Stajyer, Nancy Meyers’in yönettiği 2015 yapımı Robert De Niro ve Anne Hathaway başrolleri onadığı Amerikan komedi-drama filmi. Filmde Ben Whittaker emekli bir pazarlama yöneticisidir, bir e-ticaret perakendecisinde, stajyerlik ile tekrar işe başlar. Patronu Jules, Y kuşağının ruhunu net bir şekilde temsil ederken, film ağırlıklı başka bir neslin üyelerinin birbirini iş ortamında tanımaya çalışarak, birbirlerinden neler öğrenebileceğini anlatıyor.
Günümüzde belki de ileri yaşta olan çalışanların, emeklilerin tekrar çalışmaya başlaması ve bunun kurumlar tarafından şirketi dengelemek için istendiğini çokça göreceğiz gibi gözüküyor.
Değişen toplum, iş ortamında değişen nesiller
Pandemiyle birlikte hızlanan teknolojideki dönüşüm çalışma kurallarını da değiştirirken, yeni neslin yükselişi önemli bir toplumsal farklılık olarak hayatımıza girdi.
1995 ile 2009 arasında doğan Z Kuşağı dünya nüfusunun yaklaşık 2 milyarını oluştururken 2025 yılına kadar işgücünün yüzde 27’sini temsil etmesi bekleniyor. Z Kuşağı, yeni dönemde daha da önemli ve şirketlerin geleceği olarak kabul edilirken, iş gücünün üzerinde olumlu yönde bir etkisi var. Şirketlerin bu dönemde en ağırlık verdikleri konuların başında, onların diğer nesillerden farklı olan beklentilerini anlamak ve karşılamaya çalışmak geliyor. Şirketler bu dönemde amaca yönelik çalışan deneyimleri, gelişim ve gelecekteki kariyer hedeflerine yönelik yeni becerilere, yenilikçi fikirlere ve farklı bakış açılarına sahip yetenekleri çekmeye çalışıyor.
Z kuşağının eski kuşaklardan farkı nedir?
Z kuşağı, tamamen dijital çağda büyüyen ilk nesilken, internetin olmadığı bir dünyayı hiç tanımadan, akıllı telefonlarla büyüdü. Teknoloji bağımlılığı ve dünyanın her yerindeki insanlarla sanal olarak bağlantı halinde olmaları nedeniyle “küresel nesil” olarak da adlandırılıyorlar. Z kuşağı, sosyal medya ve diğer dijital kanallar aracılığıyla küresel haberlere, bilgilere ve diğer içeriklere erişebildi. Son derece dijital, birbirine bağlı ve hızlı tempolu küreselleşmiş bir dünyada büyüyen Z Kuşağı, ister gerçek ister sanal yaşamlarında çok az sınırın olduğunu veya hiç sınırın olmadığını düşünüyor. Bu sonsuz olasılıklar dünyasında şirketlerin rolü en parlak genç yetenekleri çekmeyi ve elde tutmayı sağlamak…
Z kuşağı, işverenlerden yüksek beklentilere sahip, ayrıca sosyal ve çevresel sorunların çözümünde iş dünyasının önemli bir rol oynadığına inanıyor.
Z kuşağı nasıl bir kariyer istiyor?
Z kuşağının neredeyse yarısı, işlerinin kimliklerinin merkezi olduğunu ortaya koyarken, Y kuşağında bu oranı daha yüksek görüyorduk. Burada bir gerileme yaşanırken, yapılan anketler Z kuşağı için ailelerinin ve arkadaşlarının daha önemli olduğunu gösteriyor. Z kuşağı iş ararken iş-yaşam dengesine, uzaktan çalışmaya ve esnek izne oldukça önem veriyor. Önceki kuşaklar gibi maaş da işe karar vermede önemli faktörlerken, Z kuşağı maaşa eski nesillere göre daha az önem veriyor. Uzun kariyer adımları, Z kuşağı tarafından modası geçmiş olarak görülüyor.
Z kuşağı hibrit çalışma uygulamaları dışında; nerede ve ne zaman çalışacaklarını seçme özgürlüğüne sahip olma, kendi kariyer yolunu belirleme, becerilerini geliştirmek ve yaşam boyu öğrenme şansına sahip olmak istiyor. Bu esneklik aynı zamanda işyeri değiştirmeyi de kapsıyor. Z kuşağı çalışanlarının çok hızlı iş değiştirebileceği düşünülüyor. Z kuşağı aynı zamanda toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmalarına olanak tanıyan anlamlı bir kariyere sahip olmakla da motive olurken, kendi değerleriyle uyumlu ve değişime öncülük etme yetkisine sahip oldukları şirketlerde çalışmak istiyor. İyi bir iş-yaşam dengesi büyük önem taşıyor. Önceki nesillerin aksine, kariyer basamaklarını tırmanmaya öncelik veren Z kuşağının, iş arkadaşlarıyla olumlu ilişkiler geliştirme isteğinin çoğu zaman iş unvanlarından daha önemli olduğunu görüyoruz.
Değerlere ve sürdürülebilirlik
Z kuşağı, şirketlerden sürdürülebilirlik açısından dünyayı nasıl desteklediklerini anlatmakla kalmayıp göstermelerini de bekliyor. Onlar için sürdürülebilirlik için atılan adımlarda kapsayıcılık ve katılım çok önem arz ediyor. Z kuşağının yüzde 55’i çalıştıkları şirketlerin çevresel ve sürdürülebilirlik adımlarını önemsiyor. 5’de 1’i de özellikle iklim kaygıları nedeniyle iş veya sektör değiştirmiş. Z kuşağı aynı zamanda becerilerini geliştirme, yeteneklerini ve deneyimlerini genişletme fırsatlarının kendilerine sunulmasını bekliyor. Bu, işverenlerin kişisel gelişimi teşvik ederek yetenekleri çekme, işe alma, geliştirme ve elde tutma yöntemlerini değiştirmeleri gerektiği anlamına geliyor.
Nesilleri birbirine bağlamak
Z kuşağını cezbettikten sonra onları beş kuşaktan oluşan bir iş gücüne entegre etmek gerekir. Bu doğru anlaşıldığında, teknolojiye daha az meraklı liderlerin, dijital becerilerinden korkmak yerine Z kuşağını takımlarında benimsemelerine yardımcı olacak. Ayrıca deneyimli çalışanların profesyonel olarak büyümelerine yardımcı olmak için uzmanlıklarını genç ekip üyeleriyle paylaşmalarını teşvik edecektir. Her neslin kendine özgü tarzı, ihtiyaçları, hedefleri ve özellikler var. Şirketlerin bu anlamda hepsinin kendilerini değerli ve bağlı hissedecekleri bir duygu yaratması önemli. Her yaştan çalışanın gelişebileceği, birlikte çalışabileceği ve birbirlerinden öğrenebileceği açık ve şeffaf bir ortam oluşturmak şirketler açısından daha da önemli hale gelecek.
Dünya geçmişte çok farklı değişimler, zorluklar, savaşlar ve ekonomik sıkıntılar geçirdi. Her dönemde işgücüne katılan kuşaklar iş hayatını şekillendirdi. Bu farklılık, farkındalık yaratma biçimine kadar her nesil çalışma dünyasını değiştirmeye devam edecek gözüküyor. Z kuşağı, tarihi bir salgının, jeopolitik çalkantının ardından ve iklim acil durumunun insanlık için benzeri görülmemiş bir tehdit oluşturduğu bir dönemde reşit oluyor. İş yerinde aradıkları ve kabul etmeyecekleri şeylerin kalıcı bir etkisi olması muhtemeldir.