Yönetim kurulu bir şirketin en üst seviyedeki yönetim organı ve bir numaralı rolü şirketin stratejilerinin ve risk yönetiminin etkinliğinin gözetilmesi. Yani bir şirketin yönetim kurulu ne kadar tecrübeliyse, farklı yetkinliklere ve bakış açılarına sahipse ve görevlerini layıkıyla yerine getirmek için yeterli zamanı ayırıyorsa şirketin de başarılı olma ihtimali de o kadar yüksek olacaktır değil mi? Peki yönetim kurulları kendilerinden beklenenleri ne kadar doğru ve yeterli yaptıklarını düşünüyor? Birçoğuna göre bu oran oldukça yüksek. Tabi bu onlara göre…
Geçtiğimiz günlerde Protiviti, BoardProspects ve Broadridge şirketleri tarafından hazırlanan Küresel Yönetim Kurulu Yönetişim anketi (Global Board Governance Survey) sonuçları açıklandı. Binden fazla üst düzey yönetici ve yönetim kurulu üyesi arasında yapılan bu araştırma üst yönetim ve yönetim kurulu üyeleri arasında, yönetim kurulunun işleyişi ve etkinliğine ilişkin bakış açılarını analiz ediyor ve ayrıştığı kritik noktaları tespit ediyor.
Dikkatimi çeken noktalardan biri üst düzey yöneticilerin yönetim kurullarının kendi performanslarını etkili bir şekilde değerlendirmediklerini düşünüyor olmaları. Anket, düşük performans gösteren yönetim kurulu üyelerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesinde ve gerektiğinde görevden alınması süreçlerinde iyileştirme yapılması gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca yöneticiler, yönetim kurulunun şirkete daha fazla zaman ayırması gerektiğini ve üyelerin toplantılara daha hazırlıklı gelmeleri gerektiğini düşünüyor. Çalışmanın sonuçlarına göre yönetim kurulu üyelerinin yüzde 95’i, yönetim kurulunun toplantılar sırasında yapıcı bir şekilde etkileşime girdiğine ve detaylı sorular sorduğuna inanıyor; buna karşılık üst düzey yöneticilerin değerlendirmesine göre bu oran yüzde 80. Arada oldukça ciddi bir fark var!
Dünyada durum böyleyken Türkiye’de nasıl diye baktığımızda, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) yayınladığı 2022 Kurumsal Yönetim Değerlendirme Raporunda yer verilen bazı veriler oldukça dikkat çekici ve bahsettiğim anketin çıktıları açısından ele alınması gereken konular. Bunlardan ilki kurumsal yönetim uyum düzeyi karşılaştırmasında yönetim kurulu bölümünün yıllardır en düşük uyum seviyesinde kalması. BIST 100 endeksinde yer alan şirketlerde genel uyum oranı yaklaşık yüzde 84 iken, yönetim kurulu başlığı özelinde bu oran yüzde 76. Yine bu bölümün alt başlıklarına indiğimizde görüyoruz ki kişi bazında ücret açıklanması, üyelerin sadece bir komitede görev almaları ve şirket dışındaki görevlerinin sınırlandırılması, kadın üye oranı ve yönetim kurulunun yapısı ile performans değerlendirmesi sınıfta kalınan konular. Daha da ötesi, şirketlerin gelecekte de uymayı “planlamadığı” konuların başrolünde yine yönetim kuruluna ilişkin başlıklar bulunuyor. Burada bahsi geçen şirketler BIST 100 şirketleri yani Türkiye’nin halka açık en değerli yüz şirketi. Bu şirketler yönetim kurullarına atayacak yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi mi bulamıyorlar yoksa geleneksel bakış açısına takılıp kaldıkları için mi ilerleyemiyorlar? BIST 100 şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin yer aldığı komite sayısı veya üyesi olduğu şirket sayısını sınırlandırmamasının temel sebebi nedir? Veya toplam yönetim kurulu üye sayısı 800 civarında olan Türkiye’nin önde gelen bu şirketlerinin günümüzde uluslararası standartlarla kıyaslandığında düşük bile kalan yüzde 25 kadın üye oranını hedeflememesi bile garip değil mi? Bu soruları her yönetim kurulu kendine sormalı. BIST 100 şirketlerinin, dijital çağın yeniden şekillendirdiği küresel rekabette yer bulabilmesi için biraz da bu tarz geleneksel uygulamalardan ve düşüncelerden uzaklaşıp profesyonel bir bakış açısıyla kendini eleştirmesi, yenilemesi ve geliştirmesi gerekiyor.