21 Ocak 1976’da Londra’daki Heathrow Havalimanı ile Paris dışındaki Orly Havalimanı’ndan ilk Concordelar aynı anda uçuşa geçti. Londra seferi Basra Körfezi’ndeki Bahreyn’e, Paris’ten kalkan sefer ise Batı Afrika’da Senegal üzerinden Rio de Janeiro’ya gidiyordu.
Süpersonik uçak Concorde ilk kez 2 Mart 1969’da uçtu. İngiliz-Fransız ortak uçağı Toulouse’dan havalandı ve pilot iniş kararı vermeden önce sadece 27 dakika havada kaldı. Concorde’un ilk ticari uçuşları ise 1976 yılında Londra – Bahreyn ve Paris – Rio de Janeiro rotalarında gerçekleşti. Concorde’un ilk ticari uçuşlarını gerçekleştirmesinin üzerinden 48 yıldan fazla zaman geçti.
Muhteşem bir olay
Concorde ilk uçuşunu 2 Mart 1969’da gerçekleştirirken, yedi yıl daha süren çalışmaların ardından havalandı. Uçak, dönemin jeopolitiği nedeniyle değiştirilmiş uçuş rotasına rağmen kalkıştan sadece dört saat sonra Bahreyn’e inerken, standart bir jete göre 2,5 saat daha kısa sürede uçuşunu tamamladı.
Süpersonik uçuşun hikayesi
Mühendisler 1950’lerde süpersonik bir yolcu uçağı inşa etme olasılığını araştırırken, 29 Kasım 1962’de Concorde’u inşa etmek için İngiliz ve Fransız hükümetleri, süpersonik uçağın tasarımı, geliştirilmesi ve üretimi için kaynakları paylaşmayı kabul etti. Açılış konuşmasında projeye atıfta bulunmak için “Concorde” kelimesinin kullanmasıyla uçağın adı da Fransızcada anlaşma anlamına gelen Concorde oldu.
Concorde’un ilk uçuşu, 001 prototipinin Fransa’nın Toulouse kentinden havalandığı 2 Mart 1969’da gerçekleşti. Fransız test pilotu, Concorde’u ilk kez indirdiğinde sadece “Büyük kuş uçuyor...” dedi. İngiliz yapımı prototip 002, birkaç hafta sonra İngiltere’deki Bristol’ün Filton Havaalanı’ndan uçtu. Her iki model de aynı yılın Haziran ayında Paris Havacılık Fuarı’nda sergilendi. Concorde, 26 Eylül 1973’te Atlantik üzerinden ilk kesintisiz geçişini gerçekleştirdi. Ortalama 954 mph hızla uçan Fransız modeli, Washington-ABD’den Paris-Orly’e rekor kırarak 3 saat 33 dakikalık bir sürede uçtu.
Concorde ile yolculuğu bu kadar özel kılan neydi?
Dünyanın dönüşünden daha hızlı uçan Concorde, yolcuları sabah Londra’dan alıp, New York saatine göre kahvaltıdan çok önce New York’a götürebiliyordu. Bu özelliğiyle dönemin mobilite ihtiyacının önemli bir simgesi haline geldi. 1976’dan itibaren 2,5 milyondan fazla yolcu Concorde ile süpersonik olarak uçtu. Uçak hızlandıkça, yolcular kabinin ön tarafındaki Mach ölçeri izleyebiliyordu.
Ticari ölçekte süpersonik ulaşım fikri, küçük savaş uçaklarının kısa mesafelerde ses bariyerini aşmaya başladığı 1950’lerde ortaya çıktı. Uzay yarışı gibi, bu alanda da ilk ve en hızlı olmak öncelikli hedefler arasındaydı. Siyasi iklim, NASA görevleri ve Apollo uzay araçları gibi büyük ölçekli teknolojik deneyler büyük harcamalara neden olurken, insanların uçuş teknolojisine olan artan merakı bu gelişmelerin ön plana çıkmasını sağladı. Uçak üreticileri, ticari havacılığı popülerleştirmenin anahtarlarından biri olan keşiflere ve artan yolcu kapasiteli, yakıt tasarruflu uçaklara yöneldi. Gelecek büyüktü, gelecek hızlıydı. Concorde “geleceğin yolcu uçağı” olarak adlandırılırken iyimserliği sembolize ediyor ve 20. yüzyılın temsil edebileceği her şeyi yansıtıyordu. Sanayinin ilerlemesiyle ampuller, arabalar, televizyon, bilgisayarlar ve internetten sonra, Concorde uçakları muhteşem teknolojik bir gelişmeydi. Pilotlar pistteyken kokpit pencerelerinden ulusal bayrakları sallarken, uçağa asla binmeyecek binlerce insan sadece gösteriyi hayranlıkla izlemek için kalkış ve inişlere katıldı.
Günümüzde elektrikli araçlar Concorde gibi mi?
Dünyanın ilk ticari süpersonik yolcu uçağı olan Concorde’un yaşam öyküsü, günümüzde elektrikli araçların hikayesiyle birçok benzerlik taşıyor. Concorde’un dönemin çok ileri bir teknoloji olduğu ortaya çıkarken, elektrikli araçlar da bugün benzer bir yolda ilerliyor. Elektrikli araç ekosistemi için otomotiv üreticileri bu alana milyarlarca dolar yatırım yaparken, yakın gelecekte içten yanmalı otomobillerinin satışını sona erdirme stratejisi birçok ülke tarafından kabul edilmiş durumda. İlk başlarda, elektrikli araç pazarı doğal olarak sınırlı bir büyüme gösterdi. Tüketiciler ikinci araç olarak bir elektrikli araç satın almayı ve daha uzun yolculuklar için içten yanmalı motorlu araç kullanmayı tercih ediyordu. Ancak, artan menzil kapasiteleri ve şarj istasyonlarının yaygınlaşmasıyla birlikte elektrikli araç satışları hızla arttı. Yakın zamanda şirket araç filolarında da elektrikli araçlar öne çıkmaya başladı.
Tüketicilerin elektrikli otomobillerin geleceği üzerine etkisi
Küresel elektrikli araç satışları 2024’te rekor seviyeye gelerek toplam 17,1 milyon adete ulaştı. Satışlar, bir önceki yıla göre yüzde 25 arttı. Çin, 2024’te 11 milyon adet satış yaparak küresel elektrikli araç (EV) pazarına hakim olurken bir önceki yıla göre yüzde 40 büyüme kaydetti. Elektrikli otomobil üreticileri, Çin’in satış büyümesinin yavaşlaması, Avrupa’da yeni emisyon hedeflerinin belirlenmesi ve Trump yönetimi altında ABD’de olası politika değişikliklerine ilişkin belirsizliklerle birlikte 2025’i dönüşüm yılı olarak görüyor.
Elektrikli araç benimsemesindeki öngörülen büyüme, tüketiciler açısından artarak devam ediyor. Sahip olma maliyetindeki düşüş, sürüş alışkanlıkları ve sürücülerin bir şarjla ne kadar yol gidebileceklerine dair kaygılar, kullanıcı deneyimlerinin gelişmesiyle birlikte 2025’te daha da yukarıya gelebilir. Elektrikli araç maliyetleri, sürüş alışkanlıkları, menzil kaygısı gibi zorluklar otomotiv sektörü tarafından hızlı ve kararlı bir şekilde ele alınabilirse, elektrikli araçların benimseme oranı uzmanların tahmin ettiğinden daha hızlı bir şekilde artabilir.
Concorde döneminden öğrenilen dersler
Concorde dönemi tüm sektörlere değerli dersler verdi. Teknolojik yeniliği ekonomik uygulanabilirlikle dengelemenin önemini vurgulayan bu dönem, hız ve lüksün sınırlarını zorlarken ticari satışların uzun vadeli başarısı için sürdürülebilir iş modellerinin gerekliliğini ortaya koydu. Concorde deneyimi, teknik ve operasyonel zorlukların üstesinden gelmek için araştırma ve geliştirmeye sürekli yatırım yapılmasının ne kadar önemli olduğunu da gösterdi. Ayrıca Concorde’un emekliye ayrılması, değişen pazar taleplerine ve düzenleyici gerekliliklere uyum sağlamanın kritik önemini gözler önüne serdi. Concorde’un başarılarından ve aksiliklerinden çıkarılan derslerle, elektrikli araç ekosistemi daha sürdürülebilir ve kârlı bir geleceğe doğru yön çizebilir.