Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Özel Dosya

Ticaret Savaşlarından Nükleer Seçeneğe: Aptallığın Temel Yasalarını Çipolla Üzerinden Okumak
Cipolla’nın teorilerinin küresel ekonomideki temel gidişatı sorgulamamıza olanak tanıyor.
  • 22 Kasım 2024 01:39
  • Dr. Şahin Yaman
Ticaret Savaşlarından Nükleer Seçeneğe: Aptallığın Temel Yasalarını Çipolla Üzerinden Okumak

Carlo M. Cipolla, İnsan Aptallığının Temel Yasaları adlı eserinde, insani aptallığın toplumsal ve ekonomik dinamikler üzerindeki etkilerini eğlenceli bir şekilde ele alır. Cipolla’nın teorileri, günümüzün küresel ekonomik zorluklarını anlamada önemli bir çerçeve sunuyor. Özellikle ABD’nin ekonomik gerilemesi, Çin’in yükselişi ve küresel korumacılıkla bağlantılı ticaret savaşları, Cipolla’nın “aptallığın zarar verme potansiyeli” teorisiyle nasıl örtüşüyor? ABD’nin DTÖ’nün ulusal güvenlik hükmüne dayalı olarak, müttefikleri dahil hemen her rakip ülkeye karşı uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri ve bu politikaların küresel ticaret dengesini bozarak uluslararası çatışmalara yol açması, Cipolla’nın aptallıkla ilgili söyledikleriyle ne ölçüde paralellik gösteriyor? Bahse konu irrasyonel ticari ve jeopolitik tercihler, yazarın teorisinde olduğu gibi dünya ekonomisinde ciddi ekonomik zararlara ve güvenlik sorunlarına yol açıyor mu? Bu soruların, Cipolla’nın teorilerinin küresel ekonomideki temel gidişatı sorgulamamıza olanak tanıyor.


Aptallığın yaygınlığı ve ekonomik tahribat


Carlo M. Cipolla, İnsan Aptallığının Temel Yasaları adlı eserinde, aptallığın toplumsal ve ekonomik etkilerini yalın bir şekilde beş temel yasa ile açıklar: 1 Herhangi bir insan, aptallığına rağmen, diğer insanlara zarar verebilir. Aptallar, kendi çıkarlarını düşünmeden, diğer insanlara zarar verirler. 2. Aptallar, kendi çıkarlarına zarar verirken başkalarına zarar verirler. Aptallar, zarar verici eylemlerinin farkında olmayabilirler ve bu eylemler kendilerine de zarar verir. 3. Aptallar, güçlü ve akıllı insanlara göre daha tehlikelidir. Cipolla’ya göre, aptallar bazen güçlü ve akıllı insanlardan daha tehlikeli olabilir çünkü onların zararları daha geniş çaplı ve kontrolsüz olabilir. 4. Aptalların sayısı, her toplumda sabit bir oranı temsil eder. Cipolla, aptalların sayısının toplumun genel yapısına bağlı olarak değişmediğini belirtir. Yani, her toplumda aptalların belirli bir oranı vardır. 5. Aptallar, kendilerine ve başkalarına zarar vermek için eylemde bulunduklarında, çoğu zaman bu zararlar, yapılan eylemle orantısızdır. Cipolla’ya göre, aptalların eylemleri genellikle kötü sonuçlar doğurur ve bu sonuçlar beklenenden çok daha büyük olabilir.


Cipolla yasaları, aptalların sayısının genellikle düşük tahmin edildiğini belirtir. Ancak bu yasa, ABD’nin son yıllarda karşılaştığı ekonomik gerileme ile ilişkilendirildiğinde daha derin bir anlam taşır. Küresel ekonomiye egemen olma pozisyonunu kaybetmeye başlayan ABD, stratejik ve ekonomik kararlarında büyük hatalar yapıyor. Bu hatalar, yalnızca bireysel stratejik zafiyetlerden kaynaklanmıyor; toplumsal ve ekonomik kararlar da bu yanlışları besliyor. ABD’nin içindeki ekonomik eşitsizlikler, ulusal kalkınmayı zayıflatan yanlış yönlendirmeler ve dış politikadaki hatalı kararlar, Çin gibi yükselen güçlerin küresel pazarda daha güçlü bir rol almasına zemin hazırladı.


ABD-Çin ticaret savaşlarının rasyonelliği üzerine: Washington korumacılığı sadece Çin’i mi vuruyor?


Cipolla’nın üçüncü yasasında, aptalların başkalarına zarar verirken kendilerine de zarar verdikleri vurgulanır. Cipolla’nın aptallık kuramı, bu irrasyonel korumacı politikaların sadece tehditte bulunan tarafı değil, tüm sistemi, hatta ABD sözde hegemonyasının ana sac ayaklarından küresel ticaret sistemini de tahrip ettiğini açıkça gösteriyor. ABD’nin bu politikaları, uzun vadede kendi Washington’un ekonomik gücünü zayıflatırken, Çin’in ekonomik etkisini pekiştirdi. Çin’in yükselişi ve BRICS Bloku içinde konumlanışı da pekala söz konusu yasayla doğrudan ilişkilendirilebilir. Batı’nın, özellikle ABD’nin uyguladığı korumacı politikalar, aslında Çin’in sadece ekonomik büyümesine katkı sağlamıyor, Pekin’i uluslararası ve çok taraflı platformlarda, olduğundan daha sağduyulu, rasyonel ve barışçı bir görünüme büründürürken küresel ekonomik sahnede mahallenin delisi görünümü taşımayan, küresel pazarda oyunun kurallarına en azından Washington’dan daha bağlı ve etkin bir oyuncu haline getiriyor. Halihazırda Çin, küresel pazarlara ABD’nin iki katı mamul ihraç ederken, sanayi ihracatı içindeki yüksek katma değer oranı açısından da ABD’yi katlamış durumda.


Güç dengelerinde radikal değişiklikler ve yanlış politikaların rolü


Cipolla dördüncü yasası ile aptal yaklaşımların yarattığı zararın genellikle göz ardı edildiğine vurgu yapar. Çin’in yükselmesi ve ABD’nin gerilemesi de bu yasa ile açıklanabilir mi? Başlangıçta Batı, Çin’in ekonomik yükselişini sadece ucuz iş gücü ve düşük maliyetli üretimle bağlantılandırarak çok ciddi bir tehdit olarak görmemiştir.


Batılı firmalar DTÖ üyeliği öncesi ve özellikle sonrası dönemlerde Pekin’in dışa açılmasından, ucuz işgücü ve hatta ithalattan büyük karlar elde etmişlerdir. Ancak Çin zamanla, sadece üretimde değil, aynı zamanda yüksek teknoloji ve yenilikçilik/inovasyon sahalarında da büyük ilerlemeler kat ederek iktisadi gelişmesini inanılmaz seviyelere çıkardı. ABD’nin ‘Niyagara Sendromu’** misali, Pekin’in iktisaden Washington’u üç beş yıla kalmayacak bir zaman diliminde geri dönülemez şekilde geride bırakacağının idrakine varması neticesinde panik halinde geliştirmeye çalıştığı engelleme stratejileri, Çin’in global düzeyde daha fazla güç kazanmasına zemin hazırladı. Cipolla, kısa dönemde yapılan aptal hamlelerin uzun vadede büyük felaketlere yol açacağına vurgu yapar. Özetle, Batı, Çin’in yükselmesine katkı sağlarken, bu büyümenin uzun vadede kendilerini geride bırakacağını fark etmemişti. Çin’e yapılan teknoloji transferi ve yatırımlar, Batı’nın ekonomik çıkarlarını uzun vadede zayıfl atacak bir büyümeye yol açtı. Ancak, Çin Batı’yı geçtikten sonra ABD’nin Çin’i engellemeye çalışması, Cipolla’nın aptallık tanımına uyan bir hamledir. Cipolla’ya göre, aptallık sadece kişiye değil, çevresine de zarar verir. ABD’nin sonradan oyunu değiştirme çabası, ticaret savaşları başlatarak hem kendi hem de küresel ekonomi için büyük zararlara yol açıyor. Bu irrasyonel tercihler, ABD’nin kısa vadeli çıkarlarını savunurken, uzun vadeli ekonomik istikrarı da tehdit ediyor.


Yeni Korumacılık ve Jeopolitik Gerginlikler: Aptallığın Makro Etkileri


Cipol la’nın beşinci yasası , aptallığın en tehlikeli güç olduğunun altını çizmektedir. Bu yasa, özellikle küresel ticarette ABD’nin önümü çektiği agresif korumacılık politikaları ile ilişkilendirilebilir. ABD ve Avrupa’nın Çin’e karşı uyguladığı korumacılık politikaları, temelde Atlantik ekonomilerini koruma amacı taşısa da, söz konusu stratejiler, sadece ABD’nin düşman addettiği Çin’e, gelişme yolundaki birçok ülke ve BRICS ekonomilerine değil, aynı zamanda bizatihi ABD ve Avrupa ekonomilerine de şimdiden can alıcı zararlara sebep olmuş gibi görünüyor. ABD ve Avrupa eksenli yeni korumacılık, yıllarca başkalarına vaaz ettikleri iktisadi sistem naslarına tamamen muhalif olarak dışa kapalı, korumacı, sübvansiyon ve tarife savaşlarını alevlendirerek aslında küresel ticaret ve güvenlik sistemini tahrip edecek çok ciddi sonuçlar doğuruyor. Buradaki irrasyonellik veya Çippola’nın teknik tabiriyle aptallık ise bu politikaların sanki hiçbir etkisinin olmayacağının varsayılması, misilleme olmayacağının düşünülmesi, Atlantik Ekonomilerinin hala kendilerini II. Dünya Savaşı sonundaki baskın-egemen konumlarında oldukları zannıyla, yaklaşımlarının muhtemel etkilerini görmezden gelmeleridir. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, her iki ülkenin de uzun vadeli ekonomik büyüme ve küresel güvenlik hedefl erini baltalıyor. Ticaret savaşları sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyo-politik düzeyde de zararlıdır. ABD korumacılığı muhtemelen orta vadede Amerikan toplam faktör verimliliğini de vuracak, gelir dağılımı üzerinde menfi etkiler yaratabilecektir. Cipolla’ya göre, stratejik aptallıklar uzun vadede büyük felaketlere yol açar ve bu durum sadece ekonomik düzeyde değil, küresel güvenlik ve jeopolitik alanlarda da tahribata neden olur!


Kazai bir aptallık türü: DTÖ ve temyiz organı yargıç atamalarının vetosu


Cipolla’nın birinci yasasına göre, aptalların sayısı veya etkileri genellikle olduklarından daha düşük tahmin edilir. DTÖ Temyiz Organı/ Yüksek Mahkeme yargıç atamalarının veto edilerek sistemin çalışmasının engellenmesi, uluslararası barışın temel sac ayaklarından olan küresel ticaretin barışçıl bir saha olmaktan çıkmasına, savaş terminolojisi ve korumacılıkla anılan ve güvenlik süreçlerini çatışmacı bir renge boyayan faktöre dönüşmesine neden olmuştur. ABD’nin yargıç atamalarını veto etmesi, DSB’nin işlemesini engellemiş ve davaların çözülmesi sürecini, uluslararası ticaretin barışçıl şekilde gelişimini sekteye uğratmış, korumacılığa tavan yaptırmış, hatta nükleer savaşa yol açabilecek iktisadi kaynaklı jeoekonomik gerginlikleri daha da muhkemleştirmiştir. Kısa vadeli çıkarlar gözetilerek yapılan stratejik yanlışların dünya ekonomisi ve küresel güvenlik üzerinde nükleer savaş jargon ve dilini günlük hayatımıza sokan bir jeopolitik ekosistemle at başı ilerlemesi Çippola’nın Aptallık yaklaşımı kapsamında değerlendirilemez mi? Cipolla’nın üçüncü yasasına göre, aptallar başkalarına zarar verirken, kendilerine de zarar vermektedirler. DTÖ AB Temyiz Mahkemesi yargıç atamalarının Obama döneminden başlayarak sürekli veto edilmesi ve zaten tıkanmış olan DTÖ Doha Kalkınma Müzakerelerine ilaveten kurallara dayalı küresel ticaret sisteminin de tahrip edilmesi, nihayetinde dünya ticaretinin % 98’ini düzenleyen DTÖ Hukuk sisteminin neredeyse tasfiye edilmesinin, Cippola yasalarıyla doğrudan ilişkilendirilebileceği değerlendirilmektedir. Ülkelerin ulusal çıkarlarını bencil, merkantil, çocuksu ve münafıkça savunma çabaları, Cipolla’nın belirttiği gibi, uzun vadede sadece söz konusu politikaları geliştiren ülkeleri değil, kendilerini taşıyan küresel düzenin de altını oymaktadır. Mesele belki Nasreddin Hocanın bindiği dalı kesmesi metaforuyla da basitçe izah edilebilir.


Aptallığın jeopolitiği, ekonomisi ve stratejik küresel yansımaları


Carlo M. Cipolla’nın insan aptallığı üzerine geliştirdiği yasaların, bireysel iktisadi kararlar yanında küresel ekonomik gerilimler ve güç kaymalarını anlamlandırmada da oldukça eğlenceli ve analitik bir çerçeve sunuyor. ABD’nin Çin’in iktisadi kalkınma sürecini tamamlamasına doğru sergilediği ticari korumacı ve güvenlikçi tutum, küresel ekonomik ilişkiler ve dünya güvenliğine ciddi zarar vermekte ve bu durumun temelinde stratejik hata ve irrasyonel kararlar (Cippola’nın kibar ifadesiyle) aptallık yatıyor. Seri dışı, atipik ve oldukça ilginç bir yaklaşıma sahip İtalyan yazarımızın perspektifinden bakıldığında, aptallık sadece ekonomik bir zayıflık değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel yapıları da çürüten bir faktör olarak karşımıza çıkar. DTÖ ve DTÖ Temyiz Mahkemesi (TO) yargıç atamalarının Sam Amca tarafından veto edilmesi süreci, Cippola perspektifinden stratejik aptallıkların bir başka iktisadi yansıması olarak addedilebilir. İrrasyonel kararlar, küresel ekonomiye ve uluslararası iş birliğine çok büyük zarar vermekle kalmıyor, nükleer savaş ihtimalinin günlük dilimize girdiği bir küresel güvenlik ekosisteminin doğuşuyla da at başı bir seyir izliyor. Özetle Cippolacı yaklaşım bizlere, aptallıkların, sergileyenlerde kısa vadede kazandıklarına dair bir zan uyandırdığını, buna mukabil, eş anlı ve dünyayı şaşkınlıkta bırakacak bir hız ve kapsamda, insanlığı varoluşsal güvenlik tehditleri yarattığı gerçeğini gözümüze sokuyor.


* Cipolla, C. (2011). The Basic Laws of Human Stupidity. Bologna: Il Mulino Ed.
** Niagara Sendromu: Büyük bir sorunun farkında olunmasına rağmen, çözüm için harekete geçilmeyip sorunun büyümesi ve zamanında müdahale edilmemesi sonucu yaşanan krizleri tanımlar. Tehlikenin farkına ancak Niagara Şelalesine yaklaşırken varılması, fakat genellikle çok geç kalınması örneği üzerinden izah edilebilir.



Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 57. Sayısı Yayında!
Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 57. Sayısı Yayında!
İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...
Bölünmüş Bir G20 Zirvesi
Bölünmüş Bir G20 Zirvesi
Brezilya’nın Rio de Janeiro kentindeki G20 zirvesi bölünmüş bir zirveydi. Bir tarafta topal ördek Biden’ın temsil ettiği ABD, 18 ülke ve Avrupa Birliği (AB) de diğer taraftaydı. Peki bölünmüşlüğün kaynağı neydi? Trump 2.0’ın gelişiyle dünyanın en büyük ekonomileri dağılmışlığı nasıl toparlayabilir?
Yapay Zeka Endüstrisi Trump’tan Regülasyon Karşıtlığı Bekliyor
Yapay Zeka Endüstrisi Trump’tan Regülasyon Karşıtlığı Bekliyor
Seçilmiş başkanın, teknolojinin geliştirilmesinde güvenliği azami hızın önüne koyan kurallar oluşturma girişimlerini tersine çevireceği yönünde yaygın bir beklenti var.
Yapay Zekânın Risklerini İyi Analiz Edebiliyor Muyuz?
Yapay Zekânın Risklerini İyi Analiz Edebiliyor Muyuz?
Şirketlerin yapay zekâyı risk olarak görmemesi ve gerekli önlemleri almamaları geleceğe yönelik en büyük risklerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Piyasa Güvercini Gördü
Piyasa Güvercini Gördü
Merkez Bankası faizi sabit bıraktığı PPK toplantısında söylemini değiştirdi. Piyasa bu değişikliği Aralık ayında faiz indirimi yapılacağı şeklinde yorumladı. Ancak indirimin boyutu ve döngüye dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda konsensüs yok.
Dolar Rallisi “Dalgalı Sulara” mı Girdi?
Dolar Rallisi “Dalgalı Sulara” mı Girdi?
ABD seçimlerinin yarattığı iyimserlik zayıflarken, dolar rallisi kritik piyasa göstergelerinde momentum kaybıyla duraklama sinyalleri veriyor.
Borsada Gözler Noel Baba’da
Borsada Gözler Noel Baba’da
2024 yılı Türk hisse senetleri açısından hem zorluklarla hem de fırsatlarla dolu bir yıl oldu. Yüksek enflasyon, faiz politikaları ve küresel riskler piyasa fiyatlamalarını etkilerken, seçim sonrası toparlanma çabaları yatırımcıların umutlarını canlı tuttu. Şimdi gözler, Merkez Bankası’nın faiz politikaları, jeopolitik gelişmeler ve küresel piyasa dinamikleri eşliğinde yıl sonu bilanço performanslarına ve olası bir yılbaşı rallisinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine çevrildi.
“Ucuz” Ama Neye Göre?
“Ucuz” Ama Neye Göre?
TCMB faizleri düşürmeye başlasa bile dünyanın en yüksek faizini veren ülkelerden biri olmaya devam edeceğiz.
Enflasyonun Günah keçisi Asgari Ücret mi?
Enflasyonun Günah keçisi Asgari Ücret mi?
Enflasyonda gerilemenin beklenen hızda gerçekleşmemesi üzerine ekonomi yönetimi asgari ücretin hedef enflasyona endekslenmesini sıkça telaffuz ediyor. Ekonomistlerse ‘Asgari ücrete yıl başında yapılmış olan zam hâlâ enflasyonu etkiliyor olabilir mi’ diye soruyor.
Avrupa Kışa Hazır mı?
Avrupa Kışa Hazır mı?
Avrupa’da enerji krizi derinleşirken Rusya el yükseltmeye devam ediyor. Avusturya’ya doğal gaz tedarikini keseceğini açıklayan Gazprom, Avrupa’nın tek endişesinin Trump tarifeleri olmayacağının kanıtı gibi...
İngiliz Çiftçilere Vergi Şoku
İngiliz Çiftçilere Vergi Şoku
İngiliz çiftçileri sokağa döken veraset vergisi reformları, aile çiftlikleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin iflası, tarım gelirlerindeki sert düşüş ve artan rekabetle boğuşan sektör, büyük bir dönüşümün eşiğinde.
Yatırımcı “Evine” Geri mi Dönüyor?
Yatırımcı “Evine” Geri mi Dönüyor?
TCMB’nin faiz indirimlerine başlamasının fiyatları yeniden yükselteceği beklentisiyle geleneksel yatırımcılar yönünü tekrar gayrimenkule çevirdi.
Togg’da Yeni Hedef Avrupa
Togg’da Yeni Hedef Avrupa
İç pazarda hedeflediği büyüme hızını yakalayan Togg ihracat hazırlıklarına başladı.
Berlin Duvarı’nın Yıkılışı, Küreselleşmenin Yükselişi ve Günümüz Korumacılığı
Berlin Duvarı’nın Yıkılışı, Küreselleşmenin Yükselişi ve Günümüz Korumacılığı
Berlin duvarının 9 Kasım 1989’da yıkılması, yalnızca Doğu ile Batı Almanya’yı ayıran bir duvarın ortadan kalkması değil, 30 yıl boyunca ayrı düşen bir halkın birleşmesini ve küreselleşmenin başlangıcını simgeleyen tarihi bir dönüm noktasıdır. Doğu ve Batı’yı ayıran Berlin Duvarı, 1961-1989 yılları arasında şehri Doğu Almanya ile Batı Almanya arasında bölüyordu. Duvarın yıkılması, yalnızca Almanya’nın değil, dünya ekonomilerinin önündeki engellerin de kalktığı yeni bir çağın başlangıcı oldu.
Elon Musk’ın Yeni Projesi: Trump Hükümeti
Elon Musk’ın Yeni Projesi: Trump Hükümeti
Seçilmiş başkanın kampanyasına en az 132 milyon dolar yatıran dünyanın en zengin adamı, ABD hükümetine para kaybeden bir sosyal ağmış gibi davranmaya hazırlanıyor.
Trump İşçi Sınıfı ve Wall Street’e Aynı Anda Hitap Edebilecek mi?
Trump İşçi Sınıfı ve Wall Street’e Aynı Anda Hitap Edebilecek mi?
Donald Trump vaatlerinin sonucu olarak plütokratik popülizm yapmaya çalışıyor ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Trump’ın Başkanlığı Avrupa’yı Uykusundan Uyandırabilir
Trump’ın Başkanlığı Avrupa’yı Uykusundan Uyandırabilir
İkinci bir Trump yönetimi bölge için bir felaket gibi görünüyor. Öte yandan bu durum kıtayı sonunda uyuşukluktan kurtarabilir.
CEO’lar Trump’la Geçecek Dört Yılın Kaosuna Hazırlanıyor
CEO’lar Trump’la Geçecek Dört Yılın Kaosuna Hazırlanıyor
Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle ticaret savaşları ve tweet ile idare dönemi yeniden başlayabilir.
Trump’ın Gümrük Vergileri Gerçek Olacak mı?
Trump’ın Gümrük Vergileri Gerçek Olacak mı?
Kaotik politika oluşturma süreci yeni ithalat vergilerinin gelmesini geciktirebilir.