çin’e eğilimli ülkeler arasında RMB’nin ticaret finansmanındaki payı gittikçe artıyor. ABD Doları’nın payı ise hızla azalıyor. RMB’nin Çin’in sınır ötesi ticari ve ekonomik işlemlerindeki payı 15 yıl önce sıfıra yakınken 2023’te yüzde 50’ye ulaşmış. Pekin’in doların payını dış ekonomik ilişkilerinde şimdiden yüzde 50 azaltması basit bir ticari istatistik gelişmeden öte, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki jeopolitik ve ekonomik rekabetin birlikte okunmasıyla daha iyi anlaşılabilecek, büyük bir gelişme.
VI. Küresel Ekonomik Ayrışmanın İktisadi Maliyeti:
Dünya ekonomisin ayrı mahalleler ekseninde ayrışmasının, ekonomik ve güvenlik blokları ekseninde parçalanmasının ticari ve finansal kanallar aracılığıyla küresel iktisadi ilişkiler üzerinde derin maliyetler yaratacağı ve dünya ekonomisin geleceğe dair dinamiklerini şekillendireceği görülüyor. Özellikle Batı ekonomilerinin küresel ekonomide göreceli gerilemesi, BRICS ve Gelişmekte olan ekonomilerin yükselişiyle birlikte artan korumacı pratiklerin, dünya ekonomisindeki verimlilik ve kârları ciddi şekilde azaltacağı, ölçek ekonomilerini sınırlayacağı ve dinamik rekabet süreçlerine darbe vuracağı anlaşılıyor. İlaveten, küresel ekonomik ayrışma ve kutuplaşma finansal kanallar vasıtasıyla makro ekonomik düzlemde sermaye birikimini sınırlayacağı, sermaye tahsisatını, varlık fiyatlarını ve uluslararası ödeme sistemini dikkate değer ölçüde etkileyeceği görülüyor.
VII. Dünya Ekonomisinde Ayrışmayı (Fragmentation) Önleme Çabaları:
Yazar Küresel ayrışma ve parçalanmayı önlemek için çok taraflı kurallara dayalı küresel ticaret sistemi ile uluslararası para sistemini koruma ve güçlendirme gereğine vurgu yapıyor. Aktörlerin iletişim kanallarını açık tutmaları, ortak çıkar alanlarında işbirliği yapmaları, tek taraflı zararlı politika müdahalelerini sınırlandırmaları gerektiğini belirtiyor. Ancak bu öneriler, yazarın yaptığı oldukça sofistike onca tahlil ve değerlendirmeden sonra, dünya ekonomisindeki mevcut gelişmeler göz önüne alındığında, statükoyu korumak dışında hiçbir orijinal teklif içermeyen naif öneriler olarak havada kalıyor. Mesele, can alıcı soruyu sorabilmek!
Sonuç:
Tektonik depremlerin tüm dünya ekonomik mimarisini her gün salladığı bu günlerde dünya ekonomisin önemli aktör ve kutupları oluşacak. Bu aktörler, çok kutuplu ekonomik sistemde hakkaniyete dayalı bir role razı mı olacaklar, yoksa küresel çatışmaları ve korumacılığı körükleyerek bana yar olmayan bu dünya başkalarına da olmasın deyip ateşe benzin dökmeye devam mı edecekler?