Kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olma mücadelesinin tarihi 1789 Fransız devrimine kadar uzanıyor. Devrimle birlikte oluşturulan Fransız Ulusal Meclisinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin temelini oluşturan “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” okundu. Ancak bu metinde yer alan insan (homme) sözcüğünün sadece erkekleri kastettiğini söyleyen Fransız yazar ve aktivist Olympe De Gouges, 1791 yılında İnsanlık tarihinde ilk kadın hakları bildirgesi olan “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları” bildirgesini yayımlamış; “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini” savunmuş ve Fransız Devrimi’nin kadınlara karşı duyarsızlığını eleştirmiştir. Bu nedenle Olympe De Gouges Kadın Hakları mücadelesini ilk olarak başlatan ve hiç unutulmaması gereken bir isim olarak tarihe geçmiş; ancak ne yazık ki yazdığı “Kadın Hakları Bildirgesi” nedeni ile 1793 yılında ölüm cezasına çarptırılmıştır.(1, Avukat Nil Tunca: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün Düşündürdükleri)
Bugünden bakıldığında temel insan hak ve özgürlüklerinin; laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti güvencesi ile “doğal” ve “olağan” parçası kadın haklarının tarihteki ilk halelerinden birinde ne yazık ki ölüm yer alıyor. Kadınların mücadelesi, 19.yüzyıl ortalarında ABD’nin New York kentinde haksızlığa karşı giriştikleri grev esnasında 123 kadın işçinin hayatını kaybetmesi ile ölümsüzleşirken, Clara Zetkin’in emekçi 123 kadını anma adımı 1910 yılında 8 Mart tarihi ile taçlanmıştır. 1921’deki Üçüncü Enternasyonal Kadınlar Toplantısı, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adını tarihe kazırken, iki büyük savaş döneminde bazı ülkeler anmayı yasakladı. En nihayetinde 1977 yılı sona ererken Birleşmiş Milletler, “Dünya Kadınlar Günü” olarak 8 Mart’ı kabul etti.
Dünyadaki seyrine paralel Türkiye’de de 19.yüzyıldan itibaren kadınların hak arayışı ve talebi, mücadeleler tarihi içerisindeki yerini aldı. 100 yılı geride bırakan Cumhuriyetimiz de dahil olmak üzere ülkemizde ve yer yüzünün her yanında kadının ve kadın emeğinin toplumsal ilerleme eksenindeki rolü yadsınamaz. Ancak bugün hem ilerleme hem de kadınların önünde halen büyük engeller bulunuyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, hakiki bir adalet ve özgürleşme zemininde tüm toplumları ve ayırt etmeksizin tüm insanları buluşturma adına “bir günle sınırlanmayacak” önem ve anlamdadır. Engelleri aşmada da esin kaynağı olmaya devam edecektir.