TCMB, Fed ya da ECB gibi merkez bankalarının aksine büyüme ve diğer makroekonomik değişkenlere dair tahminlerini kamuoyu ile doğrudan paylaşmıyor.
Bununla birlikte, para politikasının duruşunu daha iyi anlayabilmek açısından merkez bankasının büyüme öngörüsü oldukça önemli olduğu için enflasyon raporunda paylaşılan çıktı açığı grafiği üzerinden “üstü örtülü” sinyaller veriliyor. Biz iktisatçılara da bu bir parça “şifreli” iletişimi çözmek düşüyor.
Enflasyon raporunda yukarıdaki grafikte kırmızı çizgi ile gösterilen çıktı açığı 100(Y- Y*)/Y* formülü ile hesaplanıyor. Bu formülde Y toplam üretim yani Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), Y* ise ekonominin kaynaklarını tam kapasite ile çalıştırdığında elde edilen potansiyel üretim seviyesini gösteriyor.
Çıktı açığı neden önemli? Çünkü eğer toplam üretim potansiyel üretimi geçerse bu durum ekonominin aşırı ısınmasına sebep olup enflasyonist baskıları artırıyor. Yukarıdaki çıktı açığı tahmini bize şöyle bir niyet söylüyor: 2023 Mayıs’ında merkez bankası görevi devraldığında zirve yapmış olan çıktı fazlası sıkı para politikası ile yavaşlatılacak, 2024 ikinci yarısından itibaren potansiyelin altında bir üretimle enflasyonist baskılar bertaraf edilecek.
Yukarıdaki grafik üstü kapalı olarak da olsa merkez bankasının hedeflediği yıl sonu büyüme rakamları ve potansiyel büyüme oranı varsayımı hakkında da bilgiler içeriyor. Grafik her ne kadar rakamsal veriyle çizilmiş olsa da, yıl sonu enflasyon rakamları dışındaki değerleri “göz kararı” okumak gerekiyor. Çıktı açığı ile grafiklenen rakamları tabloya koyup basit bir “bakkal hesabı” ile grafiğin ima ettiği büyüme rakamlarını görmek istediğimizde ise 2024 ve 2025’e dair aşağıdaki tabloyu oluşturuyoruz.
Tablo 1’de hesaplamayı kolaylaştırmak amacı ile birinci sütunda gösterdiğimiz çeyreklik üretimi (Y), 2023 birinci çeyreğinde 100 olarak normalize edelim. 2023 ikinci çeyreğinde %3,5 gelen çeyreklik büyüme rakamını bu rakama eklediğimizde ikinci satırda 103,5 rakamını elde ediyoruz. İkinci sütuna potansiyel üretim (Y*), üçüncü sütuna ise Enflasyon Raporunda gösterilen çıktı açığı rakamlarını koyalım. Analize başlamadan önce bize verilmiş olan rakamları tabloda kırmızı ile işaretleyelim.
Şimdi geriye kalan değerleri hesaplamaya başlayalım. Önce birinci ve üçüncü sütunlarda ilk iki satırda kırmızı renkte gördüğümüz değerlerden yola çıkarak ikinci sütunda gösterdiğimiz Y* serisine ait ilk iki satırı hesaplayabiliriz. Y* serisine ait ilk iki çeyreğe ait rakamı bu şekilde oluşturduktan sonra ise bu serinin 2023 birinci çeyreğinden ikinci çeyreğine değişimine baktığımızda 98,8’den 100,5’e yüzde 1,7’lik bir çeyreklik potansiyel büyüme rakamına ulaşıyoruz. Potansiyel büyüme uzun vadeli ortalama büyüme hızı olarak da düşünülebileceği için TCMB’nin bu rakamı tahmin dönemi olan 2025 sonuna kadar sabit tuttuğunu varsaymak makul olabilir. Bu varsayım altında tablonun geri kalanını doldurduğumuzda şu sonuçları elde ediyoruz:
1) 1,7’lik çeyreklik potansiyel büyüme rakamı senelik 6,8 gibi oldukça yüksek bir potansiyel büyüme oranına tekabül ediyor
2) Enflasyon Raporunda verilen çıktı açığı ve onun ima ettiği potansiyel büyüme rakamının sabit kaldığı varsayımı altında 2024 yıl sonu büyümesi yüzde 3,7, 2025 yıl sonu büyümesi ise yüzde 5,7 olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç ve sorular
Yukarıdaki analiz, gerek grafikte ima edilen rakamların göz kararı okunması gerekse potansiyel büyüme rakamının sabit ve lineer olduğunun varsayılması konusunda kaba bir yaklaşım içeriyor. TCMB’nin iletişimini netleştirmesi ve ABD merkez bankası gibi potansiyel büyüme ve ekonomik büyüme rakamlarını resmi tahminlerinin parçası olarak paylaşması bizlerin de TCMB’nin duruşunu daha net görebilmemizi sağlayacak ve burada yaptığımız türden analizleri gereksiz kılacaktır.
Öte yandan mevcut hesaplama sonucunda ortaya çıkan 6,8’lik potansiyel büyüme rakamı doğru ölçüm olmasa da TCMB’nin IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşların 2,5-3,5 aralığında tahmin ettikleri potansiyel büyüme rakamlarından oldukça yüksek bir tahmin yaptığına işaret ediyor.
Bu neden önemli? Potansiyel büyüme, ekonominin “enflasyon yaratmadan” büyüdüğü seviyeyi gösterir. Dolayısı ile bu rakamın yüksek seviyelerde tahmin edilmesi, dezenflasyon için gerekli sıkılaşma ihtiyacının da daha düşük olduğunu ima eder.
Bu noktadan hareketle yukarıdaki analizde ima edilen yüzde 3,7’lik 2024 yıl sonu büyüme rakamını da değerlendirebilmek mümkün. TCMB’nin öngördüğü şekilde 2023’i yüzde 65’li seviyelerde bir enflasyonla kapatıp 2024 sonunda yüzde 36’lı seviyeleri görmek, bunu yaparken de büyümeyi yüzde 3,7’de tutabilmek mümkün mü? Yüzde 6,8’lik bir potansiyel büyüme varsayımı altında mümkün olabilir belki. Bu tablo Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen yüzde 4’lük 2024 yılı büyümesi ile de büyük ölçüde tutarlı olur. Ancak ben kendi adıma yüzde 6,8 gibi bir potansiyel büyüme rakamını oldukça yüksek buluyorum. Dolayısı ile ciddi bir dış kaynak girişi olmadığı sürece TCMB’nin mevcut duruşunu sürdürerek ve büyümeden çok az feragat ederek 2024’de yüzde 36’lık enflasyon tahminine ulaşmasının güç olduğunu düşünüyorum.